iş dünyası hakkında bilinmesi gereken 6 kıssadan hisse;
1- adam tam duşa girerken kapı zili çalar, duştan yeni çıkmış olan eşi hemen havluya sarınarak aşağı iner ve kapıyı açar. karşısında yan komşuları bob durmaktadır. kadın daha bir şey diyemeden bob, "havluyu açarsan hemen sana 800$ vereceğim" der. bir an düşündükten sonra kadın havluyu açıp bob'un karşısında çıplak vaziyette kalır. birkaç saniye kadına bakan bob 800$'ı verir ve ayrılır. kadın tekrar havluya sarınıp üst kata çıkar. duştan kocası "kimmiş gelen" diye sorar, "yan komşu bob" diye yanıt verir kadın. "iyi, bana borcu olan 800$ ile ilgili bir şey söyledi mi" diye sorar kocası.
--kıssadan hisse--
üstlerinizle ve ortaklarınızla önemli gördüğünüz tüm bilgiyi paylaşın, bu sayede bir çok aksilik önceden giderilebilir.
--kıssadan hisse--
2- papazın biri yolda bir rahibe görür ve arabasına alır. rahibe bir süre sonra bacak bacak üstüne atar ve frikik vermeye başlar. papaz olayın şokuyla arabanın kontrolünü kaybeder, ama bir süre sonra rahatlar ve vites değiştirirken rahibenin bacaklarını ellemeye başlar. rahibe 'incildeki psalm 129 duasını hatırladınız mı' diye sorar. papaz hemen elini çeker ama bir süre sonra dayanamayıp yine aynı şeyi yapar. rahibeden yine aynı soru gelince yine elini çeker. papaz rahibeyi bırakıp kiliseye döner dönmez incili açar ve psalm 129'u okur;
"ileri git, ara, daha yukarı git ve zafere ulaş!"
--kıssadan hisse--
yaptığınız işle ilgili tam bilgiye sahip değilseniz büyük fırsatlar kaçırabilirsiniz.
--kıssadan hisse--
3- bir satış temsilcisi, onun yardımcısı ve müdürleri yolda yürürken bir şişe bulurlar. şişeyi ellediklerinde bir cin çıkar ve dileyin benden ne dilerseniz der. satış temsilcisi atlar hemen, ben bahamalarda bir motor yatta olmak istiyorum der, cin hemen onu yollar. onun yardımcısı hawai'de özel masörümle elimde kokteyl yanımda hayatımın aşkını istiyorum der ve cin hemen onu da yollar. müdür cine bu ikisini öğle yemeğinden hemen sonra ofiste görmek istiyorum der.
4- tavşan ormanda giderken ağacın tepesinde oturup hiçbir sey yapmayan kartalı görür ve ben de senin gibi oturup hiçbir sey yapmadan durabilir miyim diye sorar. kartal da tabi neden olmasın diye cevap verir. tavşan da olduğu yerde öylece oturur. bir süre sonra oradan geçmekte olan bir tilki hemen atlar ve tavşanı yer.
5- hindi boğa ile muhabbet etmektedir. şu ağaca çıkmak istiyorum ama hiç enerjim yok der. boğa da benim dışkımdan ye çok besleyicidir der. hindi denemekten zarar gelmeyeceğini düşünerek boğanın dışkısından yemeye başlar ve gerçekten enerjisi gelir. o gün ağacın ilk dalına çıkar. ertesi gün yine yer, bir dal daha yukarı çıkar. 4. günün sonunda ağacın tepesine çıkar ve onu tepede gören bir avcı tüfeğiyle onu vurur.
--kıssadan hisse--
boğa dışkısı yani ingilizce deyimiyle* atıp tutmak yükselmenizi sağlar ama orada kalmanızı sağlamaz.
--kıssadan hisse--
6- küçük bir kuş kış vakti güneye sıcağa doğru uçmaktadir. hava o kadar soğuktur ki kuş dayanamaz ve yere düşer. kuş yerdeyken bir inek kuşun üzerine pisler, kuş bir süre sonra çok güzel ısınır. inek pisliğinin içinde keyfi yerine gelir ve şarkı söylemeye başlar. şarkıyı duyan bir kedi, inek pisliğinin içindeki kuşu fark eder ve hemen onu yer.
--kıssadan hisse--
*üzerinize pisleyen herkes düşmanınız değildir.
*sizi pislikten çıkaran herkes dostunuz değildir.
