insana tatlı bir şaşkınlık veren, evet evet devam et bebeğim hissi uyandıran durum.
geçen günlerde hayatımın en çok iltifatına maruz kaldığım günü yaşadım;
- bileklerin çok güzel. hayatımda bu kadar güzel bilek görmedim.
- kokun çok güzel deyip sürekli göbeğimin koklanması, ofh sana sinir oluyorum niye bu kadar güzel kokuyorsun deyip koklamaya devam etmesi.
- sürekli penisin çok büyük ve çok güzel denmesi.
- sanat eseri gibisin, seni izlemek çok güzel deyip bana bakarak masturbasyon yapmaya başlaması.
- yaptığın her şey mükemmel, her davranışın çok güzel. hiç kötü etkin yok denmesi.
- çok yakışıklısın ya sen.ve çok tatlısın demesi.
- tam istediğim gibisin sesin, vücudun, fetişlerin her şeyin bana göre.
- çok zeki ve akıllısın.
- tanrı mısın? tanrıysan söyle bak.
- kollarını açıp, beni iyice süzüp... bir kadının isteyeceği her şey sende var. daha ne istenir bilemiyorum demesi.
- ve beni en çok etkileyen iltifatı,her baktığında erircesine, gözleri kendinden geçercesine bana bakarken onu yakalamaktı.
iltifat yağmurlarında sırılsıklam oldum. belki bunun sebebi bir gün içerisinde 20'den fazla vajinal, 10'dan fazla klistoris etkenli orgazm etmem de olmuş olabilir. bilemedim.
ne biliyim ya insan şaşırıyor böyle durumlar karşısında. alışmışım sürekli hakaret yemeye yada iltifat edilse de öylesine denilip geçilmesine. hayatımda ilk defa bariz bir şekilde iltifata maruz kaldım. mutlu olmak böyle bir şeymiş herhalde.
tüm hükümet başkanlarının tek bir yerden yönetildiğini idrak edememiş. dünya siyasetini yöneten kişilerin tek amacının milletin gazını almak olduğunu kavrayamamış, kitleleri kontrol altında tutmak için siyasi figürlerin oluşturulup, konuştuklarını anlayamamış kişidir.
dünyada en fazla 2 güç vardır, en en fazla 3 güç vardır. o yüzden 3 ülkeden fazlası tamamen saçmalık.
gerçekler bir gün ortaya çıkar sözünü doğrular nitelikte bir durumdur.
Bundan bir kaç ay önce dünyanın düz olduğuna inanan kişi sayısı gerçekten çok az iken şimdi bu konu hakkındaki insanların kişisel, yoğun araştırmaları ve deneyleri sayesinde büyük oranda artış sağlanmıştır.
insanların bilgilere ulaşmasının büyük kuruluşlar tarafından engellenemediği bir çağda yaşadığımız için de bu gerçeği örtebilecek argümanlar ortaya koyamıyorlar. koydukları ise anında çürütülüyor.
son yapılan araştırmalara göre yeni doğan kuşağın dünyanın düz olduğuna %33 oranında inandığını ortaya koymuş. insanlarda ise %3 oranında bir inanış varmış. tabi bu durum %10'u bulmuştur şimdi.
bundan bir kaç yıl sonra insanların yarısından fazlası bu gerçeğin farkına varacaktır eğer bu hızda gidip ve bu gerçeği örtmek için küresel bir felaket oluşturmadıkları sürece. gerçekten dünyanın o hali nasıl olacak çok merak içerisindeyim. marsa gidiyoruz diye antarktika ötesindeki, insanlardan gizlenen kıtalara götürme projeleri de suya düşmüş olacaktır.
edit: hakaret içerikli yorum yapanların bu konuyu bir kere bile araştırmadıkları çok belli ya. Çünkü araştırsalardı yazdıkları entryler için utanç duyardı. çünkü düz olduğuna inanma ihtimalleri büyük oranda artardı. hiç olmadı, biraz daha tutarlı eleştiriler yazılabilirdi.
bunun için bir çok yol denedim. cimer olsun, kaymakamlık olsun, bir çok avukatla görüştüm. en nihayetinde 800 lira ödemesem de 300 lira gibi bir meblağ ödeyerek çıkabiliyordum.
ama zırnık koklatmamak için bir ay boyunca sabah akşam düşündüm. tüm anayasal süreçlerdeki açıkları aradım. yok olmuyor.
ama sonra bir ışık belirdi, o ışık ne güzel ışıktır.
