stewie
1430 (heykeli dikilesice)
dördüncü nesil yazar 4 takipçi 123.82 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    sigara ver

    1.
  1. görükle de deliler gibi eğleniyoruz zirvesi

    1.
  2. görükle tayfası ve bursa merkezden gelecek yazarların buluşacağı zirvedir. yanlış anlaşılmasın, başka şehirlerden de katılım olmasını bekliyoruz. fiyat listesi indirimli şekli ile bu başlkta duyurulacaktır. ayrıca merkezden gelen yazarlarımız için dönüşte ücretsiz servis imkanı sunulacaktır.
    3 ...
  3. brother from another mother

    1.
  4. ing. başka anneden kardeşim

    terim anlamı olarak, kan bağı olmasa da kardeş gibi sevilen kişiler için söylenir.
    4 ...
  5. kojiro hyuga olma isteği

    1.
  6. küçükken duyulması normal istektir.

    ben de mahallede top oynarken tişörtümün kollarını omzumda sıvar, şut çekmek için bacağımı kaldırırken vücudumu da eğerdim.

    20 küsür yaşına gelip de sözlükteki karma değeri için olan istek hakkında bir fikrim yok ama.
    0 ...
  7. pstewie

    1.
  8. fenerbahçe maçındaki kadın kılığına girmiş kadın

    1.
  9. birçoğumuzun erkek sandığı kadındır. halbuki anatomik olarak da görünüş olarak da kendisi dişidir.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/183471/+
    2 ...
  10. ero sennin

    1.
  11. bubble ass

    1.
  12. sporcu kağıdı

    1.
  13. 90'lı yıllardaki çocukların bugün kumarbaz olma sebebi.
    (bkz: ütmek)
    (bkz: yağma)
    2 ...
  14. diyaloğun meyvesi

    1.
  15. abilerde izlenen yegane filmlerden biri.
    1 ...
  16. yapacağın tespitin amına koyayım

    1.
  17. çok acayip bir tespitte bulunduğunu düşünen, lakin önermesi yarrak gibi olan adama söylenecek yegane söz.
    0 ...
  18. yılın en uzun gününü memlekette geçirmek

    1.
  19. kuzey yarım kürede mevsim başlangıcı ve en uzun gündüz süresi olan 21 haziran gününü memlekette, aile ve eski arkadaşlar yanında geçirmektir.

    uyandığımda sigara dumanından krem rengine dönmüş bir tavana değil, bembeyaz kireçle kaplanmış tavana bakıyordum. bu küçücük odanın duvarları maviydi. babam duvarları maviye boyamıştı. maviyi çok severim diye değil, erkek çocuk odası mavi olur diye. bunları düşünürken içeriden hayatımın kadınının sesi geldi. "oğlum saat kaç oldu kalksana oğlum." diyordu. yattığım yerden çayın sıcak olup olmadığını sordum böğürerek. annem her türlü bağırmama böğürmek diyordu. hatta uzun süre bağırmak kelimesini böğürmek diye bildiğini zannettim. üniversite mezunu bu güzel insanın türkçeye benden daha az hakim olduğunu sanmak nasıl bir aptallık değil mi dostlar?

    çayın 5 dakika sonra hazır olacağını öğrenmemle beraber balkona çıkıp sigara yaktım. balkonun iklimi çok başkaydı. kafama kafama güneş geçerken, ağzıma ağzıma da karadeniz'in hırçın poyrazı vuruyordu. bu ikilemler içinde sigaramı söndürdüm ve içeri girdim. brunch tadında geçen kahvaltılarımızın en sevdiğim ürünü domates-salatalık söğüşün üzerinde 1 kilo doğranmış maydonoz görmemle beynimden vurulmuşa dönmüştüm. söğüşten sorumlu müdür olan babama dönerek "bu ne la?" dedim. "ne ne?" diye cevap verdi. "bunda neden bu kadar maydonoz var?" dedim. "maydonoz iyidir." dedi. maydonoz iyidir... lan maydonozun neresi iyidir? maydonozdan ilaç mı yapılmış şu güne kadar? savaşları mı önlemiş maydonoz? biten bir ilişkiyi kurtarabilir mi lan bir demet maydonoz? gözlerimden anlamış olacak ki, maydonozları ağzına tıktı. şu maydonozları ağzına tıkan, ülkedeki ilk üniversitelerden birinden mezun olan, pazar günleri golf oynayan bir adamdı...

