saç gibi en güzelinin bile hiçbir tahrik edici özelliği olmayan, en ağır sayko abazanın bile üff demeyeceği bir kıl topluluğunun görünmesini yasaklayıp; ayaklar gibi tahrik ediciliği daha yüksek, hele de güzelinden normal bir erkeğin hoşlanmamasının mümkün olmadığı uzuvları kapatma gerekliliği görmemesidir. alakalı olarak:
(bkz: türbanlı kızların ayaklarının genelde güzel olması)
bayağı bir dışında kaldığım tipiklik.
Nutella'nın nestle çokelleden farkı yoktur benim için, lost yarım saat falan izleyip beğenmediğim bir dizi, behzat ç. Yi de beğenmem, hiç sandalyeden düşmedim. Pelin batu yu severim, banu güven i çekici bulmam, top sakallı gözlüklü uzun saçlı küpeli değilim, metal dinlemem, the walking dead dışında sevdiğim yabancı dizi yok, ''inancıma saygı gösterin ama ühühühüü'' diye ağlayanlara hak veririm çünkü dinlerinin gerçek yüzünü görmekten korkmalarını çok iyi anlayabiliyorum.
Browni intense severim bak, ona lafım yok.
bütün dünya bir olmuş senin kıytırık arap mitolojine savaş açtı hee. Hastayım la ben bu kafaya.
sorunlarını konuşarak halledemeyeceklerini bilen taraflardır, çünkü muhatap muslumandır. Aha bu da tanım.
En az türkiye'de milliyetçi geçinip avrupa'da sol partileri destekleyen gurbetçinin ikiyüzlülüğü kadar iğrençtir. gurbetçi adam yaşadığı ülkede solu destekler. Çünkü türk orada işçidir, yabancıdır, alman/avusturyalı/fransız değildir. ona orada ancak solcular insan muamelesi yapar.
israil de aynı senin gibi işte sağcı kardeşim, sağcı her yerde aynı. sağcı gazze'de çoluk çocuk bombalar, bahçelievler'de savunmasız üniversite öğrencisi gırtlaklar, berlin'de türk apartmanını kundaklar. filistinli çocuğa kurşun sıktıranlar sandığın gibi senin 180 derece zıttın değil, 360 derece tıpkındır. Onun rengi lacivert sadece.
sağ türk/yahudi/alman/ingiliz değilsen benden alçaksın der. Sol insansan bendensin der.
işte bu yüzden solcu madımak'ta yanar, gider filistin'de savaşarak ölür, yahudi olduğu halde hapishanelerde çürür...
Artırmanın en kolay ve zahmetsiz yolu uzunca bir süre sözlüğe girmemektir. 3 ay girmedim 105'ten 147'ye çıktı lan! Anlaşılmamışları silmekten daha etkili yöntem...
Erkek olduğuna şükrettirir adamı.
Kadınlar uyduruk uyduruk renkler bilirler baba. Yok yavruağzı, yok vişne çürüğü, yok şampanya köpüğü, yok lila, yok kedi boku yok fare amcığı... Bunlar ne lan?
Halbuse erkekler için öyle mi? Bizim için kırmızı kırmızıdır, mor mordur, mavi mavidir. Gökkuşağı+siyah+beyaz.
Mis...
Alternatif bir kurban bayramı aktivitesi. Semavi dinleri seçen toplulukların eski inançlarını da kolay kolay bırakamadığı bilimsel bir gerçek sonuçta...
türkiye'de yaşamanın bir getirisi olarak, bilinçaltına işlemiş milliyetçiliğin bir sonucu.
Ben en az bir tane türkiye cumhuriyeti vatandaşı futbolcu bulundururum kadroda mesela.
Çoğunlukla bu isim sabri sarıoğlu olur.
Hem sağ bek benim oyun sistemimde (peh peh) pek önemli bir mevki olmadığından, hem de sabri'nin yetenekleri iyi gelişiyor.
Biraz hatta bayağı sabır gösterilirse batuhan karadeniz de yeni bir adriano olabiliyor...
acayip şom ağızlı bir adam.
bazen takımınızın günde iki antrenman yaptığından, fizik kondüsyonunun yüksek olduğundan dem vurur.
Bilin ki gol geliyor; hem de sizin kalenize...
Sene 2007.
Bursaspor alt yapısında oynuyordum. Gayet yeteneksiz olmama rağmen top kıçıma başıma çarpıp gol oluyor; adım önce büyük takımlarla, ardından da avrupa kulüpleriyle anılmaya başlıyordu.
Bir gün o geldi antrenmana. Osman çevik. stoke city takımının scout heyetindenmiş. Transfer teklif etti, kabul ettim ben de.
Hemen oracıkta sözleşme imzaladık. imzası da çok karizmatikti, çok etkilenmiştim:
"oç"
ingiltere'nin stoke şehrinde günler güzel geçiyordu. Paf takımda 14 maçta 9 gol gibi bir istatistik yakalamıştım. Bu gollerden üçünü popomla, beşini diz ve sırtımla, birini de çükümle atmıştım ama olsun.
Bir gün osman abi beni tesislerden aldı. "bizimkilerin yanına gidiyoruz" dedi...
Götürdüğü yer tam da tahmin ettiğim gibi bir ışık evi idi. Aman allah'ım, ingiltere'de bile aynıydı. kolormatik gözlüklü ve oduncu gömlekli şakirtler today s zaman üzerinde maklube yiyorlardı. Evin abisi nijeryalı ibrahima okobo mokoko idi. Enteresan bir sevgi besliyorlardı ona karşı, nedenini hiç anlamamıştım.
sırf kariyerim için katlandım.
Yıllık ücretimin yarısını verdim onlara, today s zaman alıp dağıtsınlar sağa sola diye.
evet, kariyerim pahasına da olsa buradan kurtulmalıydım. Bu kararı vermemde, ibrahima okobo mokoko'nun "sen de bizdensin nasılsa. Ara sıra kalmaya da gel canım" sözleri de çok etki etti tabii ki.
Ve bir gün oç'ye artık bıktığımı, o eve gelmeyeceğimi söyledim.
"seni okobo'ya veririm lan. Paşa paşa geleceksin" dedi. "Gelmiyorum" dedim. Kesin tavrımı görünce yumuşadı, "ama yakından tanısan çok seversin okobo'yu" dedi.
Cevabım kesin ve netti.
Oç de gidip başkana onun anasına küfrettiğimi söylemiş, kovuldum takımdan.
Şu anda adını vermek istemediğim bir 3. Lig takımında top topluyorum.