doğum günü kutlu olasıca yazar... şaka maka tiventi eyt yaşına girdin lan abla, sonun hayrolsun. ehehe nice yıllara, iğrenç esprilere, sabahlamalara, zartlara, zurtlara vs vb etc...
16-17 nisan 1992'de, devrimci sol'a yapılan baskında katledilen öğretmen. 20 yıl aradan sonra bile, 30 mart 1972 direnişini ayakta tutan 11 devrimciden biri.
16-17 nisan 1992'de, devrimci sol'a yapılan baskında katledilenlerden. 30 mart '72 direnişini 20 yıl sonra bile dimdik ayakta tutan 11 devrimciden biri.
ruh eşi, muh leşi noluyo hocu, yazarı. neyse bu adamın nik altına da geyik yapacak değilim, çünkü birkaç yaş farkı olsa da kafa dengi biri, nihal atsız'ın ölçülerine baktık aynı lan kafalarımız, tıpkı adeta denk. hangi geyik yoktu lan?
hollanda meselesine gelince... olur lan, ama ilk ben girerim. uçağa yani... hem ekşi'yi yiyim sana bişey olmasın, maksat ülkemizi ab sürecinde geri bırakmamak. "dünya frenk olsun" diye bağırırsan tanımam seni orda, baştan diyim. ne alaka lan, orası ayrı tabi...
1955 doğumlu basketbol koçu. 1995 mayısında minnesota timberwolves'un başkanı, aralık ayında da koçu olmuştur. ilk senesinde takımını playoff'lara taşımış, 2003-2004 yılında da konferans finalinde lal'e elenmiştir. bir sonraki sezon başarısız bir performansın ardından şubat 2005'te kovulmuş, temmuz ayında da detroit pistons'ın başına geçmiştir.
detroit'teki ilk senesinde 64 galibiyet 18 yenilgi ile takım rekorunu kırmasına rağmen, konferans yarı finalinde cleveland cavaliers'a elenmiştir. bir sonraki sezon da ayı takıma finalde kaybeden detroit, buna rağmen sounders'ı kovmayarak chuck daly'nin dokuz senelik koçluğundan sonra en uzun süreli görev alan koçu ünvanına eriştirmiştir. ancak, 2007-2008 playoff'larında boston celtics'e elenince detroit pistons başkanı joe dumars tarafından kovulmuştur.
18 temmuz 1938 doğumlu iskoç müzisyen. the rolling stones grubunun kurucularındandır. 1963'te grubun resmi kadrosundan çıkarılmış ancak 1985'te kalp krizi sonucu ölümüne dek grupla çalışmaya devam etmiştir.
korsan oyunu basit bir matematiksel oyundur. homo economicus'la ilgili varsayımlar geçerli olduğunda sonuçların şaşırtıcı olabileceğini gösterir. bu oyun, ultimatom oyunlarının çok oyunculu bir versiyonudur.
oyun, 100 altın bulan beş korsanın altınları paylaştırma sorunsalına dayanır. aralarında keskin bir hiyerarşi olan beş korsan'dan a b'ye, b c'ye, c d'ye, d e'ye üstündür. paylaşma yöntemi; en kıdemli korsan bir yöntem belirler, tüm korsanlar bu yöntemi oylar, yöntemi sunan korsanın oy hakkı ve eşitlik durumunda son söz hakkı vardır. eğer teklif edilen yöntem kabul edilirse uygulanır, edilmezse teklifi sunan korsan gemiden atılır ve ölür.
korsanlar kararlarını üç etkene göre verir. ilk olarak, hepsi hayatta kalmak istemektedir. ikinci etken, her biri alacağı altın miktarını maksimize etmek amacındadır. son olarak da, her bir korsan -aksi takdirde tüm sonuçlar aynı olacaksa- diğerini gemiden atmayı yeğler.
bu şartlarda; sezgisel olarak, a'nın, gemiden atılıp daha az korsan kalmasını sağlamamaları için kendine çok az bir miktar ayırdığı bir teklif sunacağı düşünülebilir. ancak bu kuramsal sonuçtan olabildiğince uzaktır. bu da, oyunu tersten işletirsek açıktır.
eğer diğer tüm korsanlar gemiden atılıp sona iki korsan (d ve e) kalırsa, d kendine 100, e'ye sıfır altın teklif edecek, yöntem bir lehte bir aleyhte oy alacağından teklifi sunan d yöntemi son söz söyleme hakkıyla kabul ederek geçerli kılacaktır.
