Kendi halinde, gösterişten uzak, kendini bilen, birşeyleri insanların gözüne sokmanın anlamsızlığını düşünen ve kendini ispat etme çabası içerisine girmeyen kişidir ancak var mıdır ondan çok emin değilim çünkü hiç böyle bir erkekle tanışmadım. Olması ve mümkünse artması dileğiyle diyerek önümüzü açıyorum kızlar*
Mesajlaşmak fiilini kendisiyle tanımlayan bir yazara şahit olmamızı sağlayan, paylaşılması anlamsız, başlığını açmanın ise oldukça mantıksız olduğu 'eylemdir'.
Hayalimdir. Gerekli altyapıyı sağladığım anda kaçacağım bu boktan şehirden. Küçük, sakin, sessiz ve koşturmacanın olmadığı herhangi bir şehre gitmek, orada yaşamak en büyük hayalim. Belki de küçük şehire yerleşince misafir olarak ziyaret edersem istanbulu biraz da olsa sevimli gelebilir gözüme kim bilir.
Azınlıkta oldukları için kalitesiz başlıklar ve forum/chat tarzı entryler oldukça çoğalmıştır. Keşke sayıları artsa da bilmemne olan/yapan kızın asıl amacı, 14 yaşındayım hayat çok zor tarzı yazılara maruz kalmak zorunda olmasak dediğim gruptur. Çoğu iş güç sahibidlr ve sözlükte hızla artan seviyesiz troller nedeniyle sözlükten soğuma aşamasında olup ayda yılda bir uğramaya mahkum kalmışlardır.
Dedemin vefatı ve ardından daha fazla dayanamayan babaannemin vefatı, kardeşten farkı olmayan ve karşılıklı evlerde oturduğumuz kuzenimin çok uzaklara taşınması, bu sebeplerle bütün bir yıl boyunca sokağa oyun oynamaya çıkamamam. Resmen travma olmuş başlığı görünce fark ettim, aydınlandım. Teşekkürler sözlük.
Yanılmıyorsam beşik kertmesi isimli dizide geçen efsane ikilemeydi dabi dabi. Olgun şimşek, meltem cumbul ve erdal özyağcılar başrollerdeydi. Uzun yıllar 'dabi dabi' lafı dilimize dolanmıştı.
Hala umutlu insandır. Umudu, neşesi, heyecanı henüz kaybolmamış; uğruna sonraki günü iple çektiği bir sebebi vardır. Bu heyecanını hiç kaybetmemesi, (u)mutlu kalabilmesi dileğiyle..
Hergün olduğu gibi bugün de demirbaş olarak dahil olduğum gruptur. Yarın iş var artık uyumam lazım dedikçe bu dernekte yıllandım. Kendi rızamla çıkamıyorum lütfen beni kovar mısınız?
Kendim için yorum yapmam doğru olmaz ama bu burcun erkeği inanılmaz tatlı, sabırlı, düşünceli ve sadıktır. Birlikte zaman geçirmekten en keyif aldığım insanın burcudur. Yıllar geçer ancak dostluğu, can yoldaşlığı hiç bitmez, yanındayken zamanın nasıl geçtiğini anlamazsınız. Yeri gelince eğlenceli bir arkadaş yeri gelince yaslanabilecek bir omuzdur. Hep yanınızda olsundur.*
Not: Mensubu olduğum burç diye çok övmek olmaz dedim ama, bu sefer de koç burcu erkeğine güzelleme yapmışım. Bu nedenle işbu entry tamamen subjektif yorumlar içermektedir diye belirtme zorunluluğu hissettim.
Mümkün değildir ve hatta en büyük yanılgılardan biridir. Değişmesini istediğiniz kişi sizi sevdiği için değiştiğini/değişeceğini söylese de, hatta belki bir süre öyle davransa da rol yapıyordur. Bu süreç değiştirmek isteyen için de istenen için de sancılıdır. Karşılıklı acı çekilmemesi için herkesin birbirini olduğu gibi kabul etmesi, çatışma halinde ortak müşterekte buluşulması elzemdir.
Görüntülere bakılırsa etkisi oldukça büyük olan alçakça saldırıdır. Umarım ölü ve yaralı sayısı artmaz. Artık sayılarla anılmayalım nolur bitsin bu lanet olası terör.
Uzun süre kullandığım ancak nedense bir faydasını göremedigim ilaç. Bir anda bırakırsanız sersemletebilir, doktorunuzun tavsiyesine uygun olarak kullanınız/bırakınız.
tam 7 senemi vermiştim onun için. bir gün kapris yapmadım, bir gün anlamsız boş tripler atmadım. yeri geldi geri planda durdum, arkadaşlarını, yapmaktan keyif aldığı şeyleri, hayallerini ön plana koyması için yureklendirdim, maddi manevi her anlamda destek oldum. gece gündüz demeden çalıştım gelecek icin kurduğumuz hayalleri gerçekleştirebilmek için, birikim yaptım. ihtiyacım olduğu halde cok zaruri olmayan hiçbir alışverişe çıkmadım. meslek seçimimi onu düşünerek yaptım, uzak kalmamak adına istanbulda iş yapabilmek için kariyerime yön verdim. her boş zamanımı ona ayırdım hatta zaman yarattım, ayrı olduğumuz zamanlarda tek kuruş harcamadım ki görüştüğümüzde 'aa şunu yapamadık' dememek için. tatil zamanlarımı ona göre ayarladım denizin rahatlığın tadını beraber çıkarabilelim diye.
