körlerin ısrarla savunduğu monklardır.
isyan çıksa bu monklar mı engelleyecek? tabi ki hayır. işçiler ve yakınları suçlunun kim olduğunu çok iyi biliyorlar. bunu dünya liderimiz bir marketin bakliyat reyonuna sığınıp orada slogan atanları tartaklarken gördük. kaldı ki oradaki insanlar bu olayda masum olan taraf ve inançlarının da islam olduğunu biliyoruz. en azından kağıt üzerinde öyle görünüyordur. burada bu köpeklere düşen görev gücün köpekliğini yapmak değil haklarını aramaları doğrultusunda halkı yönlendirmektir.
bi kere paran olacak.
eğer paran yoksa okumayı bırak hemen.
nefesin kokarken kuracağın dine kimse inanmaz.
neyse, parayı buldun mu ciğerim.
paraya tapan mal bir topluluğun olacak. mal az oldu. öküz olacak öküz. yok. bu sefer öküze ayıp oldu. yahu dağ taş gibi olacak topluluk. tamam mı ciğerim.
sonra yapılacak seçimlerde bu topluluğun sana oy vermesini sağlayacaksın.
oyu verdiler mi?
bu göteleklerin donlarına kadar her şeylerini alacaksın.
ağacından, suyuna, çalışma haklarından, sevişme haklarına kadar.. istisnasız her şeylerini...
bunları aldığın zaman onları sağa sola çağıracaksın.
atıyorum. x yerde bi toplantı var. gelenlere 50 tl verilecek gibi.
bak nasıl koşa koşa gelecekler.
sonra hep bana verin dediğinde, hepsi gelip bizzat sana veriyor olacak
hayırlı olsun. para diye bir dinin peygamberi oldunuz.
hayatın göbeğinden zeytin yiyenlerin kurduğu dernektir.
kuyuya ilk taşı atıyorum.
darısı diğer delilere
bir akşamüstü, mayısa beş var.
telefonu kapattım. kilit ekranının gelmesini beklerken ekrana yağmur damlaları düştü. bozulur endişesiyle hemen gömleğime bastırıp kuruladım telefonumu. durakla bulunduğum meydan arasında birkaç kilometre vardı. taksinin gelmesi birkaç dakikayı bulur. buruşmuş, soft tabirli sigara paketine attım elimi. üç ya da dört tane kalmıştı içinde. ağzı yarım açık, havasını dışarıya vermiş paketten sigarayı almaya çalışırken paketle kavga ettiğimi fark ettim. alamamıştım o sigarayı. paketin yarım açık yerini ağzıma götürerek pakete hava üfledim. sigaralar şişen paketin içinde dönmeye başladı. bir tanesini çekip aldım. ateşleyip ilk derin nefesi keşler gibi çektim. belki de akşam yemeğine hazırlık yapıyordu arkamdaki marketten elleri poşetli çıkan çocuklu ev hanımları, abi diyeceğim orta yaşlılar. mavi gözlü kasiyerle yine göz göze geldik. soğuk hava sayesinde yavaş yavaş gökyüzüne bıraktığım dumanların sakallarımın arasından geçişlerini hissediyordum. ikinci nefesi alırken bir taksi geçti. 369 değildi. arkamdaki binanın saçağına çekildim. tek elimle kafamda biriken yağmur suyunu kafamın arkasından önüne doğru sıyırdım. elimdeki suyu silkeledim. elimi de pantolonumun kuru yerlerine sildim. mevsimlerde bozmuştu. aylardan mayısa beş var. üşüyorum.
dalgın dalgın etrafı izlerken 369 geldi. sigarayı yarısında attım. "orada kaç yetimin hakkı vardı acaba" derken tek başına taksiye binerken öne mi binilir arkaya mı? sorusu dehlizlerden çıktı. garip bir saygı zorunluluğu hissettim. tekler için arka patron ya da kadın koltuğu gibiydi. her zaman yaşadığım bir kaç saniyelik bir kararsızlık. bunu zihnime kimin kodladığını hatırlamıyorum.
