Seri iletişim protokollerinden sadece biridir. Uzun mesafelere veri aktarımı için kullanılır. Birden fazla cihaz bağlanarak bir birleriyle haberleşmesi sağlanmaktadır. 4 Adet kablo ile bağlantı sağlanır, bunlar:
VCC = besleme gerlilimi
GND = toprak
A = Çıkış1
B = Çıkış2(a nın değili)
Türkiye de rahatlıkla bulabileceğiniz RS485 entegresi SN75176 dır.
RS485 in belli başlı teknik özellikleri:
Maksimum sürücü sayısı : 32
Maksimum alıcı sayısı : 32
Çalışma şekli : Half Duplex
Network Yapısı : Çok noktalı bağlantı
Maksimum Çalışma Mesafesi : 1200 metre
12 m kablo uzunluğunda maksimum hız : 35 Mbps
1200 m kablo uzunluğunda maksimum hız : 100 kbps
Alıcı giriş direnci : 12 kohm
Alıcı giriş duyarlılığı :+/- 200 mvolt
Alıcı giriş aralığı : -7 12 volt
Maksimum sürücü çıkış voltajı : -7 12 volt
Minimum sürücü çıkış voltajı ( yük bağlı durumda ) : +/- 1.5 volt
Ayrıca şuan benim canımı sıkan bir iletişim protokolüdür, devre basıp denemem gerekiyor ama şirkette gerekli ekipman yok, hay ben böyle işin *
edit: Ulan eksileyen terbiyesiz burası sözlük ne bok bekliyosun? Her dakika cinsel içerikli başlık açıp ramazan ramazan senin cinsel hayatını mı tatlandıralım. Mesaj at ayrıca eksileme amacın nedir?
Mutlu olduğunda dahasını ister insan neden daha mutlu olmayayım ki der. Neden daha iyisi varken bununla yetineyim. Sonra bir bakar ki oda elinden gitmiş. Bu durum diğer tarafta kalan içinde çok zordur efendim çok zor allah düşmanıma vermesin.
sürekli bir yerlerden arapça bir şeyler yazılmış kağıtlar çıkmasıdır. Kim koymuş ne zaman koymuş bilinmemekle birlikte ne kadar çok sevenimiz(!) var dedirten olaydır.
suyun içine atıp mürekkepler dağılıp kağıt eriyene kadar bekledikten sonra bir yere dökülmesi gerekmektedir.
Çocukluğumda annemin rüzgar çıktığında söylediği ve benim o zamanlar anlam veremediğim cümlecik.
Ayrıca aramıza yeni katılmış olan 9. nesil yazar, Hoş gelmiş *
Edit: Tanımın neresi beğenmedi eksileyen kişi çok merak içindeyim.
Sözlükte ne olup bitiyor diye dolaşırken neyden bahsettiğini bilmediğim bir konuda hiç susmadan konuşmasıdır. Ara sıra konuşmasını desteklemek gerekir, ancak siz destekledikçe daha bi istekli anlatacaktır. Cümleleri bittiğinde beni anlayabildin mi diyen çok şeker yeğendir.
Şerefsiz erkek, erkeklerin yüz karası vicdanı iki bacağının arasında olan erkektir. Bu tür erkekler yaptıkları şeyin çok büyük bir şey olduğunu düşünürler ama vücudunun 10 da 1 bile olmayacak kadar küçük bir şeyin peşinden gidip nice insanların hayatlarını karartırlar. Geri dönüp bakmazlar bile ben ne yaptım ben diye. Hayvanlıklarını çevresindekilere ballandıra ballandıra anlatırlar. bu tür şerefsiz insanları çok yaşatmamak gereklidir. Daha 2 gün önce asılmış insanları gördüğümde bir sosyal ağ'da "bu insanlık değil." demiştim. Fikrimi değiştiriyorum, bu şerefsizleri asmamak insanlık dışı. Bahşedilen bu hayatın ne kadar kıymetli olduğunu anlamayan sadece televizyon ve ineternette gördüğü hayatın mükemmeliğine inanmış salak oğlu salaktan başka bir şey değildir bu şerefsizler. daha yazılacak çok şey var ama devamını siz getirin lütfen. *
Türkiye çokça görülen bir durumdur.
Yandaşları çoğalan insanlar bir anda o kadar absürt şeyler yapmaya başlarlar ki önünü alamazsınız. Bunun katlanarak artmasının en büyük nedeniyse yaptığı salaklığı görmezden gelip arkasında duran yandaşlarıdır.
Rusyada geçen bir olaydır, Rus anne sıkıldığı çocuklarını pencereden aşağıya atmıştır. Düşen çocukları gören komşuları eve geldiğinde kadın "düştüklerini biliyorum çünkü onları ben attım" demiştir. Polise verdiği ifade de "onlardan sıkılmıştım" demiştir.
Hayatı ne kadar hızlı yaşar olduk, hiç bir zevk bizi tatmin etmeye yetmiyor. bir çok insanın yapmak için bir çok şeyden fedakarlık yapacağı şeylerden biz iki günde bıkar olduk. Hakkımızda hayırlısı.
