totalde 661 soru sorar ve üzerlerine birden fazla essay yazarak cevap verir. bölümleri şu şekildedir:
fırst part (qq. 1-119)
treatıse on the creatıon
treatıse on the angels
treatıse on the work of the sıx days
treatıse on man
treatıse on the dıvıne government
fırst part of the second part (qq. 1-114)
prologue
treatıse on habıts
treatıse on law
second part of the second part (qq. 1-189)
treatıse on prudence and justıce
treatıse on fortıtude and temperance
treatıse on acts whıch pertaın especıally to certaın men
thırd part (qq. 1-90)
prologue
supplement (qq. 1-99)
5 kola ayrılır. tanrının mümkün değil mecburi olduğunu iddia eder.
1. hareketsiz hareket ettirici kanıtı
hiçbir şey, bir ilk hareket ettirici olmadan hareket etmeye başlamaz. bu bizi tek çıkışın tanrı olduğu bir noktaya sürükler. bir şey ilk hareketi sağlamış olmalıdır ve biz buna tanrı deriz.
2. sebepsiz sebep kanıtı
hiçbir şey kendi kendine sebep olamaz. her sonucun öncül bir sebebi vardır. bu durum, bir ilk sebep tarafından sona erdirilmiş olmalıdır ki biz buna tanrı deriz.
3. evrensel ispat kanıtı
maddesel nesnelerin var olmadığı bir zaman dilimi mutlaka olmuştur; ancak şu an maddesel nesneler bulunduğundan, bunları var eden ve maddesel olmayan bir şey olmalıdır. işte biz buna tanrı deriz.
4. dereceden ispat kanıtı
dünyadaki şeylerin (konuların) farklı farklı olduklarınız biliriz. mesela iyilik ve güzellik dereceleri farklılık gösterir; ancak bu dereceler yalnızca bir maksimuma göre kıyaslandıktan sonra açıklık kazanır. insanlar hem iyi hem de kötü olabilirler, öyleyle maksimum iyilik insanda aranamaz ve aransa da bulunamaz. o halde, kusursuzluk standardını belirlemek için de başka bir maksimum olmalıdır ve biz bu maksimuma tanrı deriz.
5. teolojik (tasarıdan) ispat kanıtı
dünyadaki şeyler, özellikle de yaşayan nesneler, sanki birisi tarafından tasarlanmış gibi görünürler. tasarlanmamış gibi görünen, bildiğimiz hiçbir şey yoktur. o halde bir tasarımcı olmalıdır ve biz bu tasarımcıya tanrı deriz.
hristiyan tarihine aklı sokmasıyla çoğu çağdaş hristiyan için baş tacı aziz.
summa theologica eserindeki tanrı'yı ispat argümanları salt argüman olarak görülmemelidir. "tanrı var mıdır?" sorusunu sorabilecek cesareti göstermek gerçekliğe ve bilgiye ulaşmaktaki temel adımdır. tanrı'nın varlığını tartışmaya açmış, onu argümantatif yoldan ispatlamaya çalışmış ve başarmıştır.
eseri summa theologica (dört bin sayfadan oluşur ve summa summary'dir), kolay okunur bir eserdir (ne yazık ki tamamını okumadım.). eserindeki tanrı ispatı, günümüzde dahi çürütülememektedir ve tanrı tanımazlara karşı sert şekilde ayakta durmaktadır.
tanrı'nın varlığının mümkün değil mecburi olduğunu savunur. ve şunları söyler: (bkz: aquinas'ın tanrı ispatı tezi)
genelde ceza yeri olarak kabul edilen kavram. ancak hristiyanlık'ta böyle değildir.
