Bugün çağlar, Merih ve Hakan hariç yedek oyunculardan kurulu onbir ile çıkmış takım. Burak da as sayılır mı bilmem ama genel olarak takım bu değil. Çok üstüne gitmemek laızm.
Eski gelenekçiler tarafından yeniden kurulmuş siyasi parti. Sanırım Meclis’te üç adet vekilleri var. Bu vekiller Hdp’den vekil seçilmiş ve çok etik olmayan bir tavır ile tip sürecine dahil olmuşlar.
Eski gelenekçiler her ne kadar işin merkezinde gibi görülse de, ortaya çıkan tip pratiği Kürtçü popülizme teslim olmuştur. Sınıf devrimciliğinden ziyade sosyal medya çığırtkanlığı ağır basmaktadır. Zaten bu grup, TKP’den ayrıldığında devrimci demokrat eğilimleri ile teşhir edilmişti.
Bugün annem seni sordu.
O kadar zaman geçmesine rağmen bittiğini söylememiştim, lafı açılmamıştı.
O mu kaldı, bitti dedim. Kızdı, üzüldü.
Sadece beni değil hepimizi kandırdı o, diyemedim. Hayatımda gördüğüm en büyük yalancı, diyemedim. Sadece bitti dedim.
Sadece bittin zaten, yalan da söylemedim.
Laiklik ilkesi umrunda olmayan kemalisttir.
Cumhuriyetçilik ilkesi umrunda olmayan kemalisttir.
Halkçılık ilkesi umrunda olmayan kemalisttir.
Devletçilik ilkesinden haberi dahi olmayan kemalisttir.
Memleket için sıfır fayda bir insandır. Hatta memlekete düşmanlığını açıkça ifade etmesinden ötürü, birçok gizli düşmandan da merttir. Bu ülkeyi her sevmeyen gibi, kendisi de dost değil düşmandır.
Ama ama ama
Zil takıp oynamaya gerek var mı? yok.
Onlarca orospu ağızlı yanı başımızda nefes alırken, memleket düşmanları bu ülkenin meclisinde memleket için karar verirken, döviz alıp başını gidedururken, Ramazan ayına maaşını alamamış işçiler kuru ekmekle oruca niyetlenirken siyasi sevinç kaynağı bir kendini bilmezin ölümü olmamalı.
Toprak kabul ederse, gidenin Arkadından rahmet dilenmeli. Toprak kabul eder mi? Ben toprak olsam etmem.
“Otuz beş milyon metrekare vatan toprakları işga altındayken, bizim milli bütünlüğü bozmakla suçlanmamış gülünçtür. Mustafa Kemal sağ olsaydı bugün çok şaşırırdı. Hareketimiz tamamen anayasal bir harekettir. Anayasal ruhun başlangıç ilkesinde belirtilen, ulusun zulme karşı direnme hakkını kullandık. Bu sebeple anayasal bir davranışta bulunduk. Yaptıklarımızın haklı olduğuna inanıyorum. Halen de bu inancı taşıyorum. Türkiye'nin bağımsızlığından başka bir şey istemedim ve bu sebeple Amerikan Emperyalizmine ve işbirlikçilerine karşı mücadele verdim. Bundan dolayı ölümden korkmuyoruz. Onu ancak işbirlikçiler düşünsün ve ancak onlar kendi canlarının telaşına düşsün. Ve ben yirmi dört yaşındayken kendimi Türkiye'nin bağımsızlığına armağan etmekten ONUR DUYUYORUM”
iki yıl kadar önce internetten 29 ve 39 tl ücret karşılığında çok sayıda yakalı tshirtlerini aldım. sonra aklıma takıldı ve mağazaya gidip beden denedim. bizzat aynı tshirt 139 tl etiketli idi. konuya dair yaptığım çeşitli istişarelerde, internetten ucuza alınan marka olarak tanımlanmakta. yine de diğer markaların tsirtlerinden oldukça kaliteli ve kalıpları iyi diyebilirim.
diğer marka demişken, çok da yakalı tshirt giydim denilemez ama mavi ve ya cazador ve ya loft’tan daha iyi. internet fiyatları da bunlardan ucuz.
4 Mayıs 1985: Fikri Sönmez’in Ölümsüz Anısına Saygıyla, Minnetle...
Terzi Fikri öyle bir giysi dikti ki Fatsa'ya
O Gürcü öyle bir gürledi ki arkadaşlarıyla
Noktalar, noktalı virgüller, askeri operasyonlar
Kimseler çıkaramaz Fatsa'nın sırtından!
Emek hakkının sımsıcak çıplaklığını
hakan: muhafız dizisinin 2. sezon 8. bölümünde adı kahrın olan bir karakter var. bu karakter tılsımcı aileden geliyor. o kadar batılı ki, sadece ihtiyaç olduğu an ortaya çıkıyor.
amerika’da olsa şaşırmam ama ülkemiz sınırlarında inandırıcı olmuyor bu durumlar.
Hayatım boyunca bu kadar it, kopuk, serseri, ağlak, tırsak, gereksiz insan topluluğunu bir arada görmedim.
Efendi Beşiktaş adı altında her türlü hileye başvurmak temel Vasıfları. Tam kendilerine göre bir hocayı milli takıma kaptırdılar. Onun üzüntüsü var herhalde, yazık kimin evlatları ise.
N'olur bir bebek alalım oyuncakçıdan
karnına bastıkça “bi dakka” desin,
şeye gidelim, içaçan‘a, ordan dönünce
ikinci ev çıksın karşımıza, soldan.
amerika aile dramlarını işleyen filmler vardır,
taşra illerinde geçer, falan;
bir sürü de ev vardır seyrek seyrek
öyle bir evin kapısından girelim:
kader sokak, 13/2
adresim oldun benim,
biliyorsun bunu değil mi?
Alınyazım oldun
(n'olur alalım)
korka korka çaldım kapını
(bir bebek alalım)
ne yapayım sevdim seni
(“bi dakka” desin)
eline ayağına düştüm
(karnına basınca desin)
sensin artık ne varsa:
aşktı, kavgaydı, uzak yerler özlemiydi
(alalım, n'olur, bir bebek
gözlerinde bizim bakışımız olsun)
kan-revan sevişelim
s. hanım, n'olur, gelmesin
tutarsızlık deme bir daha
bizim sigaralarımız birbirini tutmuyor
bir bebek alalım çarşıdan
çay kahve içsin
çay dedim de aklıma geldi
şeker eksiği giderilsin;
sigara dedim de aklıma geldi
sigara bas parmağıma
yansın parmağım cızz! desin
benim ceketim askıda
böyle yıllarca beklesin
gömleğin eteğinin içinde
yüzyıllarca…
çamaşırlarımız tutkuyla çıkarılmış
aşkla sıyrılmış çamaşırlarımız
dört kat çimenin üstünde
ve çarpınan bedenlerimizin altında
ve yaşlı, hoşgörülü aynanın karşısında
ve saatimi mutlaka çıkarmalıyım bundan böyle
ne diyordum, işte çamaşırlarımız
dalgalanan etimizin altında
ezilsin böyle binyıllarca
bir kokun var senin: iksirdir
yaptığın çay iksirdir
içindeyken senin, ne içindeyim
birtakım yapraklar içindeyim
(n'olur al bir bebek çarşıdan
maltepe desin
kahverengi desin
yumurta desin
bir sınır hediyesi desin)
geldim işte vurdum kapıyı
birdenbire seni!
sessizce
güvenli ama hüzünlü
hüzünlüyse de güvenli
bir orman perisi gibi
bir ağaç gibi, dalını
nereye uzatacağını bilen.
sonra iki yudum konyak
koltuklar sadakat dolu
sehpanın sarılışı ise
sanma ki başka şeyden
sevinçten, yavrum,
sevinçten sevinçten
vinç! diye öter sevinç kuşu
n'olur al bir bebek
karnına basınca vinç! desin
basmayınca da vinç! desin
yerli ve milli tekel bayilerinde hala ücretsiz olan poşettir.
alkolü bırakmış eski bir alkolik olarak -ki bırakınca eski olmak doğaldır- hala evimde bulundurduğum ve bir nevi hasretime ortak ettiğim poşettir. ücretsiz olduğunu söylemiş miydim?