Din adamı kisvesi altında o kadar dangalak, kafası çalışmayan adamlar var ki, bunları gerçeğinden ayırt etmek zordur, işte bu sahteler çok tehlikelidir. Sebebi ise çok basittir, dinde ilerleme ve değişme olmaz, din sabittir, durağandır, hep aynı şeylerdir ve öyle olmak zorundadır, yeni bir şey türetemezsin, türetirsen peygamber olursun, o da mümkün değil, bunun yanında bilim devamlı değişir ve ilerler, eeee bu durumda bilim adamları öne geçer, toplum bunların daha çok sözüne güvenir arkasından gider, diğerleri bunu hazmedemezler hepsi bu. (bkz: bir alevi efsanesi - Mehmet Ali Akyüz)
Karanlık bir geceydi aklıma düştüğünde,
içimde bir burukluk,
Boğazım düğüm düğüm,
Kaldırmıştım oysa senden kalan ne varsa,
Hayata yeni baştan başlamak için yeni bir günlük almış,
Dayanamayıp yine seni yazmıştım,
Seni unutmaya çabalarken,
Bir ateş düşse suyun içine,
Ne ateş ısıtır artık, ne de su eski temizliğinde,
Hava sisli ve ortam karanlık, bunalıma girebilmek için yeterli sıcaklık ve karın tokluğu mevcut. Sırtını yaslayacağı bir minder, "yarın erken kalacaksın yavrum, hadi git yat" diyecek bir anne hali hazırda. Yapılması gerekilen tek şey herhangi bir sosyal ağa girip bir kaç anlamlı söz yazmak. Öyle sadece bir anlam ifade etmemeli. Bunalımda olduğunu öyle bir anlatmalı ki, en yakın arkadaşlar eş dost eski sevgilinin çok yakın arkadaşlarını gördüğünde "vay bee" dedirtmeli. Öyle bir söz yazmalı ki yazdıklarını okuyanlar ona saygı ve hayranlık duymalılar.
*ilgi çekme halidir, her yoruma felsefi bir cevap verilir.
Kendisi olmaya çalışan insanlardan sadece bir tanesiydi klavye başında hiç bir şey yazamadığı halde elleri simsiyah klavyenin üzerinde kaybolan yalnız insan. Aklına kendine bir tarz edinmiş insanların kendileri ile ilgili söyledikleri sözler geliyordu. Hiç birini beğenip de giyinemiyordu üzerine. Kaybetmiş olmalıydı olduğundan hiç haberdar olmadığı benliğini. Ne yapsa aşırıydı, ne yapsa gereksiz. Ama yapmak istiyordu. Kimse de tutmuyordu klavyenin üzerideki ellerini. O halde neyi bekliyordu? oda da açık bir pencere, içeriden kafa ütüleyen bir televizyon sesi, fonda farid farjad vardı. Saçmalıyordu düpedüz. Birazdan ışığı da kapatacak yalnızlığını daha bi yoğun hissedecekti.
Yalnızdı, yapayalnız. Sözlüktekiler de öyle değil miydi zaten. Sohbet edecek bir dostu, sevdiği varsa, ne işi vardı sözlükte. Kimi siyasi görüşünü paylaşıyor, kimi fantezilerini sansürsüz açıyordu herkesin önüne. Ağız bozuktu, her iki kelimeden biri küfür ya da cinsel bir terimdi. Herkes sahip olamadıklarını dillendirirken, o sahip olduğu en büyük şeyi anlatmaya çabalıyordu. Yalnızlığı siyasi bir söylemle her iki kişiden biri zaten dillendirmemiş miydi? O halde neydi bu hala anlatmaya çalışma çabası, neydi bu yalnızlığı tekrar tanımlama sevdası.
Böyle durumlarda yapabilecek en güzel şey tanımadığı biriyle konuşmak, illaki bir konu olması gerekmez. Eğer amacı birilerini ayarlamak değilse kişinin, zaten konuştuğu kişinin cinsiyeti de fark etmez. Kimi zaman da yapabilecek en kötü şeydir tanımadığın biriyle konuşmak, zira bir daha konuşamama fikri bir hayli rahatsız eder.
Dünyada bulunan en fazla gazdır. Petrolün yerine geçmesi düşünüldüğü için, düşük sıcaklık altında muhafaza edilerek hidrojen gazının sıvılaştırılmasıyla aldığı addır. Saf oksijenle aralarında büyük bir husumet vardır. Bu yüzden tehlikeli bir gazdır. Petrolün yerine geçmesinin istenilmesi petrole nazaran daha ucuz olmasıdır.
Sözlükler hep ilgimi çekmiştir ve bendeki 'içimdekileri paylaşmak isteği' yle yazar olmak için uludağ sözlüğe başvurdum ve başvurum 9. entry'm de kabul edildi. sanırım gelecek vaat ediyordum. ancak şuan biraz hayal kırıklığındayım. Bir çok iyi yazar olmasına rağmen ünlü olmak için saçma sapan polemiklere giren kişiler gibi cinsellikle ilgili saçma sapan yazılar yazan yazarların(!) varlığı gerçekten beni rahatsız etti.
Dünyanın en mükemmel mesleklerinden biridir eğer severek yapılıyorsa. Dünya da yapılan her şey hakkında fikir yürütebilmektir elektronikçilik. Bir odadaki hava sirkülasyonun dahi elektronik modelini çıkarabilmektir. Elektronikçi olmak yaşam biçimidir.