Taahütden caymanın tek bir yolu var yasa olarak işlenen. o da eğer internet sağlayan kurum eğer yeni taşındığınız adrese internet veremiyorsa 1 ay içerisinde iptal ettirebiliyorsunuz ceza ödemeden.
ben de dedemin köyüne allah'ın dağına nakil işlemi gerçekleştirdim. tabi beni artık tanıdıkları için iyi o zaman internet çekeriz felan ayağı yaptılar. ama oraya internet sağlatmak için binlerce lira ödemeleri gerekiyordu. ben de tamam sağlayın dedim. bekliyorum 1 ay boyunca dedim. ve 1 ay sonra internet bağlattıramadıkları için tek kuruş ödemeden taahütden çıkabildim.
''zayıf kadın'' kelimesini duyunca bile içimin hoş olduğu güzelliktir.
zayıf kadın zarif kadındır. kendilerine ait güzel bir kokuları vardır. kendilerine has tavırları vardır. zayıf olupta kötü kokan bir kadın zor bulunur yada zayıf olan bir kadın çirkin gözükemez kolay kolay. her türlü güzeldir.
doğal bir asaletleri vardır. tüm kadınlar zayıflamak için uğraşır ama ulaşamadıklarına laf atmakta üstlerine olmadıkları için, zayıf kadın görünce kilo almaları için teşvik ederler. çünkü egoları derinden sarsılır, o güzel konuma ulaşmadıkları için.
zayıflayan kadınlar vardır bir de ama bir kadın kiloluysa kiloludur. karakteri artık kilolu kadın olarak şekillenmiştir. sonradan görmüş gibidir o yüzden sonradan zayıflayan kadın.
çünkü zayıflık bir karakter meselesidir. kilolu çoğu kadın aç gözlü ve doyumsuzdur. bu yüzden kiloludur zaten. hormonsal sıkıntılardan dolayı olan da vardır. ama o da sağlıksızdır sonuç olarak. ve bu zayıf kadın güzelliğinin içinde olmadığını değiştirmez.
teknik olarak insanların içindeki güç robotlardan hatta uzaylılardan bile daha fazladır. yani istediğimizde uçabiliriz, dağları bile yerinden oynatabiliriz. ışık hızından daha hızlı yolculuk yapabiliriz. hatta ölümsüz bile olabiliriz rahatlıkla. ama bu bilgiler insanlara verilmiyor. belli kesimin elinde.
yani robotların maximum gücü biz insanların minumum gücünden bir fazla olduğu için, bizleri yok edebileceklerini düşünüyoruz. çünkü minumum güçle yaşıyoruz. insan düşünce gücüyle isterse tüm robotların elektrik sistemine girip hepsini kapata da bilir, tüm bunlara gerek kalmadan. o yüzden bir gün bize savaş açıp bizi yok edecekleri endişesi aslında çok saçmadır.
olur da bir gün bizleri yok ederlerse öyle istendiği içindir, bizden daha üstün oldukları için değil.
dünyada asla iyiliğin hüküm sürmesini istemez. Çünkü zıtlık üzerine beslenir. ne kadar iyi şey varsa o kadar kötü şey de olmalıdır onun için.
