bu yurt cinayetine başlığım yeşil altın vuruş. kalem kalem negatif ne düşünüyorsam yazdım yazdım sildim.. nereden tutsan elinde kalmaz eli de yer. iyimser okuyabildiğim tek yan bunların yerli otomobil, uçak vs. gibi bir seçim safsatası olması ki temenni ederim. dilerim bu sözde projeden icraat babında etüt çalışması ve malum kesime bir iki görüntü vermekten öteye geçilmeden dönülür. milli bir konu olması bir yana istanbul özelinde binlerce ama ile başlayan cümlelere rağmen bu aziz şehre ettiğiniz yeter artık. uluslararası antlaşmaları da geçtim ki geçmez geçirirler o ayrı; 20 30 yıl sonra çok ama çok büyük pişmanlıklar yaşanacak. bu işten hemen vazgeçilmelidir.
üsküdar kuzguncukta eczacı ermeni asıllı bir vatandaş abimizmiş.. gariban dostu, güzel bir adam. halen ara sıra adı sanı anılır kedilere dolu mekanın önünden geçerken. öyle..
çoğu yurtta durum bu.. içeriden kolayca açılan dışarıya kapalı formatta alternatif yöntemler kullanmak yerine vur zinciri kafasındalar, tıpkı beyinlere vurdukları kilitler gibi.. olmaz olmaz bir kere olur.. ne yürek kalır ne yaşama arzusu.. yanar gencecik insanlar. sadece yurtlar özelinde değil, yaşamın her alanında bu tarikatlardan, iş bilmez insanlık bilmez onursuzlardan temizlik boynumuzun borcu.
homoseksüelliği sevimsiz gösterme hastalığı kadar düşkün ve sığ düşünce diyecektim ama kusma daha isabetli bir tabir. hiç bir şekilde pozitif veyahut negatif ayrımcılık değil, tam hak eşitliğini..
türkiye siyasetinde şimdilerin dışarıdakileri yitip gidip, unutulacak iken, kendisi göz ününde baş üstünde olacak politikacı. fakat kendisinin efsane olduğu düşünülen bir kestanenin güdümünden sıyrılıp daha özgün ve sol bir politika ile bugünden 10 20 sene sonrasında bu halklara hizmet etmesi gerekiyor. yine fakat bu 'bizim' iç meselemiz, faşizm altında iken gündemimiz başka.. gündem sokak, gündem direniş, gündem yaşamak..