a) bu yarışmada 12*6 =72 arasında yerin yoktu. (türk milletine dua et.)
b) bir de kendini 'kaybetmeye hazırlamayacak' kadar hamsın. (o çocukların olgunluğuna dua et)
c) sömürünün her türlüsü bir yere kadar taşır insanı ötesi yok. (duygu sömürüsü, din sömürüsü, vicdan sömürüsü, halkların sömürüsü)
d) şimdi sen git yat uyu gözlerini kapatmana gerek de yok zaten.
e) bu yarışma senin başını yer. çünkü kendini bi bok zannetme aşısı yapıldı sana. vay anam vay.
f) bence hemen bir psikolog bul, yanına fatih terim'i de al rehabilite olun. (derdiniz aynı artık) *
Ayrılık ne biliyor musun?
Ne araya yolların girmesi,
ne kapanan kapılar,
ne yıldız kayması gecede,
ne ceplerde tren tarifesi,
ne de turna katarı gökte.
insanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık!
ipi kopmuş boncuklar gibi yollara döktüğü gözlerini,
birer damla düş kırıklığı olarak toplaması içine.
Ardında dünyalar ışıyan camlar dururken,
duvarlara dalıp dalıp gitmesi.
Türküsünü söylecek kimsesi kalmamak ayrılık.
Saçına rüzgar, sesine ışık düşürememek kimsenin.
Çiçekçilerden uzağa düşmesi insanın yolunun.
Güneşin bir ceza gibi doğması dünyaya.
iki adımdan biri insanın, sevincin kundakçısı,
hüznün arması ayrılık.
O küçük ölüm!
Usta dokunuşlarla bizi büyük ölüme hazırlayan.
Ayrılık, o köpüklü öpüşlerin ardından gidip ağzını yıkadığında başlamıştı.
Ben bulutları gösterirken,
bulmacanın beş harfli yemek sorusuna; yanıt aramanla halkalanmış,
Aşkın şarabının ağzını açtım, yar yüzünden içti murt bende kaldı
türküsü tenimde düğümlenirken, odadan çıkışınla yolunu tutmuş,
Dağlarda öldürülen çocukların fotoğraflarını bir kenara itip,
bu eteğin üstüne bu bluz yakıştı mı?
diye sorduğunda varacağı yere varmıştı çoktan.
Şimdi anlıyormusun gidişinin neden ayrılık olmadığını,
bir yaprağın düşmesi kadar ancak, acısı ve ağırlığı olduğunu.
Bir toplama işleminin sonucunu yazmak gibi bir değer taşıdığını.
Boşluğa bir boşluk katmadığını, kar yağdırmadığını yaz ortasında....
Ne mi yapacağım bundan sonra?
Ayak izlerimi silmek için sana gelen bütün yolları tersinden yürüyeceğim önce.
Şiir yazmayacağım bir süre,
Fotoğraflarını güneşe koyacağım, bir an önce sararsınlar diye.
Hediyelik eşya satan dükkanların önünden geçmeyeceğim.
Senin için biriktirdiğim yağmur suyunu, bir gül ağacının dibine dökeceğim.
Falcı kadınlara inanmayacağım artık.
Trafik polislerine adres sormayacağım,
Geleceğe ışık düşüren bir gülüşle gülmeyeceğim kimseye....
Ne yapacağımı sanıyorsun ki?
Tenin tenime bu kadar sinmişken,
ömrüm azala azala önümden akarken,
gittiğin gerçek bu kadar herkese benzerken..
Senin korkularını, benim inceliğimi doldurup yüreğime,
bıraktığın boşluğu yonta yonta binlerce heykelini yapacağım.
eko sözlük = sözlük eko girişimin adıdır. Eko sözlük yazarlarının ittifakla kabulleriyle bu havayı yakalamıştır. ama geleceği adına ciddi kaygılar mevcut görünmektedir.
mesela:
- eski eko sözlük yöneticilerinin ne olduğu hakkında tek ipucu sergilenememektedir. buharlaşmışlar mıdır?
- eski eko sözlük tabanı aynıyle kullanılır durumdadır. yazarların geçmiş dönem entry ve başlıkları dahil olmak üzere.
- eski eko sözlüğün kısa bir süre bile olsa oluşturmuş olduğu bir ekonomik değer yok mudur? bu değer transfer edilmiştir. *
entry'leri bir gecede 20 küsurlamışsan ve sözüm ona izleniyorsun deniyorsa ama çaylaklığında bir yandan sürüyorsa... ne diyim şimdi sana diye söylenirsin yönetici tayfaya.
çaylak konumunda bulunan yazar adayının 20 entry doldurmuş olmasına karşın devam eden çaylaklığı sonrasında kurduğu cümle... hele bir de enkaz altında kalmış, sesim geliyor mu psikozuyla yaşıyorsa. yazıyor yazıyor kendisi okuyor olacak iş değil.
ermeni tasarısının kabulünün geri tepmeli silah olduğunu (darbeler gibi) milliyetçiliği körükleyeceğini yurdumun insanının 20-30 yılının da böyle heba edileceğini anlatır.