insanlar genellikle allah'ı hep iyi kelimelerin yanında koyar. ama nice kavmi yok edip, binlerce kişinin ölümüne, tecavüzüne sebebiyet veren de odur. teknik olarak kapitalizmi, silah sanayisini, ilaç sektörünü, uyuşturucu ticaretini allah yönetir. özellikle günümüzde tüm kontrol onun elindedir. her şeyin sahibi odur. o en iyi olan olmasına karşılık, en kötü olandır da. ama işte insanlar burada haşa mod on oluyor. ama bunu kendi ağzıyla söylüyor bir nevi. ama insanlar azap verici, cezalandırıcı kelimelerini kullanarak kötü algısını düşürttüryor, bu da allah'ı yanlış tanımamıza sebebiyet veriyor. sonra hani adalet diye sızlanıyoruz. iyiliğini de aşırı abartarak dile getiriyoruz. ve iyice anlaşılmaz hale geliyor durum. dünyada adaletsizliğin sebebi, adaleti daha çok hissettirmek onun için. yada adaletsizliğe karşılık vereceğin tepkiye bakmak. sen bu iki şey karşısında hangi yol izleyeceksin o buna bakıyor. yani yolun başı, sonu önemli değil geçen süreç önemli. o yüzden bu sistem sonsuza kadar devam edecek.
afrika'daki açın aç olmasını isteyen o olduğu için onlar açtır. yoksa insanlara kalsa hepsi doyabilir. yada dünyaya 1 günde adalet de gelebilir yalan makinası vb. şeylerle ama getirmez. tüm hasta insanlar 1 ay içerisinde sağlıklı olabilir o teknolojiye ve ürünlere sahibiz. ama buna izin vermez.
çünkü allah'ın düşünce şekli her şey iyi olsun değildir. iyi olan şey kadar kötü olan şey de olmalıdır. senin yaptığın her iyilik başkasının kötülüğe uğramasına sebebiyet verir. o yüzden yapılan iyilikleri bile düşünmemizi ister. eğer dünyanın hakimi allah değil de insanlar olsaydı, birbirimizi yok etmek yerine cennete çevirirdik kısa sürede dünyayı. özümüz her ne kadar kötü olsa da iyilik için kötülüğümüzden vazgeçebiliyoruz. ama istenen bu değil. tüm olayların sebebi her şeyin bir sınav olması. insanların iki seçimden birini seçerek kendini tamamlaması. o yüzden bu dünyayı bir sınav dünyası olarak görmediğimiz sürece, allah'ı da ying yang dengesinin koruyucusu olarak görmediğimiz sürece bu süreçte hep sıkıntılar çeker, soru işaretleri içerisinde yaşarız.
ve allah'ın en çok kızdığı şey ise bana göre düşünce özgürlüğüne engel konulmasıdır. çünkü tüm dinler ve mitoloji aynı şeyi farklı şekilde anlatır. ama bunu kabul etmeyen insanlar birbirlerini yok eder. yani sırf bir düşünce fazladan girsin diye insanların ölümüne göz yumar, daha zengin düşünelim diye. üstüne bunu destekler. tarihsel ve dinsel sürece bakıldığında. düşüncelerini insanların özgürce belirtmesi ve bunu hazmedebilen toplum, teknik olarak allah'ın en sevdiği kesimdir. ama bunu dile getirmez. bizim bulmamızı ister. yani hep küçük fantaziler peşinde.
mesela ben bu düşüncelerle bir çok kişi tarafından linç yiyecek şeyler söyledim. ama art niyetle söylemiyorum. sadece kişisel analizlerimden yola çıkarak söylüyorum. ve bir şeyi kabul ettirmeye de zorla çalışmıyorum. sadece bir fikir beyan ediyorum.
o yüzden türkiye şu an çoktan yok olmasına rağmen yok olmuyor. zaten bu ülkenin tek sevdiğin yanı bu. çünkü gerçekten şu ülkedeki düşünce özgürlüğü ve bunu dile getirme şansı dünyanın hiçbir yerinde yok. ama içinde art niyet veya topluma zarar verici şeyler varsa tahammül tabi gösterilmiyor.
uzun lafın kısası allah'ın düşünce şekli ying yang dengesiyle doğru orantılı tasarlanıyor.
günümüz teknolojisiyle bunu artık kapitalist sistem işleme almış bulunmaktadır. tam olarak nasıl yapıyorlar bilmiyorum ama büyük ihtimal telefon ve internet dalgaları sayesinde yapıyorlar. düşüncelerimiz artık net bir şekilde okunuyor. telefonlarımızdan tüm konuşma ve görüntüler kayıt altına alınıyor, reklam şirketleri için, onda zaten çoğu insan hem fikir ama düşüncelerin okunduğu gerçeğini nasıl kaldıracak insanlar bu biraz zor.
