yerli yabancı birçok aracın oto yedek parçalarının satıldığı site. ilk siparişimi, n'olur n'olmaz diye kapıda ödeme ile gerçekleştirdiğim ve hiçbir sıkıntı yaşamadığım yer.
"ilerde kaderi, Aydın yılmaz'a benzemez umarım" demek çok yanlıştır bu futbolcu için. zira hatırlarsanız, karpaty lviv maçında, galatasaray'ı ve rijkaard'ı ipten aldı dediğimiz oyuncudur aydın yılmaz. ama sonrasında n'oldu? yenen bir gol... golü yememizde hatası olan futbolcu kim? hakan balta'dan başkası değil. velhasıl, olay şuna benzetilebir: çirkin kadın yoktur, az votka vardır. şimdi bu lafı galatasaray'a uyarlayacak olursak: aydın yılmaz'ın futbolu kötü değildir, hakan balta vardır.*
şu anda, ntv spor'da yayınlanan spor aşkı programında bursaspor'un şampiyonlar ligi'ndeki durumunu ve kalan 2 maç için neler yapılabileceği hakkında fikirler veriyor. sanki, tamamı ile basketbol için yaratılmış bir adamın futbol hakkında görüş bildirmesi... çok ilginç.
her şeyi geçtim, bu bölümün*, en sinir bozucu sahnesi, osman'ın kapıyı kapatmasından önce, berrin'in "baba, o kadını evimize sokma" diye yalvarmasından sonra ali kaptan'ın insanın inadına içeriye sokmaya çalışmasıdır. akabinde olanları biliyorsunuz zaten, osman, herkese rahat bir nefes aldırmış ve oh çektirmiştir.
"imkansız, olmaz, yoldan geçen fenerlileri koysak yine yeneriz..." nidalarında yorum yapanlar, bugüne kadar hiç maç izlememişler sanırım. yok yani, sadece son 3 yıl içinde fenerbahçe maçlarını izlemiş olsalar, zaten görürler bunu ama fener maçlarını da izlemiyorlar demek ki.
bu oyun harbiden güzel ama taa evvelden beri gelen sürümlerinde olduğu gibi, ofsayt pozisyonlarının tekrarlarını hala kale arkası kamerasıyla gösteren oyun. tamam çizgi koyuyorsun, eyvallah ama oyun mademki gerçekçi yapıyorsun, bu konuya da dikkat edin be kardeşim. ofsayta düşüyorum, ofsayta düştüğüm alandaki ofsayt kamerası ile değil de benim yarı sahama denk gelen ofsayt kamerası ile tekrar gösterimi yapıyorsun.
(bkz: #2618880)
ocak 2008 demişiz, ağustos 2010 olmuş. ne kadar çok beklemişiz. eminim ki 2008'den önce de en az bir 2 buçuk yıl beklemişizdir bu oyunu. ve yazılıp çizilenler de gösteriyorlar ki, 2007 yılında girdiğim bu entrydeki tahminim doğru.
herkes senaryo çok kısa demiş ama bu oyuna devamlı olarak hikayeyi devam ettirecek ek paketler gelecek, ki bunlardan ilki "Jimmy's Vendetta". 30'un üzerinde görevin yer aldığı söyleniyor.
sezen aksu'nun "evet" demesinden sonra siyasiler, "sanatçıları siyasete karıştırmayın" dediler.
iyi de sanatçı çıkıp da başbakanla "sayın başbakanım, kürt açılımını sonuna kadar destekliyorum." şeklinde bir telefon görüşmesi gerçekleştiriyorsa, bu sanatçıya yapılan sokak isimlerinin değiştirilmesi az bile bence. ama gün gelir, bugün sanatçı dediğimiz, sanatçı demek zorunda olduğumuz bu kişilerin isimleri sadece sokak köşelerinde kalır...
almanya ligi'nden, ingiltere ligi'nden, fransa ligi'nden maçlar izliyoruz. şimdi, maçların yayınlandığı saatte takımları ve maçı yayınlayan televizyon kanalını bilmediğimizi farz edelim. biz, o maçın, hangi lige ait olduğunu maçın yayın kalitesinden anlarız. en azından ben anlayabiliyorum bunu. şimdi ben, kendi ligimin maçını yine aynı koşullarda izleyecek olursam "ulan, azerbaycan ligi mi, türkiye ligi mi bu?" diyecek olurum. çünkü o kadar kalitesiz bir yayıncılık anlayışı var ki, türk malı olduğunu anlıyorsunuz az çok. ha bu sorun sadece lig tv'de değil, star'da da var mesela. şampiyonlar ligi'ne bakıyorsunuz, içlerinden sadece bir tanesinin görüntü kalitesi vasat, o da star tv. diğer maçların özetlerine bakıyorsunuz, cıncık gibi ve bu yıllardır böyle, yıllardır da dikkat etmişimdir buna.
edit: tanım yazmayı unutmuşum. sanki böyle güzin abla'ya derdimi anlatırmış gibi bir şey olmuş.*
maç esnasında yayınladığı sanal reklamlarla seyir zevkini baltalayan kanal. yok yani madem reklam alacaktın, biz daha niye para veriyoruz sana?
şu sıralarda nefis diyaloglara neden olan program.
o değil, ahmet çakar'ın, adamın ameliyattan çıktığına inanmaması da ayrı bir ironi konusu. yok tamam, kulüp doktoru, trt'ye bağlanıp, hocamızın ameliyatına bizzat girdim demese ben de inanmayacağım ameliyat olduğuna ama ahmet çakar'ın ve erman toroğlu'nun da bilip bilmeden artist artist konuşmaları da gıcığıma gidiyor.
aslında kültürlüydü seyircimiz bugün. türk kültürünü, olması gerektiği gibi gösterdi dünyaya en doğal haliyle.
molalarda, periyot aralarında dans eden, "ponpon kız" diye tabir edilen, bizim kültürümüzle uzaktan yakından ilişkisi bulumayan danslar da olmasaydı, çok daha samimi olarak yansıtabilecektik kültürümüzü bence o yuhlamalarla.