'türklük' şuuruna sahip gönüllerde okudukça hala bir şahlanışa bir harekete sebep olan şu dörtlüğü yazan istiklal savaşı dönemini birebir yaşamış rahmeli şairimizdir.
Şu kopan fırtına Türk ordusudur yâ Rabbi.
Senin uğrunda ölen ordu, budur yâ Rabbi.
Tâ ki yükselsin ezanlarla müeyyed nâmın,
Galib et, çünkü bu son ordusudur islâm'ın.
boş beleş bir sözlük yazarının açtığı ve bazı boş beleş 'ülkücü kötülemeye' fırsat arayan yazarların fırsat bilerek altına entry girdiği başlık.
illa içerisinde bulunmanıza gerek yok, çevrenizden veya en kötü televizyondan ülkücü gelenek hakkında bilgi sahibi iseniz kendini 'ülkücü' olarak tanımlayan topluluğun asla polisle çatışma durumuna girmeyeceğini bilmeniz gerekir. ülkücü gelenekte aslolan devlettir, parti ve düşünce sonra gelir. bu sebeple biz ülkücüler hiç bir surette devletimizin polisiyle çatışma durumuna gelmeyiz.
herhangi bir anlaşmazlık durumunda görevli bulunan amirle diyoloğa girilir ve orta yol bulunarak olay sonlanır. biber gazı, jop gibi metaryaller memlekette belli kesmin devrim rüyalarını süslemektedir. bizimle alakası yoktur.
üniversite değil de lise son sınıfta kızların etek boylarıyla beraber hal ve hareketlerinde de bir kadınsılık oturur efenim. sürekli seksi olma çabasına girerler.
beyler erken seçime gidiyoruz haberiniz olsun. tayyip ağa, bir yandan hdpye söverek operasyonları başlattı, diğer yandan da namaz kılıp fotoğraf çektiriyor.
bu milletin iki hassas damarı olan din ve milliyet konularına bodoslama dalış yaptı yine. malum zaman yok, kasımda seçim var.
şimdi önemle belirtmek istediğim şu soru var; kendi yandaş medyasında pkkya aylarca 'terör örgütü', apoya 'bebek katili, terörist başı' dedirtmeyen ve denilmesini yasaklayan bu şahsiyet fakiri adam şu an üstüne basa basa 'pkk terör örgütüdür' diyebiliyor ve yüzü hiç kızarmıyor. aynı şekilde de yandaş basındaki karaktersiz yazarları da aynı yüzsüzlüğü yaparak hdp-pkk-pydye güzellemeler yaptıkları zamanları unutup aynı gruba demediklerini bırakmamaktadırlar.
peki bunun muhakemesini yapıp bunların düşük zeka ürünü oyununu bozabilecek bi halka sahip miyiz. üsküdara gidin ve sokakta bunu söyleyin dayak yemezseniz iyidir.
iki kavramı birbiriyle zıtmış gibi göstermek ahmaklıktır. birisi kendini ait hissettiğin milletin diğeri ise seçmiş olduğun dinindir. nasıl bu iki kavram birbirine karşıymış gibi gösterilebilir aklım almıyor.
bu soruya göre eğer müslümanız dersek 'türk' değiliz; türküz dersek 'müslüman değiliz' anlamı çıkar. bu iki kavram bu zamana kadar çatışmamıştır ve Allah'ın izni ve kuvvetiyle bundan sonra da çatıştırılamayacaktır.
bu millet islama ilk girdiği günden beri şerefle ve gururla kendini tüm dünyaya 'müslüman türk' olarak tanıtmıştır. Allah'ın izniyle kıyamete kadar da tüm dünya bizi 'müslüman türk milleti' olarak tanıyacaktır.
not: bu soruyu sıkça dile getiren sözde islamcı beyin fakirlerine tavsiyem tdk'dan 'milliyet' ve 'din' kelimelerinin anlamına bakmalarıdır.
açılımdı, çözüm süreciydi diyerek süreç süreç ülkeyi felakete götürürken, aslında kendi felaketine yol açtığını fark edemeyen siyasi lider. siyasi lider diyorum; çünkü kendisi cumhurbaşkanı gibi davranmamaya kararlıdır.
bu seçimin en moral bozucu yanı %80i türk olan türkiye cumhuriyeti devletinde, türk milliyetçisi(bütünü kapsayan) mhp 81 vekil çıkarırken, kürtçü(mikro milliyetçi) hdp 79 vekil çıkarmıştır. bu nasıl bir aymazlıktır.
