iddiayı ortaya atan polis ve savcıdır. muhalefet partileri değil. eee iddiayı atanlar dosyadan el çektirildi kanıtlayacak kim kaldı? muhalefet de hemen üzerine atıldı. iftira atılan suçsuzluğunu kanıtlamaya çalışmazmış nerede? var mı öyle bir dünya? ergenekon'da, balyoz'da şunda bunda insanlar kendilerini savunmasına rağmen yine de hapis yattılar. işin özü şu: güçlüysen haklı, güçsüzsen her zaman haksızsındır.
Bir akp karşıtı olarak kesinlikle katıldığım öneri. bizim ülkemizde muhalefet yok. bir muhalefet düşünün ki atılan her adım kendilerine değil iktidara yarıyor. bunların stratejistleri, danışmanları, bilim adamları yok mu? hepsini geçtim biraz siyasetten, halktan anlayan bir insan yok mu?
Edit: ayrıca olaya sadece bu açıdan bakmayalım. akp "ben suçsuzum" diyorsa bu da bir iddiadır. dolayısıyla kayıtları uluslararası bir ya da birkaç kuruluşta inceletip yandaş medyasında yayınlatabilirdi. yoksa kayıtlar montaj da bu yüzden mi inceletmiyor?
Diyelim ki alevi partisi ne olacak. yetmedi mi "mum söndü" oyunlarıyla alevileri dışladığınız. yetmedi mi alevilere belden aşağı vurduğunuz. osmanlı niye sünni bir islam'ı savundu? sadece kendisi sünni olduğu için mi? hayır. karşısında güçlü şii kökenli safevi devleti olduğu için. bugün buna gerek var mı? yok. o halde derdiniz nedir? yetmedi mi islam dünyasında son yıllarda artarak devam eden bölünme. çıkarınız ne? insanları dışlayarak, ötekileştirerek ne kazanıyorsunuz? belki bugün oy ve dolayısıyla para kazanıyorsunuz ama bilin ki geleceği kaybediyorsunuz. alevi kardeşlerimin haklı isteklerini verin terörist köpeklere vermeden önce. Not: sünniyim.
edit: birlik olalım. beraber olalım, bölünmeyelim dediğim için mi doğruları söylediğim için mi eksilendim? her iki türlüsü de şereftir.
Tayyip "efendi"nin sık sık vurguladığıdır. öncelikle belirteyim bu yazıda chp avukatlığı yapmıyorum. akp 12 yıllık bir parti. tayyip işine gelince özal'ın, menderes'in varisiyiz diyor. bütün iyi özelliklerini kendine yoruyor. ama iş olumsuzluklara gelince hiç kabullenmiyor. ohh ne güzel değil mi! benim halkım da bunları iştahla yiyor. ne diyelim afiyet olsun. elbet bu yenilenler bir tarafımızdan çıkacak.
suriye'deki iç savaşı destekleyenlerin, silah gönderenlerin orospu çocukluğu yanında esad'ı savunmak hiçtir. hoş savunan esad babasının oğlu diye savunmuyor.
eşit olmak nedir ki? eşitlik bir hiçtir. engelli bireyle sağlıklı bir birey eşit midir? hayır. eşitlikten önemli olan adalettir. yani herkesin aynı imkanlara sahip olması demek. eğitimde bir olgu vardır: bütün öğrencilere eşit davranırsan eşitsizlik olur. çünkü bazıları daha fazla ilgiye ihtiyaç duyar. eğer onlara da herkes gibi davranırsanız diğerlerinden geri kalır. hayat da böyledir. adalet dostlar adalet. bu günlerde her şeyden çok adalete ihtiyaç var.
Daha birkaç dakika önce giresun şivesi diye bir şey yoktur diye yazıyorum birkaç dakika sonra ordu şivesi diye başlık açılıyor. madem tepki olarak açılıyor bari doğrusunu yap.
Giresun şivesi diye bir kavram yoktur. giresun ağzı vardır. giresun ve samsunluları e harfini uzatmalarından kolayca anlayabilirsiniz. ordu, trabzon ve gümüşhanelilerde bunu görmedim ama.
şu ulus kelimesi bana çok garip bir kelime gibi geliyor. ( öz türkçe çalışmalarının ürünü ) çok da sık kullanılmıyor belki ondan. bazı bölgelerde bir koyun türüne ulus deniyor. sanırım bu durumda başlık yanlış olmuyor. haa koyun olan sadece akp'liler ya da karşıtları değil. onlara göre her birimiz koyunuz.
yeni soner yalçın kitabı. "erdoğan'ın çalınan dosyası" alt başlığıyla rte'nin sicilini anlattığını iddia ediyor. tanıtımda söylendiğine göre odatv davası döneminde evinden cemaatçi polisler erdoğan hakkında bir klasör çalmış ve onlar yayınlamadan ben yazayım demiş.
-bana biraz reklam kokan bir hareket gibi geldi. soner yalçın'ın yazılarını çok severim
(bkz: soner yalçın/#24037245)
ancak bu teoriye inanırsak samizdat'ta söylediklerini gözardı etmemiz gerekir.-
şimdi her biri de askerlikten "banane" diyerek kaçmıyor. işi gücü vardır, erteletmeyi de unutmuştur falan filan. daha önce ben de unutmuş ve asker kaçağı durumundaydım ordan biliyorum.
askerlik yapmak istemeyenleri de anlayışla karşılıyorum:
-birkaç asker öldü diye meclisi toplayamayız.
şehitlere kelle diyen bir başbakanımız
askerleri koyun gibi pkk'nın kucağına atan bir devletimiz
(bunu herkes bilmez) dağlara helikopterlerle yiyecek indiren devletimiz ( sizce niye dağa yiyecek indiriyorlardı ) var.
gel de yok yere öl. şehit bile demiyorlar arkandan.
akp zihniyeti şu: "tamam buradan ağaçları söküyoruz ama gidip başka yerde bunun iki katı kadar ağaç dikeceğiz." bu cümle melih gökçek'in. güler misin ağlar mısın? bu zihniyet 500 milyar ağaç dikse ne olur.
Müslüman geçinenlerin saygısızlığını islam'a yükleyenlere mi yanarsın, en basitinden peygamber dönemine bakıp müslüman olmayanların hangi şartlarda öldürüldüğüne bakmadan kuran'da bu konuda geçen ayetleri kendince yorumlayanlara mı yanarsın, din adamlarının maaş almasını devlete değil de dine yükleyenlere mi yoksa müslüman olan erkeğin dilediği gibi birkaç kadınla evlenebileceğini söyleyenlere mi? kimse okumuyor diye ah vah eden güruh önce kendi okusun, ama okumakla yetinmeyip yalnızca peygamberin uygulamalarına baksın. din simsarlarınınkine değil.
Amerika, avrupa gibi pragmatist toplumlarda olağan, bizde ise sıradışı olandır. çok azdır böyle babalar. bazen beni çıldırtsalar da ülkem insanını seviyorum.
Herkes yapamaz deniyor bilmiyorum. ama ben çok kez rüyamı yönlendirmişimdir. ya da uyandıktan sonra rüya yarım kalmasın diyerek devam ettirmişliğim de çoktur. rüya görmek için zaten zihnin yarı açık olması gerekiyor ( ben öyle biliyorum en azından ) ve bu durumda hükmetmek çok da zor görünmüyor bana. ama tabi her defasında da olan bir şey değil bu.
demeseydi şaşardım zaten. bir olay olsa da "dış mihraklar" diyerek ağlasam diye fırsat kolluyor.
evet bütün dünya bir olmuş tayyip'i devirmeye çalışıyor he.
adı sık sık şaibelerle anılan cemaat lideri.
