bu hayattaki en sevdiğim şey bekarlık.. çünkü bekar olduğun zaman son derece özgür olabiliyorsun..
mesela izmir'de yalnız yaşıyorum.. iki ayda bir annem ziyaretime geliyor birkaç gün kalıp gidiyor.. bu pazar günü uzun zamandır görmediği bir arkadaşını ziyaret etmek istediğini söyledi.. neyse pazar öğlen uyandım, arabayla istediği yere götürdüm bıraktım..
eve döndüm tam kahvaltı hazırladım telefon çaldı.. arkadaşının başka misafirleri gelmiş aşırı kalabalık olmuş bu da sıkılmış erken kalkmış.. ee ben kahvaltı yapacaktım yaa.. neyse orada yerel bir semt pazarı varmış orada turlayayım dedi.. ben kahvaltımı apartopar bitirdim yeniden yola düştüm..
söylediği yere ulaştım ortam feci kalabalık trafik kaos telefonla arıyorum duymuyor.. neyse sonra o beni aradı neredesin diyorum bilmiyor çevredekilere soruyor vs derken finalde nihayet buluştuk dönüş yoluna girdik..
bu sefer de hava güzel olduğundan bütün izmirliler dışarı çıkmış tabi trafik kilit.. eve dönene kadar saat 5 oldu.. bakın ben öğlen 12'de uyanmıştım ve 5 saattir saçmasapan şeylerle uğraşmışım.. oysa evde tek olduğum zaman kahvaltımı yapmıştım keyif çayımı içmiştim biraz oyun oynayıp biraz kitap okumuştum youtube'da bir şeyler izlemiştim vs vs ama onun yerine bir sürü koşturmaca sonrasında yorgun düştüm..
hayır bir de evli olup eşinizle bu hayatı ömürboyu yaşadığınızı düşünün.. aman aman kalsın!
dünya üzerinde sadece 3 farklı din olduğunu sananlar var aramızda.. şu ana kadar adı konulabilen 3 bin farklı din var.. tabi ki tanrı diye bir şey yok, insanoğlunun hayalgücü sınırsız olduğu için canı sıkılan bir hikaye uydurmuş bu hikayeyi ballandırarak anlatabilenlerin daha çok takipçisi olmuş işte hepsi bu!
philips tam otomatik espresso makinesi aldım, her gün mutlaka iki bardak kahve içiyorum yanında çikolatayla nefis oluyor.. eğer bu kahveleri her gün dışarıda bir kafede içersem daha pahalıya geliyor yeminle..
sadece kırmızı ışıkta kornaya basıldığını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.. kaldırımda arkadaşını gören de kornaya basıyor karşıdan karşıya geçen yayanın yürüyüşünü beğenmeyen de kornaya basıyor.. daha bir sürü örnek verilebilir..
var böyle bir hastalık.. ehliyete ilk başvurduğunuz anda belirtiler de baş göstermeye başlıyor, ehliyetinizi aldığınız anda da tüm bünyeyi çoktan ele geçirmiş oluyor.. yani yapacak bir şey yok işte görüyorsunuz..
müthiş bir belediyecilik örneğidir.. mesela dükkanın içi komple yanıyor ama siz vitrini yenilemekle uğraşıyorsunuz.. esas yangını söndürmek asla umrunuzda değil.. onu da dükkanı devredersek satın alan söndürsün bana ne.. nefis ulan!
öğlen 14,40'dan 500 euro bozduracaktım.. "akşam olsun da 15 liradan bozdururum" diyerek erteledim.. şimdi de "sabah olsun da 15,20'den bozdururum" diyorum.. off ya biri beni kurtarsın kendime engel olamıyorum..
gönüllüler ülkenin ne kadar aciz durumda olduğunu ortaya çıkarıyor ondan.. sabah akşam sansür kafasıyla ülke yönetmek böyle bir şey işte.. onu yasakla bunu yasakla farketmez gerçeklerin her türlü ortaya çıkma huyu vardır bundan kaçamazsın..