uludağ sözlük, kan dökerek vatan kurtarma hayalleri kuran cahil bir çocuktan, kimseyi elinde olmayan sebeplerden dolayı suçlamamayı öğrenen insanlar olma yolumuzda büyük bir etken olmasa da, bu sürece tanık olmuş bir şahit olarak bizim için çok önemlidir. ancak artık burada olmamızın ne kimseye ne de bize bir faydası olmadığı kanaatindeyim. sözlükte gezinirken bu yazıya denk gelen insanlara son olarak şunu söylemek istiyorum: "insanlar her zaman kahraman olamazlar ama her zaman insan olabilirler."*
ingilizceye; "Eyes Wide Open" türkçe'ye; "açılmış gözler" olarak çevrilen Uluslararası Toronto Film festivalinin açılış filmidir. küdüs'te geçen filmde ortodoks yahudilerinin toplumsal yaşamı konu edilmektedir. yurt dışında okuduğu yahudilere ait dini bir okuldan "eşcinsel" eğilimleri nedeniyle kovulup kudüs'e dönmek zorunda kalan ezri bir kasap dükkanında çalışmaya başlar. çalıştığı kasap dükkanının sahibi kendisi gibi eşcinsel eğilimleri olan 5 çocuk babası evli bir adamdır. zamanla ikisi arasında gelişen eşcinsel ilişki ortodoks yahudiler tarafından büyük bir düşmanlık beslenmesine neden olur ve ezri ile çalıştığı kasap dükkanının sahibi sonunda pes etmek zorunda kalır.
2. dünya savaşı sırasında öldürülen yaklaşık 6 milyon yahudi sonrasında yahudi teolojisinde ortaya çıkan ve binlerce yahudinin dinlerinden çıkmasına neden olan problem. yahudi teolojisine göre tanrı ile yapılan ahit gereği tanrı yahudileri koruyacak ve mutlu bir yaşam sürmelerini sağlayacak yahudiler ise tanrının emirlerine uyarak ona kulluk edeceklerdi. yahudi teolojisinin temelini oluşturan bu ahit özellikle avrupada'ki hahamlara göre holokost ile tanrı tarafından bozulmuş ve tanrının yahudilerle yaptığı anlaşmanın hükmü ortadan kalkmıştır. 6 milyon yahudi gaz odalarında acı içinde can verirken anlaşma yaptığımız tanrı neredeydi? diye soran birçok haham binlerce yahudiyle birlikte yahudilik dinini bıraktığını açıkladı. işte bu olaylar yahudi teolojisinde "holokost problemi" olarak adlandırılmış ve hakkında sayısız haham ve ilahiyatçı tarafından yorumlar yapılmıştır.
felsefede bir şeyin kendi başına kendi içinde bilinçten bağımsız olarak ne olduğuyla, bir bilinçle ilişkisi içinde ne olduğu arasındaki karşıtlığı ifade eden marksist sınıf bilinci anlayışında da önemli bir kullanım yeri olan ayrım.
kendinde veya kendisi için ayrımı kendinde terimini "tez" anlamında bilinçsiz olanı, kendisi için terimini ise "antitez"" anlamında bilinçli olanı ifade etmek amacıyla hegel tarafından geliştirilerek kullanılmıştır. hegel'in kavramasllaştırdığı ayrımı ise marks kendi felsefi temelini oluşturan "sınıfa" taşıyarak yeni bir boyut kazandırır. buna göre markssist görüşte ekonomik fonksiyonuna göre tanımlanan sınıfa , aynı konum, çıkar veya statüye sahip insanların belli bir mülkiyet ve üretim sistemni içindeki yerine "kendinde sınıf" adı verilirken , insanların kendi veye sınıfsal konumlarını algılama tarzlarına da "kendisi için sınıf" adı verilmektedir. "kendisi için sınıf" adı verilen ve sınıf bilincine sahip olan bireylerden oluşan sınıf ideolojinin yanılsamalarına ve yanlış bilinç yaratımına karşı koyabilecek potansiyele sahiptir.