*gırtlağınıza kadar pisliğin içindeyken yapacağınız en iyi şey çenenizi kapatmaktır.
--kıssadan hisse--
Toefl ibt sınavı formatında ingilizce seviyesini ölçen ve türkiye'de artık daha yaygın yapılmaya başlanan ösym'den denkliği verilen sınav. ielts denkliği kalktığından bu yana pamukkale üniversitesi' nde de yapılmaya başlanan hakkında zor söylentileri tez zamanda yayılan bir sınav daha. kolay diyen de var zor da. şahsen henüz girmedim ama girdiğimde başka bir entry olarak deneyimlerimi paylaşacağım.
adayımı yazabilirim başlıklı köşe yazısıdır. çok şey anlatmış ama mükemmel özetlemiştir.
""" Sanırım CHP-MHP anlaştı.
Adayları; Ekmeleddin ihsanoğlu.
O halde: Hiçbir politikayla paylaşmadığım Cumhurbaşkanı adayımı artık yazabilirim.
Yıl: 1987
Nasıl yani, sen solcu Oğuz Hocayla mı çalışacaksın?
Tereddüt etmeden evet dedi. Prof. Dr. Oğuz Oyanın kapısını çaldı; Hocam doktora tezi çalışmamı sizinle yapmak istiyorum. Ardından ekledi: Yalnız hocam ben solcu değilim; benim islami bakış açılarım vardır.
Prof. Dr. Oyan gülümsedi; sizinle çalışmaktan memnun olurum dedi. Birlikte Osmanlı vergi tarihini çalışmaya başladılar.
Bir gün evde çalışırken
Hocam namaz kılacağım, dedim. Lavaboyu gösterdi. Abdest alıp çıktıktan sonra, salona seccadeyi serdim, kıble doğrudur dedi. Ben bunu kime anlattıysam, inanmadı. Oysa bizzat yaşadım. Ben namaz kılacağım dediğim zaman hiç yadırgamamıştır; çok saygılı davranmıştır. Bunu, farklı düşüncelere yaşama biçimlerine gösterilen bir saygı olarak algılıyorum. Bu özellikleri nedeniyle her zaman Oğuz Hocayı saygıyla anmışımdır.
Öğretmen Prof. Dr. Oğuz Oyan bugün CHP milletvekilidir.
Doktora öğrencisi ise, Abdüllatif Şenerdir!..
Yani:
Çatı yıllar önce üniversitede kuruldu.
Muammer Aksoy, Mümtaz Soysal, Yalçın Küçük, Özer Ozankayanın öğrencisiydi.
Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak Siyasal Bilgilerden okul arkadaşıydı.
DSP Genel Başkanı Masum Türker ile aynı üniversitede yıllarca hocalık yaptı.
Özgür Üniversiteden Fikret Başkaya, Türk Ocağından Orhan Türkdoğan yakın dostları oldu.
Evet, çatı yıllar önce
Ankarada, Boluda kuruldu.
Ve keza
Eceviti haklı çıkardı
Yıl: 1991
Abdüllatif Şener ilk kez çatı sayesinde milletvekili oldu: RP-MHP-IDP ittifakı sonucu Sivastan dördüncü sıradan TBMMye girmeyi başardı.
O dönem
DSP lideri Bülent Ecevit sağ kolu Hüsamettin Özkan ile RP lideri Necmettin Erbakanı TBMMdeki odasında ziyaret etti. Erbakanın yanında Şevket Kazan ile Oğuzhan Asiltürk vardı. Laf lafı açtı. Ecevit
Sizin partinizde Abdüllatif Şener diye bir milletvekiliniz var, onu izliyorum. Çok düzgün konuşuyor; onda bir yetenek var. Siyaset açısından umut vaat ediyor; onu iyi takip edin dedi.
Ve sonraki yıllarda Abdüllatif Şener, siyasetin basamaklarını teker teker çıktı.
Grup Başkanvekili oldu.
Maliye Bakanı oldu.
