içimizde patlayacak olan mekanizmayı harekete geçirmektir. bir tür rahatlama durumudur. güleceğinizi ya da üzüleceğinizi bilemezsiniz ama keşke dememek için karşı tarafa duygularınızı itiraf edersiniz.
zaman ve sabır kavramlarının gerekli olduğu bir süreçtir. gelip gelmeyeceğini bilemesenizde beklersiniz eğer seviyorsanız. bazen neyi beklediğinizi bilseniz de, niçin beklediğinizi bilemeseniz. ya beklenen olursunuz ya bekleyen.
suna üçkarışoğlu ' nun 341 sayfadan oluşan bir kitabıdır. önsöz;
" gece, anlatılmayı bekleyen eski zamanların hikayeleri ile dolu dostlarım... bu hikayelerin gerçek olmadığını düşünürseniz yanılırsınız. hikayelerin büyüsü yalnızca ama yalnızca düşlerin gerçeği ' ni arayanlar anlayabilir. düşlerinizin gerçeği siiz ilgilendirmiyorsa, anlatacağım hikayeler size yalnızca uykudan önce anlatılan masallar gibi gelecek... ama düşleirnizin gerçeğinin ne olduğunu merak ediyorsanız, o zaman beni iyi dinleyin. çünkü anlattığım her hikaye, dünyanın bütün çağlarını bilen kahinin sözlerine dönüşecek... eski hikayelerin büyülü dün yasında sorularınızın cevabını bulacaksınız... "
çok iyi bir dinleyicidir. az konuşup öz konuşur, hem ağlatıp hem güldürür. haklıdır. **
gözyaşına dök yağmuru
düş uçacak bahara doğru
yollar açılıp konuşacak
mutlu edeceğim yokluğunu
huyumdur hep ölürüm
nice aşklara bölünürüm
ayımdır hep tutulurum
nice ışıkla korunurum
hüzün kovan kuşu gelmiş
gecenin yanağına konuvermiş
ay tenli aşık şarkıma karşılık vermiş
dışım içimden gelir
yani gölgem kendimden
aşktır ölümden güzel olan
bak ve gör yaşam düşlerdedir
huyumdur hep dirilirim
nice dağlardan dökülürüm
ayımdır hep kararırım
nice öpüşle aklanırım
hüzün kovan kuşu gelmiş
gecenin yanağına konuvermiş
ay tenli aşık şarkıma karşılık vermiş
an itibariyle sol frame yazilan entrileri göremeyen yazarların oluşturduğu topluluktur. hadi siz görememiyorsunuz peki ya gammaz diye adlandırılan şahıslar nerde?