hayvanları seviyorum, sokakta yaşayanların hepsini yanıma almak istiyorum. dilsizler dertlerini anlatamıyorlar açlıkları, susuzlukları o sonsuz gözbebeklerinden anlaşılıyor. ben de böyle bir insanım yargılamayın lütfen.
edit: ne bokuma eksiliyon sanki işkence yapıyorum dedim.
malesef gerçek olan bir durumdur. azıcık damarına bastın mı, yapılan bütün iyilikler unutulur gider. insanoğlu doyumsuzdur, "elini verdin mi kolunu alamazsın". hep çıkar ilişki olması lazım yoksa "kimse kimsenin yaralı parmağına işemez".
ulan senelerce arkadaşımın en zor zamanlarında yanına oldum, sevgili yaptı beni unuttu.
borç para verdik utana sıkıla geri istedik benden kötüsü olmadı.
herzaman destek çıktım her seferinde çırağa çıkartıldım.
ama kedi öyle mi rızkın allah'tan geldiğini bilir mübarek hayvan, hergün şükreder. karşılık beklemez koca koca dilleri savurmaz, nerden açığını yakalıyımda yüzleyeyim demez. sadece sevgisini kıskanır hayvanlar kadar insan olunda o zaman hayvanları boklayın.
hayatımda ki en anlamlı varlık. beni kayıtsız, şartsız seven bebeğim. senin o koca göbeğine kurban olurum sana yedirdiklerim ananın aksütü gibş helal olsun. çünkü sen benim hayata tutunmam için en büyük sebep oldun. allah seni bana en zor zamanımda yolladı. iyi ki benimlesin iyi ki varsın pamuk patilim.
ne biliyonuz fakir beslemediğimizi. ulan insan besliyonda ne oluyor? ömrün boyu sırtında taşı bir defa indir senden kötüsü yok. hadi ordan hariçten gazel okuyup durmayın amk.
bakın yazarlar öyle bir hayvan ki, eğer ilgilenmezssen karşına dikilip "gözlerini şaşı" yapıyor hatta sinirlenince ilk bulduğu yere işiyor. olsun ben temizlerim kıyamam ona. küçücük patileri var bana bir zararı yok ki, yol arkadaşım, yoldaşım. ben üzülünce sandalyenin altında günlerce çıkmıyor. ne yapayım ben onu severken öldürücem diye korkar oldum.
hemen anlatayım kedimi. o candır caaaaannnn allah bana onu en zor zamanımda yolladı. kendini pek sevdirmez, hıyar ağası ama bir konuşur gülmekten yerlere yatarsınız. oyyy duygusal hayvan bak beraber yazıyorz entryleri klavyeye çöktü wallaha.
yani kafanın güzel olması sonucu, kedinin değerini anlamak.
sabah ayılınca utanılacak başlıklar.
ahh benim canımıntaaaaaa içisi küçük patili, üzüldüğümü anladın tabi yanımda ayrılmayan sadık dost. seni kimselere değişmem. bazen hayal kuruyorum, bana trilyon verseler kedimden vazgeçer miyim diye düşünüyorum. yok aga ben onu dünyaya değişmem. şaşı gözlü bebeğim.
biz onlara halk arasında "sıkmabaş" diyoruz. böyle ümüklenmiş gibi kafaları, sankim apartman var kafalarında o kadar yüksek duruyor türbanları. içine ne tıkalıyor valiz yerine türbanlarını mı kullanıyorlar.
evet türbanlının neydi o heh bonesinden çıkanlar;
bir adet pamuklu çorap.
bir adet beyaz atlet.
bir adet yemeni.
bir paket pamuk.
böyle liste uzar gider.
edit: yani eksiliyorsunuzda ben bunları götümden uydurmuyorum be aga. gördüklerimi yazıyorum hele bir bak sokaktakilerin kafaya, yemin ederim türban değil taht mübarek.
allah'ım acilen restorasyon yapılması gereken moderasyondur.
efendim ikinokta üstüste, bu insancıklar kafaya göre entry silen, başlarından insanları çok şık bir şekilde savsaklayan, hatta cevapları bile mahalle ağzıyla olan moderasyondur. bir dk hemen bir derdim var butonundan bir copy yapıyorum:
moderator
adam görüşünü format kuralları ve başlık açma kuralları çerçevesinde yazıyor sizse bakınız özelliğinin amacı dışında yazı yazıyorsunuz. fark bu. o yazar silik olmaya uzak, sizse yakınsınız. sözlük formatını öğrenin.
+ben mal, mülk istemiyorum esra hanım.
-peki ne istiyorsun hacer?
+ben aşk istiyorum. beni sarıp sarmalayacak adamı istiyorum.
oooo! vaaaa! yeeeeee! şakşakşak... ohaaaa stüdyo yıkılır.
-paravan açılsın ozaman.
+ben gidiyorum esra hanım.
-hacer dur allah aşkına çocuk değiliz ki.
+esra hanım bu ne böyle "beygire" benziyor. başkasına talip olsun.
-peki o zaman bir reklam arası.