mezuniyetimle çakışmasından ötürü de benim için önem kazanmış ancak ortalıkta söylentisi bile bulunmayan 2013 yılı bahar şenlikleri hala merakla ve umutla beklenmektedir.
zira o kültür şöleni adı altında yapılanlar hiçbir öğrenciyi tatmin etmeyecektir, eminim.
mangal yakarken çıraların hızlı tutuşması ve ateşin harlanması için kullanmak da bir örneğidir. gayet tabii işe yarıyor, ancak sonrasında banyodan çıkıp mis gibi kokan saçlarınızı onunla kuruttuğunuzda da bir is kokusu kaplıyor saçlarınızı.
neşe kaynağım olan dizidir. one tree hill'den sonra beni bilgisayar başına en çok bağlayan ve sabırsızlıkla beklediğim yapım bu oldu herhalde.
coverlar o kadar iyi kş, orijinallerini bırakıp glee versiyonlarını dinliyorum bazen.
grease müzikaline yer vermeleri ayrıca güzel, tanıdık şarkılara yerimden eşik ediyorum.
yeni sezonda gelenler gayet iyi ancak insan eski tayfayı da aramıyor değil.
izleyenlere not: 2 bölüm sonra 1 aylık bir ara vereceklermiş çekimlere.
üzücü biliyorum.
twitter hesabından muhteşem şarkılar paylaşan, daha da başarılı olması muhtemel güler yüzlü, hoş sesli spikerdir.
basketbol maçlarında sesini duymaya alıştık artık, duymazsak olmuyor.
darısı futbola olsun, murat kosova misali. *
çok özledim, bilerek kavuşmamızı erteliyorum çünkü olması gereken bu.
öyle yapmazsam o da beni özlemez çünkü, kıymetimi bilsin diye işte.
kıymetimi bilmesi bir tek beni çok özlemesine mi bağlı, hayır elbette ama hem kendimi hem onu dizginliyorum ki duyguları kontrol altında tutmak nedir bilelim.
tutmadık da n'oldu, değil mi?
insanın yaşanması muhtemel şeyleri sırf ilerisini düşünerek ertelemesi, kendini zincirlemesi çok zormuş valla.
lan bu aşk işleri hep hesap kitapmış meğersem. her iki cins de kendini diğerine göre ayarlıyor. hep bir sabır.
benim sabrımın sonu selamet hissediyorum ama "hayırlısı.." demekten yine de kendimi alamıyorum sözlük be.
cemil cümlemiz için "hayırlısı"..
ama sonra tüm bunların acısını çıkaracağım bak, aha da buraya yazdım.
esin övet'siz haline alışmakta güçlük çektiğim, 2. sezonundan beri takipte olduğum samimi ve kendine ait bir izleyici kitlesi bulunan sabah-öğle kuşağı programıdır.
sena keçeli bazen tartışılan herhangi bir konuya kimsenin bakmadığı bir açıdan bakabiliyor, turhan alyakut'un esprili manşetleri ve filmlerden alıntıları harika.
gündüz yayınları içerisinde tek geçiyorum. sohbetlerinin içine öyle bir çekiyorlar ki sizi hiç evden izliyormuşsunuz gibi hissetmiyorsunuz bir kere.
jess molho'yu da rol aldığı diziler haricinde daha yakından tanıma olanağı bulduk, gayet de düzgün bir insanmış bir çoklarına göre.
dün akşam seksenler'i izlerken zırt diye alttan "çay erdal bakkal'da içilir" yazısıyla birlikte çıkmasıyla sırıtmama sebep olan samimiyet figürüdür, candır.