hayatım boyunca bir tehdit almadıkça silaha sahip olacağımı sanmıyorum ama bendeki bu .45 lik aşkı ya (bkz: colt 1911) e ya da (bkz: usp) ye götürür diye düşünüyorum.
öncelikle driftten ziyade trafik magandalığı desek daha iyi olur bence.
drift bir motorsporudur. pistlerde yapılır. trafiğe ve yayalara açık bir yerde yapmak magandalıktır. aynı şekilde bu görgüsüz kesimi otobanlarda yüksek hızda makas atarken de görebilirsiniz.
çoğunluk külüstürdür çünkü külüstür araçların çoğu arkadan itişlidir.
veya üstteki yazarlarımızın belirttiği gibi yine arkadan itiş özelliğe sahip pahalı bmw ler olabilir.
zengin veya fakir bu magandaların ortak noktaları kendilerince eğlenmek veya ilgi çekmeye çalışmak. tıpkı sosyal medyada orasını burasını açanlar gibi. tabii zenginlerde ilgi çekebilmek için arabadan fazlası var. bu yüzden pek başvurmazlar. ama garibimin doğan görünümlü şahininden**başka nesi var ki neyini göstersin.
ortamda arkadaşlarla takılırken daha önceden çirkin olduğunu tescillediğimiz kız geldiğinde kızı muhattaba almayıp yüzümüzü ekşitip birbirimize bakıp üff baba çok çirkin yaa deriz. tabii ki kimsenin kalbini kırmamak için bu ayini sessizce yaparız.
- yandaş fabrikatör veya müteahhitim. her sene vergileri borcu sildirip veya az gösterip taşeron kullanıp paracıkları cukkalıyorum * allah reisi başımızdan eksik etmesin.
- x vakfının y kolunun başkan yardımcısıyım. gelen bağışların haddi hesabı yok. bize de üç beş bir şeyler düşüyor.
- bakanlıktan mevki sahibi bir akrabam sayesinde hiç yoktan atandım. o kadar hakeden kpss de benden yüksek alan oldu ama dayım sağolsun. tuzum kuru sonuçta.
bu çakallar hep toplumun üst kesimleridir.* sözleri ortamlarda dinlenir. cepleri tomar tomar para doludur ama perişan yoksul halka hallerine şükretmeyi ve sabretmeyi öğütlerler.
bu koyunlar da kendi hallerine bakmazlar. at gözlükleriyle sorgulamadan çakalları ağızlarının içine bakarak sürünürler. onlara göre seçimler hakla batılın savaşı. onlara göre kendileri de hak tarafındalar.
ve bonus hikaye: *
tam hatırlamıyorum ama kaç sene önce seçim vardı ve partilerin standları/ çadırları vardı. arkadaşlarla hepsini tek tek gezdik. sıra ak partiye geldi. adama diyoruz biz oy vermeyi düşünmüyoruz apolitiğiz. kararımızı değiştirirsek size neden oy verelim. işte başladı gençler o zamanlar siz yoktunuz tüp kuyruğu vardı hastane kuyruğu vardı hatırlamazsınız siz yok şu kadar yol yok bilmem ne. bir şey demedim.
ama anlayamıyorum bana ne amk. benden önce yapılmış olayları veya düzenlemeleri nasıl benim seçim yapmamda önemli bir yol olduğu savunulabilinir ki. tamam hastaneleri vs. düzenlemişsin ama bunu 20 yıl boyunca seçim malzemesi olarak kullanmak senin acizliğini ve o süre zarfında sıfır gelişimde bulunuğunu göstermez mi. gerisi zaten bizim paramızla vergilerimizle yapılan şeylerdi. yani ak partinin cebinden bir şeyler koymadığı apaçık.
allah der ki;
kimi benden çok seversen onu senden alırım.
ve ekler;
onsuz yaşayamam deme, seni onsuz da yaşatırım.
ve mevsim geçer, gölge veren ağaçların dalları kurur,
sabır taşar,
canından saydığın yar bile bir gün el olur.
aklın şaşar, dostun düşmana dönüşür.
düşman kalkar dostun olur.
öyle garip bir dünya,
olmaz dediğin ne varsa olur.
düşmem dersin düşersin.
şaşmam dersin şaşarsın.
en garibi de budur ya;
öldüm der durur yine de yaşarsın...