içinizin kıpır kıpır olmasına neden olacak bir andır. çünkü 0-2 yaştaki dünya üzerindeki acemiliği atmışsınızdır yavaş yavaş. koca bir insan olmuşsunuzdur. konuşmayı, yemeyi, içmeyi, tuvalete gitmeyi öğrenmişsinizdir. daha ne olsun. artık hayata daha emin daha özgüvenli daha bilinçli bakarsınız. geride bıraktığınız yılların da muhasebesini yaparsınız bu yeni yaşınıza geçerken.
Etofenamat ağrı kesici ve iltihabi durumlar üzerinde etkili bir ilaçtır. Ayrıca ateş düşürücü etkisi de vardır. Etofenamat vücutta iltihap ve ağrıya sebep olan belirli biyolojik faktörleri azaltarak çalışır. Etofenamat non-steroidal antienflamatuar (NSAII) grubu bir ilaçtır.
ciddi ciddi düşünülen bir girişmdir. arkadaşınızın teşvikiyle iç anadolu'dan 3 inek satın alacaksınızdır. elbette ki siz gidip inekle uğraşmazsınız. bilen birileri ilgilenecek etinden, sütünden, buzağısından yararlanacaksınızdır. ülkenin hayvancılığına da katkıda bulunmak adına bu düşünce size sıcak gelir.
çekmeköy'de yer alan bir site. aslında orkent 1 ve orkent 2 olarak iki ayrı site mevcut. orkent 1 olanı gül sitesi ve tiryaki sitesi arasında kalmakta. ekşioğlu inşaat tarafından yapılmış. 10 sene bile olmamış. yeni metroya 8-10 dakikalık yürüme ile ulaşabilirsiniz. 3+1 evler şu aralar 370-400 bin arasında. keşke biraz daha düşük olsaydı da 2 tane alınabilseydi.
çekmeköy'ün nezih mekanlarından birisi. metroya çok yakın olup 3 katlı ve ferah alanlarıyla sevdiklerinizle güzel vakit geçirebileceğiniz bir yer. sadece simit değil her türlü ürün bulunmaktadır. çalışanları da saygılı olup tuvalet ücretsizdir.
José Saramago'nun Körlük adlı romanının başlangıç cümlesi. doğuştan kör birisine bu söz ne anlama geliyor diye sorsak ne derdi acaba? görmek, bakmak, gözlemek? daha önceden hiç kullanmadığı fiiller. yine de görme yetisine sahip olmayan bir insan sezgileriyle bir açıklamada bulunabilir. kör bir insanın eksiği olduğunu düşünüyoruz. ya tüm "sağlam" insanlar olarak genel bir eksikliğimiz varsa? ve biz bu eksiklikle yaşayabiliyorsak? işte bir kör için de görme yetisinin olmaması eksiklik anlamına da gelmeyebilir.
çok maceralı bir haldir. bir inceleme araştırma için önceden sadece 1 kere ayak bastığınız bir ilçeye gideceksinizdir. 1 saatlik de yolu vardır. otobüsten indikten sonra kara bulutlar sizi tedirgin eder. bir iki dakika sonra da gök yere iner. hemen bir otobüs durağına sığınırsınız. yağmur dinse de etrafı gezsem, ev falan baksam, parklarında bahçelerinde otursam dersiniz ama yağmurun duracağı yoktur. bir de yoldan geçen bir araba sizi ve sizinle beraber durağa sığınanları ıslatmasın mı. ilk gelen otobüsle geri dönersiniz. yaptığınız sefer hüsranla sonuçlanmıştır. ilahi güçler pek oralarda dolanmamı istemiyor herhalde dersiniz içinizden.
sait faik abasıyanık'ın Alemdağ'da Var Bir Yılan eserinde yer alan kısa öykü. hikaye kısa ama içindeki bir soru mühim. evlenirsem ne yaparım? günümüzde de pek çoklarının yaşadığı bir korku olmalı bu. kimisi de hiçbir korku tereddüt yaşamadan ya da var olan korkuları silip atarak bu tecrübeye kendisini hazır hisseder.
hayatında sadece 1 defa çekmeköy sınırlarına girmiş birisi için zor bir iştir. hiçbir yerini bilmezsiniz bu yerleşim biriminin. hamidiye, çamlık gibi yerleri yeni yeni öğrenmişsinizdir ama gidip görmeden olmaz tabi. bizzat gidip nasıl yerler olduğunu incelemeyi düşünürsünüz. bir de yeni binada, nezih bir yerde, ulaşıma da yakın uygun fiyatlı bir ev de buldunuz mu değmesin keyfinize. metronun da açılmasıyla üsküdar'a 24 dakikada ulaşabilme düşüncesi de sizi heyecanlandırır.
peynirlerin kralı peynirdir. hiç yemeseniz bile kendisini gördüğünüzde kendinizi iyi hissedersiniz. ilerde bol bol yemenin hayalini kurarsınız. mm tadı kokusu geldi sanki şimdiden.