Başbakan Yardımcısı oldu
Ve gün geldi; hırsızlığa tahammül edemeyip kurucusu olduğu AKPnin kapısını vurup çıktı! istese Karun kadar zengin olabilir ama yapmadı. Çünkü
TCDDnin yol çavuşu Bedirhan Şenerin oğluydu
Babam çok dindar bir insandı. Helal ve harama çok önem verirdi. Başkasının malına el sürmeme, kesin nasihatlerinden biriydi. ( ) Beş yaşındaydım. Tren istasyonunun vagonunda karpuzlar vardı. Tanımadığım büyük ağabeyler vagondan karpuz alıp bahçelerde yiyorlardı. Üç dört kişiydik, biz de yapalım dedik. Tam o sırada karşımıza babam çıktı. Latif ne yapıyorsunuz dedi. Şu vagondan karpuz çıkaracağız dedim. Bak dedi, o karpuzların sahibi var; başkasına ait olanı alırsanız bu hırsızlık olur. Siz oynamaya devam edin, ben size karpuz alırım
Bu olaydan bir süre sonra Abdüllatif Şener babasını tren kazasında kaybetti. Baba nasihatını unutmadı ve hırsızlığa ortak olmayı hep reddetti.
Hırsızlığı elinin tersiyle iten birini, Çankaya Köşküne çıkarmak Türkiyenin vefa borcuydu. Yapmadılar.
Bir Alevi imam Hatipli
Sürekli tekrarlıyorum:
Kimseyi sağcı ya da solcu diye ayırmıyorum; ahlaklı mı, namuslu mu; vicdanlı mı; tercih kıstasım bu.
Cebiyle değil yüreğiyle Türkiyeye bağlı devlet adamına ihtiyacımız vardı.
Ayakları bu topraklara basan politikacılara ihtiyacımız vardı.
Bir Sakin Güçe ihtiyacımız vardı.
Temizlenmeye/arlanmaya ihtiyacımız vardı.
Bir adam gibi bir adama ihtiyacımız vardı.
Türkiyenin, laik demokratik rejime inanan; kimseyi ötekileştirmeyen Abdüllatif Şenere ihtiyacı vardı.
Örnek vermeliyim
Sivas Ali Baba Mahallesinin Küçükkazancılar sokağının çocuğu. Acıktığında mutfaklarına girip yemek yiyecek kadar Alevilerle kardeş.
Yıllar sonra bakan koltuğunda otururken başından bir olay geçti:
Hataydaki bir toplantıda yanımdaki arkadaşlara ben de Aleviyim, diyeceğim dedim. Hemen itiraz ettiler, olur mu, yanlış anlaşılır; hiç değilse Alevilik Hz.Aliyi sevmekse ben de Aleviyim de dediler. Bu olmaz dedim. Önce kendi kafana göre bir Alevilik tanımı yapacak, sonra bu tanıma göre Alevi olduğunu söyleyeceksin. Olmaz. Kimsenin kimseyi tanımlama hakkı yoktur. Bir Alevi kendini nasıl tanımlıyorsa öyledir.
Madımakta ölenlere gözyaşı döken bir imam Hatipli o
Bırakınız şu gardrop Atatürkçülüğünü ve gardrop Müslümanlığını!..
Ben hiç orada değilim. Yazmalıyım:
Uğur Dündar geçen yıl Halk Arenası programına Abdüllatif Şeneri davet etti. Yanında gencecik, başı açık güzel bir kız vardı. Asistanınız mı diye sordu.
Başı açık genç kızın adı, Elif Şenerdi ve Abdüllatif Şenerin kızıydı.
Şaşırdınız mı; hiç şaşırmayınız; bu Türkiye gerçeğidir.
Bakınız
Dindar Bedirhan Şenerin kızı Fatımatın da başı açıktı; bir Cumhuriyet öğretmeniydi.
Abdüllatif Şenerin diğer kızı Beyza ise başörtülüdür.
Halk Arenası bitti; Elif Şener Uğur Dündara, Sizi çok seviyorum, nikah şahidim olur musunuz dedi. Bu nikah Çankaya Köşküne yakışmaz mıydı?
Devreye Cemaat ve Abdullah Gül girdi; Ekmeleddin ihsanoğlu aday yapılıverdi.
Türkiye sahipsiz değil, hepsini yazarız
NOT: Bilgilerin bir bölümünü meslektaşım Çiğdem Tokerin Adım da Benimle Büyüdü kitabından aldım."""