ailesini asla ayirmadim, bayram seyran özel gün demeden yanlarında oldum (haklarini yiyemem onlar da iyilikle karşılık verdiler). işten çıkıp yorgun argın evine gidip yemek yaptim okuldan gelip uğraşmasın diye, yanina gittim görüşebilmek için gece eve donecek olmama, ertesi günü mesai olmasina rağmen. belli dönemlerde aynı evde yasadik arkadaslarla öğrenci evi gibi, her işe yetismeye çalıştım tek çalışan olmama rağmen, sırf yorulmasin diye, çünkü o herşeyden önemliydi. onu kendi hayatimin üstüne, herseyin merkezine koydum. bırakın sadakatsizlik yapmayi aklimdan en ufak bir şey dahi gecmedi. asla yalan soylemedim, kizacagini bilsem bile dogruyu söyledim ki bir ilişki zaten bunu gerektirirdi. en affedemeyeceğim şey yalan olmasına rağmen ufak tefek 'yanıltma' çalışmalarını alttan aldım, hoş gördüm.
istediğim bir şey olduğunda eger o baska bir sey soyluyorsa asla ustelemedim, onun mutlu olmasi beni mutlu ederdi çünkü. yeri geldi dogum gunumu yeri geldi yildonumumuzu unuttu ama olsundu cunku birlikteydik. hicbir zaman hediye, çiçek vs. beklemedim, zaten gelmedi de çünkü bunların aramizda hic önemi yoktu. cok gençtik birlikte büyüdük olgunlastik, herseyi omuz omuza yaşadık.
boyle gecen yillar sonrasinda artik ikinci planda ve erkeklerin 'cepte' diye tanımladığı insan olduğumu düşünmeye basladim, bencilligi ve dusuncesizligi kendimi degersiz hissetmeme neden oluyordu. artik deger gormeyi, bir kere olsun fikrime saygı duyulmasini istedigimi soyledigim anda inanamadigim bir insan cikti karsima. fedakarlik yapmamakla, bencil olmakla ve bos konusmakla suclandim. ufak bir puruz olarak gordugum ve 'sacmalama benim icin degerlisin' lafini duysam yelkenleri suya indirecegim bir durumu dile getirdigim anda olay bir anda bambaska noktalara evrildi. en sonunda 'senden daha once ayrilmaliydim' lafini işittim ve dünyam başıma yıkıldı. ekstra bir sey istememiş, sadece tek bir soz duymak istedigim, ikna olmaya hazir oldugum bir konu yüzünden duymadığım laf kalmamıştı. hem de bir gün öncesinde 7.yilimizi doldurmustuk..
ufak tefek tartismalar elbette yaşadık bu süreçte, yeri geldi birbirimizi kırdık, hakarete maruz kaldığım olsa da bir anlık sinirdir diyip geçiştirdim ama bugun söylediği söz bende yılların emeğini çabasını boşa miydi diye düşündürdü.
evet kisacasi biz de bittik. içim aciyor ancak bitmesinden ziyade kurduğu o cümleye.. bunca yılın, emeğin, fedakarlığın karşılığı bu olmamalıydı. belki 'cepte' gördüğü benimle istedigi zaman konusup hicbirsey olmamis gibi hayatina devam edecegini dusunuyor ya da gercekten bitirdi su an saglikli dusunemiyorum. ancak bugun buyuk bir sey koptu içimden ve itiraf ediyorum ki hicbirseyin eskisi gibi olmayacagini hissediyorum.
sayfalarca yazmak istiyorum satırlarca ağlamak istiyorum ama cümleleri toparlayamıyorum, bunca yılı ve son yıkımı kelimelere dökemiyorum.
aslında cümlelerden ziyade kendimi toparlamak istiyorum. sadece ayağa kalkmak..
Yazar, çünkü konuşacak olsa kelimeler çıkmaz olur ağzından. Neyi nasıl anlatacağını bilmez de, kendisini boğan düşünceleri belki doğru ifade edemeden de olsa dışa vurarak bir nebze rahatlamaya çalışır.
Zeytinyağlı dolma, çikolatalı kek, hamur kızartması, akide şekeri ve tatlandırıcı tabletler*. O canderelleri pıt pıt basıp* anneannemin geldiğini fark edince halının altına saklardım. Her temizlikte söylenirdi ama ne olduğunu anlaması ancak birkaç yıl sonra gelen itirafıma tekabül etti.
Ayrıca yemek yemeyen bir çocuk olduğum için, yemekleri kaplara koyarak çocuk parkına götürürdü beni. Orada incir yapraklarının içine koyduğum çakıl taşlarıyla sarma yaptığımı zanneder, anneannemin onları yemesi karşılığında yemek yiyeceğimi söylerdim.
Böyle bir fobinin varlığını geçen gün arkadaş ortamında öğrenmiş ve çok şaşırmış biri olarak başlığı görene kadar inatla inkar ettim. Ancak yazılanları okuyunca gerçekten var olduğuna inandım.
Ulan insanların fobisi bile naif, sempatik ve sevimli. Bizde ancak klostrofobi olur, adı bile kaba anasını satayım.
Çizgi filmden güçlü olduğunu hatırladığım ancak beni hayal kırıklığına uğratmış pokemondur. Ulan zaten kıçıkırık atakların var, iv degerin düşük bari cp yüksek olsaydı da şeklin olsaydı. Karşıma çıkınca heyecandan ayaklarım götüme vura vura tuttum ama 10 cp nedir arkadaş.