vakıfları saymıyorum ülkemizin dört bir yanında kurulmuş toplam 123 devlet üniversitemizin nice enstitü, fakülte, yüksekokul ve dahi meslek yüksekokullarında, binbir zahmetle araştırmalar yaparak görevlerini icra etmekle kalmayıp; üniversitede kızlar teklif ediyormuş duyumlarıyla yeşerttikleri türlü türlü fanteziler eşliğinde üniversite kapısından içeri girmiş gencecik bir o kadar da dinamik beyinlerin üçgenleşmesine antrenörlük ederek yeni yeni bir dünya bilimsel ve sosyal gelişmeye taa temelinden imza atan profesör, doçent, yardımcı doçentlerimizden oluşan toplam 55.343 akademisyenlerimizin, ek gösterge dahil en yüksek devlet memuru brüt aylığının-731,58-%100 oranında; okutman, uzman, çevirici, eğt.-öğr.planmacının ve araştırma görevlisinden oluşan toplam 51.637 akademisyenlerimizin ise %115 oranında aldıkları, yükseköğretim personel kanuna ek olarak eklenmiş yeni tazminat; 15.12.2014 tarihinde devletin cebinden extra çıkacak 108.861 asgari ücret maaş tutarıdır.
bazen okuduğun entryden, dinlediğin müzikten, bazen de ne biliyim götün kaşındığından içinde tarif edilemeyen birşey olupda, mayan kabarmaya başlıyor ya, işte tam da o esnada başlayor her şey: kendi çapında, dilinin döndüğü, aklının erdiğince birşeyler karalayarak gelecekte kaybedeceğinden emin olduğun yolunu bulmak için söz-cük- kırıntıları bırakarak halisane duygularla bezediğin yazının doğarken anne karnında annesiyle birlikte yitip gitmesi, nedense bu vakanın pek çok kez benim başıma gelmesidir.
çünkü herkes öldürür sevdiğinde dediği gibi "kimi bir bakışıyla yapar bunu, kimi dalkavukça sözlerle, korkaklar öpücük ile, yürekliler kılıç darbeleriyle! kimileri genç, kimileri yaşlı iken; şehvetli ellerle kimi, kimi altından ellerle" kimileri de benim gibi en başta girdiği entryle öldürür, bir süre kontrol ettikten sonra umudunu kestiği o başlığı.
içlerinde benimde bulunduğum gündüz tayfasının sol framesinde yer alan başlıklardan çok ama çok daha okunulası başlılardır. sıcaklığını yitirmiş olsalar da doyurucudurlar.
fiziki özellikleri temel alarak kişinin yaptığı ve yapabileceği davranışlar hakkında çıkarsama yapmımıza yarayan çok çok eski zamanlardan bugünkünden çok ama çok ileri seviyede olduğumuz bir bilimdir. bu sebebledir ki: bugün bizlere bazı değerli tarihçilerimizin kişinin fiziki özelliklerini öğrenme ve öğretme istekleri.
ankara siyasal yerine taa Cumhuriyet öncesine dayanan Mekteb-i Mülkiye'nin Mülküyesi'ni kullanmayı tercih ettikleri göz önünde bulundurulduğunda saltanat taraftarı bir yanlarının aslında hep varolduğuna delalettir kanımca. netice itibariyle normaldir okunur; okunsun; zaten okunuyorda.