eski ahitte ödül-ceza sistemi
hristiyanların kutsal kitabı kitab-ı mukaddes ya da kutsal kitapın ilk bölümü olan eski ahitte, temelini ve başlangıcını oluşturan tevratta, ödül-ceza sistemi tamamen halihazırda yaşanan hayata uygulanmaktadır. bir öteki hayattan, ölümden sonraki yaşamdan bahsedilmez. insanlar iyi davranır, tanrının sözünü dinlerse bereketlendirilirler, tersi davranırlarsa lanetlenirler. buna en iyi ve derli toplu örneği, tevratın son chapterı yasanın tekrarı bölümünün 28. kısmında bulabiliriz. kısım, iki alt başlıktan oluşuyor: bereketler ve lanetler. bereketler görece daha kısa ve tamamı şu şekilde:
eğer tanrınız rabbin sözünü iyice dinler ve bugün size ilettiğim bütün buyruklarına uyarsanız, tanrınız rab sizi yeryüzündeki bütün uluslardan üstün kılacaktır. 2tanrınız rabbin sözünü dinlerseniz, şu bereketler üzerinize gelecek ve sizinle olacak: 3kentte de tarlada da kutsanacaksınız. 4rahminizin meyvesi kutsanacak. toprağınızın ürünü, hayvanlarınızın dölü sığırlarınızın buzağıları, sürülerinizin kuzuları bereketli olacak. 5sepetiniz ve hamur tekneniz bereketli olacak. 6içeri girdiğinizde de dışarı çıktığınızda da kutsanacaksınız. 7rab size saldıran düşmanlarınızı önünüzde bozguna uğratacak. onlar size bir yoldan saldıracak, ama önünüzden yedi yoldan kaçacaklar. 8rabbin buyruğuyla ambarlarınız dolu olacak. el attığınız her işte rab sizi kutsayacak. tanrınız rab size vereceği ülkede sizi kutsayacak. 9tanrınız rabbin buyruklarına uyar, onun yollarında yürürseniz, rab size içtiği ant uyarınca sizi kendisi için kutsal bir halk olarak koruyacaktır. 10yeryüzündeki bütün uluslar rabbe ait olduğunuzu görecek, sizden korkacaklar. 11rab atalarınıza ant içerek size söz verdiği ülkede bolluk içinde yaşamanızı sağlayacak: rahminizin meyvesi kutsanacak; hayvanlarınızın yavruları, toprağınızın ürünü verimli olacak. 12rab ülkenize yağmuru zamanında yağdırmak ve bütün emeğinizi verimli kılmak için göklerdeki zengin hazinesini açacak. birçok ulusa ödünç vereceksiniz; siz ödünç almayacaksınız. 13rab sizi kuyruk değil baş yapacak. eğer bugün size ilettiğim tanrınız rabbin buyruklarını dinler, onlara iyice uyarsanız, altta değil, her zaman üstte olacaksınız. 14bugün size ilettiğim buyrukların dışına çıkmayacak, başka ilahların ardınca gitmeyecek, onlara tapmayacaksınız.
ve lanetler bölümü çok daha uzun ve kapsamlıdır. bereketlerin yaklaşık 4 katı uzunluğundadır. ondan da bir bölüm aktarıyorum:
15 ama tanrınız rabbin sözünü dinlemez, bugün size ilettiğim buyrukların, kuralların hepsine uymazsanız, şu lanetler üzerinize gelecek ve size ulaşacak:16kentte de tarlada da lanetli olacaksınız.17sepetiniz ve hamur tekneniz lanetli olacak.18rahminizin meyvesi, toprağınızın ürünü, sığırlarınızın buzağıları, sürülerinizin kuzuları lanetli olacak.19içeri girdiğinizde lanetli olacaksınız; dışarı çıktığınızda da lanetli olacaksınız.20rabbe sırt çevirmekle yaptığınız kötülükler yüzünden el attığınız her işte o sizi lanete uğratacak, şaşkına çevirecek, paylayacak. sonunda üzerinize yıkım gelecek ve çabucak yok olacaksınız. 21rab, mülk edinmek için gideceğiniz ülkede sizi yok edinceye dek salgın hastalıkla cezalandıracak. 22veremle, sıtmayla, iltihapla, yakıcı sıcaklıkla, kuraklıkla, samyeliyle, küfle cezalandıracak. siz yok oluncaya dek bunlar sizi kovalayacak. 23başınızın üstündeki gök tunç, ayağınızın altındaki yer demir olacak. 24rab siz yok oluncaya dek gökten yağmur yerine ülkenize toz ve kum yağdıracak.38çok tohum ekecek, ama az toplayacaksınız. çünkü ürününüzü çekirge yiyecek. 39bağlar dikecek, bakımını yapacak, ama şarap içmeyecek, üzüm toplamayacaksınız. onları kurt yiyecek.66sürekli can kaygısı içinde yaşayacaksınız. gece gündüz dehşet içinde olacaksınız. yaşamınızın güvenliği olmayacak. 67yüreğinizi kaplayan dehşet ve gözlerinizin gördüğü olaylar yüzünden, sabah, keşke akşam olsa!, akşam, keşke sabah olsa! diyeceksiniz. 68bir daha görmeyeceksiniz dediğim yoldan rab sizi gemilerle mısıra geri gönderecek. orada erkek ve kadın köle olarak kendinizi düşmanlarınıza satmaya kalkışacaksınız; ama satın alan olmayacak.