Viyana banliyösü Klosterneuburg yakınındaki KierJing Sanatoryumu'nda önceki gün, Prag'da yaşamakta oları Alman yazar Franz Kafka öldü. Kimseye benzemeyen biri olduğundan burada onu çok az kişi tanırdı, son derece bilge ve yaşamdan ürken bir insandı; yıllardan beri ciğerlerinden hastaydı, hastalığı tedavi ettiriyordu, ama bir yandan da onu bilerek besliyor ve düşünsel olarak destekliyordu. "Ruh ve yürek, yükü taşıyamaz olunca hiç değilse eşit bölünmesi için ağırlığın yarısını ciğer üstlenir." diye yazmıştı bir mektubunda, işte onun hastalığı aynen böyle gelişmişti. Ve ona neredeyse olağanüstü bir incelik, ürkütücü biçimde ödün vermeyen düşünsel bir titizlik vermişti; insan olarak yaşam karşısında duyduğu entelektüel korkuyu hastalığın sırtına yüklemişti. Çekingen, ürkek, yumuşak ve iyi idi, ama acımasız ve acıtan kitaplar yazdı. Dünyayı, korumasız insanı yok eden ve parçalayan, gözle görünmez bir yığın kötü ruhla dolu olarak görüyordu. Yaşamı sürdürebilmek için fazla önsezili, fazla bilgeydi, soylu ve güzel insanların zaaflarıyla savaşabilmek için fazla zayıftı; anlaşılmamaktan, sevgisizlikten ve düşünsel yalanlardan ürktükleri için değil, başından beri güçsüz olduklarını, yenik düştüklerinde kazanan kişiyi utandıracaklarını bildikleri için kavgadan kaçınanlardandı. insanları ancak büyük duyarlığa sahip birinin tanıyabileceği biçimde tanıyordu, yalnızdı ve karşısındakini, yüzünde gördüğü tek bir belirtiden, neredeyse bir insan sarrafı gibi kavrıyordu. Dünyayı alışılmamış ve derin bir biçimde tanıyordu, kendisi de alışılmamış ve derin bir dünya idi. Genç Alman yazınının en önemli yapıtlarından sayılarak kitaplar yazdı; bu kitaplar hiç de büyük laflara başvurmadan bugünkü kuşağın kavgasını anlatır, öylesine gerçek, çıplak ve acı vericidirler ki, simge olarak kullanıldıklarında bile doğal bir etki yaparlar. Dünyayı tüm çıplaklığı ile görmüş, bu yüzden de ona dayanamamış ve ölmek zorunda kalmış bir insanın kuru alayları ve hassas şaşırmalarıyla doludur, geriye çekilmek istememiş ve başkaları gibi, öznel olarak namuslu da olsa, bilinçaltı düşünsel hatalarla kendisini kurtarmaya kalkmamıştır. Dr. Franz Kafka Ateşçi fragmanını, bir kuşak çalışmasını ifade eden Hüküm'ü, çağdaş Alman edebiyatının en güçlü yapıtı olan Değişim'i, Ceza Sömürgesi'ni, Bir Taşra Doktoru'nu ve Gözlem adlı öyküleri yazmıştır. Son romanı Mahkemede manüskri hâlindedir, uzun yıllardan bu yana yayma hazırlanmıştı. Okunduğunda, tamamen kavranılmış bir dünyanın izlerini veren kitaplardandır, insan artık ona ekleyecek bir tek sözcüğe bile gereksinme duymaz. Kitaplarının hepsi insanlar arasındaki gizli yanlış anlaşılmaların dehşetini ve işlenmemiş suçları anlatır. Olağanüstü ince bir ruh yapısına sahip olan bir insan ve sanatçı idi, öyle ki, onun kadar hassas olmayan başkalarının, kendilerini sağlam hissettikleri yerde bile o, bir şeyler hissediyordu.
sait faik abasıyanık'ın alemdağ da var bir yılan isimli öyküsünde geçen söz. sevmek bir insanı sevmekle başlamaz. sıradan bir insanı sevmekle başlamaz. sevdiğini sanmakla başlamaz. sevmek gerçekten sevilmeye, sadece sevilmeye mi yaşamaya, yaşatmaya, kuşatmaya değer bir insanla başlar. seni seviyorum demek "seni hissediyorum, seni yaşıyorum, seni özlüyorum, sende kendimi buluyorum, sende huzura kavuşuyorum, sen kokuyorum, seni hayal ediyorum, sana dokunuyorum, seni merak ediyorum, seni düşünüyorum, sensiz üşüyorum" demektir.
