içinizde anlamsız bir bunaltı,sıkıntı hali başgöstermekteyken; dışarı çıkalım ya ölücem bu halet-i ruhiyeden dediğiniz kişinin: 'yarın çıkalım canım ya, bugün canım istemiyor, param yok, deyzemgiller bizde, cırcır oldum bahaneleriyle karşı karşıya kalmak ne zordur. bunu yapanın hep arkadaşlar olduğunu sanaridim. oysa ki bir gerçekle karşı karşıya kaldım ki bunu yapan gayet anneniz de olabiliyormuş. iyi de yarın çıkalım dışarı ne demektir be ey arkadaş,anne,hala v.s v.s. bak ben ne diyorum? 'bugün canım çok sıkılıyor!' sana 'ah be gülüm,benim canım yarın sıkılacak ona göre hazırla kendini dışarı çıkarız demiyorum.' tüm hevesinin kursağında kalması budur. o hevesin içine biraz sıkıntı,biraz hüzün bir tutam pul biber ekle bolca yoğur; al sana çiğ köfte... ye sonra cırcır olursun işte. ertesi gün sıkılır canın!
insanlar ve koyunlar... ne farkları var ki birbirlerinden? sürü halinde, başlarında bir çoban, boz abasıyla yönetir her ikisini de. göremezler,düşünemezler, bu yüzden dile de gelemezler. nerede yemeğini bulacağına, ne zaman yuvasına döneceğine ve nezaman kurban edileceğine hep o boz abalı çoban(lar) karar verir.
sürünün başı isyan etmeye görsün alıverirler kara listenin başına da ya ölümünü bekler ya ölümü gelir aniden. karanlıkta bir sürü, karanlıkta birsürü... insan!
kimden çıkar bilinmez bu fikir ama elbet arkadaş çevresinde vardır böyle heyecan üstadı bir kişi. hadi len bu akşam bi taksim yapalım kopalım diye girer cümleye, ikna olmazsanız bu dünya böyle geçer mi be aganın hem çok para da harcamayız bir birayla bütün gece eğleniriz der. öyle ya da böyle herkes ikna olur. salaş bir cafe-bar'da içilen bir şişe bira kandırmaz kimseyi. yüzüne bakılır o arkadaşın telepatik bir güçle 'hadi daha eğlenceli bir yere götür bizi' mesajı yollanır beynine. o arkadaş ki cana bağra basılası insandır 'fasıla gidek mi la?' sorusuyla bir grup çulsuz öğrenci grubunu sevinç havuzuna atar. rakı şişesinde balık olmayı değil de ortamın alığı olmayı tercih eden bir arkadaş tüm şarkılara böğüre böğüre içtenlikle eşlik ederken ortamdaki diğer kişiler 'aman bu böyle bağırırken fasıl ekibini getirmese bari başımıza' diye hayıflanır. öyle temizdir ki o arkadaşların içleri lök diye geliverir masaya o ince çalgı ekibi...
kemancı amca: gençler bir isteğiniz var mı?
gözlerinden alkol fışkıran kız arkadaşımız: şimdi uzaklardasın'ı istiyoruz evet eveeet
şarkı bitiminin üçüncü saniyesinde;
kız arkadaş: şimdi uzaklardasın'ı istiyorum
kemancı amca: e ablacım çaldık ya az önce
kız arkadaş: banane istiyorum... (o an cebinden 5lira çıkartıp kemancı amcaya uzatır)
kemancı amca: evet çalıyoruz arkadaşlar
şarkı tekrardan sonlanır. masadaki herkes oh neyse ki bitti diye nefes alırken. kemancı amca bombayı patlatır ve şarkıya giriş yapar
'şiiiiimdiiii uzaklaaardasııın'
o an kız arkadaş ayıltılmaya çalışılmaktadır, hesap ödenip oradan çıkılırken bile 'şimdi uzaklardasın' çalmaktaydı. olay pek tabii sabah kızımızla birlikte aydınlığa kavuştu. fasıl ekibine para verilirken masadaki herkes birbiriyle muhabbet ettiğinden, ne kadar para verildiğini kimse görememiştir. kızımız 5lira verdiğini iddia etse de ortamdaki cin bir arkadaşın 'hedegül fasıl eskibine 50lira verdi üstüne üstlük tüm hesabı da kendisi ödedi ehaheheh' diyince anlaşılmıştır durum.
velhasıl öğrenci milletinin ayranı yoktur içmeye atla gider mıçmaya.
kemancı amca evine gittikten sonra halen o şarkıyı çalıp söylemiştir bence. '50 lira bahşişe 50 kez çalarım ben bunu' diyerek
edit: evet, biz de üstüne buzlu ayran içip; bütün sene 'şimdi uzaklardasın' diye bağırdık tüm saflığımız için...