" Ben! Kendime sihirbaz ya da melek gözüyle bakmış olan ben, aktörlerden bağımsız, geri verildim toprağa arama göreviyle, kavranacak katı gerçekle! Hödük! Yanılmış mıyım? iyilik benim için ölümün kız kardeşi mi yoksa? Kendimi yalanlarla beslediğim için özür dilerim, olur biter. Artık gidelim. Ama tek bir dost el yok. Nereye tutunmalı? "
" Laleli'den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız
Birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
Ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
Sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil. "
Yaklaşık altı bin yıllık bir tarihe sahipler, beş bin yıldır yazıyorlar ondandır belki. ilim çin de de olsa gidiniz alınız efenim üşenmeyiniz gocunmayınız.
" ben bu geçitte,
susan bu cümlelerde ne arıyorum?
ahşabın eti boşalıyor içinden, duyuyorum.
bir teneke parçasını eğip büküyorum gün boyu.
poplinlere sar beni, pazenlere!
kuru ova, kör pusula... "
"toksinlerin kana karıştığı bu çağda, daha hafif dokular olmalı, aramızda, su gibi...
eter gibi... etera...
yitik bir saflığın hayaleti gülümsüyor mutsuzluğumuza...
yaraların iyileşmesi isteniyorsa, yaralayan yay ele geçirilmeli...
çünkü arp kırıksa, kırılmışsa, bir akor titreşir ve ağlar... "
"bütün günüme bütün güneş değse ne olur,
ne yazar üstümden bütün bulut yürüse
bir tutmuyor beni, ayrılıyorum ikiye.
sakladıklarımı görmene gerek yok jospi.
bazılarımız durdukları yerde öldüğünü söylüyor.
(dünya boktan, sen tamsın, kurduğun cümle eksik)
bazılarımız da eski yıpranmış bir hatırayı
korumak için apışıp kalmış bir çatı
(sanki eline alsan, yapacaksın gibi)
bu dünyada insan dediğin ikiye ayrılır jospi
bir: ayrıldıktan sonra hiçbir şey olmamış gibi
davranan medeniler; bir: atlarına davranan
barbarlar. onlar atlarını çöle, topuğunu dikene sürerler.
bilesin, sultan sazlığı'nda boynu eğri bir kuşun
ince boynuna yediği kurşun gibi hainiz hepimiz.
şehirlerimiz de bizim birbirimize verdiğimiz sözler jospi,
ohoooooo...
yalan dünya, pıtraklı memleket!
bu dünyada insan dediğin ikiye ayrılır jospi."*
"yitirdim inançlarımı stepan. ve nasıl alabildiğine
sorumsuz dolaşırsa kan vücutta
bir yandan bir parçası olarak insanın
bir yandan büsbütün yabancı insana. "
işe yaramaz ölü sırların bilinmesidir hikmet sadece. Vardır, bizce
Olsa olsa, sadece sınırlı bir değeri olabilir
Tecrübeyle edinilmiş bilginin.
Zorla kabul ettirir bir düzeni bilgi, ve tahrif eder onu,
Çünkü o düzen yenidir her bir anda
Ve her bir an yenidir ve sarsar
Bütün olduğumuz her şeyin değerlendirilmesini. Biz sadece
Artık zarar veremeyecek şey tarafından, hileyle, aldatılmayız.
Orta yerde, yalnızca yolun orta yerinde değil
Fakat bütün o yolda, karanlık bir koruda, bir böğürtlen çalısında,
Ayak basılacak emin bir yer bulunmayan ve ucubelerin tehdit ettiği
Bir bataklığın kıyısında, hayalet ışıklar,
Tehlikeli büyülenmeler. Yaşlı adamlardan hikmet konusunu
Dinleyeceğime onların budalalıklarını dinleyeyim,
Onların çılgınlıktan ve korkudan korkusunu, onların sahip olma korkusunu,
Başka birine ait olmayı, ya da başka birilerine, ya da Tanrıya.
Elde etmeyi umabileceğimiz tek hikmet
Tevazunun hikmetidir: tevazu sonsuzdur.