öncelikle akp ve cemaat arasında bir kavga olduğuna asla inanmadım. zaman beni haklı çıkaracak inanıyorum.
seçim öncesi bir güruh "düşmanımın düşmanı dostumdur" felsefesiyle cemaate yaklaştı.
2. güruh cemaat karşısında olduğu için akp yanlısı oldu ki bu azınlık
3. güruh "ne akp ne cemaat hepsi aynı yolun yolcusu" diyerek eski tepkisini sürdürdü ki ben de bu gruptanım.
ilk iki güruhun birbirinden hiçbir farkı yok. omurgasızlık derler buna.
akp'liler ise birden düşman oldu. yıllarca cemaatin yaptıklarını biz söyledik ettik. ( tayyip'in söyledikleri bizim söylediklerimizden fazla bir şey değildi. bu da düşman olmadıklarını düşünmem için bir sebepti )
akp cemaate düşman olunca! ve de bazı omurgasızlar cemaat safına geçince akp'liler bize "cemaatçi, fetoşçu" demeye başladılar. ne oluyor lan? kraldan çok kralcı derler bunlara. yıllardır aynı yatakta yatan biz miydik?
son söz cemaatten olanlara: 2010 kpss'de yaşanan kopya skandalını hatırlayın. bunu kabul eden cemaatçiler de var etmeyenler de. ama polis teşkilatına kendi adamlarını yerleştirdiklerini kabul etmeyen cemaatçi görmedim. düşünce de şu: "dinsiz adamdansa allah'tan korkan, dini bütün insanların göreve gelmesi daha iyidir" eeee! peki bunların dindar oluşlarını kim belirliyor? cemaat. allah'a şirk koşmaktır bu. haksız, hukuksuz, adaletsiz uygulamalarla bir yerlere adamlarını yerleştirmeye çalışan bir oluşumu kimse savunmasın bana. ve bunlara çanak tutan akp'nin "bütün bunlardan habersizdik yalanına".
Kaç kez söyledik cemaat-akp kavgası düzmecedir diye. ne garip benim söylediklerimi bir tane muhalif gazeteci söylemedi. haklı çıkarsam -ki hiç şüphem yok- da bu bilinmeyecek. sakalımız da var ama yine de sözümüz bazı zihinlere geçmiyor.
(bkz: kurtlar vadisi)
şu anda yayınlanan bölümleri kurtlar vadisi'nden saymıyorum. şimdiki yalakalık yapan alalade bir dizi işte.
ancak 97 bölümlük serinin muhteşem kurgusu, aforizmaları, müzikleri; komedi, aşk ve aksiyonu bir arada harmanlayan yapısı tekrar tekrar seyrettirir kendisini. açıkçası game of thrones gibi yabancı bir diziyi bir kez seyrederim, seyredecek bir şey olmazsa belki 2. kez de seyredebilirim. ama kurtlar vadisi bizden bir dizi. defalarca seyrederim. belki evrensel olmaması bir eksiklik ama yine de benim için gelmiş geçmiş en iyi dizidir.
benim bildiğim kyk'larda internet artık ücretsiz. kişiye özel şifre veriyorlar kimlik numarası ile birlikte giriliyor. tabi bütün illerde bu uygulamaya geçildi mi bilmem. ücretliyken de girmek imkansızdı ücretsizken iyice imkansızlaştı. ama gece bir saatten sonra ve de sabah saatlerinde saniyede 7-8 mb hızla film indirilebiliyordu. şimdi durum ne bilmem.
edit: üniversitedeki ilk senemde sıcak su belli günler belli saatler arasındaydı ne interneti. duş yapabilmek için karşı yurda gidiyorduk. ülkücülerin adam dövmek için duş kabinlerini seçip kapıyı kilitlemeri de tabi bir etkendi. neyse ki daha sonra su geldi ülkücüler gitti, herkes rahata erdi.