istanbul üniversitesi siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler öğrencilerin ortak olarak bilgi içerikli paylaşım yapmaya başladıkları ve çıkardıkları "minerva" adlı derginin sayılarını paylaştıkları blog: http://minervadergi.blogspot.com/
ne olduğumu, ne olmak istediğimi,geleceğimin ne halde olacağını bilmiyorum. istemediğin bölümü okumak çok zor. kendime yalan söylüyorum,herkese söylüyorum. hayırlısı buymuş iyi bölüm, arkadaşlarıma alıştım,dergiyle uğraşıyorum mutluyum falan diyorum. aslında mutluyum da gerçeklik payı var yani ama kafama kıymık gibi saplanmış bir soru var "bitirince ne olacağım?". ikinci sınıfa geçtim hala şüphedeyim hala acaba başka bölüm mü yazsaydım diyorum. kuzenimin rehber hocası bana ne olacaksın dedi. herkes desin tamam da sen rehberlik öğretmenisin nasıl yani ya? bölümüm siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler. psikoloji özellerde tam burslu tutuyordu yapamam diye düşündüm yazmadım nedense,yazsa mıydım? tabi hukuk istiyordum aslında tek sorunum hukuk kazanamayışım. bana hala liseli gibi soru sordurtan sisteme lanet olsun.
lisenin ilk yılında fizik kimya dersleri iki gelmesine rağmen sırf istedikleri için sayısal seçip, sırf istediği için eşit ağırlık seçenleri aklınca aşağılamaları zeka seviyelerini zaten gösterir.
diğer aday resimlerinden de anlaşıldığı üzere, herkes t ve l harflerinden bir şey üretmeye çalışmış. doların veya poundun simgesinin kelimenin harfiyle alakası mı var ne düz adamlarız.
canon fotoğraf makinesini masasındaki kağıtları, tırnağındaki ojeleri çekmek için kullanan, sürekli şiir paylaşan, bienale katılan entel ve sanatsal görünmeye çalışan klasik bir ergenin profilinde gördüğüm yazı. kayığım diye cevap verdim.
çok kompleksliyim. bildiğin liseliyim sözlük. özgüven sıfır. birisi kıyafetimi tipimi saçımı vs eleştirse bunalıma giriyorum. allah bana akıl fikir ve para versin inş. amin.
yeni sistemle birlikte okuduğunu yorumlamaktan aciz, doğru dürüst yazı yazamayan ve sözel ödevlerini başkalarına yaptıran sayısal öğrencilerine hukuk kazandıran düzen. beyni tek geliştiren matematik değildir. sözel zekâ denen bir şey inanılmasa da vardır ve sözel zekâ sahibi insanlar zor durumda problem çözemeyecek kadar aciz değildir. mantık açısından mat1 yeterlidir. mat2 ise mühendis olmak isteyen öğrencilerin çözmesi gerekendir.
çok duygusuz bir insanım. bazen ciddi ciddi insanlara karşı bir şey hissetmediğimi düşünüyorum. hayatım boyunca arkadaşlarımı çok iplemedim. hatta hiç bir duygu beslemediğim, sırf bırakamadığım için konuşmayı sürdürdüğüm arkadaşlarım var. miyadını doldurmuş insanları postalamakta sorun yaşıyorum. ve biraz da bencilim. bir işin önünü sonunu düşünmeden konuşurum. karşımdaki insanın duygusal haline bakmadan cevaplar veririm. aslında keyfim yerinde olduğu sürece diğer insanların ne halde olduğuna çok kafa yormam. sallarım ya da takmam değil sadece kafa yormam. aklıma gelmez. öyle inceliklerim yoktur yani. birinin öldüğünü duyduğum zaman ilk tepkim gülmek olur. ama "ben aslında çok cool um o kurtuldu diye gülüyorum" tarzı anlamlı bir gülme değil. sadece beynim ağlama komutu vereceğine gülme komutu veriyor. tamamen fiziksel bir tepki yani. kendi dertlerimi anlatıp çare bekliyorum ama dinlediğim dertleri balık gibi unutuyorum. sırf bu yüzden çok sevdiğim bir arkadaşımı kırmama ve üzülmeme rağmen aslında beynimin dürüst bir köşesinin "s.ktir et" dediğini bilmem kendimden nefret etmeme sebep oluyor. eleştiriye tahammülüm yok. hep pohpohlanmak istiyorum. en ufak şeye ağlıyorum. insanları kırmak beni kahrediyor. tüm gün küçük çocuk gibi suratımı asıyorum. vicdan azabı duyuyorum. yani bir şekilde beynim bu ruhsuz halimi törpülemek istiyor iyi biri olmaya çabalıyor. ama asla duyarlı olamayacağımı biliyorum.
edit: cümlelerdeki zaman sorununun ve düşüklüğün farkındayım ama düzeltesim yok.
istanbul'da toplu taşıma araçlarıyla bir saate gidilecek olan yola fazla diyen insandır. ya her yere çok yakın oturuyordur(ki çok uç bir nokta) ya da istanbul'a yeni gelmiştir. ya da hayatı boyunca okula işe yakın oturmuştur. liseye bile bir saatlik yola giden şahsıma bu cümlesiyle garip gelen insandır.
ihtiyacım olduğunda güzel yalanlar söylensin istiyorum. hani evet cevabını almak amaçlı sorduğum belli olan, kendimi ve vicdanımı rahatlatmak istediğim hassas zamanlarımda istediğim şeyler söylensin istiyorum. bu kadar doğrucu davut olunmaz ki iki dakika ciddi olmayıverin.
internet sitelerinde 18-19 ağustos tarihlerinde açıklanacağı, o da olmazsa en geç 22 ağustos da açıklanacağı yazan sonuçlardır. puanları açıklarken yaptıkları gibi üç dört gün devlet dairesi misali işkence çektirecekler yani.