''zengin ama en azindan yuzumuze vurmuyor, gorgusuzluk etmiyor, zenginligiyle barisik degil, ben de zengin olsam (ki deli gibi olmak istiyorum) aynen boyle olacagimdan buna musamaha gosteririm'' kafasi.
bir kere, sunda anlasalim: zengin mengin olmayacaksin. bunu kabul et, bununla baris, bir kafan rahatlasin.
hadi diyelim oldun. o zaman da 'elalem ne der?'' gibi bir cekincen olmayacak. el ve alem'in ne dedigini kendisine mesele yapan adam zaten zengin olamiyor. zira zenginlik, kural olarak, el ve alem'in diyecegi kotu seyleri sineye cekebilmis olanlarin, sineye cekilmeyi gerektirecek kadar kotu seyleri duymayi hak ve garanti edecek seyleri yapmis olanlarin ulasabildigi bir statu. adam zengin olduysa 'luks araba ile gorunerek gorgusuzluk etmis olmak'tan cok da buyuk ahlaksizliklara imza atmis, atabilmis, atacak oluyor. butun zenginler ayni gerekceyle 'zengin'se aralarinda secici gurmelik yapmak lukslerin en buyugu olmuyor mu?
yani sunu diyorum: zengin denen sey senin nisbi ve gercek anlamda fakir olman, fakir kalman sayesinde zengin oluyorsa 'yuzune vurmamasi' ne anlam ifade ediyor? ''tecavuz ediyor ama en azindan sevgilim gibi davraniyor'' avuntusu degil mi bu? neyi neye ispat ediyor?
esitsizlige yonelik muhalefet ve itirazin temeli de bu tip 'nominal' ya da 'goreli' farkliliklarla degil de, bu farkliliklari yaratan esitsizligin kural haline getirilmesiyle alakali degil mi? esitsizligi dogal 'hal'ler ve 'durum'lar olarak isimlendirip bunlara uygun ahlaki sekil sarti kosmak, bu sartlara da 'gorunur'de uyani kutsayip, olumlamak neye hizmet ediyor?
eski ve yeni liberal iktisat teorisinin de muhafiz ve hafizlari hep bu 'esitsizlik standardi'ni bayrak edinip ''tamam, belki daha avantajli konuma geciyorlar ama verdikleri hizmetlerle (teknoloji, istihdam, gelire oranlanmis alim gucu, genel refahtan anlasilan bir takim politize edilmeye musait demografik birimler) geri donus de yapiyorlar, o halde 'zengin' kotu degildir. zengin dostunuzdur arkadasinizdir. eskiden iphone alamiyordunuz, zengin sayesinde simdi alabiliyorsunuz. demek ki, mesele aslen esitsizlik degil aradaki 'fark'tir, o da zamanla toparlar, moparlar'' demiyorlar mi?
friedman, krugman ve sakirtleri birbirini birbirinden yaratan 'zengin-fakir' ayrimini boylelikle derecelendirilebilir bir ahlak terazisinde temize cekmiyorlar mi? sen de sirf bir sekil ve adab standardini tutturdu diye bu polisli, jandarmali, hapisli, kislali, okullu, medyali, camili, havrali ideolojinin bordrolu, primli, kursulu, nobelli duzenine alkis tutup goygoy cekmis olmuyor musun? sirf zengin -oldugu halde- 'fakir' gorundu, gururunu oksadi diye?
'sayginlik'i tek temel birim yapan bir toplum'a ve degerlerine de bu denli biat etmisken, yani sozde degil ozde elit'in allahina canak acmisken, ahlak mahkemenin tek olcutunu davranis ve psikoloji sahasina hapsetmisken hangi iktidara nasil bir muhalefetten soz ediyorsun?
senelerce yokluğunu hissetmememe rağmen, seni o cok sevdiğin yiğeninin saçlarını okşarken gördüğümde neden içimde garip bi cızırtı hissettim dayı? o anı neden hafızamdan atamıyorum?
suan neden saçmalıyorum dayııı?
turkiye nin, yugoslavya gibi bolunmesi ancak japonya nin sovyetler birligi gibi dagilmasina benzer. yani nasil bir bag vardir anlamak mumkun degildir. bunyesinde birden fazla ulusu eritmemis, federe ya da konfedere olmayan, tarihsel dokusu benzemeyen yapilari karsilastiran zihniyet kanimca gundemdeki butunluk, bayrak konularindan etkilenmistir.
turkiye ve turkiye nin bölünmesi hadisesi, arada bir aklimiza gelen, bizi costuran bir olgudur. yani öyle bir ortam olusturuluyor ki, sanki bir sabah bir uyanacagiz ki memleket bölük pörçük olmus. erzurumda türk bayragi motifi islenmis pastanin kesilememesi gibi. amip mi bu kardesim ? bölünmez öyle. nedir bu kadar paranoya bölünecez bölünecez diye ? biraz kendine güven, biraz dik dur.
ben de dahil olmak uzere bir cok turk gencinin hayatinin bir doneminde icine dustugu yanilgidir. oysa noel 25 araliktadir. yilbasi ise 31 aralikta. ikisinin birbiri ile alakasi yoktur.
televizyonda gorulen suslenilmis cam agaclari, yagan karlar, noel baba ve geyikleri, hediyeler falan hep 25 aralik icindir. buna benzer seyleri 31 aralikta yapmak gaflettir, dalalettir.