gölbaşı polis özel harekatta, bugün itibarıyla 48 polisimizi şehit eden, suçunu itiraf eden fetöcü pilot binbaşıdır. "asmayalım da besleyelim mi" vecizesinin hakkını veren şahsiyettir.
14 Mayıs 2016 Cumartesi günü, saat 11 sularında Florya kavşağından Beylikdüzü istikametine E-5 e katılan düğün konvoyu mensupları;
3 araba yanyana gelip E-5 i trafiğe kapatan öndeki apaçiler, diğer aracın sunroof undan olup bitenleri ağzından salyalar akıtarak kameraya çeken sakallı yağ fıçısı, buna alkışlarla eşlik eden kokoş ablalar, kravatlı takım elbiseli kel abiler.
Sizin beyinsiz oğlunuz ve kızınız gerdeğe girip (maalesef) üreyecek diye, ortalığı siren sesi ile yakıp yıkan ambulans başta olmak üzere, vatandaşa çile çektirmeye ne hakkınız var mı?
elektronik ortam, telefon dinleme, gizli çekim ve kayıt mühendisliği diye bir birim kurulsa, yeryüzünde en çok yakıştıracağım üniversitedir.
mezunlarının bir ömür boyu fetoculukla yaftalanacak olması da, cabası.
emniyet teşkilatının görüp-görebileceği, en kirli, en çürük ve adi üyelerinin başında gelir. fetocu olması, ikbal basamaklarını hızla çıkmasına sebep olmuştur. en büyük eseri, dink cinayetidir. rivayete göre, yancısı ali fuat ve nazlı yı bizzat kendisi çiftleştirmiştir.
yine de, uygun bir anlaşma ve tanık koruma programı sağlanırsa, tek başına feto ve örgütünün bütün pis işlerini, hangi istihbaratı hangi ülkeye kaça sattığını ve bürokrasideki kripto fetocuları açığa çıkarmak için kendisinden yararlanılabilir.
bahçelievler belediyesi imar müdürü sayın timur tüzer in, iskan başvurularında talep ettiği taban rüşvet fiyatının yüksekliğinden iskan alamayıp onlarca daire olarak, belediyeye yüksek fiyatla söğüşlendiğimiz su dur efendim.
mart 2014 yerel seçimlerinde, sivas ın koyulhisar ilçesinde, aday çıkarmış olmasına ve aynı ilçede teşkilatı olmasına rağmen 0 oy (yazıyla sıfır) çıkarmış, çıkarabilmiş siyasi parti.
anlamakta güçlük çektiğim taraf, ilçe başkanı neden oy vermiyor. adayın annesi, babası, eşi neden oy vermiyor. aday neden kendisine oy vermiyor.
sözün bittiği yerdeyiz. bu adamlar daha kendine oy vermeyi beceremiyor.
çakma edward snowden.
ülkesinin, eline geçirebildiği tüm sırlarını, artık ücretsiz, tüm servislere takdim eden hoca kod, terör örgütü lideri. kendi ifadesine göre, gucci, dolce-gabbana, sarar, pierre cardin gibi markaları ayrı ayrı, ya da hepsini birden bir kalemde satın alabilecek maddi güce rağmen, tek ceketi ve tek donu olduğunu cümle aleme ilan eden, ha la nefes alan canlı türü.
cüretine hayran olduğum şahsiyet.
panpa nın ücreti mukabili kucağına oturmadığı servis kalmadığı bilinen bir gerçek. lakin pasaportunu taşıdığı ülkesini (usa pasaportu varsa bilmiyorum) böylesine alanen satacağını ben dahi aklıma getiremezdim.
uğruna ilk eşini periyodik dayak seanslarından geçirdiği genç ve güzel ikinci eşini, aynı gazetenin ve dolayısıyla cemaatin ağır abilerinden birinin genç ve yakışıklı oğluna kaptıran, aşk acısının ızdırabıyla ne dediğinin, ne yazdığının farkında olmayan cemaat yazarı. en azından, mevcut silindirik tipi ile bir daha böyle bir hatun yapamayacağının bilincinde gibi görünüyor.
en semizlerinin elinde, ülkenin en büyük porno arşivin mevcut olduğu ortaya çıkmış oluşum.üstelik liderleri pasif olmasına rağmen. bu sapmışların kadınlı-erkekli ayinlerinden Allah korusun.
aşağıda yazılanların gerçek kişi ve kurumlarla hiçbir ilgisi yoktur.tamamen hayal mahsuludur.