neyse konu kaymasın efenim. seçimin en sevinilecek yanı kürtlerden oy kapmak için çözüm süreci diyerek, devleti aponun ayağına düşüren tayyipin doğudaki oyların çok büyük çoğunluğunu kaybetmesi durumudur. hdp bir çok doğu ilinde %60ın altına düşmemiştir.
e tayyip ders alır mı bundan. bence alır. öyle bir dönek siyasetçi ki kendileri bana kalırsa zamanında ayaklar altına aldığına bakmadan 'türk milliyetçisi' bile olabilir.
kürtlerin biz türklerden daha çok milli bilince sahip olduğunu gösterir. adam doğuda %60ın altına düşmezken bizim osmaniye dışında bırakın %60ı birinci olduğumuz il yok.
en trajik olan mesele ise milliyetçi dediğimiz ülkenin demir saç ayakları dediğimiz trabzon, samsun, sakarya, kayseri, ısparta, erzurum gibi yerlerde süreç yürüten, devleti aponun kucağına oturtan akpye %55ten aşağı vermediler.
ne diyelim şimdi de dinleyin şerefsizlerin 'biji apo biji serok' seslerini.
erken seçim olur bu olmaz. hdpye bakanlık vermek hikayedir. eğer akpkk koalisyona katılmayıp hükümet kurmak için mhp ve chpyi hdpye mecbur bırakırsa bunun bedelini sandıkta öder merak etmeyin.
boşuna trollük yaparak insanları "bak hükümete girmem hdp bakanlık alır" diye tehdit etmeyin. olacak bellidir. hükümet kurdurmayıp ülkeyi kaos ortamına sokarsan sille tokat dibe gidersin.
not: ayrıca eğer akpkk tek başına iktidar olamazsa bak bakalım kaç parçaya ayrılıyor parti.
ülkücü olduğunu iddia ettiği günlerde dahi kendisini sevmediğim ve benimle aynı safta bulunmasını sindiremediğim kişidir. akpkk yanında saf tutması sevinilesi olaydır. bu tip adamlar yüzünden yıllarca mhp "mafya partisi" olarak gösterildi.
bahçeliyi seversin sevmezsin fakat başa geçtiği ilk günden beri bu adam gibi mafya bozuntusu tipleri mhpnin çevresinden uzaklaştırmayı bildi. bunların yerine akademik kariyeri olan değerli hocalarımız göreve getirildi ve Allah'a çok şükür yavaş yavaş çehresi değişen mhp artık halkın gözündeki o "mafya partisi" algısını yıktı diye düşünüyorum.
o sebeple sedat pekerin mhpyi eleştirmesi beni sevindirir. doğru yolda olduğumuzu gösterir. allah yardımcımız olsun.
hdpnin mitinginde gerçekleşmesi hasebiyle türk de olsa kürt de olsa pek üzülmeyeceğim hadisedir. dağda toplanıp karakol basıp 20 yaşındaki gençlerimizi şehit eden teröristlere destek için o alana gitmiş olan insan vatan haini değil de nedir.
"oh iyi oldu gibi" bir algı oluşmamasının yanında, benim için üzülmeye yeterli bi sebep değildir.
not: türk de olsa çerkez de olsa kürt de olsa o alana giden adam pkkyı destekliyordur. etnik kimliğine bakılmaksızın böyle bir harekette bulunan insan "vatan hainidir".
siyasetten anlayan ve fanatizmden uzak kafaların görmekte zorluk çekmeyeceği gerçektir.
evet alevi vatandaşlarımızın önemli bir bölümü chpye oy verir ancak bu chpnin "ben 'alevilerin' sözcüsüyüm" gibi bir tavır içerisinde bulunmasından ötürü değildir. burada yatan ana sebep; chpnin din ve milli meselelerdeki görüş açısıdır.
bakın dar görüşlü arkadaşlar gibi "chp kafirdir" falan demiyorum. chp laiklik ilkesine bağlı olarak dine biraz daha uzak durmaktadır. bu demek değildir ki chp daha az müslümandır.
ha burdan aleviler dine uzaktır diye bir sonuç çıkaran bir başka dar görüşlü vatandaş çıkmasın diye söylüyorum; aleviler ve chpnin din yorumu birbirine yakındır. yani mesele uzaklık yakınıktan ziyade 'yorum farkıdır'.
neyse konuya dönersek chpnin yarım yamalak da olsa milli bir duruşunun da olması hasebiyle alevi vatandaşlar çoğunlukla seçmen pusulalarında chpyi tercih etmişlerdir.
aktrollerin önemle bir eksikle dile getirmiş oldukları doğru söz. evet örgün eğitimlerden harçlar kaldırıldı lakin ikinci öğretimler oldukça yüksek harç ödüyorlar.
bu konuda küçük bir örnek vermek isterim; manisa cbüde bilgisayar mühendisliği okuyan arkadaşım dönem başına tam 1200 lira yatırmaktadır.
sözün özü yapılmışa yapılmamış demek yanlış olur ancak konuyu işine geldiği yönden değil de tüm hatlarıyla ortaya koymak da önemli bir erdemdir kanımca.
