O kadar alisilmistir ki uzak kalinmaya, nasil baslik acilir o bile unutulmustur sozlukte. Hani o kadar uzak kalinmistir ki sol framedeki her konu anlamsiz, entrylerdeki yazarlar bir o kadar yabanci gelir. Oysaki eskiden oyle miydi ? Butun(en azindan taninmaya deger) yazarlar taninirdi. Kimin hangi baslikta ne yazacagi tahmin edilirdi. Peki kisa bi' emeklilikten sonra öyle mi ?
Bir online yazarlar listesine bakarsin. Bir tane mi tanidik yazar cikmaz. Sanirim ne kadar cok yabanci yazar, o kadar uzak sozluk. Bari ortam a tiklayayim, kovalanir belki bi'seyler. Fakat o da ne. Zirveye ortalama katilim insan sayisi 1,5(bursa daha fazla olabilir.). iç düşünce, -eskiden boyle miydi hey gidi-.
Zamaninda ünlü ama artik ününden eser kalmamis pabucu dama atilmis gibi hissedilir. Kendi kendine tribe grilir sanki baskalarinin cok umrundaymis gibi. Şu fark edilir ki; herkes aktif oldugu kadar ekmek yiyor burada.
bugün sağ frame i kurcalarken ilk defa daha önce şikayet ettiğim yani gammazladığım entrylere bir göz atayım dedim. bu zamana kadar topu topu 9 tane entry gammazlamışım. buradan da bu işlerle pek uğraşmadığım anlaşılıyor sanırım ama dikkatimi çeken bir şey oldu.
9 entry den 5 tanesini şikayet sebebim beğenmek kelimesini beyenmek şeklinde yazan, diğer 2 tanesi de bilumum kelimesini bilimum şeklinde yazan yazarlar yüzünden olmuş.
evet sevgili sözlük yazarları, bu sözlükte hala beğenmek yerine beyenmek kelimesini kullanan bir çok yazar var. hatta bunların bir çoğunun nesli de altıdan düşük. yazar olduklarından beri geçen bu iki yıl sürecinde bu alışkanlıklarından nasıl vazgeçememişler hala anlayamadım doğrusu.
not : eminim bu entryde gammazlanacak çok hata yapmışımdır.
aslında orjinali eski sevgiliyi hatırlatan şarkıları ısrarla dinlemek olacaktı ama olmadı.
bilmiyorum eski sevgiliden nefret etmek için mi yoksa onu yad etmek için mi dinlenir bu şarkılar. tek bildiğim varsa o da her koşulda bu şarkıların onu veya onla geçirilen anıları anımsattığı gerçeği.
sanırım ömrümün sonuna kadar bu duygudan kurtulayamayacağım.
hiç kuşkusuz ki dünyada bir insanı en çirkin gösteren alettir bu. hele ki bu alet kulaklarınızda iken profilden internet kafe kamerasıyla fotoğraf çekildiyseniz vay halinize. adriana lima olsa yüzüne bakmam valla. bu aletin nasıl bir tılsımı varsa ne kadar süslensenizde püslensenizde ıı-ıh güzel/yakışıklı falan olamazsınız.
alın size internet kafe webcamiyle kombine olmuş internet kafe kulaklığıyla webcam güzeli rojat.
when i'm in this state of mind i'm wishing i am blind
sometimes life is more than pain to me
i feel the power of my grief, death would be such a relief
all the secrets that i hide would die with me
depression is my only friend. will this torture never end?
let me carry on to the dreamers' sky
i keep crying in my dreams. can you hear my endless screams?
when i fade away i fade, away.
life is just a masquerade. in dept to myself but i can't pay
soon i'll call it all a day, away.
i've never felt what you call guilt
i still believe "do what thou wilt"
my sorrow will destroy the world i've built
this fluid on my cheek, it drains me, i get weak
my heart is cold and bleak.. black blood, black tears
sevgili veya arkadaş fark etmez. zordur aslında çok değer verdiğiniz birinin gözünüzde değerinin sıfıra inmesi. neticesinde onunla kocaman bir geçmiş, yaşanmışlık vardır. ne kadar şu şekilde iddia etsek de 'onun değeri yok artık' çoğu zaman yalandır bu. hala değeri vardır. öyle ki yaşanan büyük kavgalara, şahsınıza edilen küfürlere hakaretlere bile ses çıkartmazsınız. çünkü gözünüzde değerlidir. susmayı, sakin olmayı tercih edersiniz, belki de biraz mahcup olduğunuzdan.* bu yüzden onu artık rahatsız etmek istemezsiniz, yüzünüz yoktur, elinizden sadece en içten duygularla mutlu olmasını isteme gelir. sizin bu düşünceniz karşı tarafın pek umrunda olmaz, farkına bile varmaz. ama iyi niyetinize rağmen öyle bir cümle kurar ki ettiği küfürden çok daha hafif ama anlam olarak çok daha ağır.. işte o zaman gözünüzde değeri rakamla 0, yazıyla sıfıra eşit olmuştur.*
bugün bir kız arkadaşım sevgilisinin yanında sordu.