eğer bu şekilde düşünmeye başlamadıysanız kapitalist sistem sizin düşüncenizi okuyacak kadar kayda değer görmüyordur. ve bu durum aslında çok şanslı olduğunuzu gösterir. çünkü aksi takdirde tüm duygu ve düşünceleriniz kontrol altında olduğundan özgür hissedemezsiniz tam olarak.
bu düşünce okuyanlar sadece düşünce okumakla kalmıyor tabi, sizin yaptığınız, aldığınız kararlar, özellikle aldığınız çoğu şeyde karar merci durumundalar, kurduğunuz ilişkiler bile artık sizin kontrolünüz olmaktan çıkmıştır. yada istedikleri hastalığa bile yakalanabilirsiniz.önceden de bizim değildi kader derdik, hayat derdik ama artık kaderin değişimi kapitalist gücün elindedir. tabi bu durumdan kurtulmak için telefon ve wifi ürünlerini insanlar kullanmayı bırakabilir. ama dünyaya yayılan titreşimlerle de (HAARP) çok kolay amaçlarına ulaşabiliyorlar. tabi onun tek eksik yanı kişiye özel etkilerden ziyade herkesi etkileyen durumlar oluyor. ama artık her kişiye ayrı HAARP uygulama sistemi oluşturuldu. size istediklerini düşündürüp, değer verdiğiniz tüm algıları yok edebilirler. her türlü korku, endişe, mutluluk gibi duyguları yaşatabilirler. uğraştığınız iş teknolojik bir ürün üstündeyse, işleriniz normalden daha zor bir hal alabilir. zekanızda düşüşler bile gösterebilirler. özellikle bunu çok fazla yapıyorlar. yani düzenli bazı sitelerde takılıyorum, bir gün mesela aşırı zeka düşüklüğü yaşanılan durumlar olduğunu fark ediyorum yorum okurken. hani bu kadar gerizekalı olamaz bir anda bu kadar kişi diyorum. bu uygulama sanırım test aşamasında. ama insanların zekasını bile düşürebiliyorlar artık sorgulamasınlar diye.
reel faiz oranından bi haber insanların yaptığıdır.
senin bankaya yatırdığın para enflasyondan dolayı eridiği için aslında %20 faiz yerine en en fazla %2'lik bir Kar payı alıyorsun. Yani bankaya 100 bin lira yatıran bir kişi, yıl sonunda 25bin tl net kar yerine, maksimum 2bin tl net kar elde etmiş oluyor.
uzun araştırmalarım sonucunda en iyi tercihin Sony A6000 18-105 G olduğuna karar verip almıştım. yaklaşık 1-2 yıl geçti. aldığım ilk gün 180 cm mesefaden sert fayans zemine düşmüştü. en ufak çizik almadı. o kadar süre geçti herhangi bir sıkıntısını görmedim. malzeme olarak çok kaliteli.
profesyonel fotoğrafçılığa ilk adım için mükemmel bir tercih. görüntü kalitesi gerçekten muazzam seviyede. 4k özelliği olmamasına rağmen 4K kalitesinde çekim yapabiliyor.
hani efekt kullanmadan insanı güzel çıkarabilecek bir özelliği var. fotoğrafını çektiğiniz en sıradan şeye bile sanatsal bir hava katıyor.
fiyat olarak ise pek oynama yapmıyor. güncel fiyatları 6500-7500 arasında.
-insanlara ve eşyalara telefon ve wifi üzerinden yapılan saldırılardır. ek olarak düşünce ve hislerinizin haritası çıkarılıp kullanılabilinir. hatta onlar okunup, değiştirilebilinir.
-mhz dalgalarına sahip tüm cihazlar bu saldırı için bir silah olabilir.
-herhangi bir tesis patlatıp yakılabilir. düşünceleriniz okunabilir.
-rüyalarınızda kabus görmenizi sağlayabilir. (mesela hiçbir zaman kabus görmem ama telefon açık uyuduğumda mutlaka görürüm )
-bu dalgalar sayesinde merkel bile titreyip duruyor. istenirse dünyanın bir ucundaki kişiyi en ufak kanıt bırakmadan öldürebilirler. 3 rusya gemisinin yanması da bu saldırıdan dolayıdır.
