Bu son yazim olsun. Uzun aradan sonra sozluge dondum. Sozluk artik eski sozluk degil. Kaliteli yazi yok. Bir zamanlar eksisozlukle kapisirdi su anda 40-50 online kisi var sadece.
Hur demokrat insanlar kalmamis yerine ak gezenler ve it severler kalmis.
Ural ve Altay dilleri arasında düzenli ses denklikleri ve tutarlı bir ortak kelime kökeni bulunamamıştır.
Altay dillerinin (Türk, Moğol ve Tunguz dilleri) bile gerçekten akraba olup olmadığı kesinleşmemiştir.
Bazı dilbilimciler, bu dillerin benzerliklerinin dil ailesi olmaktan çok, uzun süreli temas ve dil alışverişine dayandığını savunmaktadır.
Avrupa Birliği (AB), tarihsel olarak askeri olmayan, barışçıl iş birliği temelli bir entegrasyon projesi olarak şekillenmiştir. Ancak, son yıllarda özellikle Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, ABD’nin Avrupa güvenliğindeki rolünün sorgulanması ve artan küresel tehditler gibi nedenlerle AB’nin daha bağımsız bir askeri kapasite geliştirme yönündeki adımları hızlanmıştır.
60 senedir orduyu cok ihmal ettiler. Avrupayi Ortadoguya cevirdiler. Seriatci butun islamcilar Avrupaya doldu, Afrika yine oyle. LGBT aldi basini yurudu. Insanlarda vatanseverlik yok. Gocmenler vatana sahip cikmaz. Tarih egitimleri cok objektif insanlarda vatani sevme bilinci yok.
3-4 sene oncesine kadar Avrupa derdim.
Fakat o donem kapandi. Cunku artik orda da musluman sayisi artti. Ve hep magdurlar.
Ingilterede ve Fransada hristiyanlar adam yerine koyulmuyor bu da tepkiye yol aciyor. Onumuzdeki 5-10 senede avrupanin tekrar hristiyan muhafazakar olmasini bekliyorum.
Ozetle avrupadaki hosgoru iklimi bitmeye basladi. Ortadogulular hic kimse ile uyum icinde yasayamaz.
"Yanınızda olanı (Tevrat) tasdik edici olarak indirdiğim'e (Kuran) iman edin. Sakın onu inkâr edenlerin ilki olmayın. Âyetlerimi az bir bedel karşılığında satmayın. Yalnız benden korkun."
(Bakara Suresi, 41. ayet)
Bu ayet bile acik ve net tevratin degismedigine kanittir. Ama kendine Musluman diyenlerin cogu Tevrat degistirildi der.
Bal gibi de etnik kimliktir.
Etnik kimlik olmasa Azerbaycan'a kardes denilmezdi.
Azerbaycanlilar kardes oluyor ama Kürtler kardes olmuyor.
Hali hazirda Kuzey Irak'ta Kürt yonetimi var hadi devlet olarak tanisana. Madem kardesler. Madem 1000 sene Osmanli catisi altinda yasadiniz.
Hocali katliam oluyor da Halepce niye katliam olmuyor?
Turgut Ozal'dan baska kimse kardes olarak gormedi.
"Şeker Bayramı" ifadesi, özellikle Türkiye'de Ramazan ayindan sonra kutlanan Bayramı'ı tanımlamak için kullanılan halk arasında yaygın bir terimdir. Bu ifadenin kökeni, Osmanlı imparatorluğu dönemine kadar uzanır ve bayram sırasında şeker, tatlı ve özellikle lokum gibi ikramların yaygın olarak dağıtılması geleneğinden kaynaklanır.
Tarihsel Bağlamda Baş Örtüsü ve Sosyal Statü: Tarihsel süreçte baş örtüsü, sadece dini bir sembol olmanın ötesinde, toplumsal statü ve sınıf ayrımını belirleyen bir unsur olarak kullanılmıştır. Antik Mezopotamya, Yunan ve Roma toplumlarında baş örtüsü, özgür kadınlar ile köleler arasındaki farkı belirginleştirmek için kullanılıyordu. Özgür kadınlar başlarını örterek saygınlıklarını ve toplumsal konumlarını vurgularken, kölelerin başlarını açık bırakmaları beklenirdi. Bu uygulama, baş örtüsünün sadece bir giyim unsuru değil, aynı zamanda toplumsal hiyerarşinin bir göstergesi olduğunu ortaya koymaktadır.
islam Tarihinde Baş Örtüsü ve Hürriyet Kavramı: islam’ın erken dönemlerinde baş örtüsü, özgür kadınlar için bir emir olarak ortaya çıkmıştır. Hz. Muhammed’in baş örtüsüyle ilgili emirlerinin özellikle hür kadınlara yönelik olması, bu uygulamanın toplumsal statüyle olan bağını güçlendirmektedir. Köle kadınlar ise bu emrin dışında tutulmuş, bu da baş örtüsünün o dönemdeki toplumsal yapı içinde bir ayrıcalık ve saygınlık sembolü olarak görüldüğünü gösterir. Bu durum, baş örtüsünün sadece dini bir gereklilik değil, aynı zamanda sosyal bir işaret olduğunu da ortaya koyar.