ülkücüleri cahil ilan eden 'çok okumuş liberal demokrat' arkadaşlara önemle belirtmek isterim ki atatürk hiç bir yerde 'ben ateistim' dememiştir.
lakin nutukta(ortak yeni bir din mevzuusu),
kendi yazdırdığı tarih ders kitaplarında(kurandan peygamberimiz yazmış gibi bahsedilir),
medeni bilgiler kitabında,
ttkya yazmış olduğu mektupta,
son olarak da video olarak da youtube'da izleyebileceğiniz chp grup toplantısında(kuran ayetleri hakkında 'gökten indirildiği sanılan dogmalar') islam hakkında sarfetmiş olduğu cümleleri bir müslümanın etmesi beklenemez.
yani bu belgelere bakarsak atatürkün müslüman olduğunu söylemek akıl dışı olur. ancak bu sözlerden ateizmi çıkarmak da gerzekçedir. bu konuya eğilen dürüst tarihçilerimize bakarsanız; atatürkün deist olduğunu iddia ederler. bu iddialarına dayanak olarak da yakın çevresindeki insanların hatıralarını ve atatürkün başka sözlerini gösterirler.
şöyle bir konu daha vardır ki benim 'çok bilmiş liberal demokrat' kardeşim, atatürkü tek bir biçimde değerlendiremezsin. atatürk kimi zaman kuran okuyup harbe girmiş, kimi zaman camide minbere çıkıp hutbe okumuş kimi zaman da islamdan 'arap yavesi' olarak bahsetmiştir.
tüm bunların dışında şöyle bir konu daha vardır ki atatürk son nefesini verirken etrafında bulunan doktorları ve cb genel sekreteri hasan rıza soyakın anlattıklarına göre son sözü 'aleykümesselam' olmuştur. böyle bir gerçek de bir kenarda durmaktadır 'çok okumuş liberal demokrat' arkadaş.
ölmeden önce 'aleykümesselam' demenin fazileti içinse şu ayete bakabiliriz(nahl suresi 32. ayet);
“Ki bunlar(takva sahipleri), meleklerin arınmış ve sükunet içinde iken canlarını alacakları kimselerdir: “Selâm (ve selâmet) size (selâmünaleyküm). işlemekte olduğunuz (iyi hareketlerin, amellerin) karşılığı olmak üzere girin cennete” derler.”
not: bir ülkücü olarak vatan millete yapmış olduğu hizmetlerden ötürü saygı duyduğum atatürk için 'inşAllah müslüman olarak ölmüştür ve rabbim onu adn cennetine aldığı kullarından eylesin' demekten başka bir sözüm yok.
yeryüzünde islam'ın karşısına çıkabilecek hiç bir dinin mevcut olmadığını kabul eden müslüman bir türk milliyetçisi olarak açık yüreklilikle söylüyorum ki; bu tip tartışmaları açmayı sürekli hale getirmek sadece kavga ortamı yaratır.
ayrıca söylemek istediğim bu konuyu açıp duran vatandaşların ne islamı ne de gök tanrı inancını doğru düzgün bilmediğini görmek beni 'savımda' bir çok kez haklı çıkarmıştır.
bu kişilerin amacı insanların milliyetçilik duygularından yararlanarak kendi küfür yollarına arkadaş bulmaya çalışmaktır.
not: türklerin islama geçiş sürecinde halkı en çok etkileyen ve kitleler halinde islam'ı seçmesine sebep olan nedenlerin başında "şaman" veya "ak koca"olarak bilinen din görevlilerinin islam'ı seçmesi gelir. varın karşılaştırmayı siz yapın artık.
aile bir milleti oluşturan en önemli birlik konumundadır. toplumlar aile hayatına göre şekillenir. başlıkta bahsi geçen durum ailenin dinamiklerine bomba koymak demektir. ailenin sarsılması demek toplumun temellerinin zarar görmesi demektir. bu sebeple ahlak anlayışları farklılık gösterse de hemen hemen her toplumda bu tip bir olay hoş karşılanmaz ve ağır cezalar gerektirir.
konuya "sex özgürlüğü" olarak bakan arkadaşlara tavsiyem, kendi eşleri tarafından aldatılmaları durumunda aile hayatlarının ne duruma geleceğini düşünmeleridir. bu olay bireysel olarak işlenmiş bir suç olabilir fakat sonuç itibariyle önce aile bireyleri daha sonra da toplum açısından büyük çöküntülere sebep olacağı gözden kaçırılmamalıdır.