-sebepsizce düşen uçaklar, patlayan veya yanan mekanlar bu saldırı sayesinde oluyor. yani haberlerde sebebi belli olmayan tüm saldırıların temel sebebi bu saldırı çeşidir.
-bir nevi telekinezi gücünün teknolojik versiyonuna entegre edilmiş halidir.
-kısacası insanların duygu ve düşüncelerinin okunup, değiştirilmesini sağlayan teknolojik saldırı. sebepsizce yaşadığınız hastalıklar hatta kafayı yemeniz bile bu saldırı sayesinde gerçekleşiyor olabilir.
(sürekli bu saldırı altında kalan biri olarak olarak artık sistem işleyişini çözdüm. Ama yine de bazı sınırları aşmıyor kişiler. aştıkları anda intihar ederim zaten. bir gün durup dururken hiçbir şey yokken intihar edersem net bu sebeptendir. Çünkü kimse özgürlüğümü alamaz )
edit : cidden yaşadığım şeyleri yazsam inanırsınız ve anlarsınız. ama kimseye söylemiyorum ya şimdilik. insanlık bu gerçekleri kaldırabilecek durumda değil henüz. Biraz siz de hissedin, tecrübe edin bu durumları ondan sonra yazarım.
battle encoder shirase programı ile bilgisayar işlemcinizi aşırı yoran uygulama ve oyunların, cpu kullanım miktarını belirleyebiliyorsunuz. böylelikle işlemciniz ısınmadan, stabil bir şekilde çalışabiliyor.
cpular her zaman %100 de çalışır. onun yerine %70'de çalıştırabiliyorsunuz mesela. Hem işlemci ömrünü uzatıyor, hem de çıldırmanıza sebebiyet veren durumları önlüyor.
Böyle aşırı faydalı bir olayla ilgili dünyada sadece tek bir programın olması da ayrı hayret verici.
tabiki de karşı tarafı düşünerek masturbasyon yapıp, boşalmak.
Eğer bir tiksinme geliyorsa, asla ama asla görüşmeyin. bu tamamen hormonsal kafayı yeme durumudur. seks yapılırsa sonrasında pişmanlık duyulur (erkeklerin büyük çoğunluğu bu durumdadır )
bir soğukluk geliyorsa olsa da olur olmasa da olur denir. ( ilişki ilerlerse sebepsizce bağlanma durumu gerçekleşir, bu sevilmeyen şeylerin yapılmasının, insanda sebepsiz çekim oluşturmasından kaynaklıdır. bağlanma duygusu yaratır. ve hayatınızı büyük ölçüde etkiler) mesela sigara içmek istenmez ama içilmeye devam edilir. bağımlılık oluşturur istenmeyen şeyleri yapmak.
nötr ise gerçekten sağlıklı ve güzel bir ilişki yaşanır demektir. üstüne biraz da hoşluk duygusu geldiyse, ilişkiyi doğru yönlendirmeyle, nur topu gibi mutluluğunuz olur.
eğer hala isteniyorsa, aşırı istenmiş demektir. bunun sağlaması birlikte olduktan sonra yapılınır. genellikle nötr veya soğukluk frekansına düşülünür ama hala isteniyorsa çıldırmaya hazır olun. sonu genellikle terk edilmenizle sonuçlanır.
karşı tarafın yatakta her türlü istek ve arzularını yerine getiren kişinin sahip olduğu fetiştir. Sadece mutlu etmek ve zevk vermekten keyif duyarlar.
bunun iki türü vardır
1.si her türlü istek ve arzularını yerine getiren.
2.si gerçekten her türlü istek ve arzularını yerine getiren.
o gerçekten getirenler her türlü şiddetli ve normal insana göre iğrenç olan her şeyi rahatlıkla yapabilir. Ve o kişiler hayatınız boyunca unutamayacağınız ve hayatınız boyunca çok şanslıysanız bir, iki kere karşınıza gelen kişilerdir.
yaptığım analizlere göre, bu fetişe sahip kişilerle kendimi gerçekten tamamlanmış hissediyorum.
vray'den sonra gelen en popüler cpu tabanlı render motorudur. bunun da sebebi herkes vray'le başlar ama işi öğrendikten sonra corona render'a geçer. Çünkü artık hızlı ve gerçekçi görüntüler almanız gerekir. Ve kullanımı gerçekten çok pratiktir.
