Fiziksel olarak Uranüs'e de gitsek, kafa olarak olduğumuz yerde saydığımızı gözler önüne bir kez daha seren başlıktır.
insanların sevilmeye değip değmeyeceğini cinsel ilişkiye girip girmediği ile hesaplayan erkekler, ilk parasızlıklarında, ilk işşizliklerinde eşlerinden çelme yediklerinde üzülüp ağlamasın; kendilerindeki kafanın aynısından kullanan bir eş bulmuş olduklarına sevinsinler.
Sürekli aynı şeyler olsa da, birileri ölüyor, yeni birileri ile denk geliniyor, gruba katılma, dalaş, hop yine birileri ölüyor; kendini izleten dizi. On sene olmuş dile kolay, sağ kalmayı başaran karakterlerle akraba olduk, çoğunu amcamdan halamdan çok gördüm; şimdi nasıl vazgeçelim.
Oyunculuğu hobi gibi yapan, ressamdır bu arkadaş. Aynı zamanda performans sanatı da sergiler, geçen gün bir ekiple beraber balkondan aşağı karpuz attılar örneğin, bir kaç sene evvel de kendini komple sarıya boyayıp bir şeyler yapmış. :swh:
Kendisini (bkz: the 100) dizisinde (bkz: finn collins) olarak izledik, bunun dışında pek öyle bilinen yapımlarda rol almamış henüz.
Oyunculuğu bana kalırsa kasıntıdır, ağzını burnunu aşırı oynatır.
Ressamlığı, deli deli bakması, röportajlarında bariz şekilde belli olan içe kapanıklığı ile aslında başka biridir ve o başka biri oyuncu olandan daha hoştur.
Uzun bir süredir yine oyuncu olan (bkz: jane levy) ile sevgilidirler.
yaşadığım en ağır hayal kırıklıklarından biridir. mektup yazıp ucunu yakarak bethesda'ya yollamayı düşündüm. Böyle harika bir efsane buraya mı varacaktı? Elimde odun meczup gibi tek başıma dolanıyorum bomboş haritada, ne bir npc ne bir hikaye. Sürekli holotape bulup bir şeyler dinliyorum, robotlarla falan muhatabız. Yanımdan zıplayarak başka bir oyuncu geçiyor. Neymiş grup olup beraber oynayacakmışız npc o yüzden yokmuş. Yavrum herkes solo takılmak istiyor bu tip oyunlarda yahu, rpg oynuyoruz. Tek başıma var olacağım olayım o, neden tanımadığım insanlarla kulakta kulaklık grup olup uçan kakalak öldüreyim? Eğer onu yapmak isteseydim moba oynardım. Kahroluyorum her gün.
uzun sözün kısası, fallout serisinin beklentiyi karşılayamayan yeni online oyunudur.
Fikrimce en iyi rpg oyunlarından biridir. Senelerce oynadım, oyunda geçirdiğim süre üst üste konsa muhtemelen hayatımın 6-7 ayını buna vermişimdir. Oynadıkça yeni şeyler keşfediliyor kardeşim bir oyun hiç mi bitmez? Bunun tasarımı yapan çocuk kör oldu. Sürekli yeni mekanlar bir şeyler. Yarattığı dahil olma hissi de inanılmazdır, o hafif dandik grafiklere ve rezil dövüş motoruna rağmen kendimi dragonborn sanarak dolanıyorum senelerdir.
Kısacası harikadır, hikayesi harikadır, müzikleri harikadır, keşfetme duygusu harikadır, insanı içine çekişi harikadır.
Bizim Aile filminde Yaşar Usta karakterine can veren Münir Özkul'un meşhur tiradıdır,
"Bak beyim, sana iki çift lafım var." diye başlar,
"Koskoca adamsın. Paran var, pulun var, her şeyin var. Binlerce kişi çalışıyor emrinde. Yakışır mı sana ekmekle oynamak? Yakışır mı bunca günahsızı, çoluğu çocuğu karda kışta sokağa atmak, aç bırakmak? Ama nasıl yakışmaz?
Sen değil misin öz kızına bile acımayan, bir damlacık saadeti çok gören? Anlamıyor musun beyim, bu çocuklar birbirini seviyor! Ama ben boşuna konuşuyorum. Sevgiyi tanımayan adama sevgiyi anlatmaya çalışıyorum. Sen büyük patron, milyarderrrrrrrrr, para babası, fabrikalar sahibi Saim bey. Sen mi büyüksün? Hayır ben büyüğüm, ben, Yaşar Usta!
Sen benim yanımda bir hiçsin, anlıyor musun, bir hiç! Gözümde pul kadar bile değerin yok! Ama şunu iyi bil, ne oğluma ne de gelinime hiçbir şey yapamayacaksın.
Yıkamayacaksın, dağıtamayacaksın, mağlup edemeyeceksin bizi. Çünkü biz birbirimize parayla pulla değil, sevgiyle bağlıyız. Bizler birbirimizi seviyoruz. Biz bir aileyiz. Biz güzel bir aileyiz. Bunu yıkmaya senin gücün yeter mi sanıyorsun? Dokunma artık aileme! Dokunma çocuklarıma! Dokunma oğluma! Dokunma gelinime! Eğer onların kılına zarar gelirse ben, ömründe bir karıncayı bile incitmemiş olan ben, Yaşar Usta, hiç düşünmeden çeker vururum seni! Anlıyor musun? Vururum ve dönüp arkama bakmam bile!"
bir takım estetik müdahaleler ile dürtülmezse, insanın tabiatı gereği her memenin zaman içerisinde gerek yavaş gerek hızlı şekilde aldığı yol, birinden diğerine.