"Kendine içecek almak için kalkmıştı. Geri dönüp gelirken sağına baktı, biraz inceledi. Gayri ihtiyari yürüdüğü için geri döndü ve iki adım atıp çay makinesinin yanına geldi. Bir bardak çay aldı, kendi içeceği bir elinde karısına aldığı çay diğer elinde masaya yöneldi. Yemeğinin son lokmalarını bitiren karısı masada gülerek ona bakıyordu."
Belki de aşk buydu. O'nu düşünmek, O'nun gibi düşünmek, O'nun için düşünmek.. Bunca yıldan sonra ne kadar sevdiğini bildiği için sormadan ona çay getirmek, çok unutkan olduğunu bildiği için geceden onun telefonunu şarja takmak, çocukların suluklarını doldurmak, gitmeden ayaklarına çorap giydirmek... Hayatın karmaşıklığı ve hareketliligi içinde basit şeylerle huzuru bulmak, buldurmak...
Plan program yapmayan, buna efor sarfetmeyen erkektir. Ne kıroluk ne lightlıktır derdi. Her yükü karısına yıkmış adamdır. Restorana mı gidilecek araştırmaya düşünmeye uğraşmaz 'sen nereye istiyorsan gidelim Hayatım' der. Çocuklarla ilgili mevzularda 'sen bilirsin Hayatım' der. Mevzu bu kadar basit. Kafası rahat içi geniş adamdır. *
işe yarayan bir ilaçtır büyük ihtimalle. ama yerden alır gökte uyandırır. zaten hamileliğin ilk üç ayında aygın baygın gezen hamile için duble sarhoşluktur. ama içinizdeki varlığı koruma düşüncesi tüm işkencelere değer.
(bkz: #5409712)zamanında pek bi afilli yazmışım. doğruydu gerçi yazılanlar ama şimdi duruma göre güncellemek istiyorum.
"hamileyken" sevgiliye sarılmak pek olası bir şey değildir. her şey burnunuza kötü kötü koktuğu için, işten gelen sevgili "sevgili" kusura bakma kocacığım çok itici gelir. sadece ter, toz toprak değil parfüm de aynı duyguları yaşattığı için diğer insanları geçtim sevgili bile çekici gelmez.
uzun zaman önce polis eşi arkadaşımda görüp beğendiğim alettir. üç parça, katlanıyor, ağır biraz ama hırlı hırsız için iyi olur diye düşünmüştüm. malum evimize giren adamı* yatak odası haricinde vuramıyoruz diye biliyorum.
kimle kimi toplayıp kaça böldüğünüze bağlı olarak değişir.örneğin şizofren bir kişilik olan cool adam ve benim ıqmu toplayıp 2'ye bölerseniz sonuç adil olmaz.
ciddi manada bir ego olayı vardır ortada. eğer ki bir kadın bilerek veya bilmeyerek, isteyerek veya zorunlu olarak bir erkeği solladıysa, o erkek intikamını alana kadar kıçından ayrılmaz o kadının. ışıklarda falan yanına durur,yan yan bakış atar, patinaj çekerek kalkışlar sergiler, zik zak çizerek uzaklaşır gider. gitsin anasını satayım. bu iş sadece sizin değil anlamıyorsunuz bunu. sadece siz "şoför" değilsiniz. ki bunu gerçekten "şoför" olan biri olarak söylüyorum. bizzat 13+1 transit kullanan src belgeli bir şoför olarak.
her daim savunduğum bir şey vardır; bir kadına araba erkeğe lazım olduğundan daha çok lazımdır. o kadın evin alışverişini araçla yaparsa daha rahat olur, çocuğunu hastaneye dolmuş otobüste değilde aracıyla getirip götürse daha rahat olur.
son olarak bayan sürücülerin de erkek sürücülerinde denyoları vardır. bütün genellemeler yanlıştır. ahanda bunun gibi.
yeni aldığımız tvde uydu ayarını eksik yaptığımızdan mıdır nedir sesi çıkmayan show tv'de yayınlanan dizi. sesi çıkmasada 5 numarada show olduğu için zap yaparken görüyorum. sağırları oynamama rağmen berbat bir dizi olduğuna kanaat getirdim. tek mekanda çekiliyor sanırım, ne zaman görsem o kıyafetlerle aynı yerde duruyorlar. allah show tv yi sesli izleyenlere yardım etsin.
yeri gelmişken söyleyeyim en gereksiz kanallardan birinin bu kanal olduğunu keşfettim. yerel kanalların ne kadar cazibesi varsa işte show'un ki onların 6da 1i.
diziyi seviyorum, rtük'ün tavrı da benim alanımın dışında ama merak ettiğim bir şey var gerçekten; evli olmaları çok mu garip. güzel bir ilişkiyi anlatıyor, karakterler sevimli ve birbirlerine bağlı. evlilik bağı olursa dizinin banal bir hal alacağını mı düşünüyor senaristler acaba? evlilik dışı ilişkiyi özendirmelerinden çok evliliği vasat gösterme ihtimalleri üzer beni.
işim için bu ifadeyi kullanacağım hiç aklıma gelmezdi. hatta işi bırakın ilişkiler için bu lafı duyduğumda hep "erken vazgeçiş" düşünceleri büyürdü kafamda. ama öyle değilmiş işte, öyle basit değilmiş sevdiğin halde bir insandan, bir şehirden, bir işten vazgeçmek.
sen seversin ama engeller onu sevmeni, ondan zevk almanı ikinci plana iter olmuştur. insanların dedikoduculuğu ve fitne fesatlığı ilişkinizi, hayatınızı gün be gün eritip bitirir. son çare de o klişedir işte. her gününüzün iç sıkıntısıyla başlayıp huzursuzlukla bitmesini istemediğiniz için ortaya çıkan o klişe; "severek ayrılmak"