bir beyaz olmasına rağmen kızılderililere katılmıs, kendini kabileleler arası ve kızılderililerle beyazlar arası anlaşmazlıkları gidermeye adamış, poe isimli bir yancıya sahip kızılderili şamanı. aynı adlı çizgi romanın baş kahramanıdır.
bir filminde televizyon tamircisi olarak gittiği evin hanımını param yok ki ama demesi üzerine bir temiz seven ve bayanın hadi git artık kocam gelecek sözüne de tamam ama bi kere daha sigebülür müyüm cevabını veren türk pornocusu.
üzerlerinde mustafa kemal atatürk' ün portresinin yer aldıgı paraların üzerini karalamak bile suç sayılırken yapan kisinin yapmasının veya yapmaktaki amacının anlasılması guc eylem.
alejandro klibinde cinsel bolgeleri kırmızı elektrik bandıyla hac seklinde kapatılmıs sekilde boy gostermesi sonrasında pek sasırmadan karsılayabileceğim olay.
hayalgücü kafasının aksine hayli geniş olan bir yazarın saçmalıklarını insanlara ilgilerini çekeceğini düşünerek sunduğu entrydir. harcadığım 3 dakikaya çok yazık.
PS: silindiğine göre sozlugun agır abilerine catmısız. pardon abi on numarasın. cok kralsın. adonis kasın müthis. lan a*cık bana ne senin adonis kasından.
evde tavuk yumurtası kalmaması üzerine hemen başvurulan yöntemdir. baba tarafından eve alınan ve sürekli olarak buzdolabının kapak kısmını işgal eden şeffaf plastik ambalajlı benekli yumurtaların sabahları dev çorba kaşığına çiğ bir şekilde doldurulup içilmesi ve yumurta yokluğunda kullanılması dışında ne işlevi var ki zaten?
ÖSYM başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan' ın aşağıdaki açıklamaları üzerine sıçmığın üzerini sıvamamak adına alınmış akıllıca karardır:
"''Ben herşeyin olabileceğini düşünüyorum, aksi ispat edilmedikçe. Ben soru kitaplarını okuduğumda gözlerimi yaşartan ifadeler de oldu. Bu çocukların içinde sınav sırasında kendi kendini motive edenler var.
Mesela 'ha gayret' diye yazmış, 'ah bir öğretmen olsam' yazmış. Belli ki yanıp tutuşuyor. Böyle bir aday bu heyecanla yıl boyu çalıştıysa başarılı da olur."
The Big Bang Theory dizisindeki uzay araçları için kendi deyimiyle sıvı atık tahliye sistemi gibi şeyler (bildiğin bok tahliye sistemi) tasarlayan yahudi asıllı mühendistir. Saç kesiminden de anlaşılabileceği gibi Star Trek hayranıdır. görüş alanına giren bütün dişi varlıklara asılır.
büyük olasılıkla kültürsüz bir şekilde "nasıl olsa deniz, -affedersin- sıçar gideriz" mantığıyla kültürsüz bir şekilde bütün idrar kültürünü bulunduğu bölgeye bırakmış kültürsüz kişinin insanları çağırmak suretiyle yaptığı kültürsüzce eylemdir azizim.
hayvani boyutlardaki tespihleri ile camilerde boy gösteren amcalardır. Halk arasında, Prometheus' u sonsuz işkencesine mahkum eden zincirler gibi tespihleri, büyük bir maharetle kullanmaları ile bilinirler.
agni&rudra' nın million slash combosunu (hani coşturan) yapmaya çalışırken parmak eklemlerimi sakatladığım oyundur.
NOT: comboyu hiç bir zaman yapamadım...
akmar' dan çıkmayan tiptir. metal grupları baskılı tişörtlerin siyah renk olması gerçeği doğrultusunda pek de haksız sayılmaz çünkü bu tarz tişörtler "hep" siyah olur. En azından ben bir istisnaya rast gelmedim.
arama kutusuna "bana porno aç" yazan veya facebook' taki "ne düşünüyorsun?" kısmına "merhaba, ben falanca (adını vermek istemiyorum) senin adın ne" yazarak facebook ile arkadaş olmaya çalışan insanlardır (ikisi de yaşanmıştır).
Sezonun açılmasıyla dondurma reklamlarında sıkça boy göstermeye başlayan animasyon reklam karakteri aslan max hakkındaki gerçektir. Aslında üzücü bir yanı yok değildir. Zira benim gibi nostalji düşkünü olanlar bilirler; bu aslan max ilk çıktığında kırmızı bir karate elbisesi giyiyordu ve gayet de tarz sahibi bir karakterdi. Şimdiki Aslan max bir hayli yavşak ve apaçi olmakla beraber çok iticidir de. Sürekli kanka kanka diye gezmektedir. Ve bu durum Türkiye' de gelişmekte olan apaçi lobisinin tabanını ne kadar genişletmiş olduğu gerçeğini insana bir kez daha göstermektedir.
suarez' in mutlak golü elle çıkararak Afrika' nın son ümidi Gana' nın bütün ümitlerini söndürdüğü maçtır. Adı geçen şahıs maçın tüm kaderini değiştirmiş, tabiri caizse maçın a.ına koymuştur.
yalnızca fransız sanat filmlerinde yapabileceğiniz şeydir(fransız sanat filmleri = kısa saçlı kadınlar).
edit: çok dar fikirli bir yaklaşım mı oldu ne?
okul, hastane, köprü yaptıracağına bol bol cami yaptıran türk milletinin yerli yersiz ota b*ka içlenen bir ferdinin saçma feryadıdır. Hergün haberlerde izliyoruz bir eprimiş iple azgın akan dereleri aşan talebeleri, karda kışta kara bata çıka vahşi hayvanlar tarafından saldırıya uğrama tehlikesi içerisinde okula gitmek için mücadele eden minikleri, hastane kapılarında can verenleri, gidecek okulları olmayan kişileri. Sizin gibi örümcek beyinli insanlar iki adım daha az yol yürüsün diye her sokağa bir cami yapılmış durumda. Fakat o camiler o insanların hakkı olan yollar, hastaneler, okullar ve köprüler üzerinde yükselmiştir. Temellerindeki her bir tuğla, her damla çimento, her parça demir o insanlardan gasp edilmiştir. Ve sen hala yürüdüğün iki adım yoldan yakınıyorsun öyle mi? Sen git eşekliğine içlen.
bir insanı anlamaya çalışmaktansa o kişiye bok atmayı yeğleyen bir yazarın saçma söylemidir. Aynı yazar Nazım Hikmet' in "makineleşmek istiyorum" adlı şiirini örnek gösterek Nazım' ın şiirlerinin sanat değeri taşımadığını ileri sürmektedir. Oysa ki bu kadar rahatça eleştiri yapabilecek kadar ( ne eleştirisi resmen bok atmış yahu) alanına hakim olsaydı alıntı yaptığı şiirin fütürizm akımının etkisinde yazılmış ve bu akımın bütün özelliklerini taşıyan bir şiir olduğunu bilirdi. Can Yücel' e de pisliğini kusmaktan çekinmeyen bu arkadaşın onun hiçbir şiirini okumadığına inanıyorum. Okumaktan kastım bir kitabın başına oturup saatlerce ona bakmak suretiyle yapılan eylem değildir. Eser sahibinin sizi götürdüğü alemi okumaktır, onun sanatını görmek,duymak,koklamak,tatmaktır. bu koministmiş, şu sosyalistmiş, beriki liberalmiş diyerek eserleri önyargı ateşi ile yakmak yanlıştır. Can Yücel için çok ağzı bozuk derler, bu yönünü çok eleştirirlerdi. Fakat o küfürden bile sanat yapmasını; küfürü bile nerede, nasıl kullanacığını çok iyi bilirdi. izninizle bir anekdot paylaşmak isterim:
Duygu Asena' nın, konuk olarak katıldığı bir programda Nazım Hikmet için "kartpostal şairi" yakıştırması yapması üzerine Can yücel de şu cevabı vermiş: kart sensin, postal da sana girsin.