--spoiler--
Bir insanı kaybetmek aslında tüm bir dünyayı kaybetmektir. Çünkü yalnız bir kişiyi değil onun tüm muhtemel çocuklarını, torunlarını ve küçük torunlarını da kaybetmiş oluyoruz
--spoiler--
ülke insanının "kemalist hegemonya" tarafından zihni kontrol etmek yoluyla nasıl da "yanılsamaya" uratıldığının ve bu ülkenin niçin gelişme sürecinde sürekli engellemelerle karşılaştığının en iyi örneklerinden biridir bu düşünmez yazar. hergün bir sosyal bilimciymiş gibi yaptığı tarihsel ve sosyolojik değeri sıfır olan tespitleri kemalist bünyeler tarafından bir hap misali yutulmakta ardından bünyede oluşan rahatlama reakisyonu "en çok okunan " yazarlar zırvasında yerini almasını ve bilimsel değeri sıfır olan yazılarının toplum içinde kutsanmasını sağlamaktadır. kemalizm'in yetiştirdiği ve amiral gemisinin baş tahtına oturttuğu bu yazarımsı iktidar partisi işçi ile çatışmaya girince "sosyalist" burjuva ile çatışmaya girince "kapitalist "olmakta ve çiftçiyle çatışmaya girince "köylü milletin efendisidir " sloganlarıyla karşımıza çıkarak kendi kimliğinin aslında sahibi olmadığını kendi varoluş koşullarının "iktidar partisi" tarafından belirlendiğini haykırmaktadır. hiçbir konuda bir birikimi olmaması ve bütüncül analiz gücünü kendinde hisstememesi olaylara "tarihi bir bütünlük" içinde bakmak yerine "günübirlik" bir tarih bilinciyle bakarak kavramaya çalışmasına neden olmakta bu durum yaptığı tespitlerle ortaya çıkan birbirinden çelişik olguların ontolojik nedenini oluşturmaktadır. "tez" "anitez" ve "sentez" olarak ilerleyen diyalektik yaklaşımın yazarın epistemolojik kültüründe hiçbir şekilde yerinin olmaması zaten yazarın konumunun baştan bir "yanılsama kültürünün" belirlediği şekilde konunlandırıldığını göstermekle birlikte tam da "hedef kitle için" uykun bir şekilde dizayn edilmiş bir yapıya sahip olduğunu da ortaya koymaktadır. yazarın konumlanmış olduğu yerin "belirleyicisi" olmaması ve kendi kimliğine sahip olmaması kendi varoluş koşullarının dışına çıkamamasına neden olup yazarın konumunu belirleyen iktidar mekanizmasıyla kimliğini sürekli şekillendirmekte olan "iktidar partisi" arasında kalarak süekli azilmesiyle sonuçlanmaktadır. kimlik aşınması , kimlik şekillenmesi ve epistemolojik yetersizlik yazarda "bir cahil cesareti" yaratmakta ve cahil cesaretinin vermiş olduğu enerjiyle haraket ederek toplumsal muhalalif dinamiklerinin merkezini oluşturmaktadır. merkezini oluşturduğu toplumsal muhalif hareket zaten kendisinin konumunu belirlemiş olan bir kitlesel yapı teşkil etmekte bu kitlesel yapıyı teşkil eden bireylerin "düşünme" " "epistemolojik süzgeçten geçirme" ve "ontolojik sorgulamalar yapma" bilincinin sıfır olması tam da merkez ile merkezi oluşturan kitlelerin birbiriyle bir vucut edasıyla uyumlu bir şekilde hareket etmesini sağlayarak bu kitleyi tam da karşılarında olduklarını iddia ettikleri " cemaatçi dogmatik yapıya" dönüştürmektedir.
kendisine göre "herkese müslüman" bir bakış açısıyla kaleme aldığı yazılarıyla dikkat çeken taraf yazarı. henüz 28 yaşında olması ve sosyolojik bir bakış açısını boğaziçi yüksek lisans ile temellendirmesi ile kadın yazarlar arasında geleceği konusunda umut veriyor.
yazılarında hadis ve ayet yanında zizek, adorno, horkheimer ve lukach'dan alıntılar yapması da yazılarına ayrı bir tat katmakta.
