Yakışıklı, nazik, eğitimli, kültürlü, az kıllı, Uzun boylu, zayıf ve çekingen izmirli erkek ve orta boylu, hafif maço, maskülen, varoş, orta seviyeli, gür sakallı, kaslı ve dominant Diyarbakırlı erkek ilişkisidir.
Uzun süreli ve tutkulu olabilir. Zıt kutup meselesi. Ama izmirli, doğuludan sıkılırsa tekmeyi basar orası ayrı.
türkiye şartlarında sıradan ve normal bir insandır.
evi olanlar ise ya aileden buna sahiptir, ya da aile desteğiyle evini edinebilmişlerdir. tamamen kendi çabasıyla 1 ev 1 araba alacak birikime ulaşan hiçkimse görmedim.
190 cm boyunda, yeşil gözlü, beyaz avrupai tenli, pazuları sıkmasına gerek kalmadan gülle gibi, omuz başlarını görünce bile kendinizi güvende hissettiğiniz, dudakları kiraz kırmızı, kulakları hafif kepçe, jawline hatları ben burdayım diye bağıran, sarımtrak kirli sakallarıyla daha da erkeksileşen, yakışıklı ve çekici bir erkeğin koltuk altı kıllarına kafa dayamak suretiyle dudak değdirme, yalama, öpme ve emme işlemidir. Her insanın hayatı sonlanmadan mutlaka en az bir kere tecrübe etmesi gereken müthiş bir gerçekliktir.
bugün spor salonunda sağlam bir chest day yaptım. sporcu olmadığım için hafif cılız bir havam olmasına rağmen, pump etkisiyle göğüslerim kabarmıştı. soyunma odasında tişörtümü çıkarmış ellerimde göğüs sertliğimi ve meme ucumu incelerken, terlerimin yoğunlaşmasıyla göğsümden akan terler, karın kaslarım üzerindeki siyah, kalın tüylerle buluşuyor ve bünyemde gıdıklanma hissiyatı yaratıyordu. duşa girmeden önce üzeri ördek desenli vücut havlumu ve turkuaz renkli aloe veralı duş jelimi almış kabine doğru ilerlerken hayatımı etkileyecek bir anın gerçekleşeceğini bilemezdim.
duş kabinin kapısında beklerken kapı gıcırtı ile aralandı. içeride kim olduğunu bile tam olarak anlayamadan yüzüme sıcak, tatlı şampuan kokulu bir buhar dalgası vurdu. buharın yoğunluğu azalınca karşımdaki kişinin, kız arkadaşımın personal trainer'i mert olduğunu fark ettim. kendisi balkan kökenli olduğu için uzun, basketbolcular gibi kalın kemikli ve düşük yağ oranına sahipti. aniden göz göze geldiğimizde bacaklarımın bağı çözülmüş gibi hissettim. gözlerine mi baksam, yoksa karın kaslarını mı incelesem, yoksa arkamı dönüp yol mu versem bilemedim. maskülen bakışlarıyla bana "selam kankam" diyen mert hoca, "gel buyur, benim işim bitti kardeşim geç kullan" dedi. aniden koltuktan kalkınca başınızın dönüp, gözünüzün morarması gibi bir sersemlik yaşadım. oysa boxerını giydikten sonra baş havlusuyla kafasını ve kol altını kurulamaya başlamıştı.
"ne o? yıkanmaktan vazgeçtin galiba (: " diyerek gamzeli bir gülüş attı. vücudunu kurularken kol kaslarının gülle gibi şişmesi beni mıknatıs misali kendisine çekti. fiziğinin gerçekten çok ince ama kasına dolgun olduğunu söyledim. "eyvallah brocum sağolasın" dedi ve aynada kendi kaslarını inceledi. derken ağzımdan o büyülü sözcükler dökülüverdi. "kusura bakmazsan koltuk altı kıllarını yalayabilir miyim?" nasıl yani? demeye gerek kalmadan yaklaşıp kol kasındaki damarlara dokundum. "izin veriyor musun hocam?" diye sordum. başını belirli belirsiz aşağı oynatmasıyla izin verdiğini kesinleştirince başımı o muhteşem koltuk altına yaslayarak, öpmeye ve yalamaya başladım. çikolata çeşmesinden sütlü çikolata içer gibi doya doya, kana kana. ardından gözlerim karın kaslarına ilişmiş olmasına rağmen kendimi koltuk altından alasım gelmedi. pişmaniye tadını, pişmaniye yemeden alıyor gibiydim.