- 4 erkeksiniz erkekler eski sevgilisini özler mi ?
ilk yanıtı ben verdim. evet dedim. ama benim aksime ortamda bulunan herkes hayır dedi.
eğer özlenecek olsaydı eski olmazmış, yok özleyecek olsaydı neden başka biriyle sevgili olmuş falan...
neden herkes bu kadar yalancı ki ? belki de o an için hepsi bir sevgiliye sahip olduğu için doğru söylüyorlardı kendince. ama o soru sorulduğunda benim ilk aklıma gelen şey eski sevgiliyle yaşadığım unutulmaz anlardı. böyle film şeridi gibi geçmişti lan. ilk onu gördüğümde ağızları kulaklarında gülüşü, ilk ona dokunuşum, ilk öpüşmemişiz, ilk kavgamız, ilk sevişmemiz, yanımda benim gözlerim kapalıyken bana yazdığı o şirin şekilli yazıları...
neyse aslında ben bunu demicektim lan.
o an birde aklıma çok sevdiğim umut sarıkaya abiminizin karikatürü gelmişti;
Yaşanmışlıkları unutmaya çalışmak, yok saymak sadece kendimizi ve çevremizi kandırmaktır. Ve her erkek bilir ki; üzerinden yıllar da geçse, hayat bizi farklı farklı yerlere savursa da her sevgilinin kafadan bir otuzbiri hazırdır...
o kadar tuhaftır ki baba dediğiniz adamın sizin yaşınızdan daha küçük yaşta olan fotoğraflarını görmek.
bu fotoğraflarda neler neler yoktur ki...
siyah beyaz çekilmiş 13-14 yaşındaki halleri,
annenizle daha tanışmadan çekilmiş ispanyol paçalı pantolonlu, kot ceket temalı karışık halleri,
annenizle nikah günü çekilmiş mutlu halleri,
annenizle beraber tatilde siz daha annenizin karnında yere bakarken çekilmiş fotoğrafları,
hepsini bulabilirsiniz. *
bu eylemin en güzel yanı da, o fotoğraflara tozlu dolaplarındaki yerlerinden kaldırıp babanızla onlara bakarken babanızla dalga geçmektir.
baslik : facebooktan yapilan siyasetin kimseye bir hayrinin olmamasi
Son referandum sonuclari da gosteriyor ki facebooktan cogu universiteli genc kesim tarafindan yapilan hayir propagandasi hic bir ise yaramamistir.
Oradan buradan copy paste yaparak bazi yazilari, fotograflari, videolari ustune Hayirlara vesile olsun, hayirli olsun, hayirli bayramlar gibi bayat cumleler yazarak kendi sayfasinda yayinlayan bu genclerin kimseye bi hayri olmamistir.
Yazarin notu : Bidahaki secimlere kadar bu kelime oyunlarina dayanan ucuz esprileri facebookta gormeyeceginizi temin ederim.
Yazarin notu 2 : oyum ne evettir ne hayir.
Yazarin notu 3 : Sikimsonik baslik icin ozur diler.
başlık : arap ülkesinde yaşanan islamın doğru ve gerçek islam olduğunu sanan mal
arap ülkelerinin bir çoğunda islamın çarpıtarak yaşandığından habersiz insanlardır. sanıyorlar ki bu arap ülkeleri islamı en doğru şekilde yaşıyorlar ve yaptıkları yobazlık islamın kanununda var.
+nerede görürsünüz bu insanları ?