özellikle son yıllarda dinin toplumsal ve siyasal işlevi konusunda fazlaca kafa yorduğunu düşündüğüm silahlı teorisyen. doğu kültüründe doldurulamaz yeri bulunan din unsuruna kafa yorma konusunda biraz geç kalmışa benziyor. ama tespitleri yerli yerinde özellikle batı-doğu sentezi olan süryanilik için söyledikleri önemli diye düşünüyorum.
aramice "ateş çemberi" anlamına gelmekte olup kabala inancına göre yapılan kişiyi kurtuluş olmaksızın kesin bir şekilde ölüme götüren kara büyü ve yahudi inancına göre yahudiliğin en büyük laneti. en son radikal yahudilerce davayı sattığına inanılan ariel şaron'a ve ondan önce de müslümanlarla diyaloğa giren izak rabin'e karşı yapılmıştır.
ibranice çocuk anlamına gelmekte olup kabala öğrenmek isteyen üzerinde etki yaratmak amacıyla kullanılan ilk örneklerden biridir. oldukça etkileyici bir film olan pi' de başkahraman ile musevi kabalist arasında geçen diyalog sırasında kabalist genç tarafından dile getirilip bir güzel propaganda yapılmıştır.
--spoiler--
şimdi baba, aleph ve beth den oluşur ibranca ,"av" diye okunur. gematria hesabı, aleph :1+beth :2=3
anne , aleph ve mem den oluşur ibranca , "em" diye okunur. gematria hesabı, aleph :1+ mem :40=41
çocuk yaled dir. yodh ,lamed ve daleth den oluşur gematria hesabı: yodh :10 + lamed :30 + daleth :4 =44
anne ile babayı toplayın:3+41=44 , eşittirn çocuk oluyor
--spoiler--
meksika ve ispanyol yapımı filmleri izlerken "lanet olsun ben niye bu dili konuşamıyorum" gibi insani tepkiler vermenize neden olabilecek derecede güzel bir dil. endülüs emevi nedeniyle arapça etkisi görülmekte olup etki çok da yoğun değildir. en favori dilim olan ibraniceye göre fiil çekimleri dışında bir zorluğu yoktur ve bir dilbilimcinin deyimiyle ibranice öğrenebilmek için harcadığınız enerjiyle üç dört defa ispanyolca öğrenebilirsiniz.
abdullah öcalan "özgür insan savunması " adlı kitabında şöyle der;" isa çarmıha gerildiğinde etrafındakiler sadece ağlayabildi. Muhammet öldüğünde cesedi üzerinde üç gün iktidar tartışması yapıldı. Lenin öldüğünde kimse kendini öldürmedi. Ama tutuklanmam ve sonra teslim edilmem üzerine, Kürt halkının evlatları, oğul ve kızlarının yüzlercesi kendini cayır cayır yakarken, acaba ne demek istiyorlardı?" ( sf. 52)
ünlü alman filozofu hegel öğretilerine atfen kullanılan kavram. hegel kant'ın imkansız dediği şeyi yaparak rasyonalist temellere dayanan "metafiziksel" bir teori geliştirmiştir.
eleştirel teori kendisine çıkış noktası olarak marx ve freud'un görüşlerini ve marx'ın yanılsama olarak ideoloji teorisiyle orta sınıftan gelen viyanalı bir genç kızın bir prensin bir gün beyaz atı üzerinde kendisiyle evlenmeye geleceğinden söz eden freud'un bireysel vehim ve hülyalarla ilgli anoloji arasında bir ilişki kurar. söz konusu örnek çerçevesi içinde ifade edildiğinde , eleştirel teori viyanalı genç kızın hülyasının temelsizliğini ona böyle birn evliliğin neden ihtimal dışı olduğuyla ilgili eleştirel bir kavrayış ve özeleştıri kazandırmak suretiyle göstermenin dışında ona böyle bir hayale kapılmasının nedenlerini de verecektir.
20. y.y.'ın etkili düşünürlerden biri olan foucault'un düşüncesinin farklı unsurları ya da tümü için farklı kesim ve insanlar tarafından ortaya koyulan olumsuz yargı.
foucault'a yönelen eleştiriler üç ayrı paradigmaya dayanır. sol düşünce foıucault'u anarşist ve nietzcsche'ci tavrının sosyalist düşüncelere karşı düşmanlık taşıdığına, iktidar tanımının direnmeyi imkansız kılarak kişiye hiçbir alternatif getirmediğine değinerek eleştirir. ikinci eleştiri ise daha genel bir eleştiridir ve foucault'u ahlaki görecilik ve örtük nihlizmi ile suçlar. bu bağlamda foucault'un acele tarihsel genellemeler yaparak hayli seçici bir kaynak kullanımıyla temayüz eden arkeolojilerinin aşırı şematik olduğu ifade edilmiş ve foucault'un tıpkı kendisinin nefret ettiği marksistler gibi doğruluğu hiçbir zaman tahkik edilemez olan birtakım modeller empoze etmekle suçlanmıştır. foucault'a yönelik ücüncü eleştiri ise frankfurt okulu teorisyenleri ve özellikle de habermas tarafından ortaya konur. habermas'a göre foucault'un aydınlanmayı doğrudan hedef alan aydınlanma karşıtı görüşleri ve antirasyonalist düşünceleri felsefenin sona ermesine yol açacağı gibi rakip teori veya alternatif düşüncelerden de biri hakkında karar vermeyi imkansızlaştırır.
