başkentinde ard arda patlamalar yaşanan bir ülkenin içişleri bakanının tatil günü programıdır.
sayın bakan bugün seçim bölgesi olan bursa'da atıcılık ve trap tesislerinin açılışını yapmıştır.
gerçi sözkonusu tesisler sayın bakanın teşriflerinden 1 yıl evvel bir kez daha açılmıştı, ama olsun, bakan bey bir daha açmış. 3-4 ay sonra 2 fayans yapıştırırlar biryerlerine yine açarlar.
radikal kararların alınıp, somut adımlar atılması için daha kaç can gidecek acaba?
saldırıyı yapanlar belli, ya suriyeliler, ya da kürtler.
bu kadar belli, çözüm de çok basit.
ama somut adım yine olmayacak.
allah kahretsin.
türkiye cumhuriyeti devletinin vatandaşına tanıdığı haktır.
görünce içim parçalandı gerçekten.
aşağıdaki genç sınava 15-20 dakika geç kalmış ve içeri alınmamış, elinde kağıtları ile taşın üzerine oturmuş düşünceli...
kim bilir içinden ne geçiyor.
"ben bu devletin ta amk" diyordur belki de. zira ben bunu görünce öyle dedim.
dedim ki "suriyelileri sınavsız üniversiteye alırken bu gencin 1 senesini çalmaktan çekinmeyen bu devletin ta amına koyayım" dedim.
ekleme:
yahu tamam, kural kuraldır. bu genç geç kalmış, kurallar gereği içeri almazsın. bir daha geç kalmamayı ve sorumluluklarını öğrenir.
ama burada isyanım şuna, bu devlet suriyelileri sınavsız alıyor okullara, yani suriyelilerin geç kalma gibi bir durumu yok, oysa bu gencin anası babası vergi veriyor, kurallara uyuyor ve bir evlat yetiştirmeye çalışıyor, suriyelilere bu hakkı tanıyıp 15 dakika için bu gence hayatı zindan ediyorsan, öyle kuralın ben ta amına koyayım.
aynı entryde bana 2 defa küfür ettirdiniz ya bişey demiyorum artık.
linç ediyorlarmış bu ablayı.
haksız yere laf atanın da, haksız yere linç edenin de kendi payıma amına koyayım.
bakın bu linç edildiğini iddia edenler de sözde milliyetçi yazarlarımız.
ama madem öyle, kimse, kimsenin ülkesinde yaşayamaz.
burası türkiye. ya sev, ya terk et.
sen benim bayrağımı diyarbakır'da indireceksin, sen benim askerimi karısının, çocuklarının gözünde şehit edeceksin, bunlara hiçbirinizin gıkı çıkmayacak, ama birinin alnına tc yazılınca ortalığı velveleye vereceksiniz.
yok ya.
o kadar da uzun boylu değil, bu millet sizin sandığınız kadar salak değil.
önce bunu kazıyın o kafalarınıza.
daha da yazardım ama tatlı su solcusu pkk'lı arkadaşları ağlamaya başlamışlar aşağıda. o yüzden daha sonra yazarım artık.
ne yazık ki ülkemizde gözlemlenen bir vandalizm çeşidi.
aydın'ın söke ilçesi yakınlarındaki latmos bölgesindeki dağlarda bulunan ve en az 8000 yıllık tarihe sahip eşsiz kaya resimleri, bölge "sit alanı ilan edilmesin diye" maden ocağı sahibi çomarlar tarafından tahrip edilip, silinmeye başlandı.
8000 yıldan beri her türlü doğa şartlarına direnen bu kaya resimleri ve kalıntılar günümüzde maden ocağı sahipleri tarafından siliniyor.
buraya "borkurt" dışında sembol yazanlar neyin kafasını yaşıyorlar?
türkiye cumhuriyeti devletinin sembol hayvanı bozkurttur arkadaşlar. bunu da atatürk uygun görmüş, hatta türkiye cumhuriyeti devlet armasına bozkurt figürünü koydurtmuştur.
türk bayrağı bir işkence aleti midir? türk bayrağı ile işkence yapılabilir mi? neler saçmalıyorsunuz siz, neyin kafasını yaşıyorsunuz?
bugünün gazetelerine bakıyorum;
-türk bayrağı ile işkenceye soruşturma.
-türk bayrağı ile işkence yaptılar.
-diyarbakırlı genç kıza türk bayraklı işkence.
-türk bayrağı ile işkence yapılan kız.
bu tip haber başlıkları, bu tip haberler.
türk bayrağı ile işkence nasıl oluyor ulan iblisler. türk bayrağı kutsaldır, türk bayrağı gazidir, türk bayrağı benim, bizim namusumuzdur orospu çocukları.
türk bayrağını bir işkence aleti edevatı olarak yansıtmak nasıl bir türk düşmanlığıdır anlayamıyorum.
ve bu amk devletinin adı türkiye.
ve bu am devleti anayasası ile bu bayrağı korumak zorunda. kanun bu, hukuk bu.
sen benim bayrağımı bir işkence aleti statüsünde değerlendiremezsin, cümle içinde bile kullanamazsın.
"o tırlar ışid'e silah ve cephane taşıyordu" diye yaygara haber yapan ve bununla ilgili ifadeye çağırıldığında da lafının sözünün arkasında durmayan kişidir can dündar.
can dündar'a,
"Milli İstihbarat Teşkilatı'na ait bu TIR'ların ve içerisindeki malzemelerin yasadışı bir örgüte (DAEŞ, El-Kaide, PKK vb.) gittiğine dair elinizde herhangi bir bilgi, belge veya delil var mı" diye sorulduğunda,
‘’Benim adli bir görevim söz konusu değildir. Bu tutanaklara veya arama kararlarına El-Kaide veya başka bir örgütün ne şekilde veya ne sebeple yazıldığını ben bilemiyorum. Benim bu yardım TIR'larının herhangi bir yasadışı örgüte gittiğine yönelik elimde herhangi bir bilgi belge yoktur ve böyle bir bilgiye de sahip değilim''
şimdi madem elinde bir belge yok, bir bilgin yok, o halde bu yaptığı nedir bu adamın?
bakın "herhangi bir bilgi ve belgem yok" lafı can dündar'ın kendi ifadesi.
ama mit tırları haberini yapan da yine o.
bu ne ikiyüzlülük?
bu ne yalancılık?
çamur atmış, izi kalmış.
kendi yaptığı haberi kendi yalanlamış ve siz hala bunu destekliyor ve mağdur buluyorsunuz öyle mi?
bir de buna "atatürkçü" diyenler var.
atatürk'Ü karalamaya çalışan filmi yapıp kendini atatürkçü olarak pazarlamak.
medler etek, fistan falan giymez, çocukları canlı kalkan olarak kullanmazlardı. sırf bu bile medlerin kürtlerle bir alakası olmadığını kanıtlamaya yeterlidir.