-genelde arap ülkelerinin her hangi bi' yerinde insanlık dışı bir olay vuku bulduğunda ortaya çıkarlar.
regina spektor'un far albümünde yer alan şarkıdır.
regina'nın sesi gibi şarkının sözleri de pek şahane olmuştur.* buyrun sözleri:
no one laughs at god in a hospital
no one laughs at god in a war
no ones laughing at god
when theyre starving or freezing or so very poor
no one laughs at god
when the doctor calls after some routine tests
no ones laughing at god
when its gotten real late
and their kids not back from the party yet
no one laughs at god
when their airplane start to uncontrollably shake
no ones laughing at god
when they see the one they love, hand in hand with someone else
and they hope that theyre mistaken
no one laughs at god
when the cops knock on their door
and they say we got some bad news, sir
no ones laughing at god
when theres a famine or fire or flood
*chorus*
but god can be funny
at a cocktail party when listening to a good god-themed joke, or
or when the crazies say he hates us
and they get so red in the head you think theyre bout to choke
god can be funny,
when told hell give you money if you just pray the right way
and when presented like a genie who does magic like houdini
or grants wishes like jiminy cricket and santa claus
god can be so hilarious
ha ha
ha ha
no one laughs at god in a hospital
no one laughs at god in a war
no ones laughing at god
when theyve lost all theyve got
and they dont know what for
no one laughs at god on the day they realize
that the last sight theyll ever see is a pair of hateful eyes
no ones laughing at god when theyre saying their goodbyes
but god can be funny
at a cocktail party when listening to a good god-themed joke, or
or when the crazies say he hates us
and they get so red in the head you think theyre bout to choke
god can be funny,
when told hell give you money if you just pray the right way
and when presented like a genie who does magic like houdini
or grants wishes like jiminy cricket and santa claus
god can be so hilarious
no one laughs at god in a hospital
no one laughs at god in a war
no one laughs at god in a hospital
no one laughs at god in a war
no one laughing at god in hospital
no ones laughing at god in a war
no ones laughing at god when theyre starving or freezing or so very
poor
no ones laughing at god
no ones laughing at god
no ones laughing at god
were all laughing with god
öyle bir insandır ki bu insan, ya sabahın/gecenin körünün uykunuzun en güzel yerinde sizi uyandırır, ya da sevgiliyle/eşle beraber romantik anlar yaşıyorken anın içine eder.
hayırdır insallah dersiniz... önemli bir şey sanırsınız kim o diye sorarsınız,
cevap ya "elektrik/dogalgaz" olur ya da "su araba size mi ait ya" olur.
şimdi bu insana sövmeyelim de ne yapalım a dostlar ?
ya elde hiç para kalmadığı zaman ya da hiç bozuk para olmadığı zaman yapılmak zorunda kalınılan eylemdir.
hayatımda ilk defa, bi' hevesle 1 haftadır paramı biriktirdiğim kumbaramı bugün dandik apartman içi elektrik parası için (8,75lira) açmak zorunda kaldım. çünkü yanımda en küçük 50 liralık banknot vardı. kumbaraya dokunmamak için elimden geleni yaptım. çünkü biliyordum ki, bir kere açıldı mı o kumbara daha iflah olmayacak. ama başaramadım, sonunda o her gün en az 2şer lira attığım kumbarayı daha 1 haftadan olmadan açmak zorunda kaldım. ve teker teker paraları çıkarıp apartman yöneticisinin eline saydım. içim burkuldu heves falan kalmadı artık.
başlık : hitleri sevmeyen insanın bir anda hitleri sevmeye başlaması
konu israil, insan öldürmek ve gaza gelmek olunca bir anda sayısı artan insanlar grubudur. genelde bu sevgileri gelip geçicidir, aynen bir anda gaza gelmeleri gibi.
bugün denk geldiğim olaydır. hadi koklarsın da gidersin bunu tuvalette ya da yalnız kaldığın bir anda yaparsın. sokakta onca insanın içinde yürürken bunu neden yaparsın ? görünce aklım çıktı sayın sözlük dostlarım.
tanım : sokak ortasında yürürken koltuk altını koklayan kız.
to the sound of a heartbeat pounding away
to the rhythm of the awful rusted machines
we toss and turn but don't sleep
each breath we take makes us thieves
like causes without rebels
just talk but promise nothing else
we crawl on our knees for you
under a sky no longer blue
we sweat all day long for you
but we sow seeds to see us through
'cause sometimes dreams just don't come true
we wait to reap what we are due
to the rhythm of a time bomb ticking away
and the blare of the sirens combing the streets
chased down like dogs we run from
your grasp until the sun comes up
we crawl on our knees for you
under a sky no longer blue
we sweat all day long for you
but we sow seeds to see us through
'cause sometimes dreams just don't come true
look now at what they've done to you
white needle's buried in the red
the engine roars and then it gives
but never dies
'cause we don't live
we just survive
on the scraps that you throw away
i won't crawl on my knees for you
i won't believe the lies that hide the truth
i won't sweat one more drop for you
'cause we are the rust upon your gears
we are the insect in your ears
we crawl
we crawl
we crawl... all over you
we sow the seeds to see us through
our days are precious and so few
we all reap what we are due
under this sky no longer blue
we bring the dawn long overdue
we crawl
we crawl
we crawl... all over you
sadece arkadaş olunduğu safhada gayet iyiyken, iş sevgili olmaya geldiğinde çuvallayan insandır. sanırım her zaman yalnız olmaya mahkumdur bu insanlar.
is this the point where we give up?
now is this the point where we give in?
now is this the point where we turn ourselves in?
or is this the time to ask questions?
or is this the time to seek answers?
now is this the time to throw it all in?
when enough is enough that's when you know that you're halfway there
when enough is enough that's when you know that you're halfway there
you're halfway there
that's when you know that you're halfway there
this is the point where we stand up
now this is the point where we take back
the things that are keeping us from being free
so when enough is enough that's when you know that you're halfway there
when enough is enough that's when you know that you're halfway there
your voice the airwaves sent you prayed my life would end,
the wasted time i spent ashamed i called you friend,
give me one reason, i need a reason
give me one reason, i need a reason, one reason
i've wandered with the folk of the woods
wisdom i've learned from the oldest one
he said: "do not fear me"
and led me to downwards
i saw big aperture in the ground
when he asked me a question
"do you know what is this hole in the ground,
do you know the meaning of this?
i wondered and wondered
'cause i knew
if i won't know the answer
i'd never get a shaman drum
and personal ability
i wondered and wondered
'cause i knew
if i won't know the answer
i'd never get a magic drum and personal ability
oh yes, this is the place, where you've get
your spirit to your voice
we stepped through into the earth
and we walked to the river of witches
the river flows two ways i saw
and the old man had a uestion
"you see the water flowing both ways
to the south and north
do you know why, do you know why?"
then i saw old grey wolf, it came to me
and whispered to my ear:
"the northern flow born from the water which dead has been bathed and the southeren flow born from the water which washed a new-born child"
old man looked at me and the wolf he said:
"now you have a leader and the truth.
when we go back home, you'll have your drum of your own
and you'll know how to use it:"
genelde iki sebeple telefonlarını açmayan insandır. ilk nedeni geçmişte yediği haltlar yüzünden bazı istenmeyen kişiler tarafından aranıldığını düşünmesidir. diğer nedeni de arayan arkadaşı tanımayıp, sen kimsin diye sorup arkadaşın hışmına uğramaktan çekinmektir.
sevgili konusunda şanssız olan yakışıklı/güzel bireyin yapabileceği davranıştır. bu sokakta görülen çiftin ikisi de çok çirkindir. hatta o kadar çirkindirler ki yüzlerine bile bakılmak istenmez ama tuhaf bir şekilde mutludurlar. sürekli beraber gezerler, mutlu şekilde alışveriş yaparlar, yemek yerler, sinemaya giderler. sonra düşünür bu özenen insan. bu çirkin insanlar nasıl mutlu oluyor da ben mutlu olamıyorum diye.
Çoğu insanın görmezden geldiği etkidir. oysa ki ortak müzik zevki gerçekten bir ilişki için çok önemlidir. şimdi bir düşünün; serdar ortaç, demet akalın, tan, bengü vb. dinleyen biri, pantera, lamb of god, judas priest vb. dinleyen biriyle birlikte olabilir mi ? olamaz. çünkü bu dinledikleri müzikler ister istemez insanın yaşam tarzını etkiler. genelde de bu yaşam tarzları birbirine uyum göstermez. nede olsa iki tarafında arkadaşları farklı güruhlara aittir. gün geçtikçe farklı ortamlara ait oldukları daha da ortaya çıkar ve bir yerden sonra da bu görünmez farklı müzik zevki bir yerde patlar. sonuç olarak bir ilişkide müziğin etkisi gerçekten de azımsanmayacak kadar büyüktür.
(bkz: based on true story)
10.05.2010 saat 00:00 itibari ile anneler günü nedeniyle annesinin fotoğrafını profil fotoğrafı yapan insandır. yılın tek bir günü annesinin fotoğrafını oraya koyarak iş yaptığını, onlara sevgilerini gösterdiğini sanan insanlardır.