hayata geçirmeyi düşündüğüm projem. fikir sahibi olabilir veya katkı sağlanabilir düşüncesiyle, insanların fikirlerine saygı duyulacağını düşündüğüm bu anonim mecrada biraz bahsetmek istedim. şöyle ki;
araç kuyruğu uzunluğunun kilometrelere ulaştığı yollarda araç geçişine yeterince zaman verilmemesi geçiş hakkı kurallarının kısmi ihlaline sebep olmaktadır. trafik sıkışıklığı özellikle büyük kentlerde örneğin on dakikalık normal bir mesafeyi bile birkaç saatte kat edemeyecek kadar sınırlamasıyla kendini gözler önüne sermektedir. alt geçit ve üst geçit kurulması bu gecikmenin geçici çözümüne olanak sağlamaktadır. günümüzde trafik işaretlerinin trafik denetleyicilerinin yerini almasıyla birlikte trafik ışıkları trafiği yönlendirmektedir. çoğunlukla trafiğin düzene girmesini sağlayan bu işaretçiler bazen yayaların geçiş hakkını kısmi olarak ellerinden almak kaydıyla hem beklemelerden dolayı trafik gürültüsüne artırmaya hem de çok ağır işleyen ve kendini kabullendiren trafiğe neden olmaktadır. trafikte bekleyen ve yavaş ilerleyen araçlar boş yere yakıt harcamakta, dolayısıyla hava kirliliği gibi birçok probleme sebep olmaktadır. insanların psikolojilerini de etkileyen trafik problemine küçük çözümlerle katkılar sağlamak ülkeye ve o ülkede yaşayan vatandaşlara olumlu olarak yansıyacaktır.
trafik ışıklarının kırmızı, sarı, yeşil ışık yanma sürelerini araç yoğunluğuna göre düzenleyen bir sistem kurulumundan ve bu sistemin işleyişinden bahsedilecektir.
trafik yoğunluğunun yüksek olduğu (problem boyutuna ulaştığı) yolların öncelikli olması kaydıyla, araç akışının çift yönlü olduğu ve bu yollara bağlı kavşak bulunan yollarda kuyrukta bekleyen araç sayısına veya araçların yol üzerinde kapladığı alana göre araçların geçiş önceliği, geçiş süresi ve bekleme süresini belirlemektir. bahsedilen değişkenlerin belirlenebilmesi için öncelikle trafik ışıklarına görüntü işleme fonksiyonu eklenmesi gerekmektedir.
görüntü işleme ile elde edilen verinin bir algoritma aracılığıyla (araç sayısı ve araçların yol üzerinde kapladığı alan) işlenmesi sonucunda trafikteki ışık süreleri dinamik olarak hesaplanacak ve araçlara geçiş önceliği ve geçiş süresi tanımlanacaktır. bekleyen yönlerdeki toplam bekleme süresi öncelikli yöndeki araçlara ayrılan geçiş süresi kadar olmalıdır. yayalar için farklı bir geçiş süresi tanımlamaya gerek yoktur. çünkü bekleyen yönlere dik uzanan yaya geçidinden o anda yayalar yürüyebilirler. öncelikli yöndeki trafik akışı devam ederken, bekleme süreleri hesaplanıp bir sonraki geçiş hakkı için algoritma tekrardan çalışacak ve yeni bir öncelik sırası verecektir. başlangıçta geçiş önceliği ikinci sırada bulunan araçlara, geçiş önceliği birinci sırada bulunan araçlara ayrılan süre sona erdiğinde geçiş hakkı tanınacaktır. bu geçiş hakkı devrederken yayalara geçiş ışıkları kazalara sebebiyet vermeyecek esneklikte yanıp sönecektir. her geçiş sonrasında trafik yoğunluğuna göre dinamik fonksiyon tekrardan çalışacak ve geçişleri kontrol altında tutacaktır. böylelikle aynı yöndeki araçlara aynı bekleme süresi tanımlanmış, diğer yönlerdeki trafik boyutuna geçiş servisi sağlanmış olacaktır. araçlar geçiş yaparken düz gitmesi (kuzey-güney yönünde) veya sağa sola manevra yapması (doğu-batı yönünde) geçiş önceliğini ve süresini etkilememektedir.
ekteki şekilde bir kavşağın dört farklı yönünde geçiş yapan araçlar gösterilmiştir. mevcutta araçlara geçiş önceliği sağlanmadan önceki bir an resmedilmiştir. işte tam bu sırada trafik işaretçileri içinde çalışan görüntü işleme fonksiyonu geçiş önceliğine veri sağlayacaktır. araç sayısı ve araçların o yönde kapladığı alan hesaba katılarak yukarıda bahsedilen geçiş kuralları uygulanacaktır. temel mantıkta bir yönde bekleyen araçların sayısı diğer yönlerde bekleyen araçların sayısından fazla ise bu yöndeki araçlara o anda geçiş üstünlüğü tanınır. bu geçiş üstünlüğü tanınırken ne kadar süreyle geçişe izin verileceği hesaplanarak trafik ışıklarında geri sayımda gösterilir. anlık görüntünün işlenmesinden sonra (örneğin 5 araç görüntülendi) geçiş hakkı verilen yöne başka bir araç gelirse hesaplamaya dahil edilmez, ancak bir sonraki geçiş hakkı hesaplanmasında değerlendirilir.
bu proje istanbul büyükşehir belediyesine fikir önerisi olarak dosya halinde gerekçeli ve akademik bir dil ile yazılarak gönderilmiş fakat trafik altyapısının uygun olmadığı gerekçesiyle geri çevrilmiştir.
konteynerlerin gerek yükleme/boşaltmada, gerekse taşımada büyük kolaylık getirmesi, liman ve taşıma masraflarını azami seviyelere çekmesi nedeniyle, artık taşımacılığın büyük bir kısmı konteynerlerle yapılmaktadır. bu durumda; konteyner terminali için liman içerisinde konteyner yük trafiğinin amacına yönelik olarak belirli tesislere, teknik ve işletme modellerine sahip olan limanlara veya alt kesimlere sahip olan liman anlayışı ortaya çıkmıştır. basitçe konteyner terminalini, gemilerle gelen veya gemilere yüklenecek olan konteynerlerin elleçlenmesinin yapıldığı terminaller olarak tanımlayabiliriz.
konteyner terminallerini otomatikleştirilmiş (automated) ve otomatikleştirilmemiş (non-automated) olarak ikiye ayırmak mümkündür.
otomatikleştirilmiş terminaller konteyner bilgi teknolojisine ve otomatik kontrol teknolojisine sahiptirler. bu yüzden bu terminaller, diğer terminallere göre daha verimlidir ve maliyetleri daha düşüktür. operasyonlarda kullanılan araçların çoğu insansız olarak çalışmaktadır. bu tip terminaller iş gücünün pahalı olduğu batı avrupa ülkelerinde kurulmuşlardır. otomatikleştirilmemiş terminallerde ise operasyonlar insan kontrolünde gerçekleştirilmektedir. bu tip terminaller ise işgücünün ucuz olduğu güneydoğu asya ülkelerinde kurulmuşlardır.
konteyner terminalleri; gerçekleştirilen operasyonları kontrol altına alabilmek, hangi bölgede hangi operasyonun yapıldığını net bir şekilde izleyebilmek, operasyonların daha hızlı bir şekilde yürütülmesini sağlamak ve operasyonlar sırasında sorun çıkan yerleri daha kolay tespit edebilmek için belirli alanlara ayrılmıştır. bu alanlar kamyon ve tren operasyon alanı, ithalat/ihracat (import/export) stok alanı, boş konteyner stok alanı, hangarlar ve gemi yükleme - boşaltma alanıdır.
aşağıdaki linkte koredeki dünyanın en verimli konteyner terminallerinden birinin operasyonlarını izleyebilirsiniz.
aldım vesikalıkları elime. bir karşıda duran aynadaki elemana bir de elimdeki vesikalığa baktım. sanırım yanlış verdiler diye düşünerek geri uzattım.
+ karışmış olmalı, bunlar benim değil.
- (kontroller)... yok beyfendi bu sizin fotoğrafınız.
+ nasıl olur? bir bakar mısınız o ben isem, şimdiye kadar aynada gördüğüm kimdi peki?
- tısısı. (yavşaklık işte burada) biraz rötuş yaptık aslen. her fotoğrafta yaparız biz bunu.
+ e tamam da yiğidim (bi samimiyet bi samimiyet anlatamam) etraftan şahit toplayıp fotoğraftakinin 'ben' olduğumu inandırmam gerekecek!
- çok şakacısın abi. ehehe.
+ sırıtma lan.
- ...
+ neyse sar şunları! pardon ver işte... bak halen sırıtıyor.
literatürde optimizasyon yöntemleri arasında yerini alan pso parametrik bir sezgisel yöntemdir. parametrik sezgisel yöntemlere metaheuristic yöntemler denir. diğer çoğu sezgisel yöntemlerde olduğu gibi (genetik algoritmalar, karınca koloni optimizasyonu vb.) doğadan esinlenerek geliştirilen bu yöntem balık ve kuş sürülerinin yem bulmak için izledikleri stratejiye dayanır.
genetik algoritmalarda olduğu gibi pso'da da rassal çözümlerle başlanarak popülasyonun güncellenmesi ile daha iyi çözümler aranır. problem uzayındaki mevcut çözümler birer parçacık ile ifade edilir. bu durumda sürü ise mevcut uygun çözümleri barındıran popülasyon demek olur.
pso genetik algoritmalara ve tabu aramaya göre daha basittir. basitliğinin temel nedeni diğerlerinden daha az parametreye sahip olmasıdır.
bu optimizasyon yönteminin çalışma mantığını basit şekilde incelemek gerekirse; balık veya kuş sürüsünün bulunduğu bir ortamda (uzayda) tek bir yem olduğu (bir birim) ve bu yemin yerinin balık/kuşlar tarafından bilinmediği farz edilsin. artı olarak her bir güncellemede (iterasyon sonucunda) yeme ne kadar uzaklıkta olduğu bilinecektir. bu durumda sürü içerisindeki yiyeceğe en yakın kuşu takip etmek mantıklı olacaktır. her bir iterasyon sonucunda eldeki mevcut çözüm de güncelleneceğinden adım adım en iyi çözüme yaklaşılmış olacaktır. mevcut durumdaki en iyi değer yiyeceğe en yakın olan kuşun değeridir.
parçacık sayısı, parçacık boyutu, parçacık aralığı, kuşların hızı, öğrenme faktörleri ve durma koşulu yöntemin en önemli parametreleridir.
algoritma ne kadar az sayıda iterasyonla ve ne kadar kısa sürede en iyi çözüme ulaşırsa o kadar etkili bir algoritma geliştirilmiştir denebilir.
gezi parkı eylemleri sonucunda cadı avı başlatıldığında 18 haziran 2013 tarihinde tutuklanan gencimiz.
duruşmada hakimin karşısına çıktığında hakime şu soruyu yöneltmiştir ve akıllara kazınmıştır:
"arama kararında 9 örgüt var. hangi örgüt üyesi olduğumuz belirtilmemiş; örgütü siz mi seçiyorsunuz yoksa biz mi beğeniyoruz?"
açıkçası ben hakimin cevabını merak ediyorum neyzen.
bu kardeşimiz bugünkü haberlerde yer alıyor. ege üniversitesi psikoloji bölümünü kazanmış. doğru bildiğin yoldan ayrılma kardeşim.
başlangıçta el ele yürürken falan gözlere bakılır vesaire. aşk meşk dolu cümleler gözlere bakılırken söylenir. ne de olsa 'gözler kalbin aynasıdır, gözler yalan söylemez' minvalinde insanın kendi kendini inandıracağı sözler sarf edilir. çiftler birbirlerini inandırır. uyurken özellikle yazın sıcağında sarılarak uyumak merakıdır ki hiç anlamam neyzen. göz göre bakarak uyuyalım ısrarları olur. yemek yerken dahi el ele tutuşup göz temasını kesmeyenleri görmüşümdür.
gelelim ikinci aşamaya. yolda yürürken arada mesafeli yürümeler başlamıştır. her akşam yapılan yemekler beğenilmez olur. gereksiz konulardan kavgalar çıkar. dolayısıyla yatağa da küs veya kırgın girilir. tabi yatakta eşlerden birisi sağ tarafına diğeri de sol tarafına yatarak uyur ki bu aşama da 'göt göte' diye isimlendirilir.
en son aşama ki buraya dikkat üstat: hatuna mutfakta yemek yaparken sarılırsın: 'ya biraz git öteye elimi kestireceksin', yatakta kendi alanından biraz taşmışındır hatunun tarafa: 'ben istersen gideyim yataktan, yalnız uyu. e o zaman git öteye' falan filan duyarsın mîrim.
seçim barajının temeli olan d'hondt sistemi ile meclisimizde zuhur eden durumdur. eşitsizliklerin içinde tanımlanmış eşitlik olgusudur. kimin lehineyse o siyasi oluşum hiçbir zaman itiraz etmez. lakin dinci geçinip, eşitlikten dem vurmaya benzemez. çoğunluğun bireye güç verdiğinin en temel göstergesidir bir bakıma maalesef. hiçbir matematiksel zeka ifade edemez birden bire. anlaması da bir o kadar zor ki kimse anlamak istemiyor sanırım. boyun eğenlerin düşünmeye kafalarını yormayacağı hede.
birinin sanatçı kimliği ile bu ülke için söyleyecek sözü varken diğeri mimiklerden yoksun 10 yıldır kendi sesinden uzak ezberletilen senaryoyu okur ancak.
itirazı olan varsa şöyle alayım canlar.
