atları seven bir çocuk şiirinin her mekanda karşılaştığı doğal muamelenin popüler örneklerinden. mizahı şahin k ile koşan emrah arasına sıkıştırılmış bir gezegenin bozkırlarında gezinen bir kovboydur. turgut uyar da bilir bu kovboyu. hem de sikenini bilir. ama yazmıştır. bazen yazarlar yazarak kendilerini ölüme götürür. bu ne ki.
her yere yazmasam olmayacak bir turgut uyar şiiri.
[bir güneşlenmek yeri!... deniz. uzak anımsamalar!..
"haziran bu yıl da geç geçecek, biliyorum."
sizin burnunuzda bir tütün kokusu, her yerinizde
bir tütün kokusu,
bay deniz kestanesi.
ve uzaktaki şemsiyesi bir balmumu arısının...
bir güneşlenmek yeri!...
gazozlar hâlâ sıcak, hâlâ öğleden sonra "ne iyi"
demek hâlâ yakınmaya hakkım var.
kelimeler soluk. bir şey mi yapmalıyım?
-evden mi kaçmalıyım?-
(saçlarını taradı, güneşe baktı
kendi sürecini yaşayan bir bakla)
"gel al güzel deniz aygırı, yaman pegasus
sonsuz kargaşamı."
atları seven bir çocuk...
"senin resmin var ya uzayıp gidiyorduvarlarımda
marionetshire'da harlech castle'ın batı kulesi
aşağılık zapartasıyla amcamın."
bir sülüğe can çekiştiren eski geçmiş, eski eski
ve tuzda ölüm,
sardunyayı sulayan, eski eski...
bakırla demirin dövüştürüldüğü yavaş bir akşam
öbür şeylerin ve kırmızı ışıkların
bakırla demirin bir sarışın perçem akşamı.
-evden mi kaçmalıyım? kaçmamalıyım.-
güneş birden batardı, her yerde kediler ve ağaçlar vardı
"amca"
nasıldı iki tekerlekli arabalar...
"senin bildiğin bir şey var, bana demiyorsun
söz gelişi aldım bir kayayı
bir kayayı ne yapmalıyım, demiyorsun...
oysa ben senden daha çok şey bilirim büyücüler üstüne
evine sadece geceleri gelen ve sıcak şaraplar içen..."
surları yıktınız mı, akşam
sarı bir başlangıçtır, gitgide karaya dönen.
karaya ve çocuklar bile, ve küçük yaramazlıklar bile, ve haklı
"siz bize hiç inanmadınız ki, hiç inanmadınız ki, hiç
oysa bir aktır karaya dönen, oysa çocuklar daha lirique'tir
shakespeare'den. sonra,
makedonya falanjistlerinden daha kahraman..."
beyaz atın gölgesi, sen dur!...
artık bir aldanışa kanmayan gözlerimden. dur!...
"duvarlarım,
gel al cepkenimi güzel at, duvarlarım bütün senin olsun
duvarlarım, bütün ukalâ resimleriyle, babamın sıkıştırdığı,
babamla annemin kavgalarından bir ufak kırmızı,
ufak bir kırmızı, duvarda, ufak bir kırmızı
ufak bir kırmızı..."
yemeğe!...
-evden mi kaçmalıyım? kaçmamalıyım.-
"hiç anlamadığım mondrian, serzenişçi matisse
bulanık siyahkalem, hergele miro,
atlar gidiyor..."
sonsuz bilincinde yaşamanın.
o atlar.
"sonra gazeteleri görüyorum, bütün gizleri
savaşa başlamak gerek galiba.
yarın. yarından tezi yok. baltamı ve bıçağımı
ve atlarımı..."
"amcam kravatını düzeltti, babam eski bir evde.
bir yepyeni kıştı ıslıkları değerlendiren
ne eğlendik ne eğlendik
elbisesi çok eskiydi..."
ne akşamı? "baba"
haziran gecikecek biliyorum...
"ama başka bir şeyi de değiştiriyor,
atları atları,
atları...."
"i was spending my time in the doldrums
i was caught in a cauldron of hate
i felt persecuted and paralysed
i thought that everything else would just wait
while you are wasting your time on your enemies
engulfed in a fever of spite
beyond your tunnel vision reality fades
like shadows into the night
to martyr yourself to caution
is not going to help at all
because there'll be no safety in numbers
when the right one walks out of the door
can you see your days blighted by darkness?
is it true you beat your fists on the floor?
stuck in a word of isolation
while the ivy grows over the door
so i open my door to my enemies
and i ask could we wipe the slate clean
but they tell me to please go fuck myself
you know you just can't win"
murat göğebakan denen bağırtı hadisesini ve kolpa sözlerini konu dışı tutarak, orijinal sözleriyle en güzel yorumlayan kişi -ki bu sözlerin yazarıdır aynı zamanda- yasemin göksu'dur. murat göğebakan bu sözleri kullanamamıştır çünkü teklif edilen paraya rağmen yasemin göksu izin vermemiştir, içinden kopardığı bu sözleri kendisine terk etmeye.
komünist, feminist ve bu sıfatların hakkını veren iran doğumlu ingiliz yazar. genelde virginia woolf ve iris murdoch gibi isimlerle birlikte anılır. anılabilir, doğaldır ama kadın diye niye illa kadınlarla anılır, bunca çeşitli ve dolu bir yazarken bilinmez. yazar olmaktan önce kadın mıdır, niye böyle olmak zorundadır, kendisi yerinde cevaplar vermiştir eserlerinde.
eski yunan'da ilginç bir inanış vardır. halen var olan bir refleksin iyi bir örneğidir bu. kölelerin insan olmadığına inanırlardı. ancak bu sayede kölelerin varlığını meşru kılabiliyorlardı. inanış diyoruz ama, elbette birileri bunun gerçek olmadığının farkındaydı ama o iş ancak öyle yürüyebilirdi (öyle de yürüdü bilmem kaç yüz yıl). insan sorgulamaz. yönlendirilmeleri kabul eder. bu hep böyledir. tanrıya şuna buna inanmayı tartışırken aslında başka ve daha önemli ne saçmalıklara göz yumduğumuzu, dolayısıyla "inandığımızı" tartışabilir miyiz, sanmıyorum. bu hep böyledir dedik işte. istanbul'da üç kişinin ölmesi, uzakta yüz kişinin ölmesinden daha önemlidir. insan aklı önemsenmeyecek derecede düşük ve tutarsız bir akıldır. sürü aklıdır. insanlığın kendi cinsini övmeyi bırakması, bu dünya için yapabileceği en büyük iyiliktir. bilmem kaç bin yıllık düşünce tarihiyle oluşturulan asla var olmamış bir insan taslağı vardır ortada. yarın parasızlıktan ameliyat olamadığımız için göz göre göre ölecek olsak, etraftaki tepkisizliğe şaşırırız ama bugünü hatırlamayız. bugünkü tepkisizliğimizi hatırlamayız. insanlık derken kast edilen "yüce"liklerin yalan olduğunu görebilsek, daha az şaşıracağız her şeye. güneydoğu'da bir sevdiği olmayanlar okumasın bunu. ya da okusun da, geçmişinde kötü şeyler yaşamış birinin yazdığını düşünsün, yazık desin geçsin. fark etmez.
keloğlan modaya uyarak çokoprenste bulunan e bilmem kaç maddesinin zararlarına ilişkin bir mail yazmalı ve yaymalıdır. yollara düşme devri, bohçası her dâim hazır olan keloğlan için bile geride kalmıştır, mehmet ali erbil şokunu hâlen atlatamamıştır çünkü.
hayal gücü geniş, zekî, yaratıcı ama sığ bir adamdır. bilim kurgu yazarını götünden hikâye uyduran herhangi birinden ayıracak felsefî derinlikten yoksundur. resmî ideolojiyle takışmayan bilim kurgu yazarı mı olur dedirtmelidir. bir makalesinde (türkçede heyecanlı olsun diye bilinmeyen tehlike adıyla basılmış halbuki sakin sakin makale derlemesi bir kitabında) şiir hakkındaki görüşlerini dile getiriyor. görüşü, "eseri herkes anlamalıdır" şeklinde özetlenebilir. şiir en sıradan okurun hislerine hitâp etmeliymiş. bu konuda örnek verdiği şiirler, amerikan milliyetçisi savaş şiirleri. bu şiirleri çok seviyormuş, gözleri yaşlanıyormuş, pıt pıt dizelere damlıyormuş. dolayısıyla ortaçağdan sonraki tüm şiiri reddetmiştir. yazdıkları eğlencelidir ama tehlikeli değildir. resmî ideolojiyi arkasına almış ve egosuyla birlikte yükselmiştir. fazla yükseldiğinden olacak, oksijen azlığından mustarip olmuştur.
arkasından konuşmak gibi olmasın, kendisinden sonra bile bilim kurgu evrensel edebiyatın en saygın türleri arasında sayılmıyorken, bilim kurgunun doğası gereği kolaylıkla kayabileceği aksiyon, şiddet ve göz boyamanın, ve ucuz felsefenin hüküm sürdüğü çağımızda bundan sonra hiç sayılmayacaktır. kendisi isaac asimov dallamasındansa, tür olarak çok çok uzak görülebileceği virginia woolf'a daha yakındır. ne de olsa şişko asimov yerine virginia'yı siklemek daha güzel olurdu.