okulun son 2 ayında dersleri tamamen boşlamış olan starfreedom istisnasız her derste en arkada oturduğu için mp3'ü kulağına takıp uyur. hatta öyle ki hocaların bazıları aşırı sessiz olduğum için beni tanımaz bile.
zamanla bu duruma alışmış olan hocalar artık hiçbir şey dememektedir. zaten her gece türkü barlarda geceleyen starfreedom gece yatmadığından mecburen okulda yatmak zorundadır.
ancak belli bir zaman sonra havalar sıcakladığı için hırka türü şeyler getirmeyen star sert zeminde rahatsızlık çekmektedir.
2 gün sonra starfreedom herşeyi göze alarak okula yastık getirmiştir.* hocalar bile artık alıştığından hiçbir şey demez. okulun içinde bir efsane olur starfreedom
çok sert bir ingilizce hocası ilk defa derse girecektir. herkes hocadan it gibi korkar. ben ise tam tersi hocayı sevmiş derste aptal aptal tavırlar sergilemekteyim.
ilk ders olduğundan ve kitaplar olmadığından hoca öğüt verir.
hoca: sizler aptal değilsiniz, aptallar kendilerini her ortamda belli eder...
o sırada starfreedom başka işlerle meşgul olduğundan çıt çıkmayan sınıfın içinde öküz gibi gülmeye başlar.
hoca: işte biri kendini belli etti.
sizin artık terden saçlarınız ıslanmıştır. birde biraz uzunsa ahenkle dalgalanır. ve siz üçlüğü atmak için zıplarsınız, top ilerler, yavaş yavaş potaya doğru inmeye başlar ve potadan girer; girdiği gibi maçın bittiğini ilan eden ses, salak kızların bağırışı, okulun ağırbaşlıların kendinden geçişi, zibidilerin coşması ve hiçbir s.kime yaramayan grubun öeheehehahahah bağırışlarına ek olarak üzerine doğru koşan dört takım arkadaşınız slow motion eşliğinde belleğinize kazınır.
işten çıktım
sokaktayım
elim yüzüm üstümbaşım gazete
sokakta tank paleti
sokakta düdük sesi
sokakta tomson
sokağa çıkmak yasak
sokaktayım
gece leylâk
ve tomurcuk kokuyor
yaralı bir şahin olmuş yüreğim
uy anam anam
haziranda ölmek zor!
havada tüy
havada kuş
havada kuş soluğu kokusu
hava leylâk
ve tomurcuk kokuyor
ne anlar acılardan/güzel haziran
ne anlar güzel bahar!
kopuk bir kol sokakta
çırpınıp durur
çalışmışım onbeş saat
tükenmişim onbeş saat
acıkmışım yorulmuşum uykusamışım
anama sövmüş patron
ter döktüğüm gazetede
sıkmışım dişlerimi
ıslıkla söylemişim umutlarımı
susarak söylemişim
sıcak bir ev özlemişim
sıcak bir yemek
ve sıcacık bir yatakta
unutturan öpücükler
çıkmışım bir kavgadan
vurmuşum sokaklara
sokakta tank paleti
sokakta düdük sesi
sarı sarı yapraklarla birlikte sanki
dallarda insan iskeletleri
asacaklar aydemir'i
asacaklar gürcan'ı
belki başkalarını
pis bir ota değmiş gibi sızlıyor genzim
dökülüyor etlerim
sarı yapraklar gibi
asmak neyi kurtarır
sarı sarı yaprakları kuru dallara?
yolunmuş yaprakları
kırılmış dallarıyla
ne anlatır bir ağaç
hani rüzgâr
hani kuş
hani nerde rüzgârlı kuş sesleri?
asılmak sorun değil
asılmamak da değil
kimin kimi astığı
kimin kimi neden niçin astığı
budur işte asıl sorun!
sevdim gelin morunu
sevdim şiir morunu
moru sevdim tomurcukta
moru sevdim memede
ve öptüğüm dudakta
ama sevmedim, hayır
iğrendim insanoğlunun
yağlı ipte sallanan morluğundan!
