Sevan nişanyan türkçe’nin zengin bir dil olduğundan en azından 20-25’nci sırada geldiğinden bahsederdi ki sanırım bu konuda sözü dinlenebilecek kişilerden biri odur. Azra erhat’ın eski yunanca’dan çevrilen metinlerinde çevrilen diğer dillerdense türkçe’ye daha iyi oturduğundan ve daha başarılı yansıdığını da okumuştum.
ara güler’i konu alan köşe yazısında saçmalamıştır ve andımız’ın kaldırılmasıyla alakalı yazısında düpedüz manipüle edici, art niyetli cümleler var. böööğğkk.
itlik peşinde koşan, seks düşkünü bir kadının hayatından kesitler sunan 25’er dakikalık bir ingiliz kara mizah dizisi. Oldukça keyifli, yer yer hüzünlü bir dizi.
seslendirmen. Dublaj ustası. özellikle geoffrey rush’ın dublajında üstüne yoktur diyebilirim. karayip korsanlarında kıvrak konuşmasıyla filmin içindeki oyunu olabildiğince hissettirir. rush’ın ses rengine çok benzer görülmüş ki birçok dublajında o yer alır. işinin hakkını verir.
Bu meyve bir uzva benziyor ya da adına meyve diyebileceğimiz uzuv meyveye benziyor. Çok bereketli, içi kıvıl kıvıl. Derin ve ayrıntılı bir dünyaya çağrıyor gibi, ha?
Sürahileri en estetik nesnelerden biri olarak görmüşümdür hep. Estetik olması da kullanım alanını maalesef daraltıyor ve sürahi değil de şişedeki su buz dolabına konulursa daha isabetli olabilir.
şahsi beğenim üzere listelenmiş, eksikleri her daim olacak listedir. liste herhangi bir seviye gözetmeksizin numaralanmış ve farklı alanlardan birçok sanatçıyı içine alıyor:
Jennifer Connelly’e bile benzetselerdi gülerdim. Neden mi? Çünkü Afrodite’e dahî güzelliğinden bir parça olsun zerk eden odur. Fakat vefasız Afrodit şimdilerde diğer tanrılara ve tanrıçalara caka satmakta. Olimpos’tan aşağı sallandırmak vardı şimdi o bencil tanrıçayı fakat şükretsin ki güzelliğini güzelliğin ta kendisinden aldı. Olsun, varsın öyle olsun. Güzellik hiçbir zaman cömert oldu diye kendinden bir şey kaybetmemiştir.
Biz ise ilhamlarımızı ne göklerden ne de gaybdan aldık, biz ilhamımızı ancak ve ancak güzelliğin zemheri gözlerinden almışızdır. Zira ondandır vefalı oluşumuz ve yine ondandır belagatimizin kudreti.
bayan sözcüğü gibi kadın sözcüğü de eril bir kelimeden türediği için fazla farketmeyen durumdur. gerçi günlük hayatta kelimeleri kullanırken etimolojik kökenine bakılmaz, bakılmamalıdır. fakat bu, “bayan”ı kabul etmeyip “kadın”ı bir kurtuluş vesilesi olarak görenlerin bilincinde olması naçizane tavsiyemdir.
ah ya rabbi, ne kadar tahammül edilemez bir kitap. çok zorluyor beni. kalın olması bir şey değil, konunun dışında ne aramadımsa onu buluyorum. zaten bu özelliğiyle ayrılıyor ya diğerlerinden.
amoralist’ten sonra benim de seslendirmesine kalkıştığım hüzünlü şiir. bu şiirin bir kısmını kendisine dinletme imkanı veren ve şiir seslendirme işinin erbablarından olarak düşündüğüm birinin verdiği cesaretle paylaşma yüceliğinde bulunuyorum. *