auraya kısaca bir ortama girdiğinde yaydığın enerji denilebilir. Gözle görülemeyen fakat herkesin sahip olduğu hare de desek yanlış olmaz. Son zamanlarda içinde bulunduğum haleti ruhuyimde değişiklik amacıyla alternatif tıpla uğraşan bir "uzman(?)" la görüşütüm ve bana auramın zayıf ve bulanık olduğunu hayat çoşkumu yitirmiş gözüktüğümü ve bulanık auramın akapunktur, enerji tedavileri ve sair yöntemlerle düzeltilmeye ihtiyacım olduğunu söyledi. Artık nasıl bir uzman ve yaşam koçuysa söylediği moral bozucu şeylerden sonra moralim iyice sıfırın altına geriledi. Uygulayacağı yöntemi merak etmiyor değilim bir tarafımda adamın şarlatan olduğunu haykırıyor hadi hayırlısı bindik bir alamete gidiyorum ama nereye
hem sözlüğe üyesin hem de niye saklıyorsun diye hesap sorulması gereken insan modeli. Ya yazdıklarının arkasında olmayan ya da ben kitlelere mal olucam ama deşifre de olmak istemiyorum diye triplere giren kişidir. Düşüncesi ne olursa olsun böyle bir konuda, hele ki karşı taraf sizin yazar olduğunuzu anlamışsa, ona yalan söyleyerek kendini küçültmenin alemi yoktur.
07/07/2007 tarihli hürriyette yer alan yalçın bayer'e ait köşe yazısı başlığ. Güzel vatanımın kar eden işletmelerinden sonra doğal kaynaklarınında nasıl biri bir satılmaya hazırlandığını anlatıyor. Malumunuz küresl ısınmayla birlikte tüm dünya büyük bir kuraklık tehddidiyle karşı karşıya. Tabi bizim bürokratlarımız olaya musluğu az açın düşük voltajlı ampül kullanın gibi önlemler alarak yaklaşıyorlar üstüne üstlük nehirlerimizin kullanım hakkını yabancı sermayaye satmaya ilişkin projeler üretiyorlar. Bu, barajlarımıza giren suyun parasını ödeyeceğiz demek; bu, zaten yiyecek aş bulamayan fakirin içecek suyununda kalmaması demek. Türkiye borca batık bir ülke ve ne yazık ki borçlarını uğruna hergün şehitler verdiğimiz vatanın kaynaklarını teker teker satarak kapatmaya çalışıyor oysa atalarımız ne güzel söylemiş hazıra dağ dayanmaz diye. birileri fena halde gaflet ve dalalet içinde, bu ülkenin sahipsiz olmadığı demokratik yollarla anlatılmalı.
avrupa yakasına yeni sezonla birlikte katılmış "tiptir". Kendisine karakter diyemeyeceğim ,tiyatroda bir karakter yaratmak için olması gereken derinlikten uzak, abartı dozu absürde kaçmış bir tip ortaya konulmuş.Gülse Birsel makbuleyi zaten rahatsız bir tip olarak yazmış buna bir de hasibe erenin abartılı oyunculuğu eklenince ortaya kanal değiştirmeye neden olacak derecede rahatsız edici sahneler çıkıyor.
şişman olmak bir haktır özgürlüktür. Sısklar sıska kalbilmek için parmaklarını boğazına sokup kusarken, hayata anlam katan bir sürü taddan bir haberken şişmanlar her istediklerini yerler fakat bu sıskalar onlara, insanlık suçu işlemişler gibi nefret dolu bakarlar. Kendilrinin yapamadıklarını yapmaktadır şişman insanlar, dayatılan güzellik anlayışını umursamamakta nasıl görünüyorum endişesiyle sokakta gördüğü her camekana yapışmamakta form ye form da kal basit deyip o tatasız şeylere para döküp diet endüstrisini kalkındırmamaktadırlar. Şişman vücüdundaki bıngıl bıngıl yağlarla yaşamaktadır bütün kınamalara vaha vahlara alylara rağmen ancak kendi istediğinde verecektir kilolarını. En neşeli insanlar şişmanlardan çıkar
yeni türkü şarkılarıyla daha birkaç kuşağın daha büyüyeceğini anladığım konser. Başlarda seste sorunlar yaşansa da ileriki dakikalarda tam bir müzik ziyafetine dönmüştür.Gece bire kadar sahnede kaldılar ve tüm sevilen şarkılarını seslenirdiler.
