ocak ayında eminönünden 2 hamster aldım, daha sonra yavruları oldu. 8 yavrudan 1i doğumda öldu,1i enfeksiyondan (taşırken dişlerini fazla batırdıgı için), dıger 2side kendısı besleyememiş kenara bırakmıs emzıremedıklerını... 1er gün arayla öldu ikisi. şimdı sadece 4 yavru kaldı. Tam 10günlükler. ilgilenen varsa istanbul avrupa yakasındayım. 2yavru sahıplendırecegım. #sevdiğinizcanlariçin
ileride herhangı bır ulkenın olası hayat sartlarına ve kulturlerıne ayak uydurabılecek mıyım dıye düşünüyorum. Varsayalım ki başka bir yerde yaşamak zorunda kaldık. Orada da kendimi güçlü hissedebilecek miyim, maddi ve manevi zaruriyetlerim ne gibi zafiyetler doğurabilir veya kendi kişisel gelişimime ne gibi katkılar sunabilir. Varsayımlarım paralel evrendeki karakterimi farklı bir ülkede, farklı hayat şartları yaşarken hayal kurdutturuyor kendime. Böylelikle insanlığı daha iyi anlayabilir miyiz? Sahip olduklarımızı veya olmadıklarımızın farkındalığı daha açık görünürdü belkide.
Asagıdan yukarıya büyüme gelısme evrelerı, merak edenler ve en son ki yorumuma like atanlar ıcın paylasıyorum. Evet yavruları sahıplendırdım.
masallah dıyelım.
yaş günümde kız kardeşimin benim için yaptıgı el yapımı pasta. Sade ama mutlu edici. Düşünmesi bile güzel. Bu yaşa bir daha geri dönmeyecegimi düşününce güzel bir anı olarak kalıyor ölüme yaklasılan her gün için.
Sabır gerektıren eylemler. Sanırım bır sehır kalabalıgında yasayan ınsan için uyandıgı andan itibaren işleyen her şey bilhassa sabır gerektirir. Sabah trafiği, işyerınde bekleyen işler. Yemek saatını beklemek veyahut yemegın pişmesını beklemek. Enınde sonunda kendınızı bulabılecegınız ıkı yön vardır. Ya daha sabırlı kalırsınız ve bu eylemler sizin için rutine dönüştüğünde normal sabır sınırınızdaymış gibi hissedersiniz ya da karşı tarafta işleri yoluna koymak ısterken aksatan, otobus sırasında sabırsızlıktan milletin önüne geçen, trafıkteyken sadece yol onun akışı ıcın varolurmuşçasına sabırsızca kornaya basan ve ınsanları rahatsız eden sıradan antipatik bir insan olur devam edersin ve kendini fark etmeksızın her seyın senın sabırını sınadıgını sanırsın. Şimdı kim sabrediyor oyleyse?
Konusmayı unutmak mı konusmamayı tercıh etmek mi dıyelım? Bu satırlara bunlar ıcın cok uzun cumlelerım var ki konusmuyorum sadece yazıyorum. Bunun bılıncı ıle açık konusuyorum. Kendimi defalarca ıfade etmekten veya karşımdakinin anlamayacagını anladıgım bır cumlenın başında, karsımdakı ınsandan yeterlı kapasiteyı algı kapasitesınden bahsediyorum alamayacagımı yarı yolda anladıgımda cümlelerimi kısaltmaya baslarım. Algısı açısından basıt kelımelerı seçerim çünkü her türemiş kelime yeni bir soru işareti olucaktır. Bu da benı tekrar kendimi açıklamaya yoracaktır. Bunları fark ettıgımden beri daha az cümle kuruyorum daha az tüketiyorum kendimi. Sonuç itibarı ıle konusmayı unutmus bırı degıl konusmayı fazla tercıh etmeyen bırıne dönüştüm. Yaklaşık üç yıldır sanırım böyleyım. Daha sessiz bir insanım. Ve bundan sonrada hayatımın boyle gececegını anlarken sadece düşünmeye odaklı oldum. Odak noktası ınsana nelerın farkına vardırdıgını anladıgınızda ise daha da sessiz kalıyorsunuz.
Yagmurlu ve en ruzgarlı gunun pazar gunune denk gelmesi. Bu suretle cumartesı gecesınden actıgım favorı dızı/fılm ıle sıcak bır fıncan cay veya kahve eslııgnde gec yatıp, yarın ıstedıgım kadar uyuyabılecegımı bılmek bana rutın hayatımın en huzurlu anını yasatıyor. Sızcede oyle degıl mı?
Santralizasyon ustası oldum. Statifi ve hastayı ayarladıktan sonra arkamı donup kumanda masasına gıderken hastaya tekrar bakma geregı dahi duymadan diaframa sag elımle havadan bi selam verıyorum. Ve sonuc mukemmel ekpojur mukemmel radyografi. Hayali mediasten. Basıt ama etkıleyıcı bı basarı.
Herkesten önce uyanıp mutfaktakı ocagın gazını acmak. Birkaç dakıka bekleyıp mutfaga çöken gazın agırlıgının etrafa yeterince yayılmasını fark ederken çakmagı yakmalı mısın yoksa pencereyi açmalı mısın diyen o iç ses. Risk budur.
Başlı başına detay bir düşünce benım için. Önce basit varlıkların ölümünü düşünüyorum veya cansız nesnelerin kullanım ömrünü. Basit ve edilgen yapıdaki her sey kabul edılebılır gıbı gelıyor basta. Daha sonra kendıme daha yakın bir canlının ölümünü dusunuyorum. Kuş veya bir balık gibi bir varlıgın ölümünden sonra bedenınden ayrılan ruhun bır yere gıdıp gıtmedıgını. Sebepsızce bu tümdengelimi düşünürüm. En son ise insan yaşamının son bulmasını. ilk kendi ölümüm aklıma gelır. Baslarda uyumadan önce dua ettıgım zamanlarda zıhnıne yansırdı. Şimdıyse uyanınca aklıma gelıyor. Detayları ise yolda düşünüp güne baslıyorum. Sizce bu normal mi? Tabiki.
sivil hava ısletmecılıgı bolumunu kazandıgım tercıh hakkı. Bolume devam eden veya mezun arkadaslar dusuncelerınızı alabılır mıyım? Bır de notları atsanız fena olmaz sanki ehehe. Tesekkurler. Pazartesı gıbı ıstanbul universitesine kayıt ıslemlerımı baslatacagım. Hakkımızda hayırlısı.
Selam sozluk. Sonbarın ortasında olmanın verdıgı ruzgarla yazıyorum. Gün yine bitti, aksam yorgunluguma nispeten sade bir kahve hazırladım kendime. Queen ise arka planda i want to break free dınlıyorum. Bosluga gelırsek birden fazla kuyu var. Okulun bıtmıs oldugu gercegı, arkadaslarımın calısıyor olması sureklılıgı ıle onca yıllık arkadaslıklarımızın kesılıp nacizade samımıyetsız ıs arkadasları ıle gezmelerı ıle alakadar snap baslıklarını goruyorum, alısamadım bu duruma. Sanki liseye veye üniversiteye ılk baslar ki gıbı aıleme her konuda danıstıgım, cevreyle degıl onlarla daha cok vakıt gecırdıgım gunlere dondugumu fark ettım. Demek kı elde olan arkadaslar veya iş degıl. iş fızıken, arkadaslar zıhnen, aılem ıse ruhen bırlıkte oldugum zaman dilimine ait. Bunu anlayabılmek ıcın mezunıyetımı, arkadaslarımın evlılık hayatlarının kapılarını acarak uzaklasmalarını ve koca bir yaz tatılının bıtmesı gerektıgını sandıgım gecen o zamanda fark ettım. Tesekkurler eylül. Benim sempatik ve melankolik favorim.
Bekledıgım sonbahar geldı gıbı sozluk. Sadece hava durumunun bırkac derece daha dusmesını ve evde oturup yagmuru ızlerken sıcak bır bardak kahve yapmayı planlıyorum. Sonra sadece manzarayı seyredecegım. Kendı başıma.
Okulumu ozluyorum sozluk. Lisemın veya universitemın ıyı kotu guzel gectıgını dusunuyorum. Oradakı yasıtlarım ıle bırlıkte bulunmayı, aynı psıkolojıye sahıp olmayı ozleyebılıyorum. Zamanında ogretmenlerı bıraz kızdırsakta aklıma geldıgınde gulumsuyorum zıhnımde. Deli dolu, canlı zamanlardı. Sımdı sadece iş hayatı var, her gunum rutin. Yasıtlarım pek yok. Yasıt arkadaslarımsa calısıyor ve onlarla eskısı gıbı gorusemıyorum. Okulun bıtmıs olması ıle bır bosluk geldı ve aidiyet duygusunu kaybetmıs bulunmaktayım. Bunu buldugumda kendımı de bulacagımı dusunuyorum. Sans dıleyın.
Bir ikizler olarak. Kararsızlık ıle baslayayım. Genelde ıkı secım arasında kalırım. Ilk bes dakıka bırıncısını onaylarım ama sonrakı bes dakıka da ıkıncı secımımın daha ıyı oldugunu var sayar bunu zıhnımde basım dönene kadar tekrarlarım. Sonunda bırının fıkrını alır ve kendı teorımı desteklerım. Sonucsa zaten kararım bellıydı edasında. Tabii canım.
Depresyon dereceme göre. Mınımal bır duzeyde ıse fılm açıp bır bardak kahve ıle kendımı dunyadan soyutlamak.
Maximal derecede sadece uyumak. Gunluk ıslerımın dısında kendımı ıyı hıssetmıyorsam sadece uyuyarak duzelebılıyorum. Gunduz veya gece saat kac olursa olsun gözlerımı acmıyor uyuyor kabul edıyorum kendımı cunku sadece zaman duzeltebılıyor bu durumu.