2014’ün dikkat çeken yapımlarından olan Black Bullet 13 bölüm süren bir bahar animesi. Tür olarak aksiyon, gizem, bilim kurgu ve seinen diyebileceğim seri yer yer bocalasa da vasat üstü bir seyir sunuyor seyirciye. Harem-vari özellikleri olmasa çok daha iyi olacak olan seri aslında 2. sezon olmayınca yarım kalan serilerden. Haa bir de müzikleri var ki seri için çok fazla iyi. Hani konuyu daha iyi işleseler bu müzikler ile efsane olurmuş bu seri. Shiro Sagitsu ustaya saygılar.
13 bölümlük 2015 nisan -bahar- animesi. konusunda; azcık bilim kurgu, dozunda drama ve romantizm ve çok güzel bir komedisi olan animedir. evet tek çekici yanı "sempatik" oluşu. ama sırf bunun için bile izlenir. kafa dağıtın falan yani, öyle.
şimdiye kadar neden başlığı açılmamış acaba diye düşünülen japon yazar, senaryo yazarı.
urobutcher (butcher ingilizce'de kasap demektir) 1972 doğumlu yazardır. görsel roman şirketi olan nitroplus'da çalışan urobuchi aslında ilk olarak görsel romanlarıyla tanınmıştır. standart anime izleyici diyebileceğim kişiler ise -ki bunların içine ben de dahilim- onu daha çok anime serileriyle tanıyor.
2011 yapımı büyü shoujo animesi gibi başlayan ama aslında psikolojik dram gerilim animesi olan seri. ilk 3 bölümü atlattıktan sonra yardırıyor. Hiç başlık açılmamış olması üzücü, bari ben açayım dedim;
ayrıca da gen urobuchi'nin en başarılı anime serisi.
seriyi izlemediyseniz “mahou shoujo mu en iyisi?” dediğinizi duyar gibiyim. fakat izlemişseniz neden bahsettiğimi çok iyi biliyorsunuz değil mi? mahou shoujo madoka?magica ya da diğer bir ismiyle puella magi madoka magica bildiğiniz sevimli büyü – shoujo anime serisi izlenimi veriyor fakat kesinlikle öyle değil.
12 bölümden oluşan ve tek sezon olan animenin üç tane de filmi var. fakat ilk iki filmi anime serisinin özeti niteliğinde. serinin devamı olan hikaye üçüncü film. mangasının hikayesi gen urobuchi’ye ait olan seri eminim izleyen hemen herkesi şaşırtmıştır. zira seri klasik bir büyü, shoujo animesi gibi başlıyor (iki-üç bölüm de öyle gidiyor) fakat giderek kararan hikayesinin sonunda izleyicide büyü-shoujo değil de psikolojik-gerilim izlediğinizi düşündürüyor.
zaten ilk bölümden dikkat çeken grotesk ve sürreel yapısı yeterince ilgi çekiciyken bir de hikaye gelişimi neredeyse noiryapıya bürününce o sevimli karakterlerin aslında tamamen bir aldatmacadan ibaret olduğunu anlıyorsunuz.
konusu ise; kaname madoka orta okul ikinci sınıf öğrencisidir ve arkadaşlarıyla birlikte klasik bir hayatı vardır. bir gece önce rüyasında gördüğü siyah saçlı kız ertesi gün sınıfına nakil öğrenci olarak gelince her şey değişir. nakil öğrenci hamura, madoka’ya ailesini, arkadaşlarını ve hayatını seviyorsa olduğu gibi kalmasını söylemiştir. fakat kısa bir süre sonra madoka büyünün gerçek olduğunu, cadıların insan hayatlarını etkilediğini fakat bunu durdurmak için savaşan büyülü kızlar olduğunu öğrenir ve kendisini bu dünyanın içinde bulur.
hikaye gelişimi plot twistlerle dolu olan seri tam bir gen urobuchi eseri. evet karakterler ölüyor, evet şaşırtmacalarla dolu ve evet -büyü, shoujo animesi olmasına rağmen- hikaye giderek daha da karanlık bir hal alıyor. ve seriden sonra gelen devam filmiyle zirve yapıyor. hikayesi ve kurgusu ilginç olan yapımın çizimleri ve arka planları da fazlasıyla dikkate değer. müzikleriyle de tam bir uyum içerisinde. yuki kajiura burada da çok başarılı bir iş çıkarmış. bu yüzdendir ki bence mahou shoujo madoka magica gen urobuchi’nin en iyi, en başarılı eseridir.
epica'nın yeni şarkıları ve tabiki açık hava performansının görülmesi için gidilecek konserdir. geçen sene 24 şubat 2013 katatonia epica ankara konseri'nde dinledim epicayı, kapalı mekanda olmalarına rağmen çok eğlendik, açık havada performanslarının daha kaliteli olacağını düşünüyorum açıkçası. ayrıca yeni şarkılarını ilk kez söyleyecekler, kaçar mı ya? kaçmaz, evet.
2013 yılı kore yapımı film. inligizce ismi flu'dur.
H5N1 virüsünün korenin bir bölgesinde yayılması ve ardından gelişen olaylardır genel olarak konusu...