karl marks'ın tarihsel materyalizmine , kapitalizm ile ilgili görüşlerine ve bir bütün olarak marksizmin kendisine yönelik olarak geliştirilen eleştirilerin genel adı.
marksizm eleştirileri genel olarak iki başlık altında toplanmakta olup iki farklı farklı paradigmaya sahip düşünürler tarafından geliştirilmiştir. marksizmi eleştiriye tutan birici grup kökenini "marksizmden " alan ve marksizmden beslenen "frankfurt okulu" teorisyenleri olup bu grubun eleştirileri genel olarak "ham" bir marksizme değil marksizmi markstan sonra işleyerek ona eklemeler ve çarpıtmalar yapan "engels" gibi marksistlere yöneliktir.frankfurt okulu düşünürlerine göre "engels" gibi kişiler marksizmi bir düşünce biçimi olmaktan çıkarmış onu popülerleştirerek komünist partilerin "resmi ideolojisi" haline getirerek amacından saptırmıştır. ayrıca marksist teorinin "pozitivist" bir bakış açısıyla bilimselleştirilmesi onu hepten "dogmatikleştirmiş" bir inanç sistemi haline getirmiş ve komünist parti entelektüelleri için onları eleştiriden koruyan bir kalkana dönüşmüştür. bu durum marksist teorinin ortaya çıkış amacıyla tam anlamıyla çakışmış ve bir "özgürlük alternatifi" olarak tanıtılan teori baskı ve zorbalığın diğer adı olmuştur.
marksizme yönelik bir diğer grup eleştirisi ise frankfurt okulu gibi temeli marksist olan düşünürlerden değil çoğunlukla "liberal" olan düşünürlerden gelmiştir. bu düşünürlere göre öncelikle marksın kapitalizm hakkında yaptığı yorumlar belli br dönem kapitalizmine(gelişim dönemi) ait olup bütüncül bir kapitalizm sistemini yansıtmamaktadır. ikinci eleştiri ise marksın sosyalizme geçiş yöntemi ile ilgili olmuştur. buna göre şiddet yoluyla sistemi değiştirmek demokrasi ve özgürlük ilkeleriyle bağdaşmadığı gibi sürekli bir çatışma ve savaşımı da beraberinde getirir. bu nedenle amaca giden yol barışçıl bir nitelik taşımalı ve şiddetten uzak olmalıdır. üçüncü eleştiri ise marksın diyalektik tarih yorumuyla ilgildidir. buna göre "diyalektik" bir metafizik ve a priori bir kavram olduğu için bilimsellikten ve deneysel olarak doğrulanabilirlikten çok uzaktır. marks'ın ortaya koyduğu "kapitalizmin yıkılacağı ve devrimin avrupadaki sanayileşmiş ülkelerde olacağı" kehaneti gerçekleşmemiş işçi sınıfı ise giderek fakirleşmek yerine zenginleşerek marksizmin hatalı tahminlerini yansıtan başka bir örnek olmuştur.
aklı nesnel içerikle ilgili her türlü ilişkiden , bu içeriği yargılama gücünden yoksun bırakarak "ne?" sorusuyla değil de "nasıl?" sorusuyla uğraşan bir yürütme organı durumuna düşüren , onu olguları kaydeden cansız bir aygıta dönüştüren "nesneleştiren" akılcılık türü.
daha çok frankfurt okulu teorisyenleri tarafından dile getirilen ve modernliğe ve aydınlanmaya dair yapılan eleştiriler sırasında kullanılan bir terim olup asıl kaynağını david hume'dan almıştır. david hume olan ile olması gereken arasında ayrım yapar. hume göre aklın bize sağladığı olgu bilgisi bizim sadece amaca hangi araç ile ulaşacağımız konusunda bilgi sağlar ve bize yalnızca bunu öğretir. örneğin "maddi açıdan yeterli duruma sahip olmak istiyosan iyi kazançlı bir iş seçmelisin" dediğimizde akıl bize amaç olsan maddi yeterliliğe hangi araçla ulaşabileceğimizi gösterir yani akıl amaca ulaşmak için "araç" göstermenin ötesine geçip "bizi amaca ulaştırabilecek" bir işleve sahip değildir.
