1978 yılından beri sağlıklı ve hijyenik koşullarda, tarım ve köy işleri bakanlığı onaylı yumurtalar üreten bir firma. türkiye'de yumurtacılık sektörünün piri.
satış öncesi iyi hizmet veren bir firma olarak görünmesine karşın müşterisiyle anlaştığı model ve ölçülerle ilgisi olmayan ürünler üreten, anlaşılan fiyata göre çok daha ucuz bir ürün teslimatından sonra peşin olarak ödenen meblağı iade etmek yerine ürünün eksiklerini hızlıca tamamlayacağı ve hatta ekstra hizmetler vereceğine dair sözler veren ancak bunları asla yerine getirmeyen bir firma. verdiği sözler ve eksik hizmeti kendilerine iletmenize rağmen asla ilgilenmemeleri de cabası. gördüğünüz yerde kaçarak uzaklaşın.
dekoratif pano, ayna, saat gibi çeşitli özel tasarım dekoratif eşyaların üretim ve satışını yapan çok güzel bir site. iletişime geçtiğinizde çok ilgililer ve ürünleri de gerçekten çok güzel, pişmanlık yaşamıyorsunuz. (aldım, ordan biliyorum)
ayrıca sık sık kampanya düzenliyor, hediyeler filan veriyor, takip etmekte yarar var.
büyükçekmece sahil'de yeni açılan kafe-restorant-pub. adresi veriyorum;
atatürk mahallesi kordonboyu caddesi zeki müren sokak no:2 albatrosta büyükçekmece devlet hastanesi(acil)'den sahile giden yolun başında.
büyükçekmece, istanbul
birsen tezer ve ilhan şeşen'in söylediği, insanı içmeden sarhoş edebilecek muhteşem şarkı.
sözleri de şu şekilde;
her şey yarım kaldı yine ne tuhaf
aşk yarım, nefret yarım, hayat yarım...
her şeyde biraz seni bulurum,
nerede olsam aklımdasın biraz..
kimse bilmez, kimse duymaz
bir tek ben bilirim seni sevdiğimi...
bir de sen bilirsin biraz..
kalabalık kuytularda boğulur çığlıklarım...
kuru bir teselli bulurum ben kendi halime.
vazgeçilmez tutkularda kaybolur yaşadıklarım..
dağılıp giden bir sis halinde...
uzaktan gelir gibi sesin,
sanki hep başka bir alemdesin..
her şeyde biraz seni bulurum...
nerede olsam aklımdasın biraz...
two cigarettes in an ashtray,
my love and i in a small cafe.
then a stranger came along,
and everything went wrong.
now there's three cigarettes in the ashtray.
i watched her take him from me,
and his love is no longer my own.
now they are gone, and i sit alone,
and watch one cigarette burn away.
i watched her take him from me,
and his love is no longer my own.
now they are gone, and i sit alone,
and watch one cigarette burn away.
seda arıgül ile birlikte latin amerikan dansları 2010 türkiye şampiyonudur. show tv'de yayınlanan yok böyle dans adlı yarışmada partner olarak dans etmektedir. ilgi ile izliyoruz ve başarılar diliyoruz.
"academy yayıncılık tarafından 15 günde bir yayınlanacak olan yapı dekorasyon haber gazeteniz, kendisine bağlı 200den fazla alt sektöre ürettiği mal ve hizmetle talep oluşturan ve ekonominin lokomotifi olma özelliği gösteren inşaat sektörüne yönelik çıkarılacak ilk gazete olma özelliği taşımaktadır.
gazeteniz, genel ekonomik değelendirmeler ve tahminler yapmak üzere çeşitli üniversitelerden eğitim görevlileri, sektörün durumu, gelişimi ve yatırım tavsiyeleri için de inşaat ve alt sektörlerinde çalışmakta olan deneyimli şirket yöneticileri, mühendisler ve mimarlardan oluşan uzman yazarlara sahiptir.
gazetemizin içeriğini köşe yazıları, sektörün nabzını tutan güncel haberler, firma tanıtımları, röportajlar, ihaleler, fuar ve kongre bilgileri oluşturmaktadır.
ilk sayılarında 20,000 adet basılacak gazeteniz istanbul' da yer alan yapı ve dekorasyon şirketlerine, belediyelere, katma bütçeli kuruluşlara, reklam ajanslarına, üniversitelerin ilgili fakültelerine dağıtılacak olup; sektörel fuarlarda ve kongrelerde standlarımız yer alacaktır.
firma amacımız, önce bölgesel, daha sonra ulusal bir gazete olup, okuyucusuna güvenilir ve sürekli bilgi veren, müşteriyle tedarikçinin buluşmasına katkıda bulunan, kendini yenileyen, yapı ve dekorasyon sektörlerinde lider bir gazete olmaktır.
siz değerli okuyucularımızla sürekli beraber olabilmek dileğiyle"
zeynep durul'un editörlüğünü ve herbir şeyliğini yaptığı, "gerçekleri köpürten dört köşe keyif gazetesi" sloganıyla dikkatleri gün geçtikçe daha da üzerine çeken gazetedir.
editörün kaleminden şöyle bir yazı paylaşalım hemen;
Duyan, duymayanlara duyursun!! Herkes okusun; köpürtsün!
Sadece gerçekleri köpürten dört köşe keyif gazetesi olarak yayın hayatımıza başladık.
Evet tüm haberleri; Türkiye, yerel, genel ya da global diye ayırt etmeden gerçek bir biçimde sunmak üzere 21 köşe yazarıyla, ayın 21'inde köpürdük. Yazarlarımızın hepsi genç, hepsi kendi alanlarında eğitim gören/görmüş olan, konularına ve kendilerine hakim olan taze beyinler, başarılı kalemler;
Bakalım kimlermiş bu Gazete SABUN'u köpürten köşeler:
Demet Özge AYKAN: Paletinden fırçasına bulaşan renklerle çizdiği resimler kadar canlı ve kuluçkada yatmakta olan tavuk kadar huzurlu hissettirecek yazıların bulunduğu bir köşe.
Tülin KILIÇ: Aşkın halleri misali duygularınızı karıştıracak, farklı ruh halleriyle, farklı dünyalara doğru yolculuğa çıkartacak bir köşe.
Emre SEZGiN: Kelimelerin sihrini kullanarak yazdıkları ile kuklaları tamir edip, adam eden bir köşe.
Tolga ŞANSAL: "Ne yazsa yeridir, ne dese yerindedir; gerisi hikâyedir!" diye düşündüren, çılgın kalemine takılınca herkesi coşturacak köşe.
Erdal BiRiNCi: Zaman makinesinin üretilmediğine inanamayacağınız kadar teknolojik bir yazar olmasına rağmen radyasyon yaymayan bir köşe.
Mehmet Emin S. JORDAN: Hayatı tüm ciddiliği ile yaşarken karambolde kaybolmuş olan tüm insani duygu, düşünce ve değerleri yeniden keşfetmeye ışık tutacak kadar derin bir köşe.
B. Kaan KARIKSIZ: Çizgilerin dışına taşan, dâhilik ile delilik arasındaki ince çizgide kalemiyle beraber sizi incelikli bir dansa davet eden köşe.
Su iZGi DERELi: Astronomi eğitimini, astroloji ile harmanlamış biri olarak, fallara inanmasanız da onu okudukça falsız kalmamanız gerektiğini düşündürtecek bir köşe.
Togay N. KORAD: Modanın kaidelerini yerle bir eden yaratıcılığı, sektörel bir bakış açısıyla yansıtan ve kısa sürede "Togay beni baştan yarat!!" demenize yol açacak köşe.
Caner GÜRÇAY: Okumaya başlayınca bozuk bir radyoyu önce parçalarına ayırıp, sonra tekrardan birleştireceğiniz; teknolojiyi parçalara ayıran köşe.
Laila ARAL: Dikenlerine rağmen, içinde sakladığı su ve parlak yeşil rengiyle; çölün ortasındaki naif, egzotik ve hırçın, kaktüs gibi bir köşe.
Savaş KAYNAK: Teknik ve taktikle yazdığı satırlarda size takım ruhunu yeniden yakalatacak olan köşe.
Yuka YOMIMOTO: Kiraz çiçeklerinin ülkesinden, para piyasalarına doğru engebeli, inişli-çıkışlı ve rasyonel bir yolculuk yaptıran garip köşe.
Dilara ÖZ: Başımıza en büyük dertleri açan organımızın, kalbimiz olduğunu hatırlatan ve bu dertleri paylaştığımız mektuplarla hafifleten köşe.
Mami: Annesinin yemeklerini özleyenlere parmaklarını yedirtecek tarifler veren, "Bu kadar genç ve güzel biri nasıl olur da bu tarifleri bilebilir?!!" ..diye bir kez daha parmak ısırtan, mutfakta bir köşe.
Kaan ERGÜÇ: 90 dakikaya hayatı sığdıran, kalemiyle tribünü andıran, stadı gazeteye taşıyan köşe.
Dr. Onur ARPAT: "Bu gazeteye bir doktor gerekli!" diye düşünerek; stetoskobunu bırakıp, kalemini eline alan ve her yazıda bize taze bir yeşil elma sunan köşe.
işte böyle sevgili okurlar...
Kâh suyun ve sabunun çıkartamadığı lekelerin ardındaki gerçekleri köpürten, kâh sabun köpüğü gibi içinizi yıkayacak köşe yazıları ile dolup taşan bir gazete var karşınızda.
Gerçek haberleri köpürten bir gazete.
Zaten haber dediğiniz nedir ki; meydana geldiği anda önemli olan, kısa bir süre zarfında da haber niteliğini" yitiren, sabun köpüğü gibi bir şey değil mi?
O zaman lütfen buyrun;
Okuyun ve bolca köpürtün, haydi!
23 Şubat 2010 Salı, 19:00.
Gazete SABUN Genel Yayın Yönetmeni
Zeynep Duru Durul.
kişisel not; böyle bir editör varken gazetenin beklenilenden fazla köpüreceğini düşünmemek elde değil. sevgi.
20 sene pars mccann'de yöneticilik, 10 sene evyap'ta pazarlama koordinatörlüğü, 10 sene galatasaray ve yeditepe üniv.de öğretim üyeliği yapan şu an kendisini kitap yazmaya adayan, tanıştığınız anda hayatınızı değiştirebilecek, hayatı yeniden gözden geçtecek, sevgi dolmanızı sağlayacak saygın kişilik.
kendisinin ilk kitabı kovadaki okyanus'tur.
çok yakında çıkacak olan ikinci kitabının çizimleri yapıyor olmak beni fazlasıyla heyecanlandırmakta ve onurlandırmaktadır.
draje dergi'nin kurucularından, aynı zamanda derginin editörüdür. bazen en yakın dost, bazen tırnaklarını kendisine geçirmek istediğiniz sünger gibidir. (o da sevgiden zaten canım. hahay)
kültür şoklaması yaşamak veya yazılarını okuduktan sonra oturup hayat üzerine tekrar tekrar düşünmek, bilgiğiniz doğrular listesini tekrardan düzenlemek, gerçeklerle yüzleşmek istiyorsanız mutlaka bir tane edinmeniz gerekendir.
ne hallere soktu
beni şu kahpe felek
gözyaşlarım dinmez
akar sabahlara dek
sensiz bu cihan bu alem
bana ne gerek
senin kalbin kalp değilmiş
taşmış mübarek
senin kalbin kalp değilmiş
taşmış mübarek
taşın canı yok ama onu da yosun sarar
herkes kendi kuyusunu kendisi kazar
insaf yok mu sende
beni attın başından
bir kolye dizmiştim
sana sabır taşından
aradaki düğümleri
hep gözyaşımdan
tak bu kolyeyi boynuna
yıkıl karşımdan
"ama bütün deliler, bütün serseriler, bütün caniler bir zamanlar çocuktular, senin gibi oynamışlardı, gelecekte onları güzel bir şeyin beklediğine inanmışlardı. daha hepimiz üç yaşındayken, yedi yaşındayken, bazımıza daha bir şey gelmemişken her şey sinirlerimizde ve kalplerimizde uyurken."
damien rice'ın bunalıma sokan şarkısı. giden bir sevgiliye yazılmış.
well i held you like a lover
happy hands and your elbow in the appropriate place
and we ignored our others, happy plans
for that delicate look upon your face
our bodies moved and hardened
hurting parts of your garden
with no room for a pardon
in a place where no one knows what we have done
do you come
together ever with him?
and is he dark enough?
enough to see your light?
and do you brush your teeth before you kiss?
do you miss my smell?
and is he bold enough to take you on?
do you feel like you belong?
and does he drive you wild?
or just mildly free?
what about me?
well you held me like a lover
sweaty hands
and my foot in the appropriate place
and we use cushions to cover
happy glands
in the mild issue of our disgrace
our minds pressed and guarded
while our flesh disregarded
the lack of space for the light-hearted
in the boom that beats our drum
well i know i make you cry
and i know sometimes you wanna die
but do you really feel alive without me?
if so, be free
if not, leave him for me
before one of us has accidental babies
for we are in love
do you come
together ever with him?
is he dark enough?
enough to see your light?
do you brush your teeth before you kiss?
do you miss my smell?
and is he bold enough to take you on?
do you feel like you belong?
and does he drive you wild?
or just mildly free?
tv8'de 3 gündür rastladığım, dizi mi film mi olduğunu anlayamadığım ama 3 gündür gördüğüm için dizi olduğunu tahmin ettiğim, kanser hastası bir adamın öyküsü. sanıyorum ki bir yazarın otobiyografisi.