Corona kurucularının temel prensibi pratik bir şekilde ayar yapıp, hızlı bir şekilde en iyi görselleri almanızı sağlamak. Ve gerçekten çok bir hızlı şekilde, en gerçekçi anlık renderını veriyor.
final render'ı almak 5-10 dk sürerken, 5-10 saniye içinde anlık alınan renderla da final render hazzını yaşayabiliyorsunuz.
Zaten corona'yla alınan renderlara bakarsanız gerçekçilik, vray'den kat ve kat üstündür. sitesinden yapılan çizimlere bakabilirsiniz. gerçekten gerçek gibi. https://corona-renderer.com/gallery
tek eksik yanı vray'e göre ince ayarlar yapılmıyor. Ama ince ayar yapmak isteyen kim*
en artı yanı ise, özellikle saatlerce sürecek animasyon renderlarını, hatta günler sürecek, yarım saatte en fazla bir saatte alabiliyorsunuz.
kendini tanıma yollarındaki tüm tüm taşlar dürüstlükle kaplıdır.
kişi aslında kendini reddedemediği şeylerde bulabilir. reddedemedikleridir o kişiyi, o yapan.
o yüzden sorun kendinize neyi asla reddedemem? neyi ne kadarla reddedebilirim ? bu şekilde tanır kişi kendini ve zayıflıklarını. neyi ne kadar, daha çok istediğini.
ve aynı şekilde ''asla yapmam'' denilen şeyler de kişinin kendisini gerçekten tanıması için, çizgilerini öğrenmesi için önemli noktalardır.
bu soruları sorduğunda insan kendini gerçekten tanıyor. neyden kaçıp,neye koştuğunu, neyi isteyip, neyi istemediğini, daha iyi anlıyor. vay be aslında öyle değilmiş diye bir aydınlanma yaşıyorsunuz.
sonsuza kadar bunu yapar mıydım ? sonsuza kadar bunu ister miydim ? soruları da sizin gerçekten istediğiniz şeyleri bulmanızı sağlıyor. bu şekilde şekillendirin hayatınızı. sırf bu yöntemlerle, daha tatminkar, daha kaliteli daha güzel bir hayat yaşayabilirsiniz.
mesela ilişkide 1 aylık ayrılık yaşandıktan sonra karşı tarafın geri dönüp, seks sırasında, durup dururken ''bir daha seni bırakırsam, senden başka biriyle olursam cümle alem siksin beni'' demesi ne anlama geliyor ? tarzı cümlelerdir.
yani burada hem iyi bir şey var gibi, hem de kötü bir sonuçta var. O yüzden bug'da kaldım.
-Bu başlıkta da insanların ilişkilerde kullanılan sözlerin, asıl çıkarılması gereken anlamların açıklanması, birbirimizin aydınlatılmasıı sağlansın.
edit: aynen o sırada bir ilişki yaşadığını söyledi zaten. benim merak ettiğim, bu cümleyle hayatımda nasıl bir yer edinmek istediği, söylediğinde ciddi mi ? gerçekten sadece benle mi olmak istiyor ? yoksa o anın ambiyansıyla söylenmiş tekrar eski hayatına dönme ihtimali yüksek mi?
edit: ilişki yaşadıklarım başkasıyla ilişki yaşayınca, ben de başkalarıyla ilişki yaşıyorum. Kimseyi sınırlamam. Böylelikle kendi sınırlamam da ortadan kalkmış oluyor. DAHA iYi BENiM iÇiN.
edit: cidden şunun gerçek anlamını söyleyen birine saygı duyar alnından öperim ya. her şeyi çözen ben bunu anlamadım bi türlü.
sevgilim,aşkım kelimeleri kullanmadan ama düzenli olarak mesajlaşılarak yaşanılan ilişki çeşididir. iki taraf her an gidebilecek kadar özgür ama kalacak kadar da isteklidir.
youtube da önceden sıradaki videolar izlenilen videolara göre belirlenirken, yaklaşık bir kaç aydır alakasız videolar sıralıyor.