Kore'nin kendine özgü sinema anlayışıyla yapılmış dram/gerilim/bilimkurgu filmi diyebiliriz sanırım. Apocaliptik ya da post-apocaliptik filmler hep ilgimi çekmiştir, bu da türünün getirisi olan hemen her şeyi vaad ediyor ve vaadlerini de tutuyor, tabii Kore sineması farkıyla... Sonlara doğru baya baya gözü doluyor insanın, hazırlıklı olun derim. 7/10
aslında Filmin bağımsız biraz kara-komedi havası var bence, senaryosunun uçlarda dolaşması olsun çekimlerinin doğallık içermesi, dialoglardaki yavaşlık ve içinde bulundukları durumlardan kaynaklanan insanı gülümseten anlar... Bilemiyorum bende öyle bir hava bıraktı, ama biraz beceriksizce olmuş sanki.
ilginç bir senaryo aslında, yani iris'in başına gelen kaç kişinin başına gelebilirki dünyada * Ben sonuna kadar ilgiyle izledim filmi, çekimlerdeki sadelik izleyiciye rahat ve kafa yormadan izleyebileceği bir yapım sunuyor. Böylece performanslardan da daha fazla zevk alıyorsunuz. Fazla müzik kullanılmamasıyla ve tek mekan mantığıyla çekilmesi de bunu destekliyor elbette.
Neyse, ben genel olarak beğendim ve ilgiyle izledim ama herkese hitap etmeyeceği de bir gerçek.
--spoiler--
Erkek kardeşinin ölümünün ardından bir yıl boyunca duygusal bunalımlarda kaybolan Jack (Mark Duplass) en yakın arkadaşı Iris (Emily Blunt)’in teklifi üzerine onun ailesinin uzak bir adadaki yazlığına kendini toparlamak üzere gider… Eve gelir gelmez farkeder ki Iris’in kızkardeşi Hannah (Rosemarie DeWitt) da aynı fikirle eve gelmiştir… ikili akşam tuhaf bir durumda kalırlar. Iris’in ertesi günkü habersiz ziyareti işleri daha da karıştırır…
--spoiler--
--gerçek spoiler--
bir sene önce erkek kardeşiyle çıktığınız ( ama şimdi ölmüş olan) en yakın arkadaşınıza aşık olduğunuzu söylemeye karar veriyorsunuz ama bir gece önce lezbiyen ablanızla yattığını öğreniyorsunuz, üstelik ablanızın tek amacı hamile kalmak ve bunun için de çocuğu kullanmış... eöhh amk bu ne ya o nasıl bir kaderdir öyle.
böyle böyle baya düşündürdü film valla ama en çok finaline gıcık oldum, ee kadın hamile mi değil mi? senaristi dövesim geldi
Eyvallahı olmamanın gerçek adresi. işini iyi yapan, avukatlık şirketinin acar araştırmacısı, karizmatik bir dizi karakteri.
ama bazı doktorlar ya da anti-kahramanlar gibi kof bir karizmadan da bahsetmiyorum burada.
Çünkü kibar, hanım bir kızdır, gereksiz çıkışlarını yoktur mesela.
insan olana insan gibi davranır.
aşırı kas yapmış gerzek bir Amerikalıysan da arabanın camlarını indirebilir, yapmışlığı vardır.
attığı twitlerden anlaşılan konudur. zira dünkü disko kralı programında da sözlükleri ve twitter-facebook gibi sosyal medya alanlarını takip edeceğini üstüne basabasa söylemiştir.
1 nisan günü radikal gazetesinin hazırladığı içinde ilginç haberler olan gazete.
ezel bitti, tüm alışveriş merkezleri yıkılacak gibi ilginç şakaları var, koptum valla
not: ezel bitti şakasında neden olarak dizi senaryolarının kitap sanılıp silinmesinin yazılması ise gazetenin en güzel haberlerinden *
enrty başlık uyumu gibi genel ilkelere bakılınca bile bir yazarın sekizinci nesil olup olmadığının anlaşılabileceği yöntemler topluluğudur.
diyeceksinki senin neslin çok mu iyi biliyor. yok kardeşim benim neslim de aynı bokun laciverti. ama biz an itibariyle "kıdemli" olduğumuz için her boku atabiliriz yeni nesile.
onat bahadır'ın ilk romanı. gotik edebiyatı ile yazılmış kitabın baş kahramanı kasım isminde bir antikacı.
kasım etrafında dönen hikaye birinci ağızdan delilik psikolojisiyle ilgiliymiş. radikal'daki inceleme yazısında dikkatimi çeken kitap için, popüler-ucuz romanın tüm özelliklerini taşısa da delilik olgusunu oğuz atay metinlerindeki sabır ve detaycılıkla anlatıyor deniyor.
belirli bir konuda sol frame'de birikmeye sebep olan aynı tip başlıklar çıktıktan sonra söylenen cümledir. zira bu başlıklarla sol frame'in ebesi s.kilir.
murat yılmazyıldırım'ın enstrumantal şarkısı. dinleyen kişide hipnoz etkisi yaratıp başka dünyalara götürür, bu durum deneyimle sabittir. kendimden biliyorum. dinleyin, dinlettirin efenim...
genel "kızlara laf sokma" furyasının türk kızlarına uyarlanmış halidir. daha derinlere inildiğinde nedeni çeşitli sebeplere (terkediLme, vermeme, teklifi geri çevirme vs.) dayanan türk kızlarını aşağılama durumudur. olayı genellikle troller başlatır ama bunlara katılıp zırvalayan yarımsı kişiliklerde çoktur.
genellikle amerikan gençlerinin beğendikleri ünlülerlelerden tutun da müzisyenlere, dizilere, dizi oyuncularına, hatta dizi karakterlerine kadar hepsi hakkında resim, wallpaper, video paylaşımları yapabilecekleri sayfaları olan bi'nevi internet buluşma mekanı. yukarıda sıraladıklarımla ilgili resimler, videolar, duvar kağıtları ve fan yapımı photoshop çalışmaları bulabilirsiniz. çalışmalara bakıldığında site üyelerinin yaş ortalamalarının düşük olduğunu tahmin ediyorum ama bazen gerçekten kaliteli çalışmalar da karşıma çıkıyor...