2011-2012 sezonu saraçoğlunda galatasarayın şampiyon olmasıyla beraber, fenerbahçe taraftarı ne kadar iş güç sahibi olduğunu "polis arabası devirerek", "dükkan camı taşlayarak" göstermiştir efenim.
not: bir trabzonsporlu olarak söylüyorum bana galatasaray da en az fenerbahçe kadar antipatik gelmektedir. bu takımlar şampiyon olabilmek için çiğnenmemesi gereken ne kadar ilke varsa hepsini çiğner niteliktedir. ortam da buna müsaittir zaten. oynayın siz boş stadlara bakalım.
hükümdarlık süresi biraz daha uzun sürse muhtemelen avrupayı türk eyaleti haline getirecek şahsiyettir. hayatıyla ilgili kısa bir araştırma yaptığınızda hem yönetim hem de askerlik becerilerinin övgüye layık olduğunu göreceksiniz.
hakkındaki "40 bin alevi katletti" iddialarına gelince, şahkulu isyanıyla beraber anadolu birbirine girmiş, devlet otoritesi ortadan kaybolmuş ve anadolu zihnen "safevi hanedanlığına" bağlanmaya başlamıştır. şahkulu isyanı bastırılsa dahi tüm bu süreç "çaldıran savaşına" kadar sürmüştür. tabi bu süreçte sadece cephede değil cephe gerisinde de devlet otoritesi "şiddet" yoluyla tesis edilmeye çalışılmıştır.
bu konuda "hatrı sayılır" tarihçilerimizin açıklamalarına bakılırsa ölen insanlarımız için herhangi bir sayım yapılmamıştır. bu sebeple verilen rakamlar subjektiftir. son olarak belirtmek isterim ki aklı başında tarihçilerimiz, yavuz sultan selimin bu şiddet politikasının "mezhepçi" değil "siyasi" olduğu konusunda hemfikirdirler.
57. hükümetin hangi partilerden oluştuğunu unutan gerzek beyanı. lan hadi siyaset bilmezsin anlarım da bilir gibi yapıp bi de üstüne öngörüde bulunmak nasıl bir cahilliktir.
kaldı ki mhpyi kürtleri ötekileştirmekle suçlayan şuursuzlara tavsiyem; hem ülkü ocakları hem de parti bünyesindeki kürt kökenli kardeşlerimize bi bakmalarıdır.
çok ilginç ancak bu yaşta yaşadığım psikolojik haldir.
"lan derdim var mı" diyorum; yok. zorluyorum belki diyorum derinlerde bir derdim vardır; yine yok.
yani dert var ancak günlük dertlenmeler efenim. depresyona girecek kadar nitelikli değiller.
lakin tüm bunların ötesinde bir gerçek var ki; hayat tatsız tuzsuz geliyor sevgili sözlük. çok gereksiz yaşıyormuşum gibi geliyor.
sebebi olsa çaresine de bakacağım. ancak şu durumda bana düşen bir süre bu şekilde devam etmek sevgili sözlük ta ki "sebepsiz depresyon"un "sebepsiz çaresi" gelene kadar.
tarihte Yahudilerle düşman olmamamızın sebebi Yahudilerin bizim güçlü olduğumuz coğrafyada güçlü bir devletlerinin olmamasındandır. söz konusu dönemlerde Yahudiler bize dostça yaklaşmaya mecburdurlar.
1949da kudüs türk toprağı olsaydı, arap-yahudi savaşları yerine türk-yahudi savaşlarını görebilirdik. ve o zaman da Yahudilerin, güç elinde olduğunda ne kadar acımasız ırkçı bir toplum olduklarını anlardık diye düşünüyorum.
son olarak Yahudilerin vaad edilen toprak olarak nitelediği 'Mezopotamya'nın önemli bir kısmının bugünki türk topraklarıyla kesiştiğini belirtmek isterim. netanyahunun 'kürdistan'a yeşil ışık yakmasının ve mossadın pkkya her anlamda destek sağlamasının altında yatan neden budur.
not: Yahudiler özellikle amerikada ermeni diasporasının lobi çalışmalarını dizginlemişlerdir. doğrudur. lakin ortadoğudaki tek müttefikini de 'Hristiyan ermeniler' için kaybedemezdi. ha şu an niye kabul etmedi derseniz; iki ülke dışişlerinin son dönemdeki 'normalleşme' yönündeki açıklamalarına bakın derim.