bir "hayırlı işler" selamlamasıyla kendimi ön koltuğa attım. aldığım karşılıktan şoför mahallindekinin bir karadenizli olduğunu anladım. yolu tarif ettim. ben her zaman 10 liralık yol gidiyordum. bazen 9 oluyordu. galiba bazı taksiciler taksimetreyi erken çalıştırıyordu. o an hepsinin annesini saygıyla andım. saygı duruşunun ardından istiklal marşı ve haber bülteni başlayacaktı. trt 1 zamanlarıydı. dudaklarım gerildi. gülümsemeye başladım. hey gidi be. kendi kendime gülümserken taksicinin bana baktığını fark ettim. bozuntuya vermemek için vatsapı açtım. konuşma listesinin başındaki ilk kişiyle yalandan yazışmaya başladım. bu sefer de taksicinin durumuna gülmeye başladım. ama vatsapta yazışıyordum. garip. kendi kendine gülene neden deli diyoruz ki? bu söylenceyi çıkaranlar hayal dünyası kıt insanlardı osho'ya göre. sonra dans edebilen insanlar hakkında arkadaşımın nereden alıntıladığını bilmediğim bir sözü daha geldi aklıma. alıntıda; dans eden insanlara deli denmesinin saçma olduğunu, bu insanların dansı duyabilen ve onunla akabilen insanlar olduğu söyleniyordu. taksi gidiyor, ilerliyorduk. o an bir yerlerde bir merak duygusunun öldürüldüğünü hissettim. havadan sudan konuşmaya başladım. yollar... seçimden önce yapılmaya başlanan, seçimlere yetiştirilemeyen, seçim sonrasında ise yarım bırakılan yollar; sağa sola saçılmış, kimisi kırılmış, yan yana gelse kaldırım diyeceğimiz taşlar ... şoför mahalline göre anası sikilen paralar; senin, benim vergim.
bu kadar savaş olmazdı. türk katliamları yaşanmazdı.
islam dinine davet edilecek her kavme;
"biz de bir din var, süper. gene tek tanrılı ama bu sefer cennette sonsuz tane huri de var. bi düşünün. cevabınızı bekliyorum. kabul etmezseniz sizi kesmeye gelecez, seve seve müslüman yapacaz."
diye mail atılırdı.
herkes ayağını denk almış olur, savaşlar daha adil olurdu.
hep özenirim bunlara ben. ne güzel efil efil oturuyorlar. bazen de o donu zartdadanak aşşağı indirmek de gelir içimden. toplumsal kuralların ananınıninolay yee yeee.
saat 18:40'ta doğan haber ajansına düşen haberdir.
--------------------------
Fenerbahçe'nin dün geceki şampiyonluk kutlamaları sırasında, Kadıköy Bağdat Caddesi üzerindeki GS Store mağazasının saldırıya uğramasıyla ilgili gözaltına alınan ve tutuklama istemiyle mahkemeye sevk edilen 13 kişi tutuklandı.
Savcı, tek tek sorgulamadan dosya üzerinden incelemesini yaptığı zanlıların tamamını tutuklanma istemiyle nöbetçi mahkemeye sevk etti. Savcının tutuklanmasını istediği 13 şüphelinin işlediği iddia edilen suçlar : "Mala zarar vermek" ve "Kilitlemek suretiyle muhafaza alınan eşya hakkında hırsızlık"...
18 yaşından küçük 7 zanlının Çocuk Büro Müdürlüğü'ndeki sorgusu ise devam ediyor.
Emniyet Müdürlüğü, 20 zanlıdan yedisinin çeşitli suçlardan sabıkalı olduğunu belirtti.
GS STORE'U ATEŞE VERDiLER!
EMNiYETTEN AÇIKLAMA
iSTANBUL Emniyet Müdürlüğü Spor Güvenliği Şube Müdürlüğü'nce bazı taraftarların Bağdat Caddesi üzerindeki GS Store Mağazasına yönelik saldırılarıyla ilgili açıklamada" Hırsızlık, uyuşturucu madde bulundurmak ve kullanmak, parada sahtecilik gibi suçlardan kayıtları bulunan (7) şahsında aralarında olduğu toplam (20) kişi, işyerine ait bilgisayar kasası da dahil, 402 parça tişört, forma, çakmak, top, yelek, kol saati, polar, ayakkabı, mont, fincan, bardak, duvar süsü, atkı, eşofman takımı, spor çanta gibi lisanslı ürün ile birlikte yakalanıp adli makamlara sevk edilmiştir" denildi.
Açıklama şöyle:
"27.04.2014 tarihinde Fenerbahçe Spor Kulübünün şampiyonluk kutlamaları esnasında bazı taraftarların Kadıköy ilçesi Bağdat Caddesi üzerinde bulunan GS Store Mağazasına yönelik saldırı ve hırsızlık olayıyla ilgili olarak yürütülen soruşturma kapsamında Kadıköy ilçe Emniyet Müdürlüğünce yürütülen tahkikatta;
Şu ana kadar, hırsızlık, uyuşturucu madde bulundurmak ve kullanmak, parada sahtecilik gibi suçlardan kayıtları bulunan (4) şahsında aralarında olduğu toplam (20) kişi, işyerine ait bilgisayar kasası da dahil, 402 parça tişört, forma, çakmak, top, yelek, kol saati, polar, ayakkabı, mont, fincan, bardak, duvar süsü, atkı, eşofman takımı, spor çanta gibi lisanslı ürün ile birlikte yakalanıp adli makamlara sevk edilmiştir.
Diğer şahısların yakalanmasına yönelik çalışmalar devam etmektedir.
başlıkla, başlığın altındaki açıklama arasında çelişki bulanların göz boyama diye nitelendirdiği tebrik mesajıdır.
anlatılan göz boyamanın ilk entrynin neresinde olduğunu bilmiyorum. galiba yazar arkadaşın biri kendi beslediği kinden bahsediyor.
ikinci entry'm de ise "2 dakika acısı"na takıldığını düşünüyorum. demek ki yarası hala taze. o zaman nokta atışı yapmışım ki " helelööy helelööy diye sevinin" sözünü boşa söylememişim demek. sevin kardeşim, şaka değil bu, şampiyon oldun. korkmadan sevin.
bu sultanlık sadece hicri takvimde değişmez. hoş bir uygulama da değildir hani. sankim takvimdeki diğer aylar orospu çocuğuymuş gibi sultanlık hep ramazan'dadır. biraz da recep olsun, şaban olsun. ama yok. illa ramazan. niye sultan hep ramazan oluyor ki. ramazan adlı arkadaşlar kusura bakmasın ama ramazan'dan sultan ismi olmaz. fatih sultan ramazan, kanuni sultan ramazan, sultan 4. ramazan, oldu mu hiç? bence de götüm gibi oldu.
halbusi diğer takvimlerde öyle midir? feyizli müslüman kardeşlerim daha iyi bilir. misal kullandığımız miladi takvimde geçen yıl bu sultanlık yaz aylarından birindeydi. bu sene de yaz aylarında olacak. miladinin sistemi kuşkusuz daha güzeldir. her yıla bir sultan. hatta böyle olsa feysbukta her yıl bir yeni sultan diye sayfa bile açarlar. mesela bu yılın sultanı şaban olsun. ama ramazan illa bi götlük yapar.
haşortmanı yıkandıktan sonra cebindeki ıslak paralarla karşılaştığında buruk bir sevinç yaşayıp, paraları kurtaramayacağını anlayınca da üzülecek olan insandır. yazık :(
Hindistan'ın Varanasi kentinde yaşayan Mahashta Murasi tam 179 yaşında. Üstelik yaşını kanıtlayacak her türlü belgeye de sahip.
6 Haziran 1835 doğumlu Hintli 1957'ye kadar ayakkabıcılık yapmış. 122 yaşında emekli olmuş. Murasi "Galiba Azrail beni unuttu. O kadar uzun yaşadım ki torunumun torununun ölümünü gördüm. 150 yaşını geçen kimse yok. Sanırım ben ölümsüzüm" diyor.
Sağlık sorunlarıyla ilgili geçmişte bir kaydı bulunmayan Murasi'nin son doktoru 1971'de vefat etmiş. Hintli adam insanlık tarihinin en yaşlı kişisi olarak Guienness Rekorlar Kitabı'na girdi.
sorunsal; sıfat (önad) görevinde kullanılan bir kelimedir.
1. çözümü belli olmayan.
2. doğru olma ihtimali bulunmakla birlikte şüphe uyandıran, kesin olmayan.
böyle şeylere çok takılırım.
ama önce olanları bir hatırlayalım.
göker inan 23 nisan nedeniyle başbakanlık koltuğuna oturacak çocuğun adı. belli ki önceden ezberletilmiş cevaplarla başbakanın karşısına çıkıyor. bunun nedeni de öğretmenlerinin ve adı geçen Ankara Muazzez Karaçay ilkokulu'nun başbakandan ve hükumetten puan almak istemesi dışında bir şey değil.