zamanında ataların horasan'dan gelip samsun ve amasya'ya yerleşmiş tzan ve gürcüler ile karışmış helenizm ile de yunanlaşmış işte iranlıyım de geç hala yunan zannediyor kendini.
Araplaşma, Arap olmayan bir bölgenin fethi ile Arap olmayan nüfusta Arap etkisinin artmasını, Arap dilinin, kültürünün, kimliğinin kademeli olarak benimsenmesini tarif ediyor. Genel olarak, Arap kökenli unsurlar, fethedilen medeniyetlerden oluşan çeşitli unsurlarla çeşitli şekillerde birleşti. Araplaştırma; Irak, Suriye, Sudan, Moritanya, Cezayir ve Libya'daki Arap milliyetçisi rejimler tarafından Arap yerleşimlerini genişletme, Arap dışındaki azınlıkların sınır dışı edilmeleri ve Arap olmayan nüfusta Arap kimlik ve kültürünün uygulanmasını, özellikle eğitimde Arapça olmayan anadillere izin vermemek gibi yöntemler ile modern çağlarda da devam etti.
Hicaz'daki islam'ın yükselişinden sonra, Arap kültürü ve dili, Arap olmayan yöre halkı ile yarımadada yaşayan Araplar arasındaki fetih, ticaret ve evlilikler vasıtasıyla Arap yarımadasının dışında da yayılmıştır. Arapça bu bölgelerde birer ortak dil olarak hizmet etmeye başladı ve lehçeler oluştu. Yemen, geleneksel olarak Arapların anavatanı olmakla birlikte, Yemen nüfusunun çoğunluğu aslında islam'ın yayılmasından önce Arapça konuşmamıştır; bunun yerine güney semitik dillerini konuşmuşlardır. Arapçanın etkisi, kültürleri islam'dan etkilenen birçok başka ülkede de derinleşmiştir.
Helenistik Yahudilik, Yahudi dini ile Eski Yunan kültürünün sentezi olan bir Yahudilik meşrebiydi makedonyalı kral iskender'in fetihleri sonrası MÖ 4. yy'ın sonlarında kurulan iskenderiye ve Antakya, Roma imparatorluğu'nun yıkılışına kadar olan dönemde, Helenistik Yahudiliğin merkezleriydi. Helenistik Yahudilik, ikinci Tapınak Dönemi’nde Kudüs’te de mevcuttu. Bu dönemde, geleneksel Musevilik taraftarları yahudiler ile Helenistik musevilik taraftarı yahudiler, çatışma halindeydiler.
Helenistik Yahudilik, 2. yy civarında yok olmaya başladı. Bunun sebepleri tam olarak bilinmemektedir. Sebebi, Antakya’daki grekçe nın koini lehçesini konuşan topluluğun zamanla Hristiyanlığın içinde erimesi ya da marjinalize olup silinmesi olabilir.
Sabah akşam roma,yunan diye anıran bir tip tahminimce ya ninesi,dedesi vs. Yunan ya da türklük kendisi için utanç kaynağı olduğu için yunandan çok yunancı avrupanın kendisine dikta ettiği türk barbar yunan medeni mantığını afiyetle yemiş bir eleman
Birader sen yunan olabilirsin ama biz değiliz fergana,pamir,harezm,maveraünnehir,tarım havzası,horasan'dan geldik biz boşa uğraşma yunan' ın borcunu ödemeyeceğiz zaten kendi ekonomimiz sıkıntılı bir de bizans kargaları ile uğraşamayız*
Luristan ile Çaharmahal ve Bahtiyari eyaletlerini kapsayan bölgede hüküm sürmüş bir Lur devletidir.
Bu Atabeyliği tarihi hanedanlıkları arasında sayan Şerefhanın aktadıklarına göre, bu hanedanlığın kurucusu Lurların Cengrewi (Şavaşçılar) aşiretinin önden gelenlerinden olan Hurşid isminde bir Bey idi. Bu nedenden olacaki bazı kaynaklarda bu atabeyliğe Hurşidiler de denilir.
Moğol istilası zamanında Luristan yerle bir edildi. Nerdeyse bütün Atabey ailesi esir alınarak Türkistan'a götürüldü. Moğolların çekilmesiyle Luristan coğrafyasında yeniden hakimiyeti kurabilen, "Küçük Lur" atabeyleri Timurun, hışmına uğrardılar ve Bağdad'a kaçmak zorunda kaldılar.