türkiye'nin gelmiş geçmiş en büyük islami hareketin sahibi olan etkinliği ve sahip olduğu güç ile hergeçen gün düşman kazanmakta olan cemaat.
cemaat yapılanması bugune kadar türkiye'de görülen tarikat ve cemaat yapılanmalarından çok farklı çok daha kapsamlı ve çok daha yönlüdür. bir zamanlar avrupa'da eğitim kurumlarının gelişmişliği ile dikkati çeken ve etkin olduğu dönemde önemli kişilikler yetiştiren "cizvit tarikatı" misali eğitimi faaliyet alanlarının içinde en fazla dikkati çeken ve cemaatçe en fazla önem verilen alandır. eğitim sektörünün dışında gıda, beyaz eşya , medya alanlarında yoğun faaliyetleri vardır ve güçleri her geçen gün artmaktadır.
fethullah gülen cemaati her ne kadar kökenini nurculuktan alıyorsa da nurcu bir hareket değildir. cemaatin kendine özgü eğitiminde salt risale yanında fethullah gülen tarafından yazılmış özelikle peygamberler ve halifelerin hayatlarına dair alıntıların yapıldığı kitaplar ön plandadır ve fethullah gülen cemaatine bağlı bir birey nurcu cemaatlerden farklı olarak risale -i nura tam olarak hakim değildir.
dinlerarası diyalog ise ve fethullah gülen cemaatini nurcu cemaatlerden ayıran bir başka ayıraçtır. gerek yeni asya cemaati gerek okuyucu ,yazıcı vb. cemaat kolları dinlerarası diyaloğa olumlu bakmazken fethullah gülen cemaati olumlu bakmanın dışında dinlerarası diyaloğun türkiye ayağı uygulayıcısıdır.
fethullah gülen hareketi "bunlar irtica ile ülkeyi ele geçiriyorlar" denilerek ortadan kaldırılabilecek bir cemaat değildir. herşeyden önce çok eğitimli liderleri bünyesinde barındırır ve eğitim "irtica" suçlamasına karşı cemaatin en etkin savunma aracıdır.
özelikle kız öğrencilerin muhafazakar çevrelerce "eğitimden uzak tutulması" bizzat fethullah gülen cemaatinin stratejilerine uygun olarak ortadan kaldırılmış kadını 2. sınıf olarak gören birçok cemaat ve tarikatlardan fethullah gülen cemaatini ayırmıştır. bugün özelikle eğitim fakülteleri gülen cemaatine bağlı binlerce kız öğrencilerle doludur. hiç kuşkusuz fethullah gülen cemaati kızların eğitime kazandırılması konusunda atatürk döneminden sonra en büyük hamleyi yapmıştır ve bu eğitimde atatürk devrimlerinden sonra en önemlı devrimdir.
ayrıca fethullah gülen cemaati özelikle ak parti kapatılma davası sırasında kendi bünyesine bağlı bir çok akademisyen ve yazarla sık sık demokrasi vurgusu yapmış ve demokrat açılımların hareketle özdeşleşmesini sağlamıştır. bugün zaman gazetesi başta olmak üzere cemaat medya organları "demokrasi etrafında şekillenen" teoriler üretmekte ve böylece kendilerine yöneltilebilecek totaliterizm, dogmatizm vb. antidemokratik sıfatlara engel olmaktadır.
sonuç olarak böylesine usta bir şekilde mükemmel ağlarla örülmüş bir hareketi kemalistlerin o bilindik suçlamalarıyla ortadan kaldırılacağını düşünmek ve bu hareketi bir irticai faaliyet olarak görmek bir tek parti iktidarı alışkanlığıdır. fethullah gülen cemaati yaptığı hamlelerle kemalistlerin tutunduğu dalları her geçen gün eritmekte ortadan kaldırmaktadır. özelikle yüzünü batıya dönmüş amerikadan destek gören bir hareketi "irtca odağı olarak gösterip" durdurabilmek mümkün değildir. fethullah gülen cemaati islami hareketlerin kemalist bürokrasi karşısındaki zaaflarını çok iyi okumuş ve ustaca manevralarla kemalist bürokrasinin bilindik saldırılarından kurtulmayı başarmıştır.