görüldüğü üzre, ödüller de cezalar da bu dünyada verilmektedir. bir ölümden sonraki hayattan söz edilmemektedir.
yeni ahitte cehennem, ölüm ve yaşam kavramları
yeni ahitin en önemli mesajı, mesihe iman edenlerin yaşama kavuşacağıdır. hatta incil, müjde anlamına gelmekte ve türkçede spesifik olarak yeni ahite refer etmektedir. müjde de, ölümden kurtulmak ve sonsuz yaşama kavuşmaktır. yeni ahit boyunca bu müjde defalarca verilir.
ölüm ise şeytandan gelmektedir ve insanlara bir cezadır. en başta havva ile adem aden bahçesinde ölümsüz bir hayat sürüyorlardı. ancak işledikleri günah sebebiyle ölümü hak ettiler ve bahçeden kovuldular. hristiyanlıka göre, tüm insanlar günahkardır ve günahın cezası ölümdür. bu da, her insanın ölümü hak ettiği anlamına gelmektedir. ancak, isa mesih, gelmiş geçmiş tüm insanların günahlarını sırtına almış ve onlar için, günahsız olmasına karşın, ölmüştür. böylece insanların ölmesine gerek kalmamıştır. yalnızca fiziksel olarak öleceklerdir, ancak mesihi kurtarıcı olarak kabul edilenler ruhsal olarak ölmeyecektir. isa mesihe iman edenler, sonsuz yaşama kavuşacaktır.
yuhanna 3:16'da tanrı biricik oğlunu dünyaya verdi ki, ona iman edenerin hepsi sonsuz yaşama kavuşsun. denir.
cehennem kavramı, yeni ahitte pek sık olmamakla birlikte birkaç defa geçmektedir. matta 25:46'da, insanların cennet ya da cehennemde olacağı söylenmektedir. cehennemin sonsuz azap kavramına refer ettiği ancak ingilizce çevrilere baktığımız zaman, bunun fiziksel değil ruhsal bir çöküntü anlamına geldiği anlaşılmaktadır.
matta 13:49-50'de çağın sonunda da böyle olacak. melekler gelecek, kötü kişileri doğruların arasından ayırıp kızgın fırına atacaklar. orada ağlayış ve diş gıcırtısı olacaktır. denir. kızgın fırının fiziksel acıyı kastettiği sanılabilir ancak bir sonraki bölümde asıl anlamı ortaya çıkacaktır.
cehennem kavramının kökeni ve yorum
cehennem kelimesi, ibranicede ge-hinnom ile karşılanır. ge, vadi demektir ve hinnom, kudüsün yakınındaki bir vadinin adıdır. hinnom vadisi, başlarda sapkın düşüncelilerin insanları yakarak tanrıya sözde kurban ettiği yerdi. daha sonradan da şehrin çöplüğü olarak kullanılmaya başlandı ve suçluların, hastalıklıların ve insan dışı hayvanların cesetleri buraya atılmaya başlandı. hinnom vadisi, cezadan çok ölümle bağdaştırılan bir yer haline geldi.
üç noktadan hareket ederek, hristiyanlıkta cehennem kavramının ölümle bağdaştırıldığı yorumunda bulunabiliriz. eski ahitte ölümden sonra yaşamdan bahsedilmiyor. yeni ahit, mesihe iman edenlere sonsuz yaşam ödülü verileceğini söylüyor. cehennem de, cezadan çok ölümle bağdaştırılmış hinnom vadisinin adından geliyor.
incildeki en etkileyici sözlerden biridir benim için ilk taşı günahsız olanınız atsın. hayat düsturu haline getirmeye çalışıyorum bir süredir ve bu sebeple üzerine yazmak istedim. hikayesini incilden alıntılayalım:
yuhanna 8: 1-11:
isa ise zeytin dağına gitti. ertesi sabah erkenden yine tapınağa döndü. bütün halk onun yanına geliyordu. o da oturup onlara öğretmeye başladı. din bilginleri ve ferisiler, zina ederken yakalanmış bir kadın getirdiler. kadını orta yere çıkararak isaya, öğretmen, bu kadın tam zina ederken yakalandı dediler. musa, yasada bize böyle kadınların taşlanmasını buyurdu, sen ne dersin? bunları isayı denemek amacıyla söylüyorlardı; onu suçlayabilmek için bir neden arıyorlardı. isa eğilmiş, parmağıyla toprağa yazı yazıyordu. durmadan aynı soruyu sormaları üzerine doğruldu ve, içinizde kim günahsızsa, ilk taşı o atsın! dedi. sonra yine eğildi, toprağa yazmaya başladı. bunu işittikleri zaman, başta yaşlılar olmak üzere, birer birer dışarı çıkıp isayı yalnız bıraktılar. kadın ise orta yerde duruyordu. isa doğrulup ona, kadın, nerede onlar? hiçbiri seni yargılamadı mı? diye sordu. kadın, hiçbiri, efendim dedi. isa, ben de seni yargılamıyorum dedi. git, artık bundan sonra günah işleme!