Son hükümdar Melik Şahverdi kendi rızasıyla Kızılbaşlara katılmış ve safevi tarikatına destek olmuştur.
siyenpi konfederasyonuna dahil bir türk boyudur alman sinolog wolfram edebard bu boyların %60 türk %25 moğol %2 tunguz bir hind-avrupalı geri kalani da çinli olarak kabuk eder
ayriyeten tabgaç ismi karahanlı devleti tarafından ünvan olarak da kullanılmıştır türkçe bir kelimedir tıpkı tabgaç devleti gibi
Göktürkler çin'e bu yüzden tabgaç der çünkü orayı yöneten tabgaçlardır göktürklerin çin'e tabgaç demesi tabgaç devletinden sonradır zaten çin e çin adını veren de qin hanedanı(okunuşu çin) denilen bir hanedan o dönem bölge baştaki hanedan ne ise bölgeye öyle seslenilmiştir
Ayriyeten kafan 1800 lerde kalmış herhalde hala kaldı mı lan sarı ırk diye bir şey mongoloid dersin eyvallah da hangi akademik kaynakta geçiyor sarı ırk sarı ten nedir aq hangi akademisyen deri rengine göre milleti ayırıyor deri rengine göreyse hintliler de zenci oluyor aq
Rumi yunan anlamına gelmez anadolulu anlamına gelir o yüzden mevlana celaleddin rumi deriz yani anadolulu mevlana roma kelimesinin doğu dillerine bozulmuş hali batılı anlamına da gelir yani orada rum değil batılı,anadolulu denmiştir.
Pontus:makedonya krallığı karadeniz bölgesini alınca bölgedeki tzanlar(laz-megrel) ile horasan göçmeni fars aşiretleri karışmış ve helenizm erişimi ile yunanlaştırılmıştır pontusluların için de gerçek yunan çok azdır
Kapadoya yunanları:bölgedeki halkın yani kapadokyalıların hristiyan tarihindeki önemi çok büyüktür bizans imparatorluğu döneminde bölgedeki halk da zaten hristiyan oldugu için dilde yunanca ya geçmede çok zorlamamıştır
Kıbrıslı yunanlar:Kıbrıs yunanlarının 150 parça gemi ile Perslerle birlikte Yunanlılarla çarpışmaları üzerine devrin Yunan dram yazarlarından Aeshilus (525-426) eserinde Atinalılar Kıbrıslıları hiçbir zaman Yunan olarak kabul etmediklerini belirtmektedir. Zaten Yunanlılar hiçbir zaman adayı ele geçirememişler sadece Salamis'te küçük bir koloni kurmaktan ileri gidememişlerdi. Atina hiçbir zaman Yunanistan'ın bir parçasını teşkil etmemiştir. Sadece Büyük iskender'in imparatorluğunun parçalanmasından soma Ada Mısır hakimiyetinde bulunan Ptoleme hanedanı ile Bizans tarafından yönetilmişti. Yabancı bir yazarın da belirttiği gibi bugünkü "modem Yunanistan, bu imparatorlukların varisi olduğunu iddia edemez."
En büyük Kıbrıs tarihini yazan Sir George Hill de, Ada'da yunanca konuşan halktan "Grek" olarak söz etmesinin nedeninin kısaltma olduğunu ve bunun, Kıbrıs Rumları ile Yunanlılar arasında herhangi bir soy/köken bağı bulunduğu anlamına gelmediğini belirtmektedir.
Öte yandan Ada halkı M.S. 6. yüzyılda yunanca konuşmaya başlamasına rağmen, resmi belgede yunan dili ilk kez 1450'de kullanılmıştır.
Özellikle karakeçili aşireti osmanlı imparatorluğunu kuran aşirettir bursa'da veya diğer bölgelerde yaşayanlar türkçe dışında dil bilmezken urfa da yaşayanları kürtçe konuşur lakin kürtçe konuşsalar da diğer aşiretlerden farklı olarak türk olduklarını bilirler.
Pan-Slavism: 1848de Prag’da toplanan ilk Slav kongresiyle başlamış olan bir fikir akımdır. Slav kökenli halkların birleşmesini savunmaktadır. Rusya, Beyaz rusya, Ukrayna, Polonya,çek,slovakya, Sırbistan, Karadağ, Bosna-Hersek, Hırvatistan, Makedonya, Bulgaristan, Slav kökenli devletlerdir. Sadece Sovyetler döneminde çoğu Slav kökenli millet birleştirilebilmiş ama sadece 67 yıl ayakta kalabilmiştir. Slavlar, doğu, batı ve güney Slavları olarak üç gruptan oluşmaktadır. Güney Slavları olan Balkan Slavları uzun yıllar boyunca Osmanlı hâkimiyetinde kaldıkları için, 1910 lardaki bağımsızlık hareketlerini desteklemek amacıyla bu fikrin en büyük destekçileri olmuşlardır. Balkanlardaki Slavlar Yugoslavya adı altında birleşebilmiş ama General Tito’nun ölümüyle dağılım sürecine girmişlerdir.
Bilinen gerçektir yöneten kral dan tut da iç kesimlerde yaşayan halk soyca horasan göçmeni fars aşiretlerine dayanır bunlar makedonyalılar tarafından helenistik etkiyle grek/yunan kültürüne dahil edilmiştir hele amasya ve samsun dan neredeyse tüm anadolu'ya yayılan pontus devleti sonradan galatlar,bitinyalılar,tzanlar da yunanlaştırılmıştır.
Merak eden buyursun ı.mithridates in kökenine baksın.