sona üç korsan kaldığında (c, d ve e); c bir sonraki turda d'nin e'ye sıfır altın vereceğini bildiğinden, kendine 99, d'ye sıfır, e'ye bir altın teklif eder. bu durumda e bir sonraki turda sıfır almamak için lehte oy kullanacağından bu yöntem kullanılacaktır.
dört korsanın kaldığı durumda ise, b bir sonraki aşamada olacakları bildiğinden, kendine 99, c'ye sıfır, d'ye bir, e'ye sıfır altın teklif eder. bu durumda, d bir sonraki turda sıfır almamak için lehte oy kullanacak, iki lehte iki aleyhte oy sonucu b son sözü söyleme hakkını kullanarak yöntemi geçerli kılacaktır. bu aşamada, b:99, c:0, d:0, e:1 gibi bir yöntem de düşünülebilir, ancak e bir sonraki turda aynı miktarı alacağını bildiğinden karar verme etkenlerinden üçüncüsüne göre (-aksi takdirde tüm şartlar aynıysa- diğerini ölüme gönderme istemi) yöntemi kabul etmez.
bütün bunları a'nın bildiğini varsayarsak, c ve e'nin desteğine güvenebilir ve yöntem şu şekilde ortaya çıkar; a:98, b:0, c:1, d:0, e:1. yine bu durumda a:98, b:0, c:0, d:1, e:1 gibi yöntemler düşünülebilir ancak burda da d üçüncü etkene göre a'yı öldürmeyi yeğleyecektir.
bu oyun, 200 korsana değin kolayca uzatılabilir (aynı zamanda altın miktarı artırılıp, aynı sayıda korsana kadar). Ian Stewart, scientific american dergisinin 1999 düzenlemesinde rastgele bir sayıya kadar uzatmış ve daha ilginç sonuçlar ortaya çıkmıştır.
tanım: kapitalizmin işçi sınıfından ne kadar korktuğunu, "emniyet" görevlilerine şiddet uygulatarak kanıtladığı olaydır.
yasal bir hak olan "grev" için buluşan ve yürüyüşe geçen yüzlerce emekçi üzerine biber gazı sıkarak geri çekilmelerini bekleyen, emekçilerin eylemlerinin haklılığını kanıtlayan polislerin cop, tazyikli su kullanmaktan da çekinmediği görülmüştür. yürüyüşe aileleriyle gelen emekçiler mümkün olduğunca az rahatsızlık yaratarak tek koldan ilerlerken müdahele üzerine ikiye ayrılarak devam etmeyi denemiş ancak barikat, biber gazı, cop ve tazyikli su ile karşılaşmıştır. bunun üzerine grubun belli bir kısmı alandan ayrılmış ve çeşitli yönlerden amaçlarına ulaşmıştır. sistem, emekçilerin farkındalığa ulaşmasından, hareketlenmesinden ne kadar korktuğunu yine belli etmiş, ancak; kazanan yine direnen emekçilerimiz olmuştur.
bundan yaklaşık iki buçuk ay önce, 1 mayıs 2008 günü, henüz sabahın altısında dahi işçilere saldırmaktan çekinmeyenlerin vukuatıdır bu. o gün "taksim toplu kutlamalara kapalıdır." diyerek işçi sınıfının taksim meydanı'nda bayramını kutlamasına, halaylar çekmesine izin vermeyenlerin gerçek yüzü, birkaç gün önce milli takımın başarısının taksim meydanı'nda kutlanmasıyla ortaya çıkmıştır. bu tablo karşısında çok net olarak anlayabiliyoruz ki emekçilerin kıpırdanması bile bazılarının ödünü koparmaya yetiyor.
17 temmuz 2008 günü istanbul belediyesine grev kararını asarak istediğini elde eden işçilerimiz, "kurtuluş yok tek başına; ya hep beraber ya hiçbirimiz" anlayışıyla neler yapabileceğini bir kez daha göstermiştir. o halde; zaman bu ülkenin gerçek sahiplerinin örgütlenme zamanıdır; zaman sömürüye, patronlara, kapitalizme başkaldırma zamanıdır; zaman umutları yeşertme zamanıdır- işçi tulumuyla, baretiyle, çizmesiyle...
"hapı yuttuk" sloganıyla yayın hayatını sürdüren radyodur. yayına girer-girmez "sound" düğmesine basarak eğlenceli vakit geçirebileceğiniz yer. şaka lan şaka iyi parçalar çalıyor kereta.