neden böyle acılıyım
neden böyle ağrılı
neden niçin bu sokaklar böyle boş
niçin neden bu evler böyle dolu?
sokaklarla solur evler
sokaklarla atar nabzı
kentlerin
sokaksız kent
kentsiz ülke
kahkahanın yanıbaşı gözyaşı
işten çıktım
elim yüzüm üstümbaşım gazete
karanlıkta akan bir su
gibi vurdum kendimi caddelere
hava leylâk
ve tomurcuk kokusu
havada köryoluna
havada suçsuz günahsız
gitme korkusu
ah desem
eriyecek demirleri bu korkuluğun
oh desem
tutuşacak soluğum
asmak neyi kurtarır
öldürmek neyi
yaşatmaktır önemlisi
güzel yaşatmak
abeceden geçirmek kıracın çekirgesini
ekmeksiz yuvasız hekimsiz bırakmamak
ah yavrum
ah güzelim
canım benim / sevdiceğim
bitanem
kısa sürdü bu yolculuk
n'eylersin ki sonu yok!
gece leylâk
ve tomurcuk kokuyor
uy anam anam
haziranda ölmek zor!
nerdeyim ben
nerdeyim ben
nerdeyim?
kimsiniz siz
kimsiniz siz
kimsiniz?
ne söyler bu radyolar
gazeteler ne yazar
kim ölmüş uzaklarda
göçen kim dünyamızdan?
asmak neyi kurtarır
öldürmek neyi?
yolunmuş yaprakları
ve kırılmış dallarıyla bir ağaç
söyler hangi güzelliği?
kökü burda
yüreğimde
yaprakları uzaklarda bir çınar
ıslık çala çala göçtü bir çınar
göçtü memet diye diye
şafak vakti bir çınar
silkeledi kuşlarını
güneşlerini:
«oğlum sana sesleniyorum işitiyor musun, memet,
memet!»
gece leylâk
ve tomurcuk kokuyor
üstümbaşım elim yüzüm gazete
vurmuşum sokaklara
vurmuşum karanlığa
uy anam anam
haziranda ölmek zor!
bu acılar
bu ağrılar
bu yürek
neyi kimden esirgiyor bu buz gibi sokaklar
bu ağaçlar niçin böyle yapraksız
bu geceler niçin böyle insansız
bu insanlar niçin böyle yarınsız
bu niçinler niçin böyle yanıtsız?
kim bu korku
kim bu umut
ne adına
kim için?
«uyarına gelirse
tepemde bir de çınar»
demişti on yıl önce
demek ki on yıl sonra
demek ki sabah sabah
demek ki «manda gönü»
demek ki «şile bezi»
demek ki «yeşil biber»
bir de memet'in yüzü
bir de güzel istanbul
bir de «saman sarısı»
bir de özlem kırmızısı
demek ki göçtü usta
kaldı yürek sızısı
geride kalanlara
nerdeyim ben
nerdeyim?
kimsiniz siz
kimsiniz?
yıllar var ki ter içinde
taşıdım ben bu yükü
bıraktım acının alkışlarına
3 haziran '63'ü
bir kırmızı gül dalı
şimdi uzakta
bir kırmızı gül dalı
iğilmiş üzerine
yatıyor oralarda
bir eski gömütlükte
yatıyor usta
bir kırmızı gül dalı
iğilmiş üzerine
okşar yanan alnını
bir kırmızı gül dalı
nâzım ustanın
gece leylâk
ve tomurcuk kokuyor
bir basın işçisiyim
elim yüzüm üstümbaşım gazete
geçsem de gölgesinden tankların tomsonların
şuramda bir çalıkuşu ötüyor
uy anam anam
haziranda ölmek zor!
Çim Biçme Makinası
işsiz genç bir adam, satış görevlisi olarak çalışmak için bir dükkana baş vurur. Dükkan müdürü genci test etmek ister ve kendisini seyretmesini söyler. Dükkana ilk giren Müşteri;
-bahçemin tamamiyle gür bir şekilde kaplayacak çim toğumu istiyorum der.Müdür hemen atılır ve
-size bir de çim biçme makinası verelim, bu kadar çim ekecekseniz bunları biçmek için bir makinaya ihtiyacınız olacak der. Müşteri müdürün ilgisinden çok hoşlanır ve makinayıda alarak gider. Bundan sonra gelecek ilk müşteriyi genç adamın karşılaması istenir. Müşteri içeri girer girmez,
-Karım için bir paket orkid istiyorum der.
Genç -Tabi efendim verelim ayrıca bunun yanında size birde çim biçme makinası tavsiye ediyorum der.Müşteri
-Ben çim biçme makinasını ne yapayım bana sadece orkid lazım der.
Genç -Hafta sonu birşey yapamayacağınız belli en azından çimlerinizi biçersiniz.
Kriko
Adamın biri gece arabasıyla yolda ilerlerken aniden lastiği patlar.Ancak arabada kriko olmadığını farkeder ve çevreye göz atar.500m uzakta bir ev görür belki kriko vardır umuduyla eve doğru yürümeye başlar. Yürürken aniden durur ve içinden:
-"Ulan gecenin bir yarısı şimdi adamı uyukusundan kaldıracağız. O kızgınlıkla olsa da vermez krikoyu" diye düşünür. Ama şansını denemek ister ve devam eder yürümeye.Bir an yine duraklar.
- "Belki karısıyla sevişiyordur. Bide üstüne kriko istersem kesin dalar bu herif bana"diye düşünür. Ama yinede devam eder. Artık evin kapısının önündedir. Tam zile basacakken saate bakar:
-"Saatte bayağı geç olmuş bu saatte kiriko istersem sapık felan sanır belki küfür eder hatta dövebilir beni krikoyuda vermez bu ibne bana"diye düşünerek zile basar. Ev sahibi kapıyı açar ve bizim adam:
-"Senin vereceğin krikonun ta ...na koyiim" der.
uğrunda milyon dolarların, euroların havada uçuştuğu futbolcu.
inter Milan: Adriano'yla takas ve bir miktar para (miktar belli değil)
Liverpool: 40 milyon avro + Sissoko ya da Xabi Alonso
Chelsea: 50 milyon avro + Robben
Milan: 20 milyon avro + Gilardino
Manchester United: 40 milyon avro + Sahai
Arsenal: Henry'le takas (kimin kime ekstra para ödeyeceği belli değil)
Juventus: Trezeguet'yle takas ve bir miktar para (miktar belli değil)
koyu bir manchester fanı olarak diyebilirim ki en mantıklı tercih manchester united'a gelmesidir. çünkü;
arsenal'e gelirse, henry ile takas yapıldığından sürekli henry ile kıyaslanıp duracak.
chelsea'ye gelirse, drogba, sheva, pizarro gibi forvetlerle çekişmek zorunda kalacak.
liverpool'a gelirse, kendi liginde hiç başarılı olamayan bir takıma gitmiş olacak.
inter milan'a gelirse, ibrahimoviç, crespo, recoba, cruz gibi adamlarla mücadele edecek ve adriano ile takas edildiğinden sürekli onunla kıyaslanacak.
milan'a gelirse, hala sheva'yı arayan milan'da olası bir form düşüklüğünde sheva ile kıyaslanacak.
juventus'a gelirse, birinci lige yeni çıkacağı için avrupada oynayamayacak.
ve en mantıklısı manchester united'a gelirse zaten tek forvet oynayan manchester'da(rooney, ronaldo gibi adamlara forvet diyenlerin alnını garışlarım) tek world class forvet olacğaından ve kıyaslanacak kimsesi olmadığından en rahat edeceği takımdır. üstelik manchester united'ın dizilişi barcelona ile aynı olduğundan sistem sıkıntısıda çekmeyecektir.