ücreti mukabili, yeryüzünde oturmayacağı kucak olmadığını düşündüğüm şahsiyet.
değişik bir insandır hoca. ilkokul mezunudur. bildiğin sıradan vaizlerdenken, kurduğu ilişkiler ve hitabet yeteneği sayesinde, sonradan örgüte dönüştürdüğü cemaatini oluşturmaya başlamıştır.
aseksüeldir hoca. kadına-erkeğe ilgisi yoktur. zaafları para ve güçtür. abd yi sever, israile tapar. örgütündeki erkeklerin sakal bırakmasını kesin bir dille yasaklamıştır. ne hikmetse örgüt elemanları tektiptir. bir kilometre öteden rahatlıkla ayırt edilebilir. ilk bıraktığı intiba kırık olmalarıdır. kırıtarak yürürler, ağızlarını büzerek konuşurlar.
okyanus ötesinde, dev malikanesinde yaşar hoca. futbolcu eskisinin dediği gibi onbeş metrekare hasır odada değil, seksen odalı dev bir malikanede. ağır bir maliyeti vardır örgütüne. malikanenin dış güvenliğini fbi sağlar.
son dönemde bir başka maaliyet unsuru da topsakal çetesidir. ortak özellikleri ateist olmalarıdır. örgüt adına konuşma yetkileri vardır. busines-class uçarlar, petrus içerler. yapılacak operasyon bilgilerini bilmesi gerekenler bilmez, çete aylar öncesinden öğrenir.
yapısal olarak farklılıklar olmasına rağmen hocanın örgütü hasan sabbah ın haşhaşilerine benzer. alamut kaleleri de, hocanın uzaklardaki malikanesidir. her iki gurupta sapkındır. hasan sabbah ın elemanlarını fuhuş, uyuşturucu ve sefahat sayesinde kendisine sadık tuttuğu bilinmektedir. hocanın müritleri ne kullanır henüz bilinmiyor. farklılıkları ise, sapkın olmalarına rağmen haşhaşiler mert ve cesur bilinirler. üstleri öl dediğinde ölürler. hoca kendi örgütünden birine öl dese, bu kırıklardan bir tanesi dahi canını vermez.
hocanın gelir kaynakları arasında en önemli yeri yabancı servisler tutar. hoca ücreti karşılığında kendi ülkesinde her türlü pisliği yapar.
bankacılık,faktoring,medya,sağlık,eğitim,sigortacılık,yayınevi,su arıtma cihazlarından, islami sex shoplara kadar pek çok sektörde at koştururlar.
cemaat mensuplarının iştiraklerinden oluşan, ülkenin en büyük, en güçlü holdingi.
akaryakıttan turizme, inşaatdan medya ya, eğitimden spor endüstrisine, eğlence sektöründen yayınevlerine kadar çok geniş bir alanda faaliyet göstermektedir. telefonda bir hatun size su arıtma cihazı satmaya kalkıyorsa, ya da talebiniz olmamasına rağmen bir ay boyunca kapınıza bırakılan malum gazetenin tahsilatı için biri kapınıza dikilmişse, bilinki bu holdingin çalışanıdır.
siyasetle çok işli dışlıdır. omurgasız bir topluluktur. kah sağa yanaşır, kah sola. en fazla yüzde ikilik bir oy potansiyelini kontrol ederler. zaten fazlasını alacaklarına inansalar, yarın partileşme hareketlerine başlarlar.