aniden hocanın ellerini gözlerimin önünde sallanırken görerek irkildim. "shoulder press makinasının üstünde oturuyorsun ama çalışmıyorsun, başın mı döndü yoksa?" diye sordu. ne olduğunu anlamadan "yok kanka, iyiyim son bi setim kaldı" demekle yetindim. "iyi o zaman keyfine bak" dedikten sonra karşımdaki direkte barfiks çekmeye başlarken, az önce tatlı bir hayalden çıktığımı fark ederek çevremi inceledim.
mert hoca, barfiks çekerken, gözümü koltuk altı kıllarından alamıyor ve ısrarla almak istemiyordum. kendime geldiğimde saatin geç olduğunu fark edip hemen çantamı alarak, otobüs durağına doğru ilerledim...
Bir süre önce Sevgilimle cinsel ilişkiye girmek artık bizi eskisi kadar tatmin etmemeye başlamıştı. Onun yerli yersiz orgazm taklidi yapmaları, yeni pozisyon yaratmadaki beceriksizliği, benim tüm çabalarıma rağmen 12 dakikalık rekorumu bir türlü egale edememem, kaslı baklavalı olmamam bir süre sonra aramızdaki şehvetin dozunu iyice azalttı. Nerdeyse ayrılmaya ve arkadaş kalmaya karar vermiştik. Artık geceleri sarılıp uyuma gereği duymuyorduk.
Ta ki, dün akşama kadar. Dün akşam, en yakın arkadaşım bize geldi ve üçümüz kar yağarken mum ışığında Romantik bir yemek yedik. Ardından birlikte korku filmi izlerken konu arkadaşımın fiziğine geldi. Kız arkadaşım büyük bi ilgiyle arkadaşımın kaslarını merak ettiğini ve dokunmasında sakınca olup olmadığını sordu. Ben hemen söze girerek tabii ki hiçbir olmadığını söyleyerek arkadaşıma rahat takılmasını söyledim ve dolaptan vodka sprite getirmeye gittim.
Döndüğümde sevgilim, en yakın arkadaşımın karın kaslarını yalıyor ve gülüyordu. Sevgilimi normalde çok kıskanırdım ama onun mutlu olması beni de mutlu etti. Üçümüz o müthiş kar manzarası eşliğinde yeni bir tutkuya kapı aralamıştık.
Ben 12. dakikada kendi dünyamın içi incisiz boş kabuğuna çekilirken, en yakın arkadaşım ve sevgilim gece daha yeni başlamış gibi dinamik ve içgüdüsü coşmuş hissediyorlardı.
2006 model, 19 yaşına bu sene girmiş, gençliğinin demir gibi sert ve altın gibi parlak çağını yaşayan bir alfa yiğit z kuşağı maçosu tarafından bam güm bam güm hoplatılmaktır.
yunan başbakanı Kiryakos Miçotakis'in, bolu kartalkaya otel yangını'nda ölen 76 kişiye ve türkiye'ye taziye mektubu yayınlamasıdır.
"Deeply saddened by the tragic loss of lives in the ski resort fire in Bolu, Turkey. On behalf of Greece, I extend heartfelt condolences to the families of the victims and wish a swift recovery to the injured."
artık bu konu gerçekten can sıkmaya başladı. koskoca ülkede kaslı, iri kıyım, göze hitap eden, seksi, dolgun vücutlu erkek yok.
sokağa çıkınca herkes zargana. zayıf olmalarına karşın göbekler önden gidiyo, erkekler arkasından. herkeste bir yılgınlık, bezginlik.
spor salonlarına gidiyorum. millet basmış steroidleri. damarlarına bakınca bile ilaçlı olduğunu anladığınız özenti tipler. bunları da kaslı sınıfından sayamıyorum maalesef. çükleri kalkmaz.
muhalefet erken seçim bastırıyor. erdoğan bi süre soteye yatar, izler. muhalefetin sesi kesilir ve hukuksuz gözaltılar/görevden almalar normalleşirse ne ala. ancak durum kendisi açısında sarpa sararsa erken seçime evet der.
ancak kabul etmek gerekir ki, ülke demir yumrukla yönetilmektedir. erken seçim olacaksa da bu erdoğan'ın insiyatifiyle olur. olmazsa, 2026 ilkbaharına kalır.