üçler dershanesinde her hafta yapılan sınavlarda bir net sayısı belirlenir,o netin altına düşenler çizgi altı olurdu.Çizgi altı olan arkadşlar başarısızlığın moral bozukluğunu yaşar aynı zaman da dershane sahibi olan ve osmanlı usulu terbiye etme ekolünden gelen sıddık hoca ile birebir görüşmek zorunda kalırdı.
insan vücüdunun en önemli organları ikisinden biri fonksiyonlarını yitirdiğinde hayatta sona eriyor yaşamı devam ettirmek için işbirliği yapan bu organlar duygusal yaşantımızda genellikle çatışma halindeler nedense aklın karşı koyduğu kalbe daha bir cazip gelir
Türkçe de böyle bir kullanım yok fakat "çok para" sıfat öbeğinin kifayetsiz kaldığı, yine de para miktarını karşılamadığı durmlarda kullanılabilecek söz öbeği
örnek:
A: Abi eleman x şt de işe girmiş ayda 8000YTL alıyormuş
Z: Ne diyorsun hayvana bak deli para bu ya
Bazen araya giren mesefeler, bazen zaman bitirir arkadaşlığı, bazen de
yanyanasınızdır, yaşadıklarınız sizi farklı insanlar yapmıştır ortak noktanız kalmadığı için sessiz sözsüz kopuverirsiniz. Bazen bir zorunluluktur kendinize olan saygınız kaybetmemek için bitirmek zorunda kalırsınız. Oysa zor şey biriyle arkadaş olmak, birini tanımak ortak noktalar keşfetmek birlikte eğlenmek önemli şeylerde yanında olmaya çalışmak kısacası ona değer vermek,gün gelir fark edersin ki sen verdiğin değeri alamıyorsun hatta dostum dediğin insan gösterdiğin özeni kanıksamış fakat kendisi o özenin onda birini göstermiyor.işte bu noktada yapılacak tek şeydir.
yer: Mersinde bir toplantı
başbakan Erdoğan ve çiftçi arasında geçen diyalog
Erdoğan: Lan terbiyesizlik yapma
Çiftçi: Lan mı?
ERDOĞAN: şu an çiftçiye ne verildiğinin farkında mısın
çiftçi: Benim mahsülüm öldükten sonra mı? 2 senedir anamız ağlıyor
ERDOĞAN: Hadi ananıda al git burdan
bu gün dünya tarihinde ne olup ne bitti haberim yok. Ama benim kişisel tarihimin dönüm noktası.5 yılın sonunda bugün hukuk fakültesinden mezun oldum.Kuralları biliyorum kişisel şeyler yazılmayacak lakin ben de bu sözlüğün yazarlarından biri olarak sevincimi sözlükle paylaşmak ve bu günü kalıcı kılmak istedim. mezun oldum var mı daha ötesi
çocuk olmak yaşını büyülterek söylemek ,dişlerinin birere ikişer düşmesi,başka bir çocukla saniyesinde arkadaş olabilmek, sonraki saniyeyi hesaplamadan içinden geldiğince davranmak demek.Çocuk olmak hayat bilgisi ve güzel yazı derslerini öğrenmek her çeşit allı pullu simli kalemi ve kokulu silgileri bulundurmak, tenefüs aralarında köşe kapmaca ve seksek oynamak demek.Çocuk olmak annenin tabakla arkandan dolaşması sebze veya et yemiyorsun diye sana kızması,oyun oynarken sırtına ter bezi koyması demek. Çocuk olmak sınırsız resim yapma ve şarkı söyleme özgürlüğü, törenlerde şiir okuma heycanı, her sabaha türküm doğruyum çalışkanım sözleriyle günaydın demek. Büyümenin hayaliyle geçti o yıllar oysa çocuk olmak özgürlük demekmiş
ankara universitesi idare hukuku doçentidir kendisi,bağımsız idari otoritelerle ilgili tez yazmıştır. şuan amerikada olan sayın ulusoy 2.sınıflara idare dersine girmiştir. genç yaşına rağmen dersleri oturarak anlatır. çok ııılar kamuya "kamı" der sınıf 10. dk kada uykuya geçer ama olsun kaliteli adamdır vesselam sevdiğimiz hocalardandır
Ankara universitesi iletişim bilimleri fakültesinin kısaltılmış adı. cebeci kampüsü içinde yer alır,okuması en eğlenceli geçmesi en kolay fakültedir çevresindeki diğier fakülte öğrencileri(özelikle hıkuk öğrencileri) yaklaşan finaller nedeniyle bu güzelim bahar aylarında ders çalışmaktan kafayı sıyırmak üzeredirler; oysa ilefin güzide öğrencileri kampüsümüzün çimlerinin sefasını doya doya sürmektedirler.
Türkiyenin en önemli gazetecilerini ve televizyoncularını da yetiştirmiş bir okuldur.Ahmet Taner Kışlalı suikaste gitmeden önce ilef de ders vermekteydi
bu fakülte bünyesinde bir de radyo barındırır.çok kaliteli programları var çok da ii muzik çalıyorlar ders çalışırken muzik dinleme gibi bir huyunuz varsa ideal bir kanal 91.8 radyo ilef(ankara için frekansı)
son olarak şunu da belirtmeliyim kampüsün en hoş tipleri bu fakültede