Önceden bir konuyla ilgili 10 tane alakalı video yan tarafta sıralanırken, şimdi alakalı olanlar ise önerilen videoların en altına inildiğinde 2-3 video olarak karşımıza çıkıyor.
Bunu eski sisteme getirmenin bir yolu var mı acaba?
Bundan yaklaşık 10 yıl önce gökyüzünde boşluk olmayacak kadar sonsuz sayıda yıldız varmış gibi gözükürken, artık neredeyse sayılacak kadar az yıldızın olması.
Göze damlatılan damla sayesinde 1 yıllık deneyimi 1 dk'da yaşayarak, gerçek hayatta yaşamış gibi hızlandırılmış deneyim sağlamanızı sağlayan, yaşadığımız dünyanın da aslında bundan farklı olmadığını dile getiren film.
Çünkü öldüğümüzde bir ömrün göz açıp kapatıncaya kadar geçtiğini fark edeceğiz.
yahudi lacolarından, beni nerden buldularsa aileme topluluklarına katılmam için teklifte bulunan kurum. yıllar geçtikten sonra annemin sahip olduğu, evde illuminati sembollerinden oluşan onlarca aksesuar ve illuminati sembollerinin anlamlarının açıklaması olan kitaplar, masonlukla ilgili kitaplar, mısır tanrılarıyla ilgili tablolar gördükten sonra iyice paniğe düştüğüm ve aydınlandığım durum.
Yıllardır sigarayı bırakan biri olarak artık sigarayı gerçekten bırakma formülünü buldum. Hem de sigara içerek.
ilk olarak her sigara içtikten sonraki içtiğiniz şey sarma tütün olsun. Çünkü sarma tütünlerde ek olarak bağımlı yapacak kimyasallar olmadığı için yoksunluk hissiniz körelecek. bir sigara,bir tütün...
Bir hafta boyunca bunu yapın. Sigara bağımlılığınızın azaldığını hissedeceksiniz.
ardından etrafınızdakilere sigaraya bıraktığınızı söyleyin. burası çok önemli.
ardından en az 2 gün, dayanabilirseniz 3 gün boyunca sigara içmeyeceksiniz. Daha fazla dayanabiliyorsanız o da olabilir. Tabi bu esnada vücut sürekli yemek yemek, spor yapmak ve uyumak isteyecektir. Mümkünse uyuyun, hiç hareket etmeyin çünkü en ufak hareket dahi sigara içmeye sebebiyet verebilir.Bol bol su için. Vücut zaten kendini o süre zarfında baya bir temizleyecektir. Bu temizlik işlemi ilerde size bağımlı değilim düşüncesini empoze edecek.Çünkü bağımlı olduğunuz için değil, içecekseniz de keyfiniz için yada istediğiniz için içmelisiniz. Bilinçaltında bağımlı değilim mesajı sürekli tekrarlanmalı. Bunu sakın unutmayın.
Ondan sonra içecek olsanız da gizli için kimse bilmemeli. Bu size sigaradan ek haz duymanızı da sağlayacak. sırf sigaradan daha çok haz almak için hep bıraktım der gizli gizli içerdim. eğer gizli içecek ortamınız yoksa sadece akşam ezanından sonra için.
Bu kısıma geldiğinizde zaten sigaranın yarısını bırakmış oluyorsunuz. Bu şekilde devam edin. Bu sırada bir sigara, bir tütün kuralı devam ediyor.
Ardından her gece içtiğiniz sigaradan bir adet azaltacak şekilde devam edin.
Ondan sonra sadece belli özel anlarda içmeyi kararlaştırın. Çünkü tamamen içmeyeceğim demek sizi gereksiz yere zorlar. ve o noktadan sonra uygun gördüğünüz zaman bırakın.
Bu taktiğin en güzel faydası. Hem bırakmasanız da artık bağımlılığı attığınız için gerçekten istediğiniz zamanlar içip, hayatınızdan zamanınızı çalmayacak konumda olursunuz.
