bedava kömür dağıtmaktan daha iyi olan aktivite. hiç olmazsa milletin karnı doyar diye düşünmüş olmalılar. hem kömür gibi siyah da değil, bembeyaz miss, chp'nin şanlı tarihi kadar temiz.
sene 1994'te hasan basri eler mecliste konuşmaktadır ve bu konuya değinmiştir. inceleyelim...
"atatürk'ün alternatifini özal'da, saidi nursi'de ya da apo'da bulanların trajikomik durumu" konuşmanın temel argümanıdır. [1]
peki bu alternatif yaratma süreci nasıl işliyor, yine kendisinden dinleyelim;
"özel bir televizyon kuruluşu, 'iz bırakanlar' programında, 'eyvah, eyvah' nidaları arasında vahdettin'den bahsederken, atatürk'ü kastederek 'bir ihanet, bin kurşuna bedeldir' yazısını ekranlarda utanmazca yayınlayarak, açıkça bölücülük yapıyor. yine aynı gün, bir gazete, cumhurbaşkanı ve başbakanın yer aldığı fotoğraf karesinin arkasında yer alan atatürk resmini resmen kazıyor"
tiksindirici bir beyanat. her total tespit gibi... ondan sonra bu ülkede neden işler doğru gitmiyor, gitmez tabi aydın dediğimiz tip de devlet söyleminin bir uzantısı işte.
son zamanlarda kürt siyasilerden duyulan bir söz öbeği. rahatsız eder, en azından beni rahatsız eder. lakin bir de şu var, bu sözü bastırmak söyleyeni susturmak artık 1930'lardaki yada 1990'lardaki kadar kolay değil. peki dinleyecek miyiz sürekli ve bir gün de kanıksayacak mıyız. bu lafı söyleyenlerin bugünlerde ifade ettiği bir şey daha var, çocuklarımızı sizin ordunuza göndermeyeceğiz dediler. zor bir dönemdeyiz vesselam. ben dahi dediler, yaptılar diyorum, ötekileştirmişim vesselam.
şayet dünya adaletini bu dünyada sağlıyorsa, adaletsiz babanın cezasını adil çocuğu çekiyorsa, kendini türk kategorisine koyanların işi zor, bekleyelim bakalım neler olacak.
27 Mayıs darbesinden sonra düzenlenen Cemal Gürsel Kupası'nı Fenerbahçe kazanmış. Maçı radyodan anlatan Halit Kıvanç 2002'de Tanıl Bora ve Murat Toklucu'ya verdiği söyleşide, 17.30'daki maçın radyodan yanlışlıkla 16.30 diye duyurulduğunu, TRT'yi arayıp "Saat yanlış söylendi, düzeltebilir miyiz?" dediği askeri yetkilinin "Devletin radyosu söylediğini katiyen geri almaz. Maç 17.30'da olabilir, ama yayın 16.30'da başlayacak" demesi yüzünden canlı yayında tam bir saat havadan sudan konuşmak zorunda kaldığını anlatır.
sene 1962'de Hayvanları Koruma Cemiyeti'ne dilekçeyle başvurup "kaydının insanlıktan alınarak hayvan sınıfına nakledilmesini" talep eden Nizamettin Ş. isimli bir vatandaş buna sebep olarak "insanların iyi hislerden yoksun olduklarını, iyilikleri takdir etmek şöyle dursun, kötülükle karşıladıklarını" göstermiş.
mesut yar'ın yaptığı sabah programı (haber demiyoruz dikkat edin). zihin açıcı vitaminleri victoria secret defilelerinden seçen, erkeklerin kadın bedeni üzerinden zihnini boşaltan hemen ardından da ciddi haberlere geçen ve bu boşalmış zihinle izleyicilerinin bir şeyler anlamasını bekleyen program.
sigorta şirketlerinden doğal olmayan yollardan apara koparmak için yapılır ve bu numaraların en manyağını/piskopatçasını bir işadamı yapmıştır.
plan şöyle: 4 ayrı şirketten 4 milyon TL'lik hayat sigortası yaptırdıktan sonra sigorta şirketlerinden 4 milyon TL almak isteyen işadamı Amele pazarına gidip, kendisine benzettiği işçi Beşir Acar ile anlaştı, onu bir villaya götürüp yaktı ve Cesedin başına da kendi kimliğini bıraktı.
başka hangi ülkede vardır bilinmez ama bizim ülkede var bu. kendi mekanı dışıdaki hiç bir haltı düşünmeyip benden ötesi yalan diyen asker kafası bunu yapan üstelik.
efendim peşin edit, rte ya da normal ismiyle recep tayyip erdoğan fanatiği felan değilim, sadece bir gözlem sonucu hazırladığım rehberi sunuyorum, bok atmak isteyenlere kolaylık olsun, ha bu da rte ya da normal ismiyle recep tayyip erdoğan düşmanı olduğum anlamına gelmez.. formül şöyle, hadi kolay gelsin.
a.) toplumda belli kesim arasında sempatisi bulunan olay yada kişi seçilir: münevver karabulut, unirock, vs.
x.) belli bir mekanda yaptığı konuşma veya yorum
şöyle bir metin hazırlanır.
Başlık: Erdoğan ..x..'de yaptığı konuşmada ..a..'yı mı kasteddi.
metin: "aileye sahip çıkacağız. Çoluğumuz, çocuğumuz nereye giderse, gitsin diyemeyiz. Kendi başına bırakılan unutmayın, ya davulcuya ya zurnacıya" diyen Erdoğan ..a...'yı hedef aldı.
aynı olayın nasıl iki farklı anlamda kullanılarak bok atıldığına dair iki nadide örnek için:
"Erdoğandan şoke eden Münevver yorumu!", Milliyet, 20.7.2009
"Rockçıları mı ima etti?" Milliyet, 22.7.2009
burda kritik nokta şu, ikincisi birincisini yalanlamış olsa da, bundan tek kelime edilmez, okuyucunun zihninde erdoğan maktülün yanında değil katilin yanında bir figür olarak kalırken, ikincisinde seküler yaşam tarzını içine sindiremeyen bir gelenekselci. her iki durumda da bok yerine gitmiştir.
21 gün kıpkısa bir dönem askerlik yapmak isteyen sözlük yazarlarıdır. bunların başında ben geliyorum. ne gidip aylarımı haftalarımı ot yolmakla, çim yolmakla, çay servsisi yapmakla, ileride ki hayatımda bir halta yaramayacak sürünmelerle geçireyimki, 21 günlük bir tatil yaparım değişiklik olur, yeni insanlar tanırım.. oh paşalar gibi mis..
"Yaşadığınız benzer laik-anti laik aşklar, evlilikler varsa, lütfen bizimle paylaşın..." diyor kendisi, bir laikle anti laik arasındaki aşkı anlatırken...
bölünmekten en çok şikayet edenler bölmenin feriştahını yapıyor.. peki neden bölüyor... cumhuriyetin kendine verdiği ayrıcalıkların silindiğini farkettiği için, yeniden sınır inşa etme peşinde.. yok ayşecim o sınır bir kere flulaştı, hani bir matematikci var bilirsin. sınıra yaklaştıkça sınırın anlamsızlığını fark edersin, gerçek olmadığını anlarsın diye bir teori ortaya atmıştı.. işte bütün sınırlar böyle... artık sınır herkesin burnunun ucunda... tarih artık senin yeni sınırlarına izin vermeyecek.. w. bejamin'in de dediği gibi... tarih meleği tarihin havını başka türlü alıyor.