küfür etmemek iÇin tv dahi izlemek istemiyorum ancak yazarken de aynı şeyi yaşamak... bu kadar insanın hakkını nasıl yersin yaa!! sende allah korkusu olsa bunların hiÇ biri yaşanmazdı! hakkımı sana helal etmiyorum rte, mahşerde elim iki yakana yapışacak and olsun!
ilk bakışta başlayan; tutkusu ve heyecanıyla kalbi yoran; olgunlaştıkÇa büyük sorumluluklar getiren; bir imza ile yok olabildiği gibi, bir canı dünyaya getirerek yeniden var olabilen; insanın bütün mantığını mantıksızlıkla alt üst eden duygu.
kiskanc filandim da paranoyakliklarim hic yoktu. artik o da var iyice cinnet gecirme noktasindayim. nasil kurtulacagimi da bilmiyorum. boyle yasanir mi onu hic bilmiyorum!
alışkanlık haline getirip yapana hayranlık uyandırır. kitap okumayı, almayı, hediye etmeyi severim ancak aklımı saÇma sapan düşüncelerle dolduracağım zamanlar bir kitabın beni alıp o düşüncelerden götürmesini Çok Çok isterdim. bir tek o zamanlar kitaptan uzaklaşmaktan nefret ediyorum!
uzun ucak yolculuklarinda hissedilen durumdur. cok eskiden yani şehirler arasi yolculuklarin daha cok kara tasiti ile saglandigi zamanlara gidelim. o zamanlar otobuslerde yolculuk yapmak oyle yorucu olurdu ki, evinize ulastiginiz an sanki o mesafeyi yurumuscesine hatta uzakligi uzaklik yapan kilometreleri kat etmiscesine yorulur ve o yorgunlugu iliklerinize kadar hissederdiniz. simdi ise ucak ile bir kac saat icinde gitmek istediginiz yere ulasmaniz mumkun. hatta cok isterseniz ayni gun icinde gidip donme imkaniniz bile mevcut. ama gel gor ki o uzaktaki yarin yanina gidip dondugunuz an oyle bir jet lag olursunuz ki, daha 1 saat once elini tuttugun, nefesin kadar yaninda olan insan simdi yok.
daha o an icinizi kocaman ozlem kaplar da bu jet lag uzun bir sure bunyeden gitmez...
kendi hayatını mutlu edebilen insan olup, bir başkasının onu mutlu etmesine ihtiyacı olmayan sağlıklı bir insandır. ayrıca istediği zaman sağlıklı ilişkiler kuracak olandır da.
tayin olmak için aylardır beklediğim şehir. artık insan kaynaklarını 'bir gelişme var mı?' sorumdan bıktırdığım için telefonlarıma dahi cevap vermiyorlar.
ey izmir sen mi büyüksün ben mi göreceğiz?
'birlikte mutsuz mu olalım, ben mutsuz olmak istemiyorum'u her duyduğumda 'biz de mutsuz olalım n'olcak ki, seninle mutsuzluğa da varım' demek isterdim. ama bunu anlamak yürek, eli taşın altına koymak ister...
sabrınız sınansa da, empati kuramaz olsanız da, kıskanÇlıklarınızı abartsanız da, kavgalarınız Çekilmez olsa da, kendinizi daha Çok sorgular olsanız da o mucizevi iki kelimeyle Çözülüyor her şey. 'seni seviyorum'u kalbinizde hissettiğiniz sürece uzaklıklar da yakınlaşır, kavgalar da anlamsızlaşır... doya doya geÇirilen zamanları özlemekten başka yapacak bi'şey yoktur bazen...
insanın yalan söylediğinde ki rahatlık halidir. o yalanla birlikte sizi bir huzur kaplar, açık vermemek yalanlar yalanları beraberinde getirir ve bir bakmışsınız yatsı olmuş.
gerçekler acı olduğu için yalan söylemeye gerek yoktur. bırakın acılar da yaşansın bu hayatta ama asilce.
sürekli yazılan entryleri takip edip, takip etmekle yetinmeyip, her yazılan entry başına sorun çıkması ve sonunda yazdığına da yazacağına da pişman olmakla sonlanan bir duruma sahip olmaktır.
gereksiz olup her an 'ilişkimizi rüyalarına endexleyerek mi yaşayacağız?' gibi bir soruyla karşılaşmanıza sebep olabilir. trip karşısında bile mantık inanılmazdır(!)
yalnızlığımın başkenti. bir gün yine başımı alıp gitmek istersem yine beni hiç gitmemişim gibi kabul edecek tek yer. güçlü olmayı size öğrettiği gibi yaşatır da ankara.
6000 yeni cekim noktası diye reklam yapmasına rağmen türkiye sınırları dahilinde hala cekmediği yerler mevcut olan gsm operatörü. şikayet etmişsek de henüz cözüme ulaşmış degildir!
sözlük ahalisinin 9 uncu nesle olan olumsuz önyargısıdır.
daha hiçbir girdisini okumadığınız bir yazara gereksiz yazar muamelesi yapmayı en azından ben anlamıyorum ve bunu nickaltına yazan yazarları esefle kınıyorum!