Bir devrin sonuna gelindi denebilir. ya da daha doğru bir tabirle, 23 yıllık reklam arası sona eriyor!
Erdoğan, 23 yıllık tahtını kaybedeceğini anladığı için ekrem imamoğlu'nu bertaraf etmeye çalışıyor. ancak iş işten çoktan geçti. halkın gönlüne girmiş birini bitirmeye kimin gücü yetebilir ki? ne yapacaksınız ki?
buyrun sandığı getirin.
pkk feshedilecek diye yanına apo ve hdp'yi aldığın gün yenilmiştin zaten tayyip. ekrem sadece bunu sandıkta resmiyete kavuşturacak.
beni bilenler bilir. reis'i çok severim. çok da sayarım. ancak yeter. artık olmuyor, oldurulamıyor. ülkemizin çektiği acılar son bulmalı.
eskiden fakir ülkeyiz ama geçiniyoruz derdik. artık açlık sınırının altındayız. barınma sorunu, gıda sorunu, kontrolsüzlük sorunu, hukuk sorunu derken bir de doğum oranları dip yaptı. ülkemiz şiddetli bir yok oluş tehlikesiyle karşı karşıya.
22 yılda yapamadığınız hiçbir şeyi bundan sonra yapamazsınız. artık siz kenarı çekilin. bize idareci değil, yönetici gerek. beceremediniz. kabul edin.
osmanlı devleti'nin kanuni dönemi'nden itibaren büyük bir hızla duraklama - gerileme ve yıkılış dönemi geçirmesinin başat sebepleridir.
1. fatih sultan mehmed'ten sonra başa geçen sultanların, onun kadar donanımlı ve deha olmaması. I
2. Osmanlı'da Kanuni Sultan Sülüman döneminden itibaren bilime verilen değerin azalması, dini ilimlerin (!) yaygınlaştırılması.
3. Osmanlı'nın dile ve kültüre önem vermemesi. özellikle türk dilinin ve benliğinin sistematik olarak hor görülmesi, türkmen katliamları organize edilmesi.
4. Avrupa'da gerçekleşen rönesans, coğrafi keşifler, reform hareketlerinin göz göre göre takip edilmemesi. Avrupa'ya kibir ve öfkeyle bakılması.
5. Türk kültürünün balkanlarda, ortadoğuda ve kuzey afrikada halka dayatılmaması. Ele geçirilen ülkelerin vergiye bağlandıktan sonra kendi haline bırakılması.
avrupalılar üstün ırktır. tüm zenciler, yahudiler, çinliler, türkler ve araplar birleşse de bu hakikati değiştiremezler.
bu eleman sadece bir örnek. açın görseli inceleyin. ten renginin berraklığı, doğal jawline hattının orantısı, etine ve kasına dolgun genetiği, kılsız vücudu ve büyük elleri adeta bilinçli bir tasarım ürünü.
1. dik duruşa sahip olmayıp, sürekli kıvraklık göstermesi. iktidar karşısında kendi fikirlerini savunmaktan aciz olması.
2. ülkenin çıkarlarına bir fikir üretmemesi, üretmeyi reddetmesi. yeniliğe kapalı ve konforlu muhalefet arzusu.
3. genel başkanları dahil olmak üzere kadrosunun niteliksiz, donanımsız olması. son 3 genel başkan için de geçerlidir.
4. gençlik ve kadın kollarının torpilden, nepotizmden, adam kayırmadan başka bir şey içermemesi. halktan kopuk siyasi kollar. özellikle de alevi mezhepli kişilerin kadrolaşması sonucu chp her şehirde destek kaybetmiştir.
5. kendi içinden çıkan değerlerin önünü kapatması, onları partiden ve siyasetten soğutması. ekrem imamoğlu, 2023 senesinde cumhurbaşkanı olacakken önü kesilmiştir.
sonuç olarak, chp iktidar miktidar o-la-maz. olmak gibi bir dertleri de yok. erdoğan'ın 89 yılından kalma antik eleştirileri, muhalefetin yaptığı eleştirilerden daha çok kendisini yıpratmaktadır. eski videolarında sarf ettiği sözler, bugün chp'den daha çok kendisine zarar vermektedir.
chp'nin aklını başına alması gerekiyor. ekrem imamoğlu büyük bir şanstır. özgür özel ülke adına bir iş yapmak istiyorsa atacağı adım belli.