    brunch sonunda gece uyurken beni rahatsız etmemesi için sessize aldığım cep telefonuna bakma ihtiyacı hissettim. ekranda 1 mesaj alındı yazıyordu. yollayan objebi idi. "akşama home party var, içkiler senden kızlar benden ;)" yazmasını o kadar isterdim ki... bunun yerine kuru bir "nabıon la?" yazıyordu. "la" kısmı hoşuma gitti. nerde olduğunu sordum ve yanına gitmek için evden çıktım. sokakta çocuklar ve köpekler gelen arabaların peşinden koşuyordu. durup onları izlerken ne kadar ruh hastası bir muhitte oturduğumu düşündüm. zira bir süre sonra hangilerinin köpek, hangilerinin insan olduğunu seçemedim. aklıma hayvan çiftliği ve bazı hayvanların daha eşit olduğu geldi. evet, bazı hayvanlar daha eşitti...

    objebi her zaman oturduğumuz, playlistinde jazz, fransızca şarkılar ve haluk levent olan kafede beni bekliyordu. bu kafenin duvarlarında kaldırımlarda 10 milyona satılan ama pazarlıklarla 6-7, yer yer 5 liraya alınmış sanat eserlerinin posterleri vardı. kafe sahibi cüzdanına verdiği değeri evladına vermeyen bir entellektüeldi... sarma sigara içmesinin tek sebebi daha ucuz olmasıydı ve "malbuş mu la o?" demekten asla çekinmezdi.

    objebiyle otururken tavla oynadık... sürekli eline verdiğim genç gitmiş, her hareketini planlayan, beyninin taktik ve strateji üreten kısımları gelişmiş, üstüne üstlük cayır cayır çift atan bir objebi gelmişti... tekrar ikileme düştüm, kaşlarını kaldırdığında animasyon filmlerindeki farelere benzeyen bu sevimli çocuğa yenildiğime inanamıyordum. 7-8 sene öncesi geldi gözümün önüne: halı sahada biri sakatlanmış, kenardan bir çocuk bağırıyor "abiii ben gireyim mi?". kaşlarımı çatarak cevap veriyorum: "siktir git objebi". ve şimdi o çocuk "nooldu la 6 gapı mı oldu?" diye artislik yapıyordu. o anda anladım ki hayat fırtınalı havadaki bir okyanustu ve objebi bu okyanusta karşıma defalarca çıkacak bir levrekti. evet; okyanus, levreğin habitatı dışındadır. ama hayat da objebi için öyleydi. o bu dünyaya ait değildi ama ait olduğunu hissettiren şeyler bulmak için yaşayan bir romantikti...

    "şu kızın da götü güzelmiş la" demesiyle kendime geldim. genç adam yalan konuşmuyordu, kız iyiydi. tavlada yenilmiş olmanın verdiği can sıkıntısıyla eve gideceğimi söyledim. o da benimle hemfikirdi. aradaki tek fark onun kendi evine gidecek olmasıydı. yolda yürürken "inception'da ben olsam o topaç yerine beybileyd atardım." dedi. bu espriye çok güldü. iyice soğuttu kendinden, kendi yaptığı espriye yarılan adam modeli ile... fare götü gibi olan gözleri iyice küçülmüştü. aniden sola döndüm ve ona izimi kaybettirdim. ve o günden sonra objebi'yi asla görmedim.

    uzun bir yürüyüşün ardından eve geldim ve kendimi balkona attım... ay tepemde doğarken naratamı yudumluyor ve ağzıma ağzıma vuran poyraz karşısında çaresiz kalıyordum. yine ikilemlere düşmüştüm...

    edit: soundtrack de arbitrajci'den geldi http://fizy.com/#s/138acv
    5 ...
  20. takım içi dengeler

    1.
  21. türk futbolunun geride kalmasındaki en önemli yazılı olmayan kuraldır takım içi dengeler. avrupa'da başarı arayan bütün takımlar bunun sıkıntısını çekmişlerdir. yok anelka gelecekmiş ama ücreti takım içi dengeleri bozarmış. jardel'in maaşı takım içi dengelerde sorun yaratırmış...

    yarın öbür gün tuttuğumuz takım dünyaca tanınan bir topçu alsa sevindiğimiz kadar panik de oluruz, "ulan takım içi dengeler ne olacak acaba?" diye. buradaki en ciddi problemi yerli futbolcular çıkarıyor aslında. ulan sana ne adamın alacağı paradan? sen işine baksana... yok ortega'nın maaşı neden o kadar fazlaymış. lan adam ortega be, arjantin milli takımının 10 numarası. drogba gelebilirmiş ama ücreti takım içi dengeleri bozarmış. sen de git ingiltere'nin en başarılı forvet oyuncularından biri ol, gel sen de al o kadar maaş...

    önyargıdan önce yenilmesi gereken şeydir takım içi dengeler...
    0 ...
  22. el gazı

    1.
  23. uzun yolda gaza basma eziyetinden kurtaran teknoloji. arabanın hızını sabit tutar. bazı arabalarda direksiyonu da sabitliyor. böyle bir elin el gazında bir elin s.kinde gidiyorsun. cruise control olarak da bilinir.

    uktecinin notu: nedir bu el gazı? manda kasa mercedeslerde hep görüyorum özellikler arasında

    ukteyi veren: zaibatsu (31.01.2010 11:20)

    (bkz: manda kasa mercedes)
    1 ...
  24. kanuni sultan zall

    1.
  25. adın bu olsuuuun soy soyladım boy boyladım
    0 ...
  26. halayperestlik

    1.
  27. halay çekmekten aşırı zevk alma durumu, halay müptelalığı.
    0 ...
  28. takım elbiseli üniversite öğrencisi

    1.
  29. üniversite okuyan insanların idrak edebileceği gibi sunum günüdür.
    4 ...
  30. mahallenin abileri

    1.
  31. ailenize açamayacağınız her türlü sorununuzda yanınızda olan güzide insanlardır. kısa pantolonla mahallede koştururken size sigara uzatıp "çek lan bi fırt" deseler de elinizde sigara gördüklerinde tokat atacak kadar realistlerdir.
    1 ...
  32. avseq02

    1.
  33. genelde tek cd'ye çekilmiş filmlerde* 2. dosyanın kopyalabilmesi için avseq01in sonundaki 1'in değiştirilip yerine 2 koyulası sonucu oluşan klasör.
    2 ...
  34. fenerbahçe ve beşiktaş ın galatasaray a ayıbı

    1.
  35. son yıllarda galatasaray'a yapılan haksızlıktır efendim.
    şimdi şöyle oluyor ki biz* fenerbahçe ve beşiktaş'ın çürüklerini* * * almamıza rağmen, 2 güzide kulübümüz de bizim çürükleri ellemeyerek galatasaray'ı sabote ediyor.

    n'olur şu takımdan mustafa sarp, ayhan, barış, servet, hakan balta gibi adamlardan bir kaçını alsanız, biraz da biz güçlensek? rekabetimiz şenlense?

    yönetici abilerimden anlayış bekliyorum.
    1 ...
  36. titreyerek

    1.
  37. tıkabasa fast food

    1.
  38. güzel, çabuk, ucuz olduğu için tercih edilen bir mekandı. "mekandı" dememiz kötü aslında. çünkü açılalı 1-2 hafta olmasına rağmen çabuk ve güzel sıfatları silindi gözümde.

    sipariş verdikten tam 1 saat sonra geldi siparişim. üstelik yürüme ile 5 dakikalık mesafede oturuyorum. yoğun oldukları için yetişememişler diye düşündüm, ama paket buz gibi olmuştu. neyse dedim olabilir. açtım yemeye başladım buz gibi olmasına rağmen, dönerin içinden lahana turşusu çıktı! evet abi bildiğiniz lahana turşusu... yiyemedim çöpe attım mecburen...
    bu süre içinde özür falan da dilemediler.
    kendilerine tavsiyem bir de zam yapıp batma yolunda ilerlemeleri! neden battın sorusuna "abi şans işte napalm?" cevabı vermesinler ama.
    1 ...
  39. yalarım ifadesi

    1.
  40. aklınızdaki rakam neydi

    1.
  41. ticari bir anlaşmada karşı tarafın fiyat aralığını yoklamak için sarfedilen söz.
    0 ...
  42. fatmagül e sadece bir defa tecavüz edilmesi

    1.
  43. ula ula ula

    1.
  44. hassiktir lan sana

    1.
  45. çok kızılan kişiye söylenen bir söz öbeği. içinde "s.k" gibi ayıp bir kelime geçse de, küfür niteliği taşıdığına inanmıyorum.
    1 ...
  46. tamam uzatınca komik olmadı

    1.
  47. bir esprinin, şakanın, komikliğin üstüne 3. hatta yer yer 2. espriyi yapana söylenmesi gereken cümle. her şey tadında güzeldir.
    1 ...
  48. türk halkının kamera gördüğünde mala bağlaması

    1.
  49. kamera karşısında heyecanlanan türk halkının saçmalamasıdır. bu heyecana astan astan sorulan "hangi ganal?" cümlesi eşlik eder.
    4 ...
  50. moderasyonda mantık aramak

    1.
  51. her ne kadar "aramaya inanmak" olayı sözlükçünün ilk maddesi olsa da, söz konusu moderasyon olduğunda vazgeçilmesi gereken eylem...
    0 ...
  52. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük