Ennio morricone'un ölümsüz eseri. Bu değerli ve eşsiz parça ile ilk defa "Öyle bir geçer zaman ki" dizisinde tanışmıştım. Yıllar sonra Kült filmlerden olan "Once upon a time in America" izlerken tekrar kulak misafiri oldum. Pan flüt melodisi adeta zamanda geçmişe yolculuk yapmak gibi duygu oluşturuyor dinleyicilerde. Bir film müziğinin beni bu kadar bağımlı yapacağını hiç düşünmezdim.
Bunlar Hacettepe tıp öğrencileriydi, üniversite bitince de müziği bırakıp mesleklerine yani doktorluğa döndüler. Vokalistleri şuan Harvard'da tıp fakültesinde profesör, diğerleri de Ankara'da çeşitli kurumlarda doktorluk yapıyorlar. Belki de müziğe devam etseydiler ortaya şuan çok daha güzel şeyler çıkacaktı, lakin Türkiye şartlarında sanatçı olmak, müzik üretmek falan çok zor ve bazen de bir geleceği yok. Belki de bu sebeplerden ötürü adamlar kendi geleceklerini, hayatlarını garantiye almak istediler, onun için kararlarına saygı duymak lazım.
Herkesin finalde Iron throne'a oturmasını beklediği ama onun yerine tüm sezon oturduğu yerden konuşan kötürüm Brandon Stark'ın taht'a geçtiği karakter.
Gazi Üniversitesi iletişim Fakültesinde kitle iletişim hukuku, anayasa hukuku ve hukuka giriş derslerini veren üniversitenin en zor profesörüdür. En bilinen klişesi "Bu okul pişmiyor" cümlesidir. Pratikten çok teoriye önem verip iletişim fakültesine sayfalarca kanun, madde türevi şeyler ezberletip onlarca öğrencinin ahını alıp adeta iletişim öğrencisini bir hukuk öğrencisi gibi yetiştirmeye çabalamıştır. Ve sonunda 2019-2020 eğitim öğretim yılında emekliye ayrılmıştır, Ahmet Çiftçi'yi tanımayan bir neslin var olması halen garibime gidiyor. (not: ve ile cümleye başladığım için umarım beni bulup azarlamaz)