yurdum insanının şaka yollu karşısındaki insan ile eğlenmek babında bulmuş olduğu bir söz öbeğidir.en son opet reklamında cem yılmaz bu söz öbeğini kullanmış ve bizi yine kırmış geçirmiştir
sinema filmi çekecek olan zatın aklına gelecek olan ilk sorudur. genel olarak iki farklı görüş hakimdir. insanlar sinemada gerçek hayattta gördüklerini görmek isterler veya tamtersi.yalnız konu ile ilgili en baba lafı kanımca orson welles söylemştir:sinemada gerçek dünyayı görmek istemem çünkü onu sinemaya gelirken otobüste sinemanın önünde sigara içerken zaten görüyorum
(bkz: citizen kane)
(bkz: 1984)
daha başından sonunun bir yere varmayacağı belli olan anlamsız konuşmalardır.
minibüsteki sinirli yolcularla şoför arasındaki diyaloglardır.
(bkz: şoför bey biraz daha hızlı gidemezmiyiz)
iki farklı çeşit barındıran ve genelde kimse tarafından sevilmeyen tiplerdir.ilki memelekette kürt yoktur herkes türktür der ki allah akıl fikir versin diyoruz kendilerine ikincisi de kürt olup da kürtlüğe takmış olanlardır ki diğerine göre çok daha kötü bir his uyanır insanın içinde. bu ikinci tipler faşist diye niteledikleri gruptan çok daha faşisttirler o ayrı bir konu.
istanbulun ortasında en yakın camiye 2 kilometre yol yürümenizin gerektiği bir semt oan göztepe de belediyenin göztepe parkına bir cami yapma isteğine karşılık işi sidik yarışına dönüştüren zihniyete serzeniş cümlesidir.
sözlük yazarlarının kendilerine küfür içeren bir pm atıldıktan sonra dahi terbiyelerini bozmayaraktan gerekli cevabı verme durumlarıdır.
(bkz: dawsonleery)
bir yazarın bir serzenişte bulunmak istemesine karşın moderatörlere 96 saattir ulaşamama ve serzenişe konu olan entry nin varlığını devam ettirme durumudur.
iki senedir oynadığım defalarca bitirmeme rağmen vazgeçemediğim iki boyutlu olmasına rağmen dünyadaki en iyi bilgisayar oyunlarından biri olduğunu düşündüğüm en az 10 sene önce yapılmış oyun.
(bkz: silinmesi olası entryler)
bernoulli nin geliştirmiş olduğu yasadır. buna göre bir nesneye ait olasılık tekrarlanan denemeler sonunda ortalama şansına geri dönecektir.mesela bir çift zar atıldığında düşeş gelme olasılığı 36 da 1 dir. ne kadar çok zar atılırsa görülecektirki düşeş oranı giderek 36 da 1 e yaklaşmaktadır.
bir insanın batak oynadığı sırada elinde alır diye tabir ettiğimiz kağıtların bulunmaması durumudur. ünlü matematikçi bernoulli nin ortalamaya dönüş yasasına göre bu durumun devamlı tekrarlaması imkansızdır.
türk erkeklerince karısının sözünü dinleyen veya karısına söz geçiremeyen erkekler için söylenen kelimedir. tasvip etmemekle beraber böyle bir tanımlama sadece türkiye de mevcuttur.
uzaya giderken yanında yiyecek götürülmemesi ve aynı zamanda uzaydaki marketlerin ve restorantların tamamının dünyadaki şartlar daha iyi biz de vergi kaçırmak istiyoruzdiyerekten greve gitmeleri sonucu oluşabilecek durumdur.
(bkz: uzayda parasız kalmak)
ortalama her 18 25 yaş arası 100 türk gencinden 90 ının yanında walkman kitap yada dikkat dağıtacak bir obje olmamasından ötürü otobüs içi muhabbetlere şahit olması sonucu oluşan durumdur. böyle bir durumda yapılacak en iyi şey otobüsten inip bi sigara yakmak bi iki dakka dinlenmek ve daha sonra bir gazete bulup yolculuğa kalındığı yerden devam edilmesidir.
marmara üniversitesi iktisadi idari bilimler fakültesinde genel matematik dersi veren engin matematik bilgisine sahip olmakla beraber bunun farkında olarak kibirliliği ile dikkat çeken matematik profesörü
üzerinde uzun uzun düşünmeden fazla edebiyat yapmaya çaılşmadan samimi şekilde yazıldığında karşılaşılabilecek durum. eylemin gerçekleşmesinde yazarın yaratıcılığı önemli rol oynamaktadır.
1914 Kuşağının usta ressamlarından Nazmi Ziya Güran 11 Eylül 1937'de istanbul' da öldü. izlenimci anlayışta manzara resimleriyle tanınan Nazmi Ziya 1881'de istanbul'da doğdu. ilk resim derslerini Hoca Ali Rıza'dan aldı. Mülkiye'yi bitirdikten sonra 1902' de girdiği Güzel Sanatlar Akademisi'nde Salvatore Valery, Vernier ve Osgan Efendi'nin öğrencisi oldu. 1908'de Paris' e gitti, 1913'e kadar Fernand Cormon'un atölyesine devam etti. Türkiye'ye döndükten sonra Sanatlar Akademisi'nde öğretim üyeliği, yöneticilik yaptı. Daha öğrencilik yıllarında akademik öğretimin dar kalıplarına karşı çıkarak. izlenimciliğe yönelen Nazmi Ziya bütün hayatı boyunca bu anlayışa bağlı kaldı. Manzara onun tutkusuydu. Benimsediği izlenimci anlayışa en uygun görünümleri veren istanbul'u, Boğaz' daki tekneleri, sokakları, mahalle arası kahveleri, bostanları, camileri, servilerileriyle yerel bir ışık ve renk duyarlığıyla resmetti.
Fransa'daki çesitli üniversitelerin yanisira, ABD'nin Wisconsin ve Cezayir'in Alger üniversitelerinde hukuk ve siyaset bilimi dersleri veren ve 1979'dan sonra, Paris'de Institut d' Politiques'in yöneticiligi görevini üstlenen dersimiz yurttaşlık ve uluslar ve milliyetçilikler adlı kitapları ile tanıdığımız yazar
kısaltılımış şekli çev olan toplumsal bir örgütlenme gibi görülmesine karşın belli bir siyasi düşünceyi eğitim alanına aktarmak için kurulmuş olduğu hissini uyandıran kuruluş