En iyi arkadaşlarımında aralarında olduğu, bir kötülüklerini görmediğim, çeşitli farklı ÖRf adetleri olan, temelde Hz Ali efendimizi seven müslüman topluluktur.
sözlüğün reytingini düşüreceğinden dolayı yönetim tarafından dikkate alınmayacak yazar isteği.
herkes mantıklı fikirlerde mutabık olursa,
nasıl birbirlerine laf sokuşturabilirler?
Mutabık olunduğunda böyle ateşlice sözlük kullanılır mı
bu şekilde bile 1000 kişi online görülünce oha oluyoruz, o zaman ne olacak?
kaç kişinin online olmasını beklersin bir düşün bakalım mantıklı arkadaşım:)
Ne kadar reklam verilir siteye o zaman?
Olay tamamen duygusal yani...
islamı öğrenmek isteyen uzaylı isteğidir.
islamın barış dini olduğu göz önünde bulundurulursa,
'-merhaba dünyalı biz dostuz' derken ilk adımı atmıştır aslında...
internette sörferken bir travestinin sitesinde bulmuştum bunu, ne ironiktir müziğe takıldım çok mutlu oldum, bu müziğe her takıldığımda Allah razı olsun diom ne diyim... kıpır kıpır
Herhangi bir tehdidin olmadığı,
insanın sevdikleriyle beraber olduğu,
korkudan,
çaresizlikten,
sıkıntıdan,
kaygıdan uzak;
bir alimin bilgeliğini,
şairin duygusallığını,
sanatçının anlayışını
hissederek yaşanabilecek,
tüm soruların cevap bulmuş olduğu
dünyevi tanımların ötesinde huzur dolu sonsuz bir mekan...
Şahsi tecrübelerim sonucu münferit olaylardan kaynaklandığına inandığım durum.
Askerlikte namaz kıldırmak için alay komutanı tarafından imam hatip liselinin namaz kıldırmaya memur edilmesi,
Cuma namazlarında komutanlarla aynı safta durulması,
kimsenin namaz kıldığı için eleştirilmemesi şahit olduğum durumlardır.
Farklı kışlalarda tanık olduğum bu durumun tersi olduğu da duyulmuştur; ancak ordunun islama karşı tek bir politika çerçevesinde tavır takındığını düşünmüyorum.
Sivil hayatta kişiler nasıl birbirine tavır takınıyorsa, askeriye de de sivil hayat benzeri davranışlar görülmektedir.
insanın acizliğini gösteren en başarılı deneylerden biridir.
kaldı ki deneyler, parasız kalma,işten atılma veya bir suçun üzerlerine yıkılması, bir sevdiğini kaybetme gibi unsurlarla sınanmamışlar... Böyle olası bir durumda oran rahatlıkla % 95 i geçer
A- Tabiî Mallar Açısından: Akarsular, göller, kıyılar, sahiller bu doğal niteliklerinden dolayı kamu malı sayılırlar.Ayrıca bilim, kültür ve sanat eserleri de bu nitelikleri dolayısıyla kamu malı sayılırlar.Bu tür malların, kamu malı haline gelmesi için ayrı bir idari işlem yapmaya gerek yoktur.
a) Kamu Mallarının Türleri
(1) Sahipsiz Mallar
Sahipsiz mallar herkesin doğrudan doğruya ortak yararlanmasına doğal nitelikleri gereği açık olan mallardır.
insanların bu malları ortak kullanmaları için tahsis işlemine (idari) gerek yoktur. Medeni Kanunun 715 inci maddesinde; Sahipsiz yerler ile yararı kamuya ait mallar Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Aksi ispatlanmadıkça, yararı kamuya ait sular ile kayalar, tepeler, dağlar, buzullar gibi tarıma elverişli olmayan yerler ve bunlardan çıkan kaynaklar, kimsenin mülkiyetinde değildir ve hiçbir şekilde özel mülkiyete konu olamaz denilerek, sahipsiz malların neler olduğu belirtilmiştir. Buna göre; tarıma elverişli olmayan yerler, kayalar, tepeler, dağlar ve onlardan çıkan kaynaklar sahipsiz mallardır.
A- Sahipsiz Mallar: Üzerinde mülkiyet kurulmaya elverişli olan ancak, şimdiye kadar üzerlerinde mülkiyet kurulmamış mallar, sahipsiz mallar olarak adlandırılır.[9]Bu tür mallar, herkesin ortak yararlanmasına açıktır.Taşınmaz mallar açısından mümkündür.
Sahipsiz mallar için kullanılan sahipsiz sıfatı, özel hukuk anlamında bir sahipleri bulunmadığını belirtmek maksadıyla kullanılmaktadır.Bu tür malların nihai sahibi, devlettir.
Bu tür mallara örnek olarak, özel mülkiyet altında bulunmayan kayalar, dağlar, tepeler, kıyılar, ormanlar gösterilebilir.
Çeşitli kaynaklardan doğruluğunu araştırıp, incelendiğinde daha net görülecektir ki
Türkiye kumsalları uygun olmayan imar politikaları ve kaçak yapılara izin verilmesi ile beton yığınları tarafından işgal edilmiştir.
Günümüzde, kıyılarımızın en güzel yerlerinde denize sıfır villa, otel tesis... vb.. yapılar yüzünden insanlarımız çoğu zaman rahatça kıyıdan yararlanamamaktadır.
Kanunlar kıyıları korumaya çalışırken, kanuna aykırı yapılara izin veren yönetimler, kıyıları bu günkü acınası hale getirmişlerdir...