hikaye incilde birçok kez tekrarlanan bir olay. yahudiler, eski yasa (tevrat ve diğer yazılar) hükümlerinin isa tarafından kabul edilip edilmediğini görmek, doğrusu onu suçlamak amacıyla bu tür denemeler yapıyorlar. eski yasada zinanın cezası ölümdür. peki yeni antlaşma eski antlaşmayı hükümsüz mü kılmıştır? ikinci bir soru, yeni antlaşma ölüm cezasını kaldırmış mıdır? ikisinin cevabı da hayır.
öncelikle matta 5:17'de söylendiği üzre isa mesih geçersiz kılmaya değil tamamlamaya geldi. tamamlama sözcüğünü iki şekilde anlayabiliriz. birincisi, eksik olan şeye ekleme yapmak ve onu tamamlamak; ikincisi ise sonunu getirmek anlamında tamamlamak. peki bu sonunu getiren tamamlamak geçersiz kılmak değil midir? ilk bakışta öyle görünse de, ikinci noktayı açıkladığımda o şekilde olmadığı görülecektir.
peki yeni antlaşma ölüm cezasını kaldırmış mıdır (demektir ki eski yasayı yok mu saymıştır)? hayır. yeni antlaşmaya göre günahın bedeli ölümdür. (romalılar 6:23) her günahın bedeli ölümdür. tanrı öfkelenme. der (matta 5:22). trafikte ettiğiniz bir küfürden dolayı cezanız ölümdür. eski yasa ortadan kalkmamıştır. ikisi de tanrı buyruğudur. ancak tamamlanan bir nokta vardır ki o da isa mesihin ölümüyle gerçekleşmiştir.
hristiyanlıka göre isa mesih günahsızdı. günahsız tek insandı. ve ölümü hak etmeyen tek insan olarak bütün insanlığın günahlarını omuzladı ve öldü. daha sonra ölümden dirildi. ve böylece günahkar insanların tekrar ölmesine gerek kalmadı. tanrı insanları o kadar sevdi ki, biricik oğlunu verdi. öyle ki, insanlar ölmesin, sonsuz yaşama kavuşsun diye (yuhanna 3:16). böylece eski yasa da yeni antlaşma da ayakları üzerine basıyor. görüldüğü üzre ikisinde farklı cezalar verilmiyor ve eski yasa yok sayılmamış oluyor.
kalplere dokunan hikayeye geri dönelim. kadın bir günahkar. ve eski yasaya göre öldürülmesi gerek. isa ise yargılamanın ancak tanrı tarafından yapılabileceğini ima ediyor ve ölümü hak etmeyen (günahsız) ilk taşı atsın (onu öldürsün, cezasını versin) diyor. ölümü hak etmeyen isa mesih hariç tek bir kişi dahi olmadığı için hepsi dağılıyor. isa mesih soruyor: seni yargıladılar mı? kadın hayır. diyor. çünkü hepsi ölümü hak ediyor. isa mesih müjde veriyor: ben de seni yargılamıyorum. yeni antlaşmanın, müjdenin en önemli noktasıdır. günahının bedeli ödendiği için insan, cezadan özgürdür.
tüm insanların bu sözü benimsediğini düşünün. artık ben buna uğraşıyorum. yanlış yere park etmiş bir araba sahibine sinirlenmiyorum, çünkü ben de yaptım. günaydın demeyen arkadaşıma ben diyorum, çünkü selamsız ben de girdim oturdum. bana kötülük yapan kişiye kin gütmüyorum, çünkü ben de kötüyüm. isa mesih günahsızken yargılamazken, ben günahlı halimle yargılayamam.
hıristiyanlık'ta önemli bir sözdür. iyilik ancak iyilikle karşılık bulur. bazen kuru bir mendil olur alınan iyilik, bazen sımsıcak bir "günaydın" her sabah...