Hz. Ömer Dönemi ve Baş Örtüsü Uygulamaları: Hz. Ömer’in halifeliği döneminde, baş örtüsü uygulamalarına dair bazı tartışmalı olaylar yaşanmıştır. Özellikle köle bir kadının başının zorla açılması, baş örtüsünün o dönemdeki toplumsal ve hukuki anlamını anlamak açısından önemlidir. Bu olay, baş örtüsünün sadece dini bir sembol olmadığını, aynı zamanda toplumsal statü ve hürriyetle doğrudan bağlantılı olduğunu gösterir. Kölelerin başlarını örtme hakkının olmaması, onların toplumdaki ikincil konumunu pekiştiren bir uygulama olarak görülebilir.
Baş Örtüsünün Kültürel ve Tarihsel Kökenleri: Baş örtüsü, islam öncesi dönemlerden itibaren farklı kültürlerde ve toplumlarda kullanılan bir uygulamadır. islamiyet’in doğuşuyla birlikte bu uygulama, dini bir boyut kazanmış olsa da, kökenleri itibarıyla kültürel ve toplumsal bir geçmişe sahiptir. Baş örtüsü, zaman içinde farklı toplumlarda farklı anlamlar kazanmış, bazen bir saygınlık sembolü, bazen de bir baskı aracı olarak yorumlanmıştır. Günümüzde ise baş örtüsü, hem dini hem de kültürel kimliğin bir ifadesi olarak kabul edilmektedir. Ancak, tarihsel süreçteki bu çok katmanlı anlamları göz önünde bulundurmak, baş örtüsünün günümüzdeki tartışmalarını daha derinlemesine anlamamıza yardımcı olabilir.
Kur'an'da baş örtüsüyle ilgili ayetler genellikle Nur Suresi 31. ayet ve Ahzab Suresi 59. ayet üzerinden tartışılır. Bu ayetlerde örtünme emri, özellikle kadınların iffetlerini korumaları ve toplumda fitne (karışıklık, dedikodu veya cinsel tahrik) çıkmaması amacıyla vurgulanmıştır. Ayetlerin odak noktası, kadınların bedenlerini örtmeleri ve bu şekilde toplumsal saygınlıklarını korumalarıdır.
Nur Suresi 31. ayette şöyle denir:
"Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; ırzlarını (namuslarını) esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini (süslerini) teşhir etmesinler. Başörtülerini yakalarının üzerine (kadar) örtsünler..."
Bu ayette dikkat çeken nokta, başörtüsünün göğüsleri kapatacak şekilde kullanılması gerektiğidir. Yani ayetin odak noktası, kadınların bedenlerini örtmeleri ve toplumda cinsel tahrik veya fitne çıkmasını önlemektir. Bu, başörtüsünün dini bir emir olarak ortaya çıkışının temel amacının, toplumsal düzeni ve kadınların iffetini korumak olduğunu gösterir.
Ahzab Suresi 59. ayette ise şöyle buyrulur:
"Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle, dış elbiselerini (cilbablarını) üzerlerine alsınlar. Bu, onların tanınıp rahatsız edilmemeleri için daha uygundur..."
Bu ayet de benzer bir amaca hizmet eder: Kadınların toplum içinde tanınmalarını ve rahatsız edilmemelerini sağlamak. Yani örtünme, kadınların korunması ve toplumsal düzenin sağlanması için bir araç olarak sunulmuştur.
Çok bariz görünüyor ki örtünmek çağla ve bölge ile ilgili bir durumdur.
Hicbir zaman anlayamadigim bir kavramdir.
Tanri, Kral, Allah diledigini yapar.
Ama o zaman bizim Rahman algimizda sorun var.
Bir tarafta Rahman olan bir Kral var oteki tarafta yarattigi kulunu ebedi cehenneme atan yine ayni Kral var.
Turkiye'yi atarlar mi diye dusunurken zaten amerika ayrilacak gibi.
Elon Musk, ABD'nin NATO'dan ayrılması gerektiğini söylemiş.
zaten onlar ayrilirsa dagilir.
Turkiye icin cok zor olur.