bugün 15. uluslararası eskişehir film festivali kapsamında, sinema anadolu'da izleme fırsatı bulduğum, şahane onur ünlü filmi. farklı bir havası var kesinlikle, bu sebeple filmin herkese seslenemeyeceği aşikar; fakat belli bir izleyici kitlesi için bulunmaz nimet. aynı zamanda "mreyte ya mreyte" adlı şarkıya tesadüf etmeme sebebiyet vermiş olması da cabası, çünkü şarkıyı defalarca dinlemekten kendimi alabilmiş değilim henüz.
bir an gözünüze ev arkadaşınızın diş fırçasının deyivermesiyle, evvelce canınızı sıktığının hatrınıza gelmesi ve o diş fırçasıyla klozetin içinde ufak çaplı bir temizlik eylemine girişebileceğinizi fark etmenize sebep, intikam içerikli düşünceler de geliyor imiş, tecrübeyle sabit.
yaşamı ve ölümü üzerine türlü çeşit rivayetler bulunan, gizemli, efsanevi bir şair, yazar kişidir, ki hikayeci kimliği en önde durur benim için. zamanında ciddi anlamda başarılı korku öyküleri yazmıştır ve bu öyküler günümüzde, içinde benim de bulunduğum bir çokları tarafından hala, tekrar tekrar okunmaktadır.
"kitap yazsa, ne okurum!" dediğim adamdır. şöyle de bir laf etmiştir: "Bir şeyi uzun süre bekledikten sonra umutsuzluğa kapılıp hiç içine sinmeyen başka bir şeye razı olduğun anda, o beklediğin şey çıkageliyorsa ve onu mecburen hiç hak etmediği bir yere koymak zorunda kalıyorsan tetris oynuyorsun demektir."