mensuplarının hocaefendi diye zikrettikleri, holdingin gayri-resmi yönetim kurulu başkanı amerika da, kırk odalı malikanede ikamet eder. malikanesinin kirasının aylık beşbin usd olduğunu basına açıklamış(yalanını yesinler), fakiri inandıramamıştır. kanaatimce bahse konu rakam elektrik faturasını dahi karşılayamaz.
cemaatle ittifak, yılanla çuvala girmeye benzer. tabiatı gereği yılan sokacaktır. biz bunu bilmiyorduk, biz bunu duymamıştık diyen partilerin vay haline.
malum, asrın projesi diye lanse edilen marmaray 29 ekim cumhuriyet bayramında açılıyor. şimdilik sadece kazlıçeşme-söğütlüçeşme arasında çalışacak olsa da, kalan banliyö hatlarının bitmesi ile, iki yaka arasında toplu ulaşım kolaylaşacak. sırf ulaşım yüzünden şükrü saraçoğlu'na gitmeye çekinen, özellikle avrupa yakasında ikamet edenlerin, maçlara gitmesindeki en büyük engel de ortadan kalkmış olacak.
bu projeyle birlikte, şükrü saraçoğlu stadı istanbul içinde ulaşımı en kolay stad haline geliyor. kalan banliyö hatlarının açılması ile halkalı da ikamet eden vatandaş, tek vasıta ile, trafiğe takılmadan rahatlıkla stada ulaşabilecek. seyirci sayısındaki farklılığı da yaşayarak göreceğiz zaten. kısacası marmaray, avrupa yakasında ikamet eden fenerbahçe taraftarlarının işini oldukça kolaylaştıracak gibi görünüyor.
3-5 dönümlük, küçücük bir yer olmasına rağmen etkisi büyük olmuştur. şöyleki;
-sayın başbakanın olağanüstü büyüyen, ben yaptım oldu cu kibrini bir nebze olsun törpülemiştir
-kadir topbaş gibi düşük profilli, pratiği zayıf, olası bir başkan adayı ile istanbulu kaybedeceğini anlamıştır
-yıldız parkı, gülhane parkı, belki de belgrad ormanları hakkında hayaller kuran partili müteahhitlerin hayallerini sonsuza kadar yıkmıştır
-cemaatin biber gazı ithalatı işine girdiğini düşündürmüştür. malum polis ota-boka gaz sıkarak, biber gazını ülkenin en çok tüketilen sarf malzemesi haline getirmiş ve birilerine muazzam servet kazandırmaya devam etmektedir. benim tanıdığım pensilvanya sakini bu rantı kimseye kaptırmaz.
inönü stadında, protokol tribününün önünde terör estiren maganda. saldırıyı kendi insiyatifi ilemi yoksa sahibi tamer kıran ın emri ilemi gerçekleştirdiği bilinmemektedir. bilinen şey ise, bir savcıya "anlarsın ya" desen 10 yıl yatarın garanti iken, yine bir savcının gözü önünde rauf büyük gibi müptezelin biri, vatandaşın anasını bellese, tutuksuz yargılanmak üzere serbest kalır.
peşin edit : hiçbir saygıdeğer savcımıza "anlarsın ya" demişliğim, hatta düşüncem bile yoktur. iş çıkarmayın.
genç fenerliler biran önce müdahale etmezlerse fenerbahçe avrupa şampiyonu olacak. uyuma safa reis. müdahil ol. aksi halde fener şampiyon oluyor. yetiş.
helal olsun safa ya. adamın avantası kesilince "ben de sizi inletmezsem" demişti. arkasına aldığı muazzam cemaat (dolayısıyla savcı) desteği ile inletiyor koskoca takımı.
malum taraftar gurubunun ne ilk ne son vukuatı. savcılar bu organize suç örgütüyle ilgili harekete geçmeyecekler, geçemezler. çünkü cemaatin amerikadaki liderinin isteği ve bu çetenin isteği aynı doğrultudadır. bu olay nasıl çözülüre gelirsek, gurubun isteği belli, avanta. ayda 3-5 bin dolar karşılığı bu çetenin maçlara gelmemesi, hatta 5-10 bin dolar gibi bir para karşılığında, reislerinin ve çetesinin başka bir takıma transferleri sağlanabilir. başkaca çözümü yoktur.
barcelona ile oynanan eurolige maçının ardından, başkana fiili saldırı teşebbüsünde bulunan malum guruptur. saldırının temelinde sportif başarı ya da başarısızlık değil, rant vardır. vaktiyle, stadın wc temizlik işine bu malum gurubun lideri bakıyor, karşılığında yönetimden bedava bilet alıp, yandaşlarına satarak parayı buluyordu. başkan bu rantı kesince köprüler atıldı. çekişmenin temeli budur.
olayın adli tarafına gelince, bu gurup 6222 sayılı yasayı iplemeden, adeta organize suç örgütü gibi çalışır, müsabakaları provake eder, kulübün her maçta mutlaka ceza almasını sağlar, büyük maddi kayıplara yol açar, adam öldürür, adam yaralar. bütün bu olanları, yurdumun hiçbir savcısı görmez, reesen harekete geçmez. hatta, malum sürecin ağır topu, maç sonuçlarını önceden bilen, capua ya yağmur getiren, kudretli olduğu zamanlarda cemaatle alakalı bütün akçeli davaları uyap üzerinden kurayla her defasında kendisi çeken, şimdinin küçükçekmece sakini bile görmez. çünkü cemaatin desteğini arkasına alan bir guruba, bu ülkede hukuk dokunamaz.
yapılacaklara gelince, gurup liderinin isteği tabiiki paradır. kendisine sorsan teröre son vermek için aylık 50-60 bin dolardan kapı açar. sıkı bir pazarlık sonucu ayda 3-5 bin dolara bu gurubun maçlara gelmemesi sağlanabilir, daha ötesinde ayda 8-10 bin dolar karşılığında ise rakip takım taraftarı yapılmaları bile mümkündür.
takıma birşeyler katmak için değil, birşeyler almak için biraraya gelmiş topluluk. sayıları az ve eğitimsiz olmalarına rağmen, stad kapattırma ve ceza aldırma konusunda son derece başarılıdırlar.
bir fenerbahçeli olarak efendiliğine hayran olduğum futbolculardan biri. allah sevdiklerine bağışlamış. tez vakitte geri dönmen dileğiyle geçmişler olsun.
bir kadın;
önüne gelene vermemeli
velev ki vermeye meyilli,
muhakkak korunmalı
korunmazsa, bir yarışmacı çıkar, annesinin kirli geçmişini, milyonların önünde haykırır
"ben orospu çocuğuyum" diye.
hiç şans bulamamasına rağmen, başarısızlığın ihalesi üzerine kalmış yetenekli futbolcu. iki sezon beşiktaşta oynama şansı bulabilse, aykut kocaman yine yeni yeniden ve ısrarla transfer edilmesini ister.
"cemaatin gücü de bir yere kadar" diye düşündüren karar. gerçi tahkimde adam gibi adamlar olmasa, yirmi küsur kameraya ve canlı yayına rağmen, pfdk dan bu cezayı geçirebilmiş, tüm türkiye ile, hakemin yalan beyanda bulunup, kariyerini tehlikeye sokma pahasına dalga geçebilme cüretini kendilerinde görmüşlerdir.
bir cümle de bu olayı engin baytar olayı ile bir tutanlar için;
-raul 28 yaşında, kariyerinde bu olaya kadar kırmızı kart görmemiş, rakiple, hakemle ve rakip taraftarlarla tartışmaya girmemiş, işinde-gücünde bir profesyonel (bazı embesillere göre, saçı ve dövmeleri yüzünden asılmalı tabii, o ayrı konu)
-engin baytar a gelince, öfke kontrolü problemi yaşayan, oynadığı her beş maçta, 1 kırmızı ve dört sarı kart ortalama ile oynayan bir futbolcu. oynadığı tüm eski kulüplerindeki rehabilite programlarına cevap vermemiş, zannımca da uyutulması (futboldan uzaklaştırılması anlamında) gereken sinirli şahsiyet.