Tamam tanım tanıdım; bireyin sürdürmek istediği ilişki tarzının içeriğidir.
--spoiler--
Bir ilişki Nasıl Olmalıdır Birinci Manifesto
1. Bir ilişki ilişmekle yetinmemelidir. Kıyıya, köşeye, ucuna veya kenarına oturmakla, oturuyormuş gibi yapmakla gemi yürütülmez. Üzerine oturulacak şey süngü bile olsa, tam anlamıyla oturmak şarttır.
2. Islak olmayan bir ilişki düşünülemez.
3. Aslında ilişki diye bir şey yoktur; her şey palavradır. iki insan ancak birbirlerine ilişmedikleri sürece birbirlerini yaşatabilir. Birlikte değişim bir ortaçağ yalanıdır.
4. Olmuyorsa olmuyor kuralı: kelek kavuna şeker serpmek kadar anlamsız bir hareket daha bulunabilir, ama bu zor olacaktır.
5. Herkesin kavun yerine ayva yemeye hakkı vardır.
6. Duvar çentiklerinin gölgesinin derin olacağı unutulmamalıdır.
7. Söylenmeyen söz ağırlaşır.
8. Herkesin kendine ait bir karanlığı olması gerektiği, tartışılmaz bir gerçektir.
9. Bir ilişkide gerçek diye bir şey yoktur. Dolayısıyla kaç kilo ettiği bilinemez.
11. Bedenlerin birbirine alışması söz konusudur. Bu, beyinler için de geçerlidir. Bu konuyla küçük mavi cinler ilgilenecektir.
12. Acı çektirme sanatı gün geçtikçe ilerlemektedir.her ilişkinin amacı, bu sanatı kusursuzluğa ulaştırmak için çabalamaktır.
13. Her insanın duvarları vardır. Her duvarın gedikleri vardır. ilişkide dürüstlük, insanların birbirlerine verdiği ve bu gedikleri gösteren haritaların doğruluk derecesiyle orantılıdır. Orantı sabiti 1.7dir.
14. Duvarlara işemeyiniz.
15. Her insanın paspas olmaktan sıkılmaya hakkı vardır.
16. Beklemek erdem değil, çaresizliktir.
17. insan temelde yalnızdır. Üst katlar için kesin bir şey söylenemez.
19. Erken kalkanın kahvaltıyı hazırlaması, uzun vadede bir ütopyadan ibarettir.
20. In the long run we are all alive.
21. insan tek başına da sıkılabiliyorsa bu becerisini geliştirmelidir.
22. Aslıda ilişki diye bir şey vardır. Her şeyin palavra olması hiçbir şeyi değiştirmez. Aşk her ilişkide bir olasılıktır. Yaşam da her ilişkide bir olasılıktır. Dolayısıyla aşkın ne olduğu bilinmemekle birlikte yaşam aşktır. Bu madde, 3. maddeyle çelişmez.
23. Diğerinin pisligini temizlemek, aşkın varlığını kanıtlamaz. Diğerinin aşkını temizlemek, pisligin varlığını kanıtlar.
24. Metal yorgunluğu, uzun süre sıkılı kalan bir vidanın ya da bükülü duran bir levhanın yorulup kırılması gibi bir şeydir. Aynı paralelde ilişki yorgunluğundan söz edilebilir.
25. ilişki, il-iŞ-ki değildir. Fazla mesai ücrete tabi değildir. Görev bilincinizi munasip bir yerinize sokunuz.
26. ilişkilerde eşzamanlılık olanaksızdır. Herkesin zamanı kendine göre işler. Ortada tek bir dağın olması, değişik açılardan bakıldığında değişik şeyleri görüldüğü gerçeğini değiştirmez.
27. Rüyalar, anılar kadar önemlidir. Tabiri caizdir.
28. Herkes kendi efsanesini kurmak ve yaşatmakla yükümlüdür. Ancak bireysel efsaneler var olduğunda ortak bir efsane oluşturulabilir.
29. Dil, iletişim kurmak için başvurulacak son amaçlardan biri olmalıdır. Bir çelişki gibi görünse de konuşmak şarttır. Bu, koklaşmanın ve telepatinin önemini hiçbir şekilde yadsımaz.
30. Yolların uzun ve ince olması, üzerlerinde gündüz-gece gidilmesini gerektirmez.
31. Her sonun nasıl olacağı en başından bellidir.
32. Eğer bir ilişkinin bitmesi mümkünse bitecektir.
33. Bunun birinci manifesto olması, ikinci bir manifestonun olmayacağı anlamına gelmez.
ncity de gece saat 3 sularında çıkan ve halen süren yangındır. depredemden sonra 5-6 yıl kendine gelememiştir, bu sefer ise sonu gelmiştir. şehrin en büyük alışveriş merkezlerinden birisi kül olmaktadır ve sebebi belli değildir.
içeride 4 kişi oldugu söylenmekte buna ek olarak pet shoptaki hayvanlardan bazıları duman nedeniyle ölmüş. Sadece belli başlı bir kaçı kurtarılabilmiştir.
tanım : Sigara içerken ağlama yahut ağlarken sigara içme durumudur.
Siz
&feature=player_embedded
şarkısını dinlerken bir mesaj gelir, sigara izmariti elinizde, ne olacağından bir haber mesajı açarsınız.
Mesajda yazan ;
BiTTiM:
72. kapanış konuşması
--spoiler--
insan en az üç kişidir. Kendisi, olmak istediği kişi ve aradaki farkta yaşayan üçüncü. En sahicisi de bu üçüncüdür. Olmak istediğin kişiden kendini çıkardığında, aradaki farkta yaşayan kişidir en çok sana benzeyen. Ne kendin kadar huzursuz ne de olmak istediğin kişi kadar hayalidir o. Yine bu yüzden iki insanın birbirine âşık olması en az altı kişi arasında geçen bir hadisedir. Hangi kişiliğinin hangi kişiliğe, hangi parçanın hangi parçaya özlem duyduğunu çözemediğinde, içmeyi unuttuğun sigara parmaklarını yakana kadar karşı duvara bakarsın.
Ve o zaman anlarsın hayatının uzun zamandır neden başka birinin hikâyesiymiş gibi gözükmeye başladığını. Sokak lambalarının ölgün ışıkları karanlık odalara vurduğunda, duvar saatinin tik taklarından başka ses yokken yanında, sanki bir tek sana açıklanmayan bir sır varmış gibi beklerken anlarsın aslında boşa beklediğini. Tünelde sana yol gösterecek rehberin, karanlıktan başka bir şey olmadığını anlarsın. Anne diye ağlayan çocukların aradığının çoğu zaman şefkatli bir baba olduğunu anlarsın. Çekip gitmek isterken görünmez bir elin seni nasıl durdurduğunu anlarsın.
Kırk yaşında ama altmış gösteren adamlara daha dikkatli bakarsın o zaman. Kahvelerin dışarıyı göstermeyen isli camlarına. Berduşlara ve kör kedilere bakarsın. Gözbebekleri kaymış esrarkeşlere. Suyun üstüne çıkmış ölü balıklara. Havada asılı gibi duran yırtıcı kuşlara daha dikkatli bakarsın.
Çabalarının sonuç vermediğini gören umutsuz insanların bakışlarıyla ancak o zaman buluşur bakışların. Bir yağmur çaktırmadan dindiğinde. Bir gün çenesi ağzının içine kaçmış dişsiz ihtiyarlardan birinin de sen olabileceğini bilirsin artık. Bir gece ansızın, yapayalnız ölmekten korkarken, cesedimi komşular mı bulacak yoksa sayım memurlarımı diye düşünürken hissedersin göğüs kafesinde her gün biraz daha büyüyen, kimsenin kapatamayacağı o boşluğu. Bir kokuya sarılma isteğini. Bir ömür gibi geçmiş zor, uzun günlerden sonra anlarsın ruhunu zehirleyen karmakarışık düşünceleri. Büyük heyecanlardan sonra çöken bitkinlikleri. Kimsenin bulutlara bakmadığı bir şehirde bir lafı döndürüp dolaştırmadan anlatmanın imkansızlığını. Belki de insanın ne anlatacağını bilemediğinde şair olduğunu anlarsın.
Gözyaşların kurumadan gülmeye başlarsın o zaman. Çünkü bilirsin ki seni artık kimse kandıramaz kolay kolay. Mutsuz insanları kandırmak zordur çünkü. Hayata her zaman kuşkulu gözlerle bakan, mutsuz insanları kandırmak, herkes bilir bunu, çok ayıptır çünkü.
Kendinizi bulursunuz ilk cümleden itibaren, biraz ilerlerken dolar gözleriniz.
içmeyi unuttuğun sigara parmaklarını yakana kadar karşı duvara bakarsın.
kısmında elinizdeki iki parmağınız arasındaki o sigara izmarit yarası sızlar aniden.
Kursağınıza dizilir sözcükler, yutkunamazsınız.
anne diye ağlayan çocukların aradığının çoğu zaman şefkatli bir baba olduğunu anlarsın'ı okuduğunuzda ise darma duman haldesinizdir. Artık genizleriniz dolmuştur. Bir de duygusal bir moddaysanız. Sigara izmaritinden çektiğiniz o nefessiz nefes öksürük krizine sokar sizi.
Kendinize gelemezsiniz. içiniz ayrı sızlar, parmaklarınız ayrı titrer, boğazınız ayrı acır.
Hele de doctor oetker'in reklamını izledikten sonra ;
ben, hayatım boyunca mutluluk pastasından bana düşecek dilimi bekledim ama anlayamadımki babam böyle pasta yapmayı neden öğrenemedi, repliğini yazan bir çocuksanız.
her yere düştüğünüzde anne anne diye ağlayışlarınız gelir aklınıza. Bu satırları yazarken dökülenler aslında, geçmişe ağıttır.
dizleriniz tekrar acır gibi olur, asla kapanmamış yaralar tekrar kanar, acıtır olur aniden.
Ağlarken sigara içilmez, ağlamanın bir usulü adabı vardır. Sigaranında öyle bu şey gibidir; Çayın yanında sigara içmeyen eşektir, kahvenin yanında içmeyen eşşoğlueşektir tümcesi gibi. Ağlarken sigara içen has eşşektir!
şık camların arkasında duran bu naylondan yapılmış şeylere desen verilmiş ve fiyatı popülaritesi ile orantılı olarak 10 katına çıkmıştır.
zira geçen sordum 179 TL dediler.
popülariteden eksik kalmak istemeyen fakat öğrenci olan bir insanın yapacağı en mantıklı şeyi yaptım efenim.
tanım: sigara paketi üstüne şu ankilerin yerine yazılmasının daha etkili olacağı düşünülen yazılardır.
misalen;
- eğer sigara içersen o pürüzsüz cildin, bebek suratın varya işte o piç olur.
- seni öldürmesi için bir "katil'e" para verdiğinin farkında mısın ?
şimdi benim üniversitem * dahil bir çok üniversitede olduğu gibi bazı giyimiyle öne çıkan insanlar var ve bunların yanında kendilerini bu kıyafetleri alamadıkları için zayıf hissedip geride duran, hor gören ve bunu eksiklik olarak algılayan, bu eksiklikle kendini satmak olsun, uyuşturucu madde satmak olsun bu tarz yönelimlere giren insanlar var.
benim üniversitem bir aktivite düzenlese,
siyasal olmayan
masumane bir aktivite.
şey gibi
bir gün herkesin kampüse pijamalarıyla gelmesi gibi ?
hani insanlar pijama giyen birini görüp onlarla dalga geçilince benden daha beteride vardır der, bir özgüven bulur ?
bir kişi bile etkilense yeter. bir kişiyi bile kazanabilsek..
neden pijamada başka bir şey değil olayına da;
'insanın en masum hali pijamalı halidir yatakta kimse onu görmeyeceği için rahattır.' desek.
hatta ve hatta bir de etkinlik başlığımız olsa
" Ne insanlar gördüm üzerinde kıyafet yok, ne kıyafetler gördüm içinde insan yok."
tanım : uzun bir süredir tanıdığın, sinir olduğun, kendini bilmez, senle her alanda sidik yarıştıran, yüzüne her defasında yumruğu çakmak istediğin, kendini bilmez ve tanıdığın birinin davetidir.
bir gece barda oturuyorsunuzdur. böyle büyük bir başarı elde edilmiştir, arkadaşlarla bu kutlanmaktadır. seni çekemeyen ve bu uyuz tip gelir aniden içeri. sonrasında olan olacaktır. size methiyeler düzülmesi, övgüler yağdırılması, başarınız bu kişiyi çıldırtacaktır. yanınıza yaklaşır ve herkesin içinde size sizinle dövüşmek istediğini söyler. gel gör ki cidden şu insanlara saygıdan ötürü engellemeye çalıştığınız dürtülerinize seslenmiştir. bunu memnuniyetle yapacağınızı bilememektedir.
edit: bir mesaj alındı; nefret edilen ayrı yazılmaz mıydı. fiil olarak kullanılmamış sonuçta.
cevap; 50 harflik karakter sınırı var ama gönül isterdi ki ayrı kalsınlar ama büyük baskı vardı üzerimde.
hiç bir kelimeyi değiştiremedim. bir yerden 1 karakterlik boşluk açmalıyımdım. nerden yapsam bilemedim. bir kelimenin sesli harfini çalmak istemedim. onu yarım bırakmak mı ?! işte bunu yapamazdım. katliam yapacaktım. ve baktım ki orada pekte kötü durmayacak bir kısım var. pişmanım ama zorunluluklar ..
asıl başlık : nefret edilen kişinin dövüş düellosuna davet etmesi
dimdipnot : keşke karakterlerimize sınır biçilmese.
... diewithme: bak şimdi üni. dönemi yine yeniden başlamış, böyle bir yerde arkadaşlarınla oturuyorsun. diewithme: aşırı güzel bir kız geçiyor. ama cidden tam tipin böyle sonra gözlerini ondan alamıyorsun felan. 07 ucu olan var mi: maria shparapova diyorsun, evet. diewithme: kız tak takılıp düştü çimlere doğru, böyle çoğu kişi ona bakıyor felan
kız kızardı. sonra tamamen rezil oldum, üniversite hayatım mahvoldu ! diye düşünürken.
tak yere atılıyorsun yanına, aynı şekilde düşüyorsun yamacına. senle tanışmanın tek yolu bu mudur diyorsun mesela 07 ucu olan var mi: yok ya bu saçma. 07 ucu olan var mi: düşene bi tekme daha atarım ben,* kalkalmaz yerden. g*tü başı yamulur. diewithme: bu romantik idi. 07 ucu olan var mi: ı-ıh, ergenlikten çık. diewithme: ayrıca böyle şeyler kızların hayallerini süsler 07 ucu olan var mi: filmlerde olur o diewithme: sus be. 07 ucu olan var mi: ergensin ondan öle diyorsun, büyüsen sende anlıcaksın, saçma. diewithme: çocuğum bak, kız düşmüş. 07 ucu olan var mi: düşmesin mal mı bu. öss de başarılı olmuş, kaç yaşına gelmiş, üni.ye giriyor gerizekalı yolda yürüyemiyorsa napim. diewithme: inşallah ayağın takılırda düşersin !
...
bu tarz hayalleriniz var ise, anlayın ki sizde bir ergensiniz. 07 ucu olan var mi'dan tescilli hemde.
günümüzde türk malı gibi dizilerde ;
ne kadar : ne kadan
evet : ivet
mükemmel : mikemmel
kelimelerin dalga amaçlı,yanlış söylenmesi eskidende moda idi;
'all correct'in (her şey yolunda) kasıtlı "oll korreckt" biçiminde yanlış yazılması ve buradan yapılan kısaltma olduğu yönündedir. ok, gülünç olması için sözcüklerin yanlış yazılmasının moda olduğu 1840'larda boston gazetelerinde popüler oldu.
bu en popüler teoridir.
bir efsane de new york'lu demokratların adayı martin van burten'in takma adı old kinderhook'un kısaltılmasıyla bu sözcüğü kullandıkları yönündedir. **
3 yaşımda iken çılgınlık; her bulduğum nesneyi ağzıma götürüp, tadına bakmak ve ortalık yere tuvaletimi yapmak idi.
6 yaşımda iken çılgınlık; annemden habersiz bakkala gitmek ve evden arada bir izin almadan dışarı çıkabilmek idi.
9 yaşımda iken çılgınlık; balkondan bakınıp, aşağıdan geçen herhangi birine "şşştt" diye seslenip içeri saklanmak, başkalarının ziline basıp kaçmak idi.
12 yaşımda iken çılgınlık; ev telefonundan rastgele bir numara arayıp karşımdakine "alo, şu kampanyadan şunu kazandınız." demek bu şekilde insanları aramak, kendi çapımda dalga geçmek idi.
15 yaşımda iken çılgınlık; arkadaşlarımla annemden gizli bir şekilde buluşup sigara içmek, gezmek ve eve biraz geç dönmek idi.
18 yaşımda iken çılgınlığın benim için anlamı ise annemden gizli üniversite tercihi yapmak ve ailemsiz, dertsiz sadece eğlenmeye dayalı bir şeyler yapabileceğime dair inançlarım, hayallerim imiş.
isveçli kendisi hoş, sesi bir ayrı hoş indie, folk müzik yapan müzisyendir. Kadife seslidir, sesi ve tarzı için birazcık eddie vedder, birazcık tom waits, birazcık bob dylan denilebileceği gibi kendine hoş güzelce de bir tarzı vardır. Ayrıca yakışıklı da bir çocuğumuzdur kendileri.
albüm kaydını basit bir kaset çalarla yapmıştır, dinlenesi bu insan 2008 yılında çıkış yapmıştır.
gerçek ismi kristian matsson; kendisi için modern hayatın bob dylan'ı denilmiş.
fakat bir röportajında kendisine yöneltilen "tarzınız bob dylan a çok benzetiliyor bunun hakkında ne söyleyeceksiniz?" sorusuna,
"eğer insanlar bob dylan dinlemek istiyorlarsa dinleyebilecekleri 30 dan fazla albüm var" diyerek cevabı da yapıştırmıştır.
sol kolunda güzel bir hayvan olan at'ın güzel bir dövmesi vardır. boyu ise 1.70 civarlarında dolanır. fakat